19469
ustalık dönemini yaşamakta olan teknik direktörümüz;
hoca oyuncularından maksimumu alma ve onların gelişimlerini sağlamada mahir biri. bence çokta iyi bir yetiştirici. ozan kabak ve garry rodrieges'ten iyi paralar kazandıysak bunda hocanın payı çok büyük. ha keza denayer'da da emeği var ve bizim siyahi oğlan lyon'da döktürüyor. tudor zamanı kadroda düşünülmeyen donk ve linnes kadromuzun çok önemli parçaları oldular. şimdi de belhanda, feghouli, mariano döktürmeye başladılar. peki bu tesadüf mü? elbette değil. geçmişten örnekler verelim:
hoca ilk geldiği dönemde oyuncuların bireysel gelişimlerinde büyük rol oynamıştı. taraftarın tefe koyduğu hakan ünsal, okan, suat, ergün gibi oyuncular hocayla beraber uluslararası düzeye çıkmışlardı. orta özürlü hakan ünsal'a antrenmanlarda yüzlerce orta yaptırdığını açıklamıştı hoca. yine gol vuruşları kötü olan hakan şükür'e sürekli gol vuruşu çalıştırmıştı. sonucunda hakan şükür 38 golle gol kralı oldu. futbol hayatı bitmek üzere olan suat kaya'yı yaşına, boyuna, posuna bakmadan ilk onbire yerleştirmiş ve efsane orta sahamızı (okan-suat-emre) oluşturmuştu. suat kaya fatih hocanın fiorentina yolunu tutmasının ardından, hocaya bir mektup yazmıştı. "bitmek üzere olduğunu hissettiğim futbol yaşantımı canlandırarak bana gurur, para, şeref ve onur kazandırdınız. kendimi 4 yıl öncesi ile karşılaştırdığımda göstermiş olduğum gelişmeye kendim dahi hayret etmekteyim." mektupta belki de en can alıcı cümleler bunlardı.
hocanın takdir ettiğim bir diğer özelliği de yeniliğe ve eleştiriye açık olması. ligin ilk yarısı takımın fizik kondisyonu yetersizdi. belki kameralar karşısında kondisyoner yasin küçük'ü savundu ama devre arası ilk transferi italyan kondisyoner bartali idi. hoca her zaman daha iyisini arıyor ve sürekli kendisini güncelliyor. hocanın pas futbolu takıntısının arkasında guardiola barcelona'sı&man.city'si yatmakta. haksız da sayılmaz. geçen yıl manchester city pas futbolu ile premier league'in içinden geçti ve 100 puan gibi rekor bir puanla şampiyon oldu. bu sezonda şampiyonluğun en büyük adayı konumundalar. ha keza guardiola barcelona'sı belkide futbol tarihinin gördüğü en dominant futbol takımıydı. iyi bir pas takımı olmadan günümüz futbolunda uluslararası anlamda başarılı olamazsınız.
medyada, hatta bu sözlükte bile müthiş bir algı operasyonu var. "fatih terim'in bir oyun planı yok. galatasaray iyi top oynamıyor." vs vs. bakalım gerçekten öyle mi:
ligin 2. devresi %60,83 topla oynama oranı ile ligin açık ara birincisiyiz. pas isabet yüzdemizde %83,58 oldu bu dönemde. 9 galibiyet 3 beraberlik ve 30 puan ile 2. yarının lideri durumundayız. 32 gol atmışız ve 8 gol yemişiz. averajda da +24 ile açık ara lideriz. (2. beşiktaş +18 ile)
hoca oyuncularından maksimumu alma ve onların gelişimlerini sağlamada mahir biri. bence çokta iyi bir yetiştirici. ozan kabak ve garry rodrieges'ten iyi paralar kazandıysak bunda hocanın payı çok büyük. ha keza denayer'da da emeği var ve bizim siyahi oğlan lyon'da döktürüyor. tudor zamanı kadroda düşünülmeyen donk ve linnes kadromuzun çok önemli parçaları oldular. şimdi de belhanda, feghouli, mariano döktürmeye başladılar. peki bu tesadüf mü? elbette değil. geçmişten örnekler verelim:
hoca ilk geldiği dönemde oyuncuların bireysel gelişimlerinde büyük rol oynamıştı. taraftarın tefe koyduğu hakan ünsal, okan, suat, ergün gibi oyuncular hocayla beraber uluslararası düzeye çıkmışlardı. orta özürlü hakan ünsal'a antrenmanlarda yüzlerce orta yaptırdığını açıklamıştı hoca. yine gol vuruşları kötü olan hakan şükür'e sürekli gol vuruşu çalıştırmıştı. sonucunda hakan şükür 38 golle gol kralı oldu. futbol hayatı bitmek üzere olan suat kaya'yı yaşına, boyuna, posuna bakmadan ilk onbire yerleştirmiş ve efsane orta sahamızı (okan-suat-emre) oluşturmuştu. suat kaya fatih hocanın fiorentina yolunu tutmasının ardından, hocaya bir mektup yazmıştı. "bitmek üzere olduğunu hissettiğim futbol yaşantımı canlandırarak bana gurur, para, şeref ve onur kazandırdınız. kendimi 4 yıl öncesi ile karşılaştırdığımda göstermiş olduğum gelişmeye kendim dahi hayret etmekteyim." mektupta belki de en can alıcı cümleler bunlardı.
hocanın takdir ettiğim bir diğer özelliği de yeniliğe ve eleştiriye açık olması. ligin ilk yarısı takımın fizik kondisyonu yetersizdi. belki kameralar karşısında kondisyoner yasin küçük'ü savundu ama devre arası ilk transferi italyan kondisyoner bartali idi. hoca her zaman daha iyisini arıyor ve sürekli kendisini güncelliyor. hocanın pas futbolu takıntısının arkasında guardiola barcelona'sı&man.city'si yatmakta. haksız da sayılmaz. geçen yıl manchester city pas futbolu ile premier league'in içinden geçti ve 100 puan gibi rekor bir puanla şampiyon oldu. bu sezonda şampiyonluğun en büyük adayı konumundalar. ha keza guardiola barcelona'sı belkide futbol tarihinin gördüğü en dominant futbol takımıydı. iyi bir pas takımı olmadan günümüz futbolunda uluslararası anlamda başarılı olamazsınız.
medyada, hatta bu sözlükte bile müthiş bir algı operasyonu var. "fatih terim'in bir oyun planı yok. galatasaray iyi top oynamıyor." vs vs. bakalım gerçekten öyle mi:
ligin 2. devresi %60,83 topla oynama oranı ile ligin açık ara birincisiyiz. pas isabet yüzdemizde %83,58 oldu bu dönemde. 9 galibiyet 3 beraberlik ve 30 puan ile 2. yarının lideri durumundayız. 32 gol atmışız ve 8 gol yemişiz. averajda da +24 ile açık ara lideriz. (2. beşiktaş +18 ile)