1469
parası olmayan, parası olmadığı gibi paraya ulaşımı da olmayan başkandır. toplanın ofsayt tayfa.
galatasaray spor kulübü mali bozuklukları - ki bu ne tek başına dursun, ne ünal aysal, ne adnan polat kaynaklıdır; 18 yıllık bir tersten birikim - nedeniyle idare etmek için “kasa kolaylığı” denen enjeksiyon modeline ihtiyaç duymaktadır.
paranız varsa cebinizden, yoksa kredibilitenizden kefalet ile kredi kullanarak takımı ileri taşıyan hamleler yaparsınız. bu har vurup harman savurmak demek değildir; zira galibiyet priminin 400 bin euro olduğu ligimiz ve 4 maç kazanarak şampiyonlar liginden çıkmamız halinde kasaya girecek 25 milyon euro (10.8 galibiyet, 9.5 üst tura çıkma ve 5 civarı ek yayın geliri) ortada dururken, burada riski göze alıp, altına galatasaray başkanı sıfatıyla imza atacağınız kredi ile doğru adam veya adamları alabilirsiniz ki somut olayda bu sadece bir adet forvet idi.
yönetimin parası olmadığı gibi paraya ulaşımı yok. başkanın bankalar nezdinde imza atabileceği şahsi kefaleti 3 milyon türk lirası; bu nedenle halen dursun’un kefaletlerini kaldıramadığından dönüp diğer başkanlar gibi eski yönetimlere laf çakamamaktadır.
oyuncu satıp maaş ödendi, sermaye artışından para geldi maaş ödendi; güzel. geldik bu sezona; eylül ayında genel kurul var, ek borçlanma yetkisi ve basketbol ile voleybolun şirketleşmesini talep edecek genel kuruldan. basket ve voleybol şirketleşsin elbette ama bunun altında yatan sebep oradan da bir halka arz ile para alıp maaş ödeyebilmek, zira son gün ayyuka çıktığı üzere şu anda maaş ödeyemiyoruz.
halka arz ile şirketlere para girmesi hedeflenecek ki biraz transfer yapılsın, sportif aş’ye de sportif aş bünyesine bonservis ödenerek para girsin ve maaş ödeyelim.
bunlar bir nebze ok; ancak şöyle bir sorun var; galatasaray’ın mayıs ayında seçilen yönetimleri eylülde ek borçlanma yetkisi ister, çünkü bilanço eski yönetim tarafından yapılmıştır. oysa mevcut bütçe mart ayında bizzat mustafa cengiz yönetimi tarafından yapıldı. madem ayağımızı yorganımıza göre uzattık, bütçeleri aşmamak için bir forvet almayarak 25 m euro muhtemel gelirden olduk; o zaman neden ek bütçe isteniyor?
yukarıda da dediğim gibi, ek bütçe, mayıs ayında seçilen yönetimin (y), evvelki yönetimin (x) mart ayında açıkladığı bütçeye “ben ne yaparsam yapayım ayağımı sığdıramıyorum” demesi nedeniyle istenir. somut olayda bütçeyi yapan x, ayağımızı yorgana göre uzattık; denk gideceğiz açılmaycağız diyerek forvet almaktan imtina eden de x, çok değil 1 hafta sonra bu bütçe ile yapamıyorum diyen de x. bu silsilede, her şeyden evvel ya bir mantık hatası, ya da arada maddi hakikate aykırı beyan ve/veya eylemler var.
sabah başladığım ancak iş güç nedeniyle depolayıp şu saatlerde piyasaya arz edeceğim bu giri öncesinde kendisinin 4 eylül’de trt de olacağını da öğrendim; ona ilişkin de iki kelam edeyim gılgamış destanıma:
çıkıp “herkesten özür dileriz bizim hatamız” mı demesini bekliyorsunuz? diyebileceğini veya diyeceğini sanmıyorum. buna egosu elvermeyeceği gibi, bu noktada fatih terim olmasa net bir şekilde, fatih terim ile belki 25 m euro ucl geliri ve bir sezona mal olan yanlışı (forvet forvet diye bağıran hocaya forvet almayıp as forveti satmak, iyi niyetle yapılan bir hata değil, bilerek, istenerek yapılan bir yanlıştır. hata ile yanlış farklı şeylerdir) kabul ettiği dakika ekim ayında galatasaray başkanı olamayacağını hepinizden iyi bilmektedir. nitekim; belli ki mevcut bütçe içinde kalamadığından ek bütçe isteyen bir başkan var ve ek bütçe istemi, galatasaray teamülünde “bu ek bütçe verilmezse yönetemem” anlamına gelir, verilmemesi istifası demektir.
gelip hata yapmadım dese bu sefer doğal olarak camia ve taraftar tatmin olmayacaktır; zira kendisine yol veren ünal aysal’a bile üstü kapalı dahi laf söylemeyen fatih terim, dün “transfer ağızla yapılmıyor” diyerek kendisini net bir şekilde ortaya atmış; camiaya “bununla zor hacı” mesajı vermiştir.
