311
tek bir prensibe dayanır, söz konusu mekanizma dışında "doğal" adı altında insanlara söylenen her şey temelde sunidir. tek prensip ise şudur:
c55h104o6 + 78 o2 -> 55 co2 + 52 h2o
kimya dilinden türkçe lisanına çevirirsem; 55 adet karbon atomu içeren bir yağ molekülü (insan vücudunda depo halde paketlenmiş olan formu) oksijen ile tepkimeye sokulur (yağı oksijenle yakmak), mevzubahis biyokimyasal proses (oksidasyon tepkimesi) neticesinde de karbondioksit gazı ve su açığa çıkar. buradaki su, "ter"dir.
daha da özetlemek gerekirse; yağı yakan şey oksijendir.
doğru zayıflama şekli "maksimum yağ yakımı, minimum kas kaybı" şeklinde ilerlemelidir. bunu sadece aç kalarak sağlayamazsınız. kasları aktif tutarak adale kaybını minimize edip yağ yakımını optimal düzeye getirmelisiniz. bu ne anlama geliyor?
piyasadaki kimyasal ihtiva eden yağ yakıcıların hiçbiri doğal ve doğru yağ yakımı sağlamaz. aynı şekilde, özellikle uzakdoğu menşeli yeşil çaylar (matcha çayı şu sıralar pek bir revaçta) da yağ yıkımına dayalı bir metabolik devinime sebep olmaz insan anatomisinde. l-carnitine gibi, yapay yağ yıkımına yol açan wada engelli yağ yakıcılar gibi yan etkilere sahip olmayan yeşil çay türevi içecekler insan vücudundaki fazla stok suyu ve ödemi organizmadan atma mantığıyla işler. bu mantık da esas olarak bağırsak florasını hedef alır ve buradaki yararlı bakterilerin metabolik faaliyetlerini maksimize ederek çalışır. matcha çayı gibi yüksek sinameki içeren içeceklerin insanı fazlaca tuvalete çıkarmasının sebebi budur. aşırı kullanımı bağırsak duvarının delinmesine neden olabilir, dikkat gerektirir.
özetlemek gerekirse;
aç kalmak zafere giden yolda bir araçtır,
insülin direncini doğru seviyelere çekmek hedef için büyük önem taşır,
ter atmak işin tuzu biberidir...
amma velakin asıl olay "oksijen"in büyüsündedir.
bilim der ki; kapalı bir alanda (spor salonu diyelim) koşarak efor harcayan bir kişinin yağ yakım hızı, ormanda (belgrad ormanı diyelim) koşarak efor harcayan bir kişinin yağ yakım hızından en az 2 kat yavaştır.
maksimum oksijen, maksimum oksidasyon, maksimum yağ yakımı.
c55h104o6 + 78 o2 -> 55 co2 + 52 h2o
kimya dilinden türkçe lisanına çevirirsem; 55 adet karbon atomu içeren bir yağ molekülü (insan vücudunda depo halde paketlenmiş olan formu) oksijen ile tepkimeye sokulur (yağı oksijenle yakmak), mevzubahis biyokimyasal proses (oksidasyon tepkimesi) neticesinde de karbondioksit gazı ve su açığa çıkar. buradaki su, "ter"dir.
daha da özetlemek gerekirse; yağı yakan şey oksijendir.
doğru zayıflama şekli "maksimum yağ yakımı, minimum kas kaybı" şeklinde ilerlemelidir. bunu sadece aç kalarak sağlayamazsınız. kasları aktif tutarak adale kaybını minimize edip yağ yakımını optimal düzeye getirmelisiniz. bu ne anlama geliyor?
piyasadaki kimyasal ihtiva eden yağ yakıcıların hiçbiri doğal ve doğru yağ yakımı sağlamaz. aynı şekilde, özellikle uzakdoğu menşeli yeşil çaylar (matcha çayı şu sıralar pek bir revaçta) da yağ yıkımına dayalı bir metabolik devinime sebep olmaz insan anatomisinde. l-carnitine gibi, yapay yağ yıkımına yol açan wada engelli yağ yakıcılar gibi yan etkilere sahip olmayan yeşil çay türevi içecekler insan vücudundaki fazla stok suyu ve ödemi organizmadan atma mantığıyla işler. bu mantık da esas olarak bağırsak florasını hedef alır ve buradaki yararlı bakterilerin metabolik faaliyetlerini maksimize ederek çalışır. matcha çayı gibi yüksek sinameki içeren içeceklerin insanı fazlaca tuvalete çıkarmasının sebebi budur. aşırı kullanımı bağırsak duvarının delinmesine neden olabilir, dikkat gerektirir.
özetlemek gerekirse;
aç kalmak zafere giden yolda bir araçtır,
insülin direncini doğru seviyelere çekmek hedef için büyük önem taşır,
ter atmak işin tuzu biberidir...
amma velakin asıl olay "oksijen"in büyüsündedir.
bilim der ki; kapalı bir alanda (spor salonu diyelim) koşarak efor harcayan bir kişinin yağ yakım hızı, ormanda (belgrad ormanı diyelim) koşarak efor harcayan bir kişinin yağ yakım hızından en az 2 kat yavaştır.
maksimum oksijen, maksimum oksidasyon, maksimum yağ yakımı.