• 377
    büyük fırsat tepti.sivas deplasmanı zorlu tamam ama bu mevsimde bu iklim şartlarında bu zeminde yakalamışsın üstelik 3 rakibin puan kaybetmiş maçı alırsan lider olup gerekli sinerjiyi yakalayacaksın önünde 7-8 haftalık rahat maç periyodunda önün açık ama takım sanki feghouli ve maicon hariç bedenen sahada ama ruhen istanbul'da gibiydi.

    takımın savunma ve hücüm arasında hiç bağlantısı yoktu.bağlantıyı kurması gereken tolga ve donk sahada yokları oynayınca feghouli top dağıtmaya çalıştı ama yasin ve gomis'in kötü performansına bekler ve ortasaha ikiliside katılıp onlara yaklaşamayıp destek veremeyince ileriye atılan toplar duvardan döner gibi geri döndü .ileriye bağlantıyı kuramayan tolga ve donk savunma kısmında da sınıfta kalınca orta saha üstünlüğü rakibin eline geçti.böylece bütün sahipsiz topları kolayca topladılar ve galatasarayın ne baskı kurması ne organizasyon yapması ne de sahaya yerleşme durumu kalmadı.benim anlamadığım rakip savunmayı öne kurup alan daraltarak oyunu sıkıştırıp oynuyor ve bizim elimizde savunma arkasına top atma işini çok iyi yapan selçuk varken hiç düşünülmemesi enteresandı. sahada varlığı ile yokluğu belli olmayan benim burada ne işim var der gibi oynayan hiç etkili pas atamayan donk yerine tolganın çıkması başka bir enteresan noktaydı.maçı kafamda tekrar izliyorum devre arasında donk yerine selçuk ve yasin yerine belhanda ile başlansaydı garry sola soso sağa geçseydi maç dönermiydi bilmiyorum ama son 15 dakikada gösterdiğimiz etkinliği ikinci yarının tümünde gösterebileceğimize inanıyorum.geri kalan maçlarda selçuk ve belhanda'nın daha fazla süre alması lazım.

    puan verecek olursam : muslera-4- mariano-5- maicon -6- denayer-5- nagatomo-5- tolga-4- donk -1- yasin -3- soso -6- garry-5- gomis -5- belhanda -7- sinan -4- eren-5-
  • 379
    sezon başında tudorun en iyi yaptığı şey ilk 11'i kolay kolay değiştermemek oldu. takım birbirine alıştı ve aynı taktikle oynayan takım döktürdü. neler yapıyordu bu takım peki. bekler özellikle sağ bek sağ açık gibi oynuyordu. fernando savunmayı üçlüyor, ndiaye ise önlerinde süpürücü rolünü alıyordu. belhanda ve fernandonun etkisiyle takım topa sahip oluyor ve hücum organizasyonlarını yönlendiriyordu.

    sonra ne yaptı tudor, rakibe göre taktiği değiştirmeye başladı. 4'lü savunmadan üçlüye döndü. giderek takımın ve oyuncuların ayarını bozdu, sonrasında ise kafa üstü çakılan bir takım olduk.

    tudorun en kötü yaptığı şey, oyuncularla olan diyaloğu en iyi yaptığı şey ise bu takımın formasını giymeyi hak etmeyen oyuncuları kesmesiydi. kaliteli oyuncularla oynanan oyun bizi liderliğe yükseltmişken, geriye çekilen takım bizi liderlikten etti. hatalarından ders alamayan tudor gönderildi.

    terim gelir gelmez kaybedilmiş!! bazı oyuncuları kazanmaya çalıştı. tamam ndiaye gitti, fernano sakat. ama çat diye belhanda kesilebilirken takımdan, yıllardır bize kan kusturan donk ilk 11'e nasıl monte edilir aklım almıyor.

    sivas maçına da sivas baskılı başladı. zencileri maşallah zebellah gibi. öyle olunca bizim ikili mücadeleden kaçan orta sahamız ezildi. teknik olarak da çok üst düzeyde olmayınca top bizde kalmadı. bir iki hızlı hücum dışında ilk yarıda pozisyon bile bulamadık doğru düzgün.

    herkesin aklında terim devre aralarını sever, ikinci yarı bu maçı çeviririz düşüncesi varken, terim herkesten farklı düşündüğünü gösterdi. yapması gerekeni buradaki 1000 tane yazar görmüşken kendisinin görmemesi mümkün değildi. ama o zor olanı seçti.

    ikinci yarıda da golü yedikten sonra değişiklikler geldi. belhandanın girişinin takımı nasıl değiştirdiğini gördük. olay belhandanın çok iyi topçu olması değil, elimizdeki en iyi orta saha oyuncusu olması. bana kalsa bu maliyetlere hayatta transfer etmezdim adamı, ama ndiaye ve fernando yokken belhandayı kesmek, onun pozisyonunda sağ açığını oynatmak, işte bunlar hep bize maçı kaybettiren şeyler. dediğim gibi bir maç kazanılır kaybedilir sorun değil ama bu kafayla gidilirse şampiyonluk gider.

    son 15 dakika kurulan baskı maçın başında kurulamazmıydı? son 15 dakikadaki kadro maçın başında çıkamazmıydı? son 15 dakikadaki mantalite maçın başında olamazmıydı? hepsine evet. olsaydı bugün hepimiz bayram ediyorduk. şimdi ise o kadar büyük bir fırsatı kaçırdık ki inanılmaz. resmen ligin kaderi değişti.

    maicon gol atmadığı sürece yetersizliği ortaya çıkıyor. bana kalsa denayer-serdar ikilisi ile çıkarım. donku sivasa bile götürmem. o kadar. madem ön libero bir tek tolga var elimde, oynatırım tolgayı, koyarım önlerine belhanda ile selçuğu, kenarlara da feghoili ile yasini. forvette gomis. ondan sonra bırak rakip düşünsün. hatta bu akşamı gördükten sonra eren bence gomisten daha çok hak ediyor olabilir ilk 11'i.

    umarım herkese bir ders olur bu maç ve en çok ders alması gereken kişi artık ben ders almam ders veririm mantığından uzaklaşmıştır. bakın terim çok büyük hocadır ve bunu inkar etmek saçmalıktır. ama illa bir şeyleri ben yaptım oldu havasıyla gidersek ayağımıza gelen fırsatı kaçırır sene sonu başakşehiri izleriz şampiyonluk turları atarken. iki hafta sonra çok geç olabilir.

    çok büyük fırsat kaçtı çok.
  • 381
    belki de şampiyonluğun geleceği maç olacaktı.ama ne hikmetse sahadakilerin bir çoğu maçı hiç sallamadı. leş gibi oynadık, maçı almak için hiçbir şey yapmadı sahadakiler. birkaç iyi oyuncu vardı belki ama hepsi o kadar. fakat bu demek değil ki sivasspor denen futbol katilleri çok iyi oynadı.
    alex denen yan hakem bozuntusu neresinden uydurduğu belli olmayan bir penaltı çıkardı şapkasından. hadi belki faul çalabilirsin omuz omuza mücadele ama müdahale ceza sahası dışında, süperman görse utanırdı ben niye bu kadar uzağa uçamıyorum diye. ona keza 70 ila 77 dk lar arası 2 tane korner kullanamadı sivaslılar ve fırat efendi sarı kart çıkaramadı. gitti bu duruma itiraz eden kaptanımız muslera'ya sarı verdi. sivaslılar(futbolcu demeye,yazmaya dilim, elim varmıyor) yanlarından geçen adamın rüzgarından yıkılıp dakikalarca yerde yuvarlandılar. bu küçük şikecilerin yeri ptt ligi bile olmamalı. futbol bu kadar çirkinleştirilmemeli.
    yukarıda yazdıklarımı bir kenara bırakırsak bizim takımdan kimsenin kazanmak için çıkmadığı bir maç oldu. en karlı haftamız en rezil haftamız oldu.
  • 382
    çok kötü oynadığımız maçta 1 puan alabilirdik. özellikle sinan ve gomis ile kaçırdığımız pozisyonlar çok netti. bir tanesini atsak bu kadar kötü oynadığımız bir maçta mutlaka pozisyon bulurduk.
    onun dışında orta saha da donk ve tolga ile başlamamız gerektiğini gösteren başka bir mücadele oldu. takım kalitemiz çok yüksek değil özellikle fernando'nun olmaması büyük sıkıntı. onun dışında yasin çok önceden çıkması lazımdı. her ne kadar belhanda biraz üretkenlik gösterse de defansif olarak hiç bir ikili mücadeleyi kazanamadık. her düşen topu sivassporlu oyuncu aldı burada mutlaka düzeltilmesi gereken hamleler var, lig daha uzun umarım bir daha bu kadar isteksiz oynamayız.
  • 384
    belhanda oyuna girdikten sonra garry rodrigues ile yarattığı pozisyonlar tehlike yarattı ve golüde bulduk. eğer feghouli ile değişmeseydi. aynı atakları ters kanattanda yapıp rakibi sağlı sollu dağıtabilirdik. yine gol pozisyonlarına girdik ama maalesef olmadı. eren'in de oyuna pozitif katkısı oldu. stoperleri çekip alan yaratmasıyla arkasındaki oyuncularla pas alışverişi ile faydalı oldu. gomis net olarak formsuz. bitirebileceği iki pozisyonu harcadı. yasinle olmuyor eyvallah savunmaya yardımı iyi ama hücumda yokları oynuyor resmen. hocamın en büyük hatası donk belasına güvenmesi oldu. ayrıca kendisi de anlamıştır tolga'dan 8 numara olmaz. son sözlerim sinan'a kayseri deplasmanında kaçırdın, bu maçta kaçırdın ne zaman atacaksın? eline geçen bu şanslar bir daha gelmez.
  • 386
    görünen köy kılavuz istemiyor, kayserispor maçının son altmış dakikasında oynadığımız oyun belliyken osmanlıspor maçının tamamında oynadığımız oyun belliyken gidip sivasspor'a karşı mağlup olunca sanki her şey mükemmel gidiyormuşçasına isyan etmenin, şikayet etmenin anlamı yok. kabak gibi apaçıktı tökezleyeceğimiz. ki geçtiğimiz üç haftada zaten şahsen temel eleştirim oyun değil kadro tercihleriydi. o günün şartlarında ortadaki yanlışı anlayamayan, skorun lehimize olması nedeniyle olumsuzluklara ''kışt kışt'' diyen, takım muazzam top oynuyormuş gibi davranan hem taraftarlarımız hem teknik ekibimiz de herhalde artık bazı şeyleri görmüştür.

    tekrar ediyorum, haftalardır zaten ortadaki en büyük sorun oyuncu tercihleri. ligin en iyi savunma ikilisi maicon- serdar'ı kullanmak dururken sezonun ortasında stoper ikilisini bozmamız, savunmayla hücum arasındaki geçişte çok büyük pay alan, gerek mücadeleci oyunu gerek yaratıcılığıyla takım adına en büyük farklardan belhanda'yı kesmemiz, yedek oyuncuları memnun edeceğim diye formunu bulmuş gomis'i haftalarca oynatmayarak adamın tüm ritmini bozmamız, dahası ''sol bekte sol ayaklı oyuncu oynar'' gibi hayatımda duymadığım, son derece de alakasız saçma bulduğum bir nedenle linnes dururken beş maçta latovlevici, altıncı maçta nagatomo'yu oynatmamız... uzuyor bakın.

    hele bugün bir tolga- eren değişikliği var ki orasından da baksam burasından da baksam mantıklı bir yan bulamıyorum. hadi ortanın biri fernando falan olur da tolga'yı çıkartırsın, lan sahada tuttuğun adam donk anasını satayım. ve her ne kadar donk'tan verim almamız gerekse de, tolga maçın en iyilerindenken donk'u tutup tolga'yı neden çıkartıyoruz yahu?

    bakın nereden tutsan elinde kalıyor:

    hangi alanda donk daha üstündü maçta, bir göz atalım,

    koşu mesafesi: tolga
    hava topu: tolga
    ikili mücadele: tolga
    parselizasyon: tolga
    yaratıcılık: tolga
    sertlik: tolga
    dinamizm: tolga
    topla delicilik: tolga
    hatlar arası geçiş hızı: tolga
    .
    .
    .

    biri bana anlatsın yahu şu değişikliğin mantığını. vallahi anlatın ya!

    onu da geçtim, yasin nasıl oynuyor babam? adamın kalmaz oynatırsın, feghouli aşırı formsuzdur, gomis'in migreni tutmuştur, elindeki oyuncular fayda sağlamıyordur oynatırsın. kenarda belhanda dururken oynatamazsın imparatorum. bu takımın hücum varyasyonlarının bir yarısı rodrigues bir yarısı belhanda yahu, hadi sokaktaki bazı insan bunu görmez, sen nasıl görmüyorsun hocam delireceğim ya. delireceğim ya. belhanda savunmadan hücuma geçişi hızlandıran bir katalizördür. ek olarak yaratıcılık sağlar, mücadele gücü sağlar.

    https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=11s : merkezden topu hücum bölgesine geçirmesi 4 saniye.

    https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=38s : burada sırf kendi koşusuyla topu 35-40 metre ileriye taşıyor. top kontrolleri, paslar, koşular dahil 8 saniyede.

    https://youtu.be/dbwr8MF5N6Y?t=1m32s : tıpkı şu pozisyondaki gibi hatlar arası geçişi inanılmaz hızlandıran bir futbolcu.

    peki dönelim selçuk'un yaptıklarına:

    https://youtu.be/wuDOuDrBrHI?t=13s : topu kontrol ediyor, önce bir bakınıyor etrafına, ardından ileriye doğru sürüyor topu ve geriye dönüp ilk baştaki pozisyonunda duran arkadaşına pas veriyor. 6 saniye, sıfır mesafe.

    veya aklınıza sol çaprazda yasin'in kontrol edip on beş saniyeden sonra geriye dönerek harcadığı pozisyonları getirin.

    maçın içinde bir şey daha dikkatimi çekti, senelerdir devam eden sorunumuz duran top sorunuyla alakalı bir pozisyon. yediğimiz ilk gol. bir defa köşe vuruşlarında bir ön direğe bir de kale önüne merkeze hava hakimiyeti yüksek oyuncular konması gerekir. sivasspor'un attığı bu golde ön direkte feghouli, merkezde de nagatomo, denayer gibi oyuncular vardı. haliyle golü de yedik. koy ön direğe maicon'u, koy merkeze donk'la gomis'i, yine gol yiyebilirsin ama en azından bir şeylere özen gösterdiğin belli olur. göz göre göre yemezsin golleri.

    göztepe maçından itibaren de söylüyorum, takım aşırı dağınık. enlemesine de boylamasına da çok geniş bir takım haline geldik. biraz derli toplu oynayıp, oyunu yoğunlaştırmayı beceren takımlara karşı pozisyon üstüne pozisyon veriyoruz. geçen hafta kimselerin bir yerlerinde değildi ama ligin dibine demir atmış, deplasmanda iki maçı çıkartınca sadece üç gol atabilmiş osmanlıspor takımı sahamızda bize karşı tek kale oynadı. onlarca da pozisyon buldular. ama ne var ki skor lehimize olduğu için bunların bir önemi yoktu, eleştirenler de haindi.

    bu maça parselizasyonda doğru uygulamalarla başladık. geçen haftalara göre nispeten daha dar ve takımın boyunu kısa mesafede tutmayı başardık ancak bu durum 15 dakika falan sürdü. bu dakikadan sonra yine donk ile gomis'in arasının 35 metre olduğu, denayer ile rodrigues arasının 40 metre olduğu bölüme geçtik. beğenmediğimiz yeni malatyaspor takımı bile takım boyunu 45-50 metrede tutmayı başarırken bizim sadece orta sahamızla forvetimiz arası mesafenin bu kadar olması sizleri de üzmüyor mu?

