8959
geçenlerde güzel bir belgesel kesiti görmüştüm twitterda. zayıf düşmüş bir aslan, 15-20 çakal tarafından çevrelenmiş. çakallar yavaşça çemberi daraltıyorlar, aslan çaresizce bir o tarafa, bir bu tarafa hamle yapıp kurtulmaya çalışıyor ama nafile. sırtını döndüğü çakallar arkadan saldırıp ısırıyor, geri çekiliyorlar. planları aslanı yavaşça, kendilerini de tehlikeye atmadan öldürmek.
sonra, son anda birşey oluyor. ikinci bir aslan durumun farkına varıyor, uzaklardan koşarak gelip çemberin içine dalıyor. iki aslan beraber çakal sürüsünü dağıtıyorlar, sonra da uzaklaşıyorlar.
muslera'yı eleştiren bazı arkadaşlar, onu savunanları "mantıksız" olarak nitelendirmiş, "gerçeklerin farkında olmamakla", "körleşmiş olmakla" itham etmişti bundan önce. yani aslında bizden istenen, yapmamız öğütlenen şey, çakalların çevrelediği dostumuzun onlara yem olmasını izlememiz. dostumuz zayıf düştüğü için bu sonu haketti ne de olsa, ona destek olmak için sürünün ortasına dalmanın akıl alır bir yanı yok.
üzgünüm ama o iş öyle değil, bizim de kafamız o şekilde çalışmıyor. taraftarlık bir duygu, his meselesi. benden muslera'nın çakallara yem olmasını izlememi bekliyorsunuz, asla yapmam bunu. neden? çünkü kendisi 7 senedir bu formayı onurla, gururla terletiyor. bir gün olsun bizi utandıracak bir hareketi, formaya ve camiaya en ufak bir terbiyesizliği olmadı. "bize yaşattığı mutluluklar" filan diye bir cümleye başlamaktan dahi utanç duyuyorum. kendisinin bu 7 senenin her gününde türkiye liginin en formda kalecisi olması gibi anlamsız bir beklenti içine girmediğim için, form düşüklüklerinde onun arkasında durmaktan, onu desteklemekten vazgeçmeyi de bir gün olsun düşünmedim. benim aslan kardeşim tökezliyorsa, onu tutup ayağa kaldırmaya çalışmayı, en azından bunu denemeyi de gurur dolu bir görev kabul ediyorum.
galatasaray tarihine adını altın harflerle yazdırmış, karakter abidesi efsanevi kalecimiz.
sonra, son anda birşey oluyor. ikinci bir aslan durumun farkına varıyor, uzaklardan koşarak gelip çemberin içine dalıyor. iki aslan beraber çakal sürüsünü dağıtıyorlar, sonra da uzaklaşıyorlar.
muslera'yı eleştiren bazı arkadaşlar, onu savunanları "mantıksız" olarak nitelendirmiş, "gerçeklerin farkında olmamakla", "körleşmiş olmakla" itham etmişti bundan önce. yani aslında bizden istenen, yapmamız öğütlenen şey, çakalların çevrelediği dostumuzun onlara yem olmasını izlememiz. dostumuz zayıf düştüğü için bu sonu haketti ne de olsa, ona destek olmak için sürünün ortasına dalmanın akıl alır bir yanı yok.
üzgünüm ama o iş öyle değil, bizim de kafamız o şekilde çalışmıyor. taraftarlık bir duygu, his meselesi. benden muslera'nın çakallara yem olmasını izlememi bekliyorsunuz, asla yapmam bunu. neden? çünkü kendisi 7 senedir bu formayı onurla, gururla terletiyor. bir gün olsun bizi utandıracak bir hareketi, formaya ve camiaya en ufak bir terbiyesizliği olmadı. "bize yaşattığı mutluluklar" filan diye bir cümleye başlamaktan dahi utanç duyuyorum. kendisinin bu 7 senenin her gününde türkiye liginin en formda kalecisi olması gibi anlamsız bir beklenti içine girmediğim için, form düşüklüklerinde onun arkasında durmaktan, onu desteklemekten vazgeçmeyi de bir gün olsun düşünmedim. benim aslan kardeşim tökezliyorsa, onu tutup ayağa kaldırmaya çalışmayı, en azından bunu denemeyi de gurur dolu bir görev kabul ediyorum.
galatasaray tarihine adını altın harflerle yazdırmış, karakter abidesi efsanevi kalecimiz.