386
görünen köy kılavuz istemiyor, kayserispor maçının son altmış dakikasında oynadığımız oyun belliyken osmanlıspor maçının tamamında oynadığımız oyun belliyken gidip sivasspor'a karşı mağlup olunca sanki her şey mükemmel gidiyormuşçasına isyan etmenin, şikayet etmenin anlamı yok. kabak gibi apaçıktı tökezleyeceğimiz. ki geçtiğimiz üç haftada zaten şahsen temel eleştirim oyun değil kadro tercihleriydi. o günün şartlarında ortadaki yanlışı anlayamayan, skorun lehimize olması nedeniyle olumsuzluklara ''kışt kışt'' diyen, takım muazzam top oynuyormuş gibi davranan hem taraftarlarımız hem teknik ekibimiz de herhalde artık bazı şeyleri görmüştür.
tekrar ediyorum, haftalardır zaten ortadaki en büyük sorun oyuncu tercihleri. ligin en iyi savunma ikilisi maicon- serdar'ı kullanmak dururken sezonun ortasında stoper ikilisini bozmamız, savunmayla hücum arasındaki geçişte çok büyük pay alan, gerek mücadeleci oyunu gerek yaratıcılığıyla takım adına en büyük farklardan belhanda'yı kesmemiz, yedek oyuncuları memnun edeceğim diye formunu bulmuş gomis'i haftalarca oynatmayarak adamın tüm ritmini bozmamız, dahası ''sol bekte sol ayaklı oyuncu oynar'' gibi hayatımda duymadığım, son derece de alakasız saçma bulduğum bir nedenle linnes dururken beş maçta latovlevici, altıncı maçta nagatomo'yu oynatmamız... uzuyor bakın.
hele bugün bir tolga- eren değişikliği var ki orasından da baksam burasından da baksam mantıklı bir yan bulamıyorum. hadi ortanın biri fernando falan olur da tolga'yı çıkartırsın, lan sahada tuttuğun adam donk anasını satayım. ve her ne kadar donk'tan verim almamız gerekse de, tolga maçın en iyilerindenken donk'u tutup tolga'yı neden çıkartıyoruz yahu?
bakın nereden tutsan elinde kalıyor:
hangi alanda donk daha üstündü maçta, bir göz atalım,
koşu mesafesi: tolga
hava topu: tolga
ikili mücadele: tolga
parselizasyon: tolga
yaratıcılık: tolga
sertlik: tolga
dinamizm: tolga
topla delicilik: tolga
hatlar arası geçiş hızı: tolga
.
.
.
biri bana anlatsın yahu şu değişikliğin mantığını. vallahi anlatın ya!
onu da geçtim, yasin nasıl oynuyor babam? adamın kalmaz oynatırsın, feghouli aşırı formsuzdur, gomis'in migreni tutmuştur, elindeki oyuncular fayda sağlamıyordur oynatırsın. kenarda belhanda dururken oynatamazsın imparatorum. bu takımın hücum varyasyonlarının bir yarısı rodrigues bir yarısı belhanda yahu, hadi sokaktaki bazı insan bunu görmez, sen nasıl görmüyorsun hocam delireceğim ya. delireceğim ya. belhanda savunmadan hücuma geçişi hızlandıran bir katalizördür. ek olarak yaratıcılık sağlar, mücadele gücü sağlar.
https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=11s : merkezden topu hücum bölgesine geçirmesi 4 saniye.
https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=38s : burada sırf kendi koşusuyla topu 35-40 metre ileriye taşıyor. top kontrolleri, paslar, koşular dahil 8 saniyede.
https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=1m32s : tıpkı şu pozisyondaki gibi hatlar arası geçişi inanılmaz hızlandıran bir futbolcu.
peki dönelim selçuk'un yaptıklarına:
https://youtu.be/wuDOuDrBrHI?t=13s : topu kontrol ediyor, önce bir bakınıyor etrafına, ardından ileriye doğru sürüyor topu ve geriye dönüp ilk baştaki pozisyonunda duran arkadaşına pas veriyor. 6 saniye, sıfır mesafe.
