36
renklere sevdalı insan.
mecazi bir anlamı yok. belli bir klubü- takımı destekleyen kişi. bununla beraber hammaddesi insan.
karşılıksız bir sevgi sahibi olmak demek taraftarlık. yenilsen de yensen de taraftarız senle diyerek yapılan bir aktivite. peki nasıl oluyor da karşılıksız bir sevgiyle yapıldığını düşündüğüm bu eylem de saygısızlık, şiddet olayları, ölümler olabiliyor. nedir bir insanı temeli sempati- sevgi olan bir oluşumda kişiyi dr. jekyll dan mr. hyde haline getiren?
kimse gelip bana resmi olarak gel kardeş bizim takımın taraftarı ol, biz de sana her sene yenince mutluluk yenilince de üzüntü ikram edelim, arada harçlık da verelim, bayramlarda da kart atarız demedi. deseydi de kovardım, dalga mı geçiyon dümbelek derdim. bak şimdi ne kart var ne harçlık. karşılıksız bir sevgi sadece.
yazılı ve görsel yayınlarla sürekli şişirilen bir rekabet var. basın kendi canavarını kendi yaratıp sonra bir şey yapmamış gibi bu canavara "tu kaka" diyor. öyle bir yoğuruyor ki ortamı bir süre sonra kan davasına dönüyor olay. o yaptı biz de yapalım. her derbi öncesi aman önceki olaylar çıkmasın diyerek insanın bilinçaltına yapılan seyahatlerle olaylara davetiyeyi kendileri hazırlıyorlar.
okuduğu ve kurgulanmış programlarda gördüklerini-duyduklarını doğru kabul edince de taraftar gücün kötü tarafına yaklaşıyor. sonrası ortaoyunu. yöneticilerimiz de karşılıklı olarak laf ebeliğine girişiyorlar. "ama onlar da yaptı" demek haksızlığı örtmez, sana olan bakışı değiştirir.
15 kasim 2009 galatasaray fenerbahce basketbol maci nda yaşananların ardından yazılanlar, söylenenler de ilginç geliyor bana. demet karabulut adlı kişinin yaptığı hareketten sonra ortam dağılmış, sahaya girenler, atılan cisimler vs. bu teyze neden böyle hareket yaptı bilmiyorum çok sığ bakayım "tuttuğu takımın renklerine yakışan bir hareket yaptı", ne demekse. özellikle fenerbahçe li futbolcular için çok yazılıyor, sonra bizim için yazılınca aynı kişiler bu sefer "renklerine yakışan yorumları olan taraftarlar" falan diyor. nasıl bir sidik yarışıysa.
yöneticiler de önce kendi kapısının önünü temizlemeli, sahaya giren o kişileri varsa kombinesini iptal etmeli, galatasaray ın maçlarına giremeyeceğinin garantisini vermelidir. ismine cismine bakmadan bunu yapmalıdır. gerçekten taraftar ı olsun istiyorsa.
konuyu dağıtmadan daha fazla; sahaya giren, dişisini arayan hipopotam gibi böğürüp küfür eden, cisim atarak rakibine zarar veren kişiler taraftar tanımı içine girmemelidir. taraftarlık içindeki nefretle beslenen bir olgu olmamalıdır.
mecazi bir anlamı yok. belli bir klubü- takımı destekleyen kişi. bununla beraber hammaddesi insan.
karşılıksız bir sevgi sahibi olmak demek taraftarlık. yenilsen de yensen de taraftarız senle diyerek yapılan bir aktivite. peki nasıl oluyor da karşılıksız bir sevgiyle yapıldığını düşündüğüm bu eylem de saygısızlık, şiddet olayları, ölümler olabiliyor. nedir bir insanı temeli sempati- sevgi olan bir oluşumda kişiyi dr. jekyll dan mr. hyde haline getiren?
kimse gelip bana resmi olarak gel kardeş bizim takımın taraftarı ol, biz de sana her sene yenince mutluluk yenilince de üzüntü ikram edelim, arada harçlık da verelim, bayramlarda da kart atarız demedi. deseydi de kovardım, dalga mı geçiyon dümbelek derdim. bak şimdi ne kart var ne harçlık. karşılıksız bir sevgi sadece.
yazılı ve görsel yayınlarla sürekli şişirilen bir rekabet var. basın kendi canavarını kendi yaratıp sonra bir şey yapmamış gibi bu canavara "tu kaka" diyor. öyle bir yoğuruyor ki ortamı bir süre sonra kan davasına dönüyor olay. o yaptı biz de yapalım. her derbi öncesi aman önceki olaylar çıkmasın diyerek insanın bilinçaltına yapılan seyahatlerle olaylara davetiyeyi kendileri hazırlıyorlar.
okuduğu ve kurgulanmış programlarda gördüklerini-duyduklarını doğru kabul edince de taraftar gücün kötü tarafına yaklaşıyor. sonrası ortaoyunu. yöneticilerimiz de karşılıklı olarak laf ebeliğine girişiyorlar. "ama onlar da yaptı" demek haksızlığı örtmez, sana olan bakışı değiştirir.
15 kasim 2009 galatasaray fenerbahce basketbol maci nda yaşananların ardından yazılanlar, söylenenler de ilginç geliyor bana. demet karabulut adlı kişinin yaptığı hareketten sonra ortam dağılmış, sahaya girenler, atılan cisimler vs. bu teyze neden böyle hareket yaptı bilmiyorum çok sığ bakayım "tuttuğu takımın renklerine yakışan bir hareket yaptı", ne demekse. özellikle fenerbahçe li futbolcular için çok yazılıyor, sonra bizim için yazılınca aynı kişiler bu sefer "renklerine yakışan yorumları olan taraftarlar" falan diyor. nasıl bir sidik yarışıysa.
yöneticiler de önce kendi kapısının önünü temizlemeli, sahaya giren o kişileri varsa kombinesini iptal etmeli, galatasaray ın maçlarına giremeyeceğinin garantisini vermelidir. ismine cismine bakmadan bunu yapmalıdır. gerçekten taraftar ı olsun istiyorsa.
konuyu dağıtmadan daha fazla; sahaya giren, dişisini arayan hipopotam gibi böğürüp küfür eden, cisim atarak rakibine zarar veren kişiler taraftar tanımı içine girmemelidir. taraftarlık içindeki nefretle beslenen bir olgu olmamalıdır.