galatasaray spor kulübü mali bozuklukları - ki bu ne tek başına dursun, ne ünal aysal, ne adnan polat kaynaklıdır; 18 yıllık bir tersten birikim - nedeniyle idare etmek için “kasa kolaylığı” denen enjeksiyon modeline ihtiyaç duymaktadır.
paranız varsa cebinizden, yoksa kredibilitenizden kefalet ile kredi kullanarak takımı ileri taşıyan hamleler yaparsınız. bu har vurup harman savurmak demek değildir; zira galibiyet priminin 400 bin euro olduğu ligimiz ve 4 maç kazanarak şampiyonlar liginden çıkmamız halinde kasaya girecek 25 milyon euro (10.8 galibiyet, 9.5 üst tura çıkma ve 5 civarı ek yayın geliri) ortada dururken, burada riski göze alıp, altına galatasaray başkanı sıfatıyla imza atacağınız kredi ile doğru adam veya adamları alabilirsiniz ki somut olayda bu sadece bir adet forvet idi.
yönetimin parası olmadığı gibi paraya ulaşımı yok. başkanın bankalar nezdinde imza atabileceği şahsi kefaleti 3 milyon türk lirası; bu nedenle halen dursun’un kefaletlerini kaldıramadığından dönüp diğer başkanlar gibi eski yönetimlere laf çakamamaktadır.
oyuncu satıp maaş ödendi, sermaye artışından para geldi maaş ödendi; güzel. geldik bu sezona; eylül ayında genel kurul var, ek borçlanma yetkisi ve basketbol ile voleybolun şirketleşmesini talep edecek genel kuruldan. basket ve voleybol şirketleşsin elbette ama bunun altında yatan sebep oradan da bir halka arz ile para alıp maaş ödeyebilmek, zira son gün ayyuka çıktığı üzere şu anda maaş ödeyemiyoruz.
halka arz ile şirketlere para girmesi hedeflenecek ki biraz transfer yapılsın, sportif aş’ye de sportif aş bünyesine bonservis ödenerek para girsin ve maaş ödeyelim.
bunlar bir nebze ok; ancak şöyle bir sorun var; galatasaray’ın mayıs ayında seçilen yönetimleri eylülde ek borçlanma yetkisi ister, çünkü bilanço eski yönetim tarafından yapılmıştır. oysa mevcut bütçe mart ayında bizzat mustafa cengiz yönetimi tarafından yapıldı. madem ayağımızı yorganımıza göre uzattık, bütçeleri aşmamak için bir forvet almayarak 25 m euro muhtemel gelirden olduk; o zaman neden ek bütçe isteniyor?
yukarıda da dediğim gibi, ek bütçe, mayıs ayında seçilen yönetimin (y), evvelki yönetimin (x) mart ayında açıkladığı bütçeye “ben ne yaparsam yapayım ayağımı sığdıramıyorum” demesi nedeniyle istenir. somut olayda bütçeyi yapan x, ayağımızı yorgana göre uzattık; denk gideceğiz açılmaycağız diyerek forvet almaktan imtina eden de x, çok değil 1 hafta sonra bu bütçe ile yapamıyorum diyen de x. bu silsilede, her şeyden evvel ya bir mantık hatası, ya da arada maddi hakikate aykırı beyan ve/veya eylemler var.
sabah başladığım ancak iş güç nedeniyle depolayıp şu saatlerde piyasaya arz edeceğim bu giri öncesinde kendisinin 4 eylül’de trt de olacağını da öğrendim; ona ilişkin de iki kelam edeyim gılgamış destanıma:
çıkıp “herkesten özür dileriz bizim hatamız” mı demesini bekliyorsunuz? diyebileceğini veya diyeceğini sanmıyorum. buna egosu elvermeyeceği gibi, bu noktada fatih terim olmasa net bir şekilde, fatih terim ile belki 25 m euro ucl geliri ve bir sezona mal olan yanlışı (forvet forvet diye bağıran hocaya forvet almayıp as forveti satmak, iyi niyetle yapılan bir hata değil, bilerek, istenerek yapılan bir yanlıştır. hata ile yanlış farklı şeylerdir) kabul ettiği dakika ekim ayında galatasaray başkanı olamayacağını hepinizden iyi bilmektedir. nitekim; belli ki mevcut bütçe içinde kalamadığından ek bütçe isteyen bir başkan var ve ek bütçe istemi, galatasaray teamülünde “bu ek bütçe verilmezse yönetemem” anlamına gelir, verilmemesi istifası demektir.
gelip hata yapmadım dese bu sefer doğal olarak camia ve taraftar tatmin olmayacaktır; zira kendisine yol veren ünal aysal’a bile üstü kapalı dahi laf söylemeyen fatih terim, dün “transfer ağızla yapılmıyor” diyerek kendisini net bir şekilde ortaya atmış; camiaya “bununla zor hacı” mesajı vermiştir.