veya aklınıza sol çaprazda yasin'in kontrol edip on beş saniyeden sonra geriye dönerek harcadığı pozisyonları getirin.
maçın içinde bir şey daha dikkatimi çekti, senelerdir devam eden sorunumuz duran top sorunuyla alakalı bir pozisyon. yediğimiz ilk gol. bir defa köşe vuruşlarında bir ön direğe bir de kale önüne merkeze hava hakimiyeti yüksek oyuncular konması gerekir. sivasspor'un attığı bu golde ön direkte feghouli, merkezde de nagatomo, denayer gibi oyuncular vardı. haliyle golü de yedik. koy ön direğe maicon'u, koy merkeze donk'la gomis'i, yine gol yiyebilirsin ama en azından bir şeylere özen gösterdiğin belli olur. göz göre göre yemezsin golleri.
göztepe maçından itibaren de söylüyorum, takım aşırı dağınık. enlemesine de boylamasına da çok geniş bir takım haline geldik. biraz derli toplu oynayıp, oyunu yoğunlaştırmayı beceren takımlara karşı pozisyon üstüne pozisyon veriyoruz. geçen hafta kimselerin bir yerlerinde değildi ama ligin dibine demir atmış, deplasmanda iki maçı çıkartınca sadece üç gol atabilmiş osmanlıspor takımı sahamızda bize karşı tek kale oynadı. onlarca da pozisyon buldular. ama ne var ki skor lehimize olduğu için bunların bir önemi yoktu, eleştirenler de haindi.
bu maça parselizasyonda doğru uygulamalarla başladık. geçen haftalara göre nispeten daha dar ve takımın boyunu kısa mesafede tutmayı başardık ancak bu durum 15 dakika falan sürdü. bu dakikadan sonra yine donk ile gomis'in arasının 35 metre olduğu, denayer ile rodrigues arasının 40 metre olduğu bölüme geçtik. beğenmediğimiz yeni malatyaspor takımı bile takım boyunu 45-50 metrede tutmayı başarırken bizim sadece orta sahamızla forvetimiz arası mesafenin bu kadar olması sizleri de üzmüyor mu?
maçla ilgili daha da uzatmayacağım, kötü bir oyun var ortada. bu kötü oyun sadece bu maçta da yoktu. göztepe maçından sonraki her maçta vardı. ki bakın tekrar yazıyorum, kötü oyun falan önemli değil artık. umurumda da değil. bizi bitiren, canımızı kemiren esas şey formda oyuncularımızın küstürülmesi. ve bunu 1 ay önceden gördü çoğu kişi. en tehlikeli, takımımızı şampiyonluktan edebilecek en büyük olaydı bu ve maalesef göz göre bir inat uğruna bu hataya düştük. kızılması gereken esas şey bu. oyunu dert etmeye gerek de yok, yarın çıkar beşiktaş'ı da başakşehir'i de aslantepe'de eze eze yener fatih hocamız. yeter ki durduk yerde sudan sebeplerle takımın omurgasını küstürmeyelim.
bugün hiç yoktan, formda bir serdar aziz'in motivasyonunu düşürdük, formda bir belhanda'yı futbola küstürdük - ki küsmüş halinin bile ne kadar etkili olduğunu bugün herkes gördü- formda bir gomis'i ''aman yedeklerimiz de hazır olsun'' mantığıyla kaybettik, adam bam güm giderken topa vuramaz hale geldi.
ve son olarak,
bırakın abi şu tudor meselesini de yahu. takımın başında fatih hoca var. eleştirsek de sonuna kadar aslanlar gibi arkasında durmamız lazım. başımızda dert yokmuş gibi bir de tudor üzerinden geyik döndürmeyelim sosyal medyada. tudor olsaydı yenerdik, tudor yapsa asardık sözlerini bir kenara bırakmak lazım. haklı cümleler olsalar dahi kenara bırakmak lazım. tudor'u konuşmanın, ona destek olmanın bu saatten sonra takımımıza en ufak yararı olmaz, olmayacak. o konu kapandı arkadaşlar. bugün galatasaray taraftarının yapması gereken; uyumadan, hatalarımızın farkında olarak maçları değerlendirmek ve sonuna kadar fatih hocaya destek olmak. eleştireceğiz de bu arada ama asla güvensizliktir, destek çekmektir olmamalı.
