12214
bu konuları çok da tartışmaya lüzum olduğunu düşünmüyorum. burak yılmaz iyi futbolcuymuş kötü futbolcuymuş asla ortak bir karara varılamaz. burak için türkiye'nin en iyi forveti diyen de çıkacaktır, izlediğim en kötü forvet diyen de. kısacası değişir bu beğeni kıstasları ve beğeniler. düşünceleri dayatmadan söylemek lazım.
burak yılmaz galatasaray'a skor ve fayda anlamında ilk iki senesinde güzel katkılar verdi. ancak ne bu kariyerinin en formda olduğu iki senesinde, ne geri kalan sezonlarında bazı olması gereken vasıflara sahip değildi. yani bir takımın forvetinin ya top tutabiliyor ya hava topu indirebiliyor ya adam eksiltebiliyor ya da arkadaşlarına gol attırabiliyor olması lazımdır ki burak'ta bunlardan bir tanesi dahi olmadı. kariyeri boyunca en büyük özelliği savunma arkasına yaptığı koşular olmasına rağmen galatasaray'daki son ve çin'deki dönemlerinde bunu da yapamıyor hale geldi. kabaca değerlendirdiğimizde bile astarı yüzünden pahalı durumu ortaya çıktı, daha detaylara inmedik mesela.
örneklerden gidelim. burak yılmaz gelmeden bir önceki sezon yani 2011-2012 sezonu galatasaray ligte 69 gol atıp 24 gol yiyor.
burak yılmaz geldikten sonra 2012-2013 sezonunda 66 gol atıp 35 gol,
2013-2014 sezonunda 59 gol atıp 32 gol,
2014-2015 sezonunda 60 gol atıp 35 gol,
2015- 2016 sezonunda da 69 gol atıp 49 gol yiyoruz.
yediğimiz gol sayılarındaki artışa dikkat etmek gerek. kendisinden önce 24 gol yiyen takım 49 gole kadar çıkıyor. ha bunda sadece burak yılmaz etkili değil elbette. birçok faktör var ancak dikkat edilirse averajımızın da burak'ın form durumuyla doğrudan doğruya ilişkisi var. takımımız, burak en formda olduğu sene +31 averaj elde ederken burak'ın bir tık seviye düştüğü bir sonraki sezon +27, saç baş yoldurduğu sezonlardan 14-15'te +25, defol git dedirttiği sezonsa +20 averaja kadar düşüyoruz. bu kadar temiz bir pozitif korelasyonun olduğu bu durumun tamamiyle tesadüfi olduğunu hiç sanmamakla beraber gayet net şekilde burak yılmaz'ın takım savunmasına zarar verdiğini düşünüyorum.
kısa kısa noktalar belirtmeden önce bir konuya daha değinelim. efenim şimdi bakıyorum, burak yılmaz gol attıkça ''işte efsane forvet, keşke gitmeseydi'' gibi falanca övgüler yazılıyor. yazılabilir hiç sorun değil ancak sırf gol atıyor diye bir oyuncuyu harika ilan edeceksek wesley sneijder'in suçu neydi? içim rahat konuşabiliyorum bu konuda, sneijder'in son iki senesinde formsuzluğunu, takım savunmasına verdiği zararı, size eksikliğinden kaynaklı olarak seken topları alamadığımızı bu nedenle de topla oynama süremizin kısaldığını sürekli dile getirdim. evet, yaptığı asistlere rağmen bunları söyledim. tutarlı olmak lazım. wesley sneijder asist yapmasına rağmen şahsen takımımıza faydalı olmadığını düşünüyordum ki aynı şekilde gol atmasına rağmen burak yılmaz'ın da zararının faydasından büyük olduğunu söylüyorum. tekrar edeyim mesele de burak faydalı, burak faydasız, sneijder faydalı, sneijder faydasız meselesi değil. tutarlılık meselesi. geçen sene sneijder'i asist yaptığı halde eleştiren insanların burak yılmaz'ın geçmiş kariyerini ve şu anki form durumunu övmesini anlamıyorum, anlamayacağım da.
malumunuz bir geyik vardır, falcao attığı dört gol dışında hiçbir şey yapmadı diye. aslında bu goygoy futbol analizi baz alındığında gerçekten talihsizce ortaya çıkartılmış bir goygoydur. belki bahsi geçen futbolcu o maç özelinde dört gol atarak maçı kazandırmış olabilir ama ya takımı beş gol yiyip maçı kaybetseydi. bahsi geçen oyuncu üç penaltı yaptırıp bir de kırmızı kart görseydi... veyahut tamam o maçta kötü oynasa da dört gol attı. ya sezonun geri kalanında kötü oyunu devam etmesine rağmen skor üretemediyse, ya takımını kötü formuyla şampiyonluktan ettiyse. işte o zaman kimse o oyuncunun bir maçta attığı dört golü konuşmaz ve oyuncuyu yerden yere vurur. wesley sneijder 10 küsur asist yapmış, burak yılmaz 20 tane gol atmış. atabilir, olabilir. ama işte futbol bireysel bir spor değildir. nasıl ki kendisi gol atamasa da çevresindekilere attıran elmander burak'tan daha faydalı olmuşsa, nasıl ki zamanında arif skorerliğiyle değil yanındakileri oynatma becerisiyle efsane olmuşsa, olaya yine aynı şekilde bakmalıyız. yani genel toplam. burak yılmaz yirmi gol atmış ama maçın içinde kaptırdığı toplarla yedi dakikamızı bizden alıp rakibe vermiş. kaçırdığı gollerle takımımızın moralini bozup rakibin direncini arttırmış. arkadaşlarına yardım etmeyip takımını bir kişi eksik oynatmış. oooo ne anladım ben bu işten. öyle değil mi?
onun için hiç şu kadar attı şu kadar attırdı işlerine girmeye gerek yok. bir oyuncunun performansı ve kalitesi hakkında en güzel veri, sahada oynanan oyundur. takım sezon genelinde iyi olup hedefine ulaşmışsa bilin ki oyuncu o anki takımsal yapıya uygun bir isimdir ve devam edilebilir. (istisnalar vardır) yok şampiyonluk hedefi olan takımı ligte beşinci olmuş, hiçbir hedefine ulaşamamışsa isterse 30 gol atsın bir yerlerde sıkıntı var demektir.
burak yılmaz'ın yapısına dönecek olursak,
1) top tutma becerisi olarak ligimizin en kötü forvetlerinden biri. bu da topun sürekli rakibe geçmesine, art arda rakibi boğacak ataklar yapılamamasına yol açıyor. aynı zamanda takımının topla oynama süresini azaltıyor.
2) çalım yeteneği vasatın bir tık altı. bildiği tek varyasyon topu sürerken sağ ayağının dışıyla topu sağa çekmek.
3) alan kapatmada benim izlediğim en kötü forvetlerden biri. bazen rakip oyuncu topla yanından geçerken bırakın baskı yapmayı kafasını kaldırıp bakmıyor. bu galatasaray'da da çoğu zaman öyleydi ancak trabzon takımında hepten öyle bir yapıya büründü.
4) trabzonspor'da bu gol sayısına ulaşmasının nedeni maçlarda hiç koşmaması. koşu mesafelerine bakmak lazım, burak yılmaz ne kadar koşuyor diye. 10 km üstü çıkacağını sanmıyorum zira top ona gelmedikçe eli belinde bekliyor. haliyle son vuruşlarda da diri kalmanın getirdiği avantajdan yararlanıyor. ki bir forvetin son vuruşu için dirilik son derece önemli bir faktördür.
5) rakibe karşı yaptığı mantık dışı faullerle sürekli oyunu istemsizce soğutuyor ve bu da büyük takımlar için en istenilmeyecek durumlardan biridir.
6) yedek kaldığında hatta bırakın yedek kalmayı oyundan çıkartıldığında dahi sorun oluşturabilen bir yapısı var. nedeni de daima sahada kalsın ki gol sayısını arttırabilsin. takımın direnci düşmüş, yeni hamle yapmış, format değiştirmiş bunları umursamıyor. varsa yoksa kendi gol sayısı.
7) zihniyeti kötü. yabancı sınırını destekleyen bir insanımsı. sırf bu bile onu takımda istememek için yeterli sebeptir herhalde.
8) magazinsel yönü ağır olan bir futbolcu. iki haftada bir burak yılmaz'ın futbol dışı konularda haber olduğunu görebilirsiniz.
özet geçmek gerekirse, burak yılmaz'ı beğenmek sorun değil. burak'a başka farklı oyunculara başka muamele yapılması sorun. tutarsız olmak sorun. burak yılmaz'ın zaaflarından hiç bahsetmeyip sadece attığı gollere odaklanmak sorun. gayet tabii yukarıda saydığım özelliklerine rağmen burak yılmaz beğenilebilir, yukarıda saydığım özellikleri inkar etmek sorun.
not: bir de şöyle bir şey var, https://www.youtube.com/watch?v=etYdgLfSEA0
bit not daha: eğer ki trabzonspor burak'ı ''gol atsın da ne yaparsa yapsın'' zihniyetiyle aldıysa ben onların kafalarına tüküreyim. modern futbol düşmanları.
burak yılmaz galatasaray'a skor ve fayda anlamında ilk iki senesinde güzel katkılar verdi. ancak ne bu kariyerinin en formda olduğu iki senesinde, ne geri kalan sezonlarında bazı olması gereken vasıflara sahip değildi. yani bir takımın forvetinin ya top tutabiliyor ya hava topu indirebiliyor ya adam eksiltebiliyor ya da arkadaşlarına gol attırabiliyor olması lazımdır ki burak'ta bunlardan bir tanesi dahi olmadı. kariyeri boyunca en büyük özelliği savunma arkasına yaptığı koşular olmasına rağmen galatasaray'daki son ve çin'deki dönemlerinde bunu da yapamıyor hale geldi. kabaca değerlendirdiğimizde bile astarı yüzünden pahalı durumu ortaya çıktı, daha detaylara inmedik mesela.
örneklerden gidelim. burak yılmaz gelmeden bir önceki sezon yani 2011-2012 sezonu galatasaray ligte 69 gol atıp 24 gol yiyor.
burak yılmaz geldikten sonra 2012-2013 sezonunda 66 gol atıp 35 gol,
2013-2014 sezonunda 59 gol atıp 32 gol,
2014-2015 sezonunda 60 gol atıp 35 gol,
2015- 2016 sezonunda da 69 gol atıp 49 gol yiyoruz.
yediğimiz gol sayılarındaki artışa dikkat etmek gerek. kendisinden önce 24 gol yiyen takım 49 gole kadar çıkıyor. ha bunda sadece burak yılmaz etkili değil elbette. birçok faktör var ancak dikkat edilirse averajımızın da burak'ın form durumuyla doğrudan doğruya ilişkisi var. takımımız, burak en formda olduğu sene +31 averaj elde ederken burak'ın bir tık seviye düştüğü bir sonraki sezon +27, saç baş yoldurduğu sezonlardan 14-15'te +25, defol git dedirttiği sezonsa +20 averaja kadar düşüyoruz. bu kadar temiz bir pozitif korelasyonun olduğu bu durumun tamamiyle tesadüfi olduğunu hiç sanmamakla beraber gayet net şekilde burak yılmaz'ın takım savunmasına zarar verdiğini düşünüyorum.
kısa kısa noktalar belirtmeden önce bir konuya daha değinelim. efenim şimdi bakıyorum, burak yılmaz gol attıkça ''işte efsane forvet, keşke gitmeseydi'' gibi falanca övgüler yazılıyor. yazılabilir hiç sorun değil ancak sırf gol atıyor diye bir oyuncuyu harika ilan edeceksek wesley sneijder'in suçu neydi? içim rahat konuşabiliyorum bu konuda, sneijder'in son iki senesinde formsuzluğunu, takım savunmasına verdiği zararı, size eksikliğinden kaynaklı olarak seken topları alamadığımızı bu nedenle de topla oynama süremizin kısaldığını sürekli dile getirdim. evet, yaptığı asistlere rağmen bunları söyledim. tutarlı olmak lazım. wesley sneijder asist yapmasına rağmen şahsen takımımıza faydalı olmadığını düşünüyordum ki aynı şekilde gol atmasına rağmen burak yılmaz'ın da zararının faydasından büyük olduğunu söylüyorum. tekrar edeyim mesele de burak faydalı, burak faydasız, sneijder faydalı, sneijder faydasız meselesi değil. tutarlılık meselesi. geçen sene sneijder'i asist yaptığı halde eleştiren insanların burak yılmaz'ın geçmiş kariyerini ve şu anki form durumunu övmesini anlamıyorum, anlamayacağım da.
malumunuz bir geyik vardır, falcao attığı dört gol dışında hiçbir şey yapmadı diye. aslında bu goygoy futbol analizi baz alındığında gerçekten talihsizce ortaya çıkartılmış bir goygoydur. belki bahsi geçen futbolcu o maç özelinde dört gol atarak maçı kazandırmış olabilir ama ya takımı beş gol yiyip maçı kaybetseydi. bahsi geçen oyuncu üç penaltı yaptırıp bir de kırmızı kart görseydi... veyahut tamam o maçta kötü oynasa da dört gol attı. ya sezonun geri kalanında kötü oyunu devam etmesine rağmen skor üretemediyse, ya takımını kötü formuyla şampiyonluktan ettiyse. işte o zaman kimse o oyuncunun bir maçta attığı dört golü konuşmaz ve oyuncuyu yerden yere vurur. wesley sneijder 10 küsur asist yapmış, burak yılmaz 20 tane gol atmış. atabilir, olabilir. ama işte futbol bireysel bir spor değildir. nasıl ki kendisi gol atamasa da çevresindekilere attıran elmander burak'tan daha faydalı olmuşsa, nasıl ki zamanında arif skorerliğiyle değil yanındakileri oynatma becerisiyle efsane olmuşsa, olaya yine aynı şekilde bakmalıyız. yani genel toplam. burak yılmaz yirmi gol atmış ama maçın içinde kaptırdığı toplarla yedi dakikamızı bizden alıp rakibe vermiş. kaçırdığı gollerle takımımızın moralini bozup rakibin direncini arttırmış. arkadaşlarına yardım etmeyip takımını bir kişi eksik oynatmış. oooo ne anladım ben bu işten. öyle değil mi?
onun için hiç şu kadar attı şu kadar attırdı işlerine girmeye gerek yok. bir oyuncunun performansı ve kalitesi hakkında en güzel veri, sahada oynanan oyundur. takım sezon genelinde iyi olup hedefine ulaşmışsa bilin ki oyuncu o anki takımsal yapıya uygun bir isimdir ve devam edilebilir. (istisnalar vardır) yok şampiyonluk hedefi olan takımı ligte beşinci olmuş, hiçbir hedefine ulaşamamışsa isterse 30 gol atsın bir yerlerde sıkıntı var demektir.
burak yılmaz'ın yapısına dönecek olursak,
1) top tutma becerisi olarak ligimizin en kötü forvetlerinden biri. bu da topun sürekli rakibe geçmesine, art arda rakibi boğacak ataklar yapılamamasına yol açıyor. aynı zamanda takımının topla oynama süresini azaltıyor.
2) çalım yeteneği vasatın bir tık altı. bildiği tek varyasyon topu sürerken sağ ayağının dışıyla topu sağa çekmek.
3) alan kapatmada benim izlediğim en kötü forvetlerden biri. bazen rakip oyuncu topla yanından geçerken bırakın baskı yapmayı kafasını kaldırıp bakmıyor. bu galatasaray'da da çoğu zaman öyleydi ancak trabzon takımında hepten öyle bir yapıya büründü.
4) trabzonspor'da bu gol sayısına ulaşmasının nedeni maçlarda hiç koşmaması. koşu mesafelerine bakmak lazım, burak yılmaz ne kadar koşuyor diye. 10 km üstü çıkacağını sanmıyorum zira top ona gelmedikçe eli belinde bekliyor. haliyle son vuruşlarda da diri kalmanın getirdiği avantajdan yararlanıyor. ki bir forvetin son vuruşu için dirilik son derece önemli bir faktördür.
5) rakibe karşı yaptığı mantık dışı faullerle sürekli oyunu istemsizce soğutuyor ve bu da büyük takımlar için en istenilmeyecek durumlardan biridir.
6) yedek kaldığında hatta bırakın yedek kalmayı oyundan çıkartıldığında dahi sorun oluşturabilen bir yapısı var. nedeni de daima sahada kalsın ki gol sayısını arttırabilsin. takımın direnci düşmüş, yeni hamle yapmış, format değiştirmiş bunları umursamıyor. varsa yoksa kendi gol sayısı.
7) zihniyeti kötü. yabancı sınırını destekleyen bir insanımsı. sırf bu bile onu takımda istememek için yeterli sebeptir herhalde.
8) magazinsel yönü ağır olan bir futbolcu. iki haftada bir burak yılmaz'ın futbol dışı konularda haber olduğunu görebilirsiniz.
özet geçmek gerekirse, burak yılmaz'ı beğenmek sorun değil. burak'a başka farklı oyunculara başka muamele yapılması sorun. tutarsız olmak sorun. burak yılmaz'ın zaaflarından hiç bahsetmeyip sadece attığı gollere odaklanmak sorun. gayet tabii yukarıda saydığım özelliklerine rağmen burak yılmaz beğenilebilir, yukarıda saydığım özellikleri inkar etmek sorun.
not: bir de şöyle bir şey var, https://www.youtube.com/watch?v=etYdgLfSEA0
bit not daha: eğer ki trabzonspor burak'ı ''gol atsın da ne yaparsa yapsın'' zihniyetiyle aldıysa ben onların kafalarına tüküreyim. modern futbol düşmanları.