11
4-1-4-1 dizililşi, iyi takım savunması yapılıyorsa ve hücumcu bir taktik benimsenmişse, tempoya müsait bir oyuncu grubuyla birlikte benim çok beğendiğim bir oyundur. bu oyunda benim en sevdiğim şeylerden biri olan ters ayaklı beki de oynatabilirsiniz ki, gerçekten hücuma enteresan bir derinlik katar bu.
öncelikle ben, dörtlü savunmanın üçlü savunmaya göre daha üstün olduğunu düşünüyorum. hem banko geride iki adamınız var, hem isterseniz bir beki geride tutabilirsiniz, hem iki bekinizi gönderip ön liberonuzu savunmanın arasına sokabilirsiniz. bunlar bence güzel varyasyonlar. sürekli gidip gelebilen ve basit kısa pasları yapıp orta açabilen bekler idealdir. stoperde ise dört farklı profil olmalı bana kalırsa. iki genç, iki tecrübeli oyuncu. tecrübeli oyuncuların ikisi de pozisyon bilgisi üst düzey stoperler olmalı. bir nevi semih'in arkasını toparlayan ujfalusi gibi. genç futbolculardan biri ise süratli, yerden topları iyi kapabilen, öteki ise her şeyden biraz içeren bir stoper olursa harikulade olur. oyunu dörtlünün önündeki ön libero ve beklerle kurmak mümkün olduğundan, maliyet de gözetilerek ayağı düzgün de olsun demeyebilirsiniz. kaldı ki, sırf ayağı düzgün diye alınan ancak stoperlikle alakası olmayan stoperlerle de karşılaşabiliyoruz .
takım savunması yapılacağından, dörtlü savunma önünde çapa kullanmak yersiz olur bana kalırsa. ben orada oyun kurabilen, uzun ve kısa pasları iyi yapan, hava toplarında ortalama üzeri beceriye sahip, kondisyonu üst düzey bir futbolcunun iyi iş yapacağını düşünüyorum. bu adam çalım atmak, top sürerek mesafe kat etmek, uzun şut atmak zorunda değil. bunlar ekstralardır, olursa olur. olmazsa da sistem içerisinde eksik olarak göze çarpmaz. kaldı ki bu adamın yedeğini de top sürebilen, uzun şutu olan genç bir futbolcu yapabilirsiniz. ekstradan bu ön libero, duran toplarda da size avantaj sağlar, hem hücumda hem savunmada. bu futbolcu kısa olursa, beklerden birini uzun seçmek zorunda kalabilirsiniz ki, