14
kız arkadaşımla evdeydik ve yine kötü geçen bir günün ardından moralim yerlerdeydi. hayatımın en kötü döneminin henüz başlarıydı. her anlamda sıkıntılı bir sürece girmiştim. her gün yeni bir kötü haber, her yeni güne bir iç sıkıntısıyla uyanan bir müzeci -tabii uyuyabilirse o da-.
normalde tv izleyen biri değilimdir ancak evde kendi kendine bağdaş kurmuş oturur gibi duran televizyona ufak bir anten bağlamıştım ve evde internet bağlantımız yoktu o ara. kız arkadaşımın "uyumayacak mısın? hadi bırak şu telefonu" tarzında serzenişlerini duymazdan gelerek bir twitter'a bakayım dedim. aslında o an telefonla yapılabilecek her şeyi yapmıştım ve biraz daha geç yatağa girmenin yolunu yapıyordum. twitter'ı da o dönem çok aktif kullanan birisi olmadığım için öylesine bir bakmak geçmişti içimden.
bir girdim ki twitter'a aman ne göreyim. hocamın adıyla bir hesap "nerede kalmıştık.. @galatasaraysk" tweeti atmış. ulan dedim bir an kendi kendime; "hocanın twitter hesabı yok ki!?"
biraz şaşırdım tabii o an ama adamın hesabının yanında mavi kalıp içinde o minnacık beyaz tık var. neden sonra aklıma "timeline"ın akışına bakmak geldi. aşağı indikçe spor sayfaları, galatasaraylı arkadaşlarım ve bazı rakip takım taraftarlarının tweetlerini gördüm. o ana kadar sessizce telefonun ekranına bakan ben, "allaaaaaaaah" diye bir çığlık attım. bizim kız bana bağırıyor, ben onu duymazdan gelip coşuyorum. ister inanın ister inanmayın sevgili renktaşlar, tweet'in gerçekliğini anladığım an hemen tv'yi açtım ve oradan da teyitlememle birlikte "halay çekmeye" başladım.
evet ciddi ciddi evde halay çekiyorum bağıra bağıra. telefondan galatasaraylı arkadaşlarımı arıyorum bir yandan. bölümün whatsapp grubundan, akrabalara, yakın arkadaşlara vs. tweet'in ekran görüntüsünü atıyorum. o gece en az 3 saat ekranın başından ayrılmayıp tv izledim.
son olarak; nerede kalmıştık tweet'ini gördüğüm ilk an son 1 yılda yüzümün güldüğü, gerçekten içten bir sevinç yaşadığım nadir anlardan biriydi. gerçekten sevinçlerimizin kaynağı genelde galatasaray olmuş sevgili renktaşlar.
normalde tv izleyen biri değilimdir ancak evde kendi kendine bağdaş kurmuş oturur gibi duran televizyona ufak bir anten bağlamıştım ve evde internet bağlantımız yoktu o ara. kız arkadaşımın "uyumayacak mısın? hadi bırak şu telefonu" tarzında serzenişlerini duymazdan gelerek bir twitter'a bakayım dedim. aslında o an telefonla yapılabilecek her şeyi yapmıştım ve biraz daha geç yatağa girmenin yolunu yapıyordum. twitter'ı da o dönem çok aktif kullanan birisi olmadığım için öylesine bir bakmak geçmişti içimden.
bir girdim ki twitter'a aman ne göreyim. hocamın adıyla bir hesap "nerede kalmıştık.. @galatasaraysk" tweeti atmış. ulan dedim bir an kendi kendime; "hocanın twitter hesabı yok ki!?"
biraz şaşırdım tabii o an ama adamın hesabının yanında mavi kalıp içinde o minnacık beyaz tık var. neden sonra aklıma "timeline"ın akışına bakmak geldi. aşağı indikçe spor sayfaları, galatasaraylı arkadaşlarım ve bazı rakip takım taraftarlarının tweetlerini gördüm. o ana kadar sessizce telefonun ekranına bakan ben, "allaaaaaaaah" diye bir çığlık attım. bizim kız bana bağırıyor, ben onu duymazdan gelip coşuyorum. ister inanın ister inanmayın sevgili renktaşlar, tweet'in gerçekliğini anladığım an hemen tv'yi açtım ve oradan da teyitlememle birlikte "halay çekmeye" başladım.
evet ciddi ciddi evde halay çekiyorum bağıra bağıra. telefondan galatasaraylı arkadaşlarımı arıyorum bir yandan. bölümün whatsapp grubundan, akrabalara, yakın arkadaşlara vs. tweet'in ekran görüntüsünü atıyorum. o gece en az 3 saat ekranın başından ayrılmayıp tv izledim.
son olarak; nerede kalmıştık tweet'ini gördüğüm ilk an son 1 yılda yüzümün güldüğü, gerçekten içten bir sevinç yaşadığım nadir anlardan biriydi. gerçekten sevinçlerimizin kaynağı genelde galatasaray olmuş sevgili renktaşlar.