21117
yıllarca "avrupa, avrupa" diye sürekli naralar attık. ligde karabük'ü yenerek aldığımız gazı, avrupa'da "barça'yı bile yeneriz bea" seviyesine kadar getirdik. sonra bırak barça'yı, real'i; astana ile oynadığımız maçta bile yenildik. hedefleri yüksek tuttuğumuz için aldığımız ilk mağlubiyette hemen futbolculara laf atıyor ve direkt gömüyoruz. ama sorun bu değil. sorun tamamen oyun planında.
birkaç yıldır sürekli futbolcu performanslarına göre maçlarımız şekilleniyor. sürekli futbolcuların birkaçının iyi gününde olmasını bekliyoruz ki galibiyet alabilelim. halbuki belli bir oyun planımız olsaydı, birkaç oyuncunun formsuzluğunu ezbere ve çalışılmış sistemle rahatlıkla dengeleyebilirdik.
orta saha kırılgan diye oraya 5 kişi koymak çözüm olmaz. o 5 kişi ne yapacağını bilmediği sürece orta saha her zaman kırılgan olur. belli bir sistemde orta sahada duracak 2 kişi, sistemsizlikteki 10 orta sahaya bedel olur. bizdeki oyun anlayışı tamamen futbol'un gerekliliklerini(topu elle alma, koş, arada pas ver...) yerine getirmek üzere oynandığı için hiçbir sonuca ulaşamıyoruz. sistem abi vallahi sistem şart.
sezon başında ana sistemini ve alternatif sistemini belirleyerek yola çıkarsan diğer takımlara tur bindirirsin. ama biz böyle yapmıyoruz. bir maça 4-3-3 düzeniyle, öbür maça 4-4-2 düzeniyle, bir sonraki maça 4-2-3-1 diye sürüp giden sistemlerle ilerlemeye çalıştığımız için bir arpa boyu yol alamıyoruz. ha tamam ligde bir şekil yol alırsın, takımların durumu ortada zaten ama avrupa'da tokadı yersin. hoş, ligdeki deplasmanlarda ve ev sahibi olduğumuz bazı maçlarda da tokadı yiyoruz ama en azından burada ilerleyebiliyoruz. ama avrupa takımları buna izin vermez. adamlar yıllarca geometri ve matematiği kullanarak mükemmel bir sistemle yol alıyorlar. taç atışlarını bile belli formasyonlarla yapan takımlar bunlar. halbuki ne gerek var buna, futbolcu koşsun pas versin gününde olsun yeter. bi bunlar salak sonuçta.
2 ilkokul öğrencisinin sikindirik tartışmasında üstün olan tarafı direkt einsteinle tartışmaya sokarsan "öğrenci gününde değildi" diyemezsin. hiçbir bilgi ve beceri yetisi henüz gelişmemiş küçük bir çocuğu, yıllarca sistemle çalışmış ve keşifler yapan adamla tartışmaya sokmak en başından nasıl hatalı geliyorsa; birden avrupa'da başarı beklemekte o kadar hatalı. çocuğun büyümesini bekleyip tekrardan einstein'le tartışmaya sokmakta yine hatalı olur. yıllarca kendisine bilgi ve birikim sağlamayan kişi yine her türlü o küsküyü yiyecek. yapacağın tek şey, çocuğu belli bir sistemle eğitmen. bu sayede o çocuğun yeteneklerini görüp ona göre hareket edersin. konu fizik oldu mu karşısındaki adama mahçup olacak ama konu edebiyata geldiğinde karşısındakini mahçup edecek. sistem; sistem'in getirdiği hamle şart. yoksa yıllarca sikindirik tartışmalardan (ligdeki maçlar) daha da öteye gidemezsin...
birkaç yıldır sürekli futbolcu performanslarına göre maçlarımız şekilleniyor. sürekli futbolcuların birkaçının iyi gününde olmasını bekliyoruz ki galibiyet alabilelim. halbuki belli bir oyun planımız olsaydı, birkaç oyuncunun formsuzluğunu ezbere ve çalışılmış sistemle rahatlıkla dengeleyebilirdik.
orta saha kırılgan diye oraya 5 kişi koymak çözüm olmaz. o 5 kişi ne yapacağını bilmediği sürece orta saha her zaman kırılgan olur. belli bir sistemde orta sahada duracak 2 kişi, sistemsizlikteki 10 orta sahaya bedel olur. bizdeki oyun anlayışı tamamen futbol'un gerekliliklerini(topu elle alma, koş, arada pas ver...) yerine getirmek üzere oynandığı için hiçbir sonuca ulaşamıyoruz. sistem abi vallahi sistem şart.
sezon başında ana sistemini ve alternatif sistemini belirleyerek yola çıkarsan diğer takımlara tur bindirirsin. ama biz böyle yapmıyoruz. bir maça 4-3-3 düzeniyle, öbür maça 4-4-2 düzeniyle, bir sonraki maça 4-2-3-1 diye sürüp giden sistemlerle ilerlemeye çalıştığımız için bir arpa boyu yol alamıyoruz. ha tamam ligde bir şekil yol alırsın, takımların durumu ortada zaten ama avrupa'da tokadı yersin. hoş, ligdeki deplasmanlarda ve ev sahibi olduğumuz bazı maçlarda da tokadı yiyoruz ama en azından burada ilerleyebiliyoruz. ama avrupa takımları buna izin vermez. adamlar yıllarca geometri ve matematiği kullanarak mükemmel bir sistemle yol alıyorlar. taç atışlarını bile belli formasyonlarla yapan takımlar bunlar. halbuki ne gerek var buna, futbolcu koşsun pas versin gününde olsun yeter. bi bunlar salak sonuçta.
2 ilkokul öğrencisinin sikindirik tartışmasında üstün olan tarafı direkt einsteinle tartışmaya sokarsan "öğrenci gününde değildi" diyemezsin. hiçbir bilgi ve beceri yetisi henüz gelişmemiş küçük bir çocuğu, yıllarca sistemle çalışmış ve keşifler yapan adamla tartışmaya sokmak en başından nasıl hatalı geliyorsa; birden avrupa'da başarı beklemekte o kadar hatalı. çocuğun büyümesini bekleyip tekrardan einstein'le tartışmaya sokmakta yine hatalı olur. yıllarca kendisine bilgi ve birikim sağlamayan kişi yine her türlü o küsküyü yiyecek. yapacağın tek şey, çocuğu belli bir sistemle eğitmen. bu sayede o çocuğun yeteneklerini görüp ona göre hareket edersin. konu fizik oldu mu karşısındaki adama mahçup olacak ama konu edebiyata geldiğinde karşısındakini mahçup edecek. sistem; sistem'in getirdiği hamle şart. yoksa yıllarca sikindirik tartışmalardan (ligdeki maçlar) daha da öteye gidemezsin...