bugün çok büyük darbe yedik arkadaşlar. fatih hoca da sağ olsun ağır saçma işler yaptı ama yapacak bir şey de yok. tekrar ediyorum, en ağır şekilde eleştirelim ama hocamıza da sonuna kadar destek olalım.
inan edin!
tekrar ediyorum, haftalardır zaten ortadaki en büyük sorun oyuncu tercihleri. ligin en iyi savunma ikilisi maicon- serdar'ı kullanmak dururken sezonun ortasında stoper ikilisini bozmamız, savunmayla hücum arasındaki geçişte çok büyük pay alan, gerek mücadeleci oyunu gerek yaratıcılığıyla takım adına en büyük farklardan belhanda'yı kesmemiz, yedek oyuncuları memnun edeceğim diye formunu bulmuş gomis'i haftalarca oynatmayarak adamın tüm ritmini bozmamız, dahası ''sol bekte sol ayaklı oyuncu oynar'' gibi hayatımda duymadığım, son derece de alakasız saçma bulduğum bir nedenle linnes dururken beş maçta latovlevici, altıncı maçta nagatomo'yu oynatmamız... uzuyor bakın.
hele bugün bir tolga- eren değişikliği var ki orasından da baksam burasından da baksam mantıklı bir yan bulamıyorum. hadi ortanın biri fernando falan olur da tolga'yı çıkartırsın, lan sahada tuttuğun adam donk anasını satayım. ve her ne kadar donk'tan verim almamız gerekse de, tolga maçın en iyilerindenken donk'u tutup tolga'yı neden çıkartıyoruz yahu?
bakın nereden tutsan elinde kalıyor:
hangi alanda donk daha üstündü maçta, bir göz atalım,
koşu mesafesi: tolga
hava topu: tolga
ikili mücadele: tolga
parselizasyon: tolga
yaratıcılık: tolga
sertlik: tolga
dinamizm: tolga
topla delicilik: tolga
hatlar arası geçiş hızı: tolga
.
.
.
biri bana anlatsın yahu şu değişikliğin mantığını. vallahi anlatın ya!
onu da geçtim, yasin nasıl oynuyor babam? adamın kalmaz oynatırsın, feghouli aşırı formsuzdur, gomis'in migreni tutmuştur, elindeki oyuncular fayda sağlamıyordur oynatırsın. kenarda belhanda dururken oynatamazsın imparatorum. bu takımın hücum varyasyonlarının bir yarısı rodrigues bir yarısı belhanda yahu, hadi sokaktaki bazı insan bunu görmez, sen nasıl görmüyorsun hocam delireceğim ya. delireceğim ya. belhanda savunmadan hücuma geçişi hızlandıran bir katalizördür. ek olarak yaratıcılık sağlar, mücadele gücü sağlar.
https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=11s : merkezden topu hücum bölgesine geçirmesi 4 saniye.
https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=38s : burada sırf kendi koşusuyla topu 35-40 metre ileriye taşıyor. top kontrolleri, paslar, koşular dahil 8 saniyede.
https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=1m32s : tıpkı şu pozisyondaki gibi hatlar arası geçişi inanılmaz hızlandıran bir futbolcu.
peki dönelim selçuk'un yaptıklarına:
https://youtu.be/wuDOuDrBrHI?t=13s : topu kontrol ediyor, önce bir bakınıyor etrafına, ardından ileriye doğru sürüyor topu ve geriye dönüp ilk baştaki pozisyonunda duran arkadaşına pas veriyor. 6 saniye, sıfır mesafe.
veya aklınıza sol çaprazda yasin'in kontrol edip on beş saniyeden sonra geriye dönerek harcadığı pozisyonları getirin.
