611
galatasaray olarak hem kulüp genlerinde, hem de ülke şartlarından kaynaklı olarak, "kötüyü iyiye çevirebilme, ama iyiyi sürdürümeme" gibi bir durumumuz var. yani aman burnumuz boktan çıkar gibi olmasın, hemen kendi kendimize kaos yaratabiliyoruz. en güncel örneği ünal aysal-terim olayıdır. sadece futbolda değil amatör branşlarda da resmen ayağa kalkan camia, kendi kendimize problemlerle tepetaklak olmuştu o dönem. korkum o ki, dursunun gitmesi ve tekrar canlanan galatasaray ruhuyla alacağımız şampiyonluk sonrası yine her şeyi bu başkanlık seçimiyle bok edeceğiz. umarım yaşanmaz ve şu kaosu çıkaran köpekleri geldikleri yere geri yollarız, en başta taraftar olarak gücümüz yettiğince. hakikaten kimse elini taşın altına atmıyorken, adı sanı pek bilinmeyen mustafa cengiz'in bir anda bizleri dursun'dan kurtarması ve başkanlık döneminde ne saçma bir demeç, ne saçma bir icraat yapmamış olması (nazar değmesin) benim gözümde kendisini değerli kılıyor. zaten şahsi olarak beklentim de budur başkandan, geri planda kalarak şubelere, hocalara ve oyunculara güzel bir ortam sağlaması ve sürdürmesi. ego savaşına girmenin hiç lüzumu yok o mevkide, şubelerin başlarında da güzel hocalarımız var, bırakın onlar sportif işleri halletsin, ki fatih hocam bu konuda bizim için eşsizdir zaten, hallediyor. umarım bozmayız kendi ellerimizle şu ortamı...