    maçla ilgili daha da uzatmayacağım, kötü bir oyun var ortada. bu kötü oyun sadece bu maçta da yoktu. göztepe maçından sonraki her maçta vardı. ki bakın tekrar yazıyorum, kötü oyun falan önemli değil artık. umurumda da değil. bizi bitiren, canımızı kemiren esas şey formda oyuncularımızın küstürülmesi. ve bunu 1 ay önceden gördü çoğu kişi. en tehlikeli, takımımızı şampiyonluktan edebilecek en büyük olaydı bu ve maalesef göz göre bir inat uğruna bu hataya düştük. kızılması gereken esas şey bu. oyunu dert etmeye gerek de yok, yarın çıkar beşiktaş'ı da başakşehir'i de aslantepe'de eze eze yener fatih hocamız. yeter ki durduk yerde sudan sebeplerle takımın omurgasını küstürmeyelim.

    bugün hiç yoktan, formda bir serdar aziz'in motivasyonunu düşürdük, formda bir belhanda'yı futbola küstürdük - ki küsmüş halinin bile ne kadar etkili olduğunu bugün herkes gördü- formda bir gomis'i ''aman yedeklerimiz de hazır olsun'' mantığıyla kaybettik, adam bam güm giderken topa vuramaz hale geldi.

    ve son olarak,

    bırakın abi şu tudor meselesini de yahu. takımın başında fatih hoca var. eleştirsek de sonuna kadar aslanlar gibi arkasında durmamız lazım. başımızda dert yokmuş gibi bir de tudor üzerinden geyik döndürmeyelim sosyal medyada. tudor olsaydı yenerdik, tudor yapsa asardık sözlerini bir kenara bırakmak lazım. haklı cümleler olsalar dahi kenara bırakmak lazım. tudor'u konuşmanın, ona destek olmanın bu saatten sonra takımımıza en ufak yararı olmaz, olmayacak. o konu kapandı arkadaşlar. bugün galatasaray taraftarının yapması gereken; uyumadan, hatalarımızın farkında olarak maçları değerlendirmek ve sonuna kadar fatih hocaya destek olmak. eleştireceğiz de bu arada ama asla güvensizliktir, destek çekmektir olmamalı.

    bugün çok büyük darbe yedik arkadaşlar. fatih hoca da sağ olsun ağır saçma işler yaptı ama yapacak bir şey de yok. tekrar ediyorum, en ağır şekilde eleştirelim ama hocamıza da sonuna kadar destek olalım.
    inan edin!
  • 388
    kaliteden kalitesizliğe uzanan bir serüvenin detaylı bir betimlemesi olan sinir bozucu maç…

    muslera, mariano, denayer, maicon, nagatomo, donk, tolga, feghouli, yasin, garry ve gomis on biri ile sahadaydı bu akşam galatasaray. sezon başında, tudor çomak sokana kadar, ligde esip gürleyen on birden temel farkı, orta sahada; fernando ve n’diaye yerine donk ve tolganın olmasıydı. işte bu temel fark, bir bakıma kalite ve kalitesizlik arasındaki farkın bir betimlemesiydi. bu akşam galatasaray’ın orta sahası, sezon başının tersine, tam anlamıyla kalitesizdi ve modern futbolda orta sahanız kalitesiz olunca, çıktığınız maçlar keyif verici değil, sinir bozucu olur. şahsımca, günümüzün en önemli futbol verisi budur.

    fernando sakat, n’diaye satıldı. bu iki ismi bir kenara bırakıp, 2018 şubatında galatasaray’ın orta saha rotasyonuna bakalım: selçuk, tolga, donk, belhanda. bu dörtlünün içinden çıkacak herhangi bir kombinin, asla fernando-n’diaye kalitesinde olmayacağı bir gerçek, ama bu akşam fatih terim bu dörtlünün içerisinde en kalitesiz, hadi kaliteyi geçelim ama apaçık en verimsiz kombinasyonla, tolga-donk kombinasyonuyla maça çıktı.

    tolga, mücadeleci bir futbolcu. saygım sonsuz kendisine. tolga’yı en fazla, kaliteli orta saha hattını enerji ve mücadele olarak destekleyici –üçüncü- orta saha olarak kullanabilirsin. nitekim, sezon başında tudor’un yaptığı da buydu ve gayet verimli oluyordu. tolga’yı, donk gibi bir kalasın yanında, top taşıyıcı orta saha göreviyle oynatırsanız, bu akşamki gibi kafası kopmuş tavuğa dönüşüyor. bunu, biz taraftar olarak geçen seneki maçlarda da bol bol tecrübe etmiştik, sanırım hoca pek takip etmemiş galatasaray’ı geçen sene.

    donk’a gelince… donk’a gelmek bile istemiyorum renktaşlar. çöp, kalas, kalitesiz. fatih terim kendisini kazanmaya çalışıyor ama birisi hocayı uyarmalı; donk’u kazanmak, federasyondan işsizlik maaşı kazanmaya benzemez, eline yüzüne bulaştırır. kaybeden galatasaray olur.

    ki buraya bir ek daha yapmak istiyorum, donk gibi bir faydasıza, şampiyonluk yolundaki tüm rakiplerin puan kaybettiği bir haftada, 90 dakika boyunca sabretmek, belhanda’ya ve hatta selçuğa(bile) forma vermeyip kendisini ilk on bire almak, galatasaray’a ihanettir.

    ben bu akşamki bu sinir bozucu ve kabız futbolun sebebini, orta sahanın kalitesizliğine bağladım. orta saha’nın kalitesizliği takımın geri kalanına da sirayet etti. gomis, yasin, gary ve feghouli hiçbir şey oynamadılar. burada gomis’e bir parantez açılabilir, bugün hiç rakip savunmayı zorlamadı. bakın zorlayamadı değil, zorlamadı. bana isteksiz gibi geldi.

    gary ve feghouli bir şeyler yapmak istediler, ama takımın ileri hattının geri kalanı bu kadar birbirinden kopuk olunca onlar da sağa sola savruldular.

    yasin sinir bozucuydu. pek bir şey yazmak istemiyorum onun hakkında.

    defans hattımız gayet iyiydi. yediğimiz gollere bakınca defans hattımızın kalitesizliğinden değil maç içi şansızlık/aptallık olarak yorumlayabileceğimiz gollerdi her iki gol de.

    mariano, hücumda, ileri hattın tıkanıklığından dolayı pek bir şey yapamasa da(yine de birkaç tane çok kaliteli ortası vardı-hem sağa hem sol ayakla açtığı-) savunmada başarılıydı.

    denayer, hem savunmanın, hem de tüm takımın en iyisiydi.

    nagatomo bana pek umut vermedi. ama hakkında bir yargı belirtmek için bir süre daha beklemek gerekir.

    maicon, standarttı.

    muslera, bilemiyorum altan. gereksiz bir risk alarak saçma bir gol yememize sebebiyet oldu. penaltıda o hatasını telafi etmesini hem çok istedim hem de çok bekledim. ama olmadı. bugünkü performansını bir kenara bırakarak söylüyorum, sanki sevgili musleramız galatasaray’a doymuş galatasaray’a karşı bir heyecan hissetmiyormuş gibi.

    bunların dışında takımın, kayserispor’un ikinci devresinden beri süregelen ruhsuzluk, sezon başından beri süregelen, kronikleşmiş duran top zaafiyeti doludizgin devam ediyor. çözüm üretilmezse, şampiyonluk yarınlara kalır.

    lafı uzattım, maçı kaybettik. pek futboldan anlamıyorum, düzenli olarak sadece galatasaray maçlarını takip ederim. kendimce, kaybedilmiş maçın ardından bir şeyler karalamak istedim. özetlersek, kaybetmemizin bana göre temel sebepleri:

    1. takımın çehresinde-özellikle orta sahada- yaşanan bariz bir kalite düşüşü.
    2. orta sahadaki kalitesizliğin, takımın hücum hattını tıkaması ve ileride kısır bir futbola sebebiyet vermesi.
    3. tüm rakiplerin puan kaybettiği bir haftada, takımdaki, futbolun teknik analizleriyle açıklanamayacak bir şekilde ruhsuzluk ve isteksizlik.

    yazım bu kadar renktaşlar. kaybetmemize rağmen, ortada öyle çok karalar bağlanacak bir durum olduğunu düşünmüyorum. şampiyonluk şansımız var, ama bu şans şampiyon gibi oynama şartına bağlı. şu an şampiyon gibi oynamıyoruz. oynayacak mıyız? bilmiyorum. belhanda’nın ve fernando’nun bir an önce on bire dahil olmaları gerek. takımın dinamizminin ve kalitesinin, buna bağlı olarak da ruh ve isteğinin artması gerek.

    böyle olmazsa, haziran ayında, geriye dönüp baktığımızda, ocak ayında 16 milyon euro’ya şampiyonluğu satmışız, diyebiliriz.

    bu olmasın.

    sevgiler.
  • 389
    mağlubiyetin kendi adıma tek can sıkan tarafı, taraftarın daha 20. haftadan şampiyonluk puan hesapları yapacak kıvamda konsantrasyonu varken, oyuncuların bunu paylaşmadığını görmek oldu. bunun dışında oynanan oyun çok karamsar bir tablo yaratmıyor, rakibimiz cidden iyi bir takım. bu arada şunu da belirtmekte fayda var, 3 rakibimiz puan kaybetmişken fırsat tepmişiz gibi görünüyor, kazansak liderdik tabi ki fakat bence fırsatı tepen rakiplerimiz oldu. böyle zor bir deplasmanda, fernando da eksikken, bunu değerlendirmeleri gereken onlardı. maçtan önce de çoğumuz, önümüzdeki 6 maç içinde (kadıköye kadar) en zor maçımızın bu olduğunu söylüyorduk.

    takımın bu yılki problemi bana oyuncu kalitesi olarak değil de (en azından ilk 11 olarak), oyuncu karakteri gibi geliyor en başından beri. bu adamlardan sahada daha profosyonel, daha duygusuz bir duruş bekliyordum şahsen. lakin bütün gergin atmosferlerde pıstılar, golü yedikten sonra çocuk gibi küstüler, oyundan düştüler. tudor da buna çanak tutan bir hocaydı, zira kendisi de baş edemiyordu stresle. fatih terim bu iş için biçilmiş kaftan ve şahsi beklentim, bu oyuncu grubunu bu bakımdan adam etmesi. malesef bugün de maça panikle başlamamız, saçma sapan silsilerle golü yememiz ve akabinde 10 dakika sivasspor'dan baskı yememizle, tudor günlerinden bir esinti sunuldu. büyük ithimal tudor olsa maç rahat şekilde 3-0'a gelirdi diye düşünüyorum. terim etkisiyle bir tık da olsa direnç gördük, ama fırat aydınusun devreye girmesiyle yeterli olmadı.

    yine de önümüzdeki maçlar için ders niteliğinde oldu. hocanın da oyuncuları tanıması için böyle bir mağlubiyet gerekliydi belki. teşhisi çabucak yapacaktır, güveniyorum. özellikle tolga-donk ikilisi bir araya gelmemeli, mariano ve gomis'in de kulağı çekilmeli. kendi adıma, tudor zamanında göremediğimiz 'mağlubiyete direnç gösterme' etkisi bakımından pozitif bir görüntü oldu.
  • 390
    önce şunu söylemek lazım, "bu hafta rakiplerimiz puan kaybetti" lafı doğru değil, bizim bir tane rakibimiz var o da başakşehir. puan tablosunda altımızda olan ve şampiyonluk şansı yüzde birden aza düşmüş rakiplerin ne yaptığı bizi ilgilendirmemeli.

    maçta maalesef iyi oynayamadık. hücum hattı kötüydü, ne feghouli, ne rodrigues bireysel yeteneklerini gösteremedi. yasin zaten ekstra işler bekleyebileceğin seviyede bir oyuncu değil, gomis de sert savunma arasında kayboldu. hücumda etkin olamayıp çok top kaybı yapınca baskı kuramadık. buna ek olarak ortasaha ve bekler de hücuma yeterince destek veremedi. donk takımdan çok kopuk şekilde pozisyon aldı, tolga her zamanki gibi çabaladı ama tekniğinin düşüklüğü sebebiyle yetemedi. sonunda her zamanki gibi duran toptan golü yedik. ikinci yarıda tam baskı kurmuşken uydurma bir penaltı kararı geldi ve maç koptu.

    ama en büyük hayalkırıklığını beklerde yaşadım. hadi nagatomo geleli iki gün olmuş, kötü oynaması kadar doğal bir şey yok ama mariano gibi bir oyuncunun 4-5 defa müsait pozisyonda doğrudan kaleciye veya auta orta yapmasına hiçbir anlam veremedim. linnes'i genel olarak beğenmiyorum ama bu maça linnes'le çıksaydık çok daha fazla pozisyona girerdik, eminim.

    bu maç gösterdi ki şampiyon olacak takımın ilk 11'inde donk'un yeri yok. çok kolay bir maç değilse yasin'in de yeri yok. üzülerek söylüyorum ki bugünkü gibi oynayacaksa mariano'nun da yeri yok. hücum oyuncuları zaman zaman etkisiz oynayabilir, maç boyunca sadece onları durdurmakla görevli defanslarla boğuşup pozisyon yaratmak kolay değil. cristiano ronaldo bile gol orucuna giriyor, luis suarez bile inanılmaz goller kaçırıyor, neymar bile bazen sahada yürüyor.

    ama demarke pozisyondaysan topu olumlu kullanmak zorundasın. ortasahada oynuyorsan hücuma destek vermek ve tempo yapmak zorundasın. bugünün az sayıdaki iyi oyuncular belhanda ve eren'di, umarım haftaya daha fazla süre alırlar.
  • 392
    tek tesellim bu maçın yasandıgı hafta diger tüm rakiplerimizin de puan kaybı yasamış olması.

    bu maç herkes puan kaybettikten sonra oynandigi icin cok kırıcı oldu. eger bu mac cuma gunu haftanin ilk maci olsaydi ve diger sonuclar da ayni olsaydi eminim su anda herkes daha mutlu olurdu.

    sivas deplasmanını gecmis olduk nihayetinde.

    yalnız kötü oyuna rağmen 10 kisi bile puan almaya cok yakindik. puanimiza mani olan ilk sey fırat aydinus ve yancisi alex tascioglu'dur.

    böyle sacmalik olmaz!
  • 393
    beni derin üzüntülere gark eden maç. bu maçı almak puan tablosunda fiziksel etkiden çok psikolojik bir yıkım yaratacaktı, özellikle fenerbahçe ve beşiktaş üzerinde. gördük ki, sivas'ın çok da çekinilecek bir tarafı yoktu. kone'nin direği dışında akan oyunda neredeyse pozisyon vermedik, saçma bir duran top ve olmayan penaltıyı çıkaramadık. biraz özet halinde yorumlayayım naçizane.

    hatalara gelirsek, şampiyonluğa oynayan bir takımda tolga - donk orta sahası hiçbir koşulda beraber başlamaz, bunu en fazla 2012 ankaragücü'süne karşı yapabilirsiniz. orada tolga'nın tek oynadığı bir 4-1-4-1 tercih edilip feghouli - belhanda ikilisiyle toplam yetenek artırılmalıydı. kenarda da yasin'den medet ummak, 2018'de doktor yerine hacı hocadan şifa beklemekle eşdeğer. böyle fantezilere hiç gerek yok, yıllardır bunu anlamış olmalıydı herkes.

    gomis'te adını koyamadığım bir düşüş var, sanırım içerideki görece zayıf bir maçta 2 tane atıp kendine gelecektir. eren'in yükselişiyle alakalı değildir umarım düşüşü.

    denayer dün birçok kafa topu çıkardı, nagatomo'nun arkasını topladı ama uyduruk bir penaltıyla yine linç edildi. yapmayın etmeyin diyorum. nagatomo'nun da biraz zamana ihtiyacı var gibi, yoksa serie a'da biabiany, salah, cuadrado, callejon gibi adamlara karşı oynamış birinin bifouma'ya bu kadar ezilmesi hiç normal değil. biraz bekleyip görelim. (biabiany'i özellikle pes 13 sevenler bilir, at önüne koşsun)

    dün gördük ki, bu takımda omurga dışında kadroya ilk yazılacak adam kesinlikle garry rodrigues. aybaba'nın çağ dışı futbolundaki bütün önlemlere rağmen tehlikeler yarattı, yasin'in iq'su ayakkabı numarasından düşük olmasa asistini de yapacaktı ama o da bir yere kadar. kendisini verimli kullanacak reçete belli; feghouli ve belhanda'nın aynı anda sahada olması. rodrigues koşar ama onu koşturacak pasları donk - tolga orta sahası atamaz. (tolga'nın geçen haftaki ara pası istisna)

    muslera; canımız ciğerimiz, kedimiz. şu kornerlerde iki beki ön ve arka direklere koy, kadıköy'de selçuk şahin'den yediğimiz gol gibi, direk dibindeki adamın üstünden top girerse zaten yapacak bir şey yok. ama görüyoruz ki oralara adam koysan, o gollerin yarısını yemeyeceğiz. ayağın iyi, tekniğine laf eden çarpılır ama bazen de dan dun vur. sen hata yapıp eleştirilince içim acıyor lan, yapma bir daha öyle şeyler :(

    son söz de fatih hocaya. dediğin gibi "para yok, emeğimiz çok." ama hocam mafyaya böbrek de borçlu olsan tolga - donk ikilisi ve yasin'le aynı anda başlama hiçbir maça. rotasyonu genişletmeye çalışıyorsun ama dün resmen 2015-16 sezonuna döndük, tansiyonum düştü izlerken. normalde donk'u ve yasin'i sopayla kovalayacak adamsın, yapma etme gözünü seveyim. tolga'nın önüne belhanda ve feghouli'yi sal, gerekirse 4-4-2'ye dön ama o iki gereksizi mevkilerindeki diğer adamlar ölmediği sürece kullanma.
  • 394
    fatih terim'in performansının ve konsantrasyonunun düşük olduğu maç.

    takım yeterince hazırlanmamış, sivas daha hazır ve daha istekliydi.
    oyuncu değişikliklerinde geç kalındı.
    ayrıca, gerçekten bir sakatlık durumu yoksa, donk yerine tolga'nın çıkması hatalı bir karardır, ama sakatlık varsa bir şey söyleyemeyiz.

    umarım bu maç fatih hoca için de ders olur da, sezon sonunda kadroda ciddi bir temizlik yapması gerektiğini idrak eder.
  • 395
    bir hafta nasıl sikilebilir sorusunun cevabı olan maç. sabah metrodan inince sırf yürüyen merdivene binmek için 20-30 metre fazladan yürüdüm, enerji bırakmadılar insanda. adımımı attım, merdiven çalışmıyor, söve söve çıktım ben de. sonra baktım yukarı yöne giden merdiven yandakiymiş. durdum ve enayiliğimi seyrettim. sonuç olarak:
    kafa da bırakmadılar amk!
  • 396
    hayal kırıklığı yaratan bir mağlubiyet ile sonuçlanan maç. oynanan oyun hocanın da dediği gibi çok üzücüydü. belli bir planı sahaya yansıtamadık. ancak planımızı sahaya yansıtmak için o planı uygulayabilecek oyuncuların sahada olması gerekmez mi? hocanın donk'dan verim almaya çalışması anlaşılır bir durum. sonuçta orta saha oyuncularımız belli. ancak istediklerini yapmadığını görünce devre arasında çıkarmaması hatta 90 dakikayı onunla tamamlaması çok anlaşılır değil benim için. topu ayağımızda tutamadık ve pas alış verişini hiç yapamadık. dolayısıyla pozisyon da üretmekte maçın son bölümü hariç zorlandık. 1-0 geride ikinci yarıya başlarken selçuk ve belhanda hamleleri bence bize maçı getirebilirdi. selçuk topun bizde kalmasını, belhanda ise pozisyon üretmemizi sağlayabilirdi. yapılan değişiklikler ise benim için çok anlaşılmazdı. tolga çıktı eren girdi orta alan tamamen bitti. yasin 70 dakika hiç bir şey yapmadı ama feghouli daha erken çıktı. sanırım feghouli'nin fiziksel durumundan memnun olmadığı için 90 dakika sahada tutmak istemiyor hoca. yani umarım öyledir. ayrıca denayer yine fizikli forvet arkasında ezildi. hafta içi kupa maçında* çok iyi oynayan serdar ile başlamak çok daha iyi olabilirdi. zaten denayer'in arka adalesinden sakatlanması ile herhalde artık serdar'ı izleriz.

    hocanın bu tarz denemeleri ilk değil. bir önceki döneminde eboue'yi ilk maçlarında orta saha oynatmaya çalışmıştı. bu şu an yaptıklarında daha da uç bir deneme üstelik. tabi olmadı ve sağ beke geçince hepimizin aklında yer eden üst düzey performansını sergiledi. hoca ders alabilen biri. burnunun dikine gideceğini sanmıyorum. önümüzdeki maçlarda donk ile başlamak yerine tolga, selçuk ve belhanda'dan oluşan orta üçlü ile başlayacağını tahmin ediyorum. zaten fernando dönünce sorunlarımızın büyük bir kısmı çözülecektir.

    bunların dışında biz kötüyken hakemin de kötü niyetli olması haliyle tüyü dikiyor. ceza alanı dışındaki pozisyona penaltı vererek zaten maçı bizim için bitme noktasına getirdi hakemler. evet kötüydük, kazanmayı hak etmedik ama bu hakemlerin bizi doğrama hakkını vermez. hoca bu konuda bence doru açıklamalar yaptı ve yönetim kanadından hakem ile açıklama yapıldı sadece. bu stratejik açıdan ve oyunculara verilen mesaj açısından önemliydi.

    sonuç olarak tüm rakiplerin puan kaybettiği bir deplasmandan mağlubiyetle döndük. önemli olan buradan nasıl ayağa kalkacağımız. thomas wayn'in bruce'a* dediği gibi;

    -neden düşeriz bruce? tekrar ayağa kalkmayı öğrenebilmek için.*
  • 397
    galatasaray neden deneme tahtası olarak kullanılıyor? kötüde olsa alışılmış bir ilk 11le neden istikrar sağlanamıyor?
    sürprizler, maceralar, enteresanlıklar deneyecek lüksümüz var mı?
    tüm rakiplerin puan kaybettiği haftada o moralle neler yaparız diye heyecan duyarken bu maça çıkan ilk 11'i görünce onlar 2 puan kaybetti biz yenilmeye oynayacaz sanırım diye çoğumuz içimizden geçirdik.
    ilk yarısında sivas kalesine adam akıllı gidemedik bile. ikinci yarıdaki kıpırdanma ümit vericiydi. fabrika ayarlarında bir oyun izledik ama neticeye yetmedi. karamsarlık kapılmak yok umarım sinyor terim gereken geri bildirimleri almıştır.
  • 398
    uzun zamandır bu kadar üzüldüğüm bir maç olmamıştı. öncelikle bunu söyleyeyim.

    hoca muhtemelen oyuncularına kazanmak için çıkıyoruz mesajı vermek adına orta sahayı üçlemedi. donk tercihini de kısmen anlayabiliyorum.

    savunma önüne donk'u atıp merkezi de tolga belhanda ile oluştursa bu maçı kesinlikle galibiyet ile tamamlardık. feghouli zaten maç boyunca kendini sağa atarak oynadı. bunun yerine direkt sağda feghouli solda rodriguez çok daha dengeli bir oyun oynamamızı sağlardı. maçın hiç bir bölümünde sivas bize baskı kuramadı neredeyse. biz ise orta sahadaki organizasyon eksikliğinden dolayı ayağımızdaki her topu acemice ileriye ya da kanatlara yolladık uzun paslar ile. orta sahamızda yaratıcı bir organizasyon olmayınca feghouli'nin merkezde ya da serbest rolde oynamasının da bir önemi kalmadı.

    bireysel performans olarak beni hayal kırıklığına uğratan isim marino oldu. tolga ve yasin'in inişli çıkışlı grafiklerine zaten hepimiz alıştık. hakkında pozitif anlamda bir şey söylenebilecek tek isim denayer oldu. bu konsantrasyonunu sürdürürse faydalı olmaya devam eder.

    çok ama çok büyük bir fırsatı elimizden kaçırdık, yine de telafi etmek için şansımız var hala. ben takıma ve hocamıza güveniyorum.
  • 399
    benim için cidden hayal kırıklığı oldu bu maç. sebebi yalnızca böylesine kritik bir haftada kaybettiğimiz 3 puan falan değil. sebebi fatih hocamızın takımı çok ama çok kötü yönetmesidir.* yani ilk on biri ayrı, oyuncu değişiklikleri ayrı hepsinde bi sorun vardı. tamam hoca daha iyi bilir, oyuncularla antrenmana çıkan, bu işin taktik teknik vs işlerinden anlayan kendisidir ama, yani ne bileyim sanki daha doğru hamleler yapılabilirdi.

    bir kere böyle bir deplasmana donk ile başlamak tam sıkıntı. selçuk leş de olsa, ligi bilen tecrübeli bir isim. sayısız anadolu deplasmanına gitmiş, şampiyonluklar yaşamış. koy abi ilk on bire. eğer kötü giderse donku sürersin sahaya. diğer bir konu belhanda. abi yasinden ne kadar kötü olabilir, hadi ilk on bire almadın yasini denemek için. ona hak veririm. e kardeşim ikinci yarı kesinlikle yasinin çıkması lazımdı. yasin ve donk kesin ama kesin çıkması gereken isimlerdi ikisi de çıkmadı.

    serdar denayer seçimine girmeyeceğim, zira hangisi daha etkili olurdu bilemeyiz. denayer son maçlarda gayet iyi, penaltıya* sebebiyet verdi diye de öldürmemek lazım. ama onun dışında tüm hamleler kötüydü. selçuk on bir başlamadı, hadi ikinci yarı al donkun yerine. niçin tolgayı çıkarıyorsun yahu?

    ya neyse çok uzatmayacağım maç evet zordu, her anadolu kulübü gibi sivas da bize karşı aslan kesildi final maçı gibi oynadı. ancak bizim de bariz hatalarımız var bunlardan ders çıkarmak lazım. gomis pek pozisyon bulmadığı için eleştirilmiş epey, ancak takım genel olarak orta saha üstünlüğünü kaybedip maçın başında gol yiyince adamın yapacağı pek bir şey yok maalesef.
App Store'dan indirin Google Play'den alın