maçın içinde bir şey daha dikkatimi çekti, senelerdir devam eden sorunumuz duran top sorunuyla alakalı bir pozisyon. yediğimiz ilk gol. bir defa köşe vuruşlarında bir ön direğe bir de kale önüne merkeze hava hakimiyeti yüksek oyuncular konması gerekir. sivasspor'un attığı bu golde ön direkte feghouli, merkezde de nagatomo, denayer gibi oyuncular vardı. haliyle golü de yedik. koy ön direğe maicon'u, koy merkeze donk'la gomis'i, yine gol yiyebilirsin ama en azından bir şeylere özen gösterdiğin belli olur. göz göre göre yemezsin golleri.
göztepe maçından itibaren de söylüyorum, takım aşırı dağınık. enlemesine de boylamasına da çok geniş bir takım haline geldik. biraz derli toplu oynayıp, oyunu yoğunlaştırmayı beceren takımlara karşı pozisyon üstüne pozisyon veriyoruz. geçen hafta kimselerin bir yerlerinde değildi ama ligin dibine demir atmış, deplasmanda iki maçı çıkartınca sadece üç gol atabilmiş osmanlıspor takımı sahamızda bize karşı tek kale oynadı. onlarca da pozisyon buldular. ama ne var ki skor lehimize olduğu için bunların bir önemi yoktu, eleştirenler de haindi.
bu maça parselizasyonda doğru uygulamalarla başladık. geçen haftalara göre nispeten daha dar ve takımın boyunu kısa mesafede tutmayı başardık ancak bu durum 15 dakika falan sürdü. bu dakikadan sonra yine donk ile gomis'in arasının 35 metre olduğu, denayer ile rodrigues arasının 40 metre olduğu bölüme geçtik. beğenmediğimiz yeni malatyaspor takımı bile takım boyunu 45-50 metrede tutmayı başarırken bizim sadece orta sahamızla forvetimiz arası mesafenin bu kadar olması sizleri de üzmüyor mu?
maçla ilgili daha da uzatmayacağım, kötü bir oyun var ortada. bu kötü oyun sadece bu maçta da yoktu. göztepe maçından sonraki her maçta vardı. ki bakın tekrar yazıyorum, kötü oyun falan önemli değil artık. umurumda da değil. bizi bitiren, canımızı kemiren esas şey formda oyuncularımızın küstürülmesi. ve bunu 1 ay önceden gördü çoğu kişi. en tehlikeli, takımımızı şampiyonluktan edebilecek en büyük olaydı bu ve maalesef göz göre bir inat uğruna bu hataya düştük. kızılması gereken esas şey bu. oyunu dert etmeye gerek de yok, yarın çıkar beşiktaş'ı da başakşehir'i de aslantepe'de eze eze yener fatih hocamız. yeter ki durduk yerde sudan sebeplerle takımın omurgasını küstürmeyelim.
bugün hiç yoktan, formda bir serdar aziz'in motivasyonunu düşürdük, formda bir belhanda'yı futbola küstürdük - ki küsmüş halinin bile ne kadar etkili olduğunu bugün herkes gördü- formda bir gomis'i ''aman yedeklerimiz de hazır olsun'' mantığıyla kaybettik, adam bam güm giderken topa vuramaz hale geldi.
ve son olarak,
bırakın abi şu tudor meselesini de yahu. takımın başında fatih hoca var. eleştirsek de sonuna kadar aslanlar gibi arkasında durmamız lazım. başımızda dert yokmuş gibi bir de tudor üzerinden geyik döndürmeyelim sosyal medyada. tudor olsaydı yenerdik, tudor yapsa asardık sözlerini bir kenara bırakmak lazım. haklı cümleler olsalar dahi kenara bırakmak lazım. tudor'u konuşmanın, ona destek olmanın bu saatten sonra takımımıza en ufak yararı olmaz, olmayacak. o konu kapandı arkadaşlar. bugün galatasaray taraftarının yapması gereken; uyumadan, hatalarımızın farkında olarak maçları değerlendirmek ve sonuna kadar fatih hocaya destek olmak. eleştireceğiz de bu arada ama asla güvensizliktir, destek çekmektir olmamalı.
bugün çok büyük darbe yedik arkadaşlar. fatih hoca da sağ olsun ağır saçma işler yaptı ama yapacak bir şey de yok. tekrar ediyorum, en ağır şekilde eleştirelim ama hocamıza da sonuna kadar destek olalım.
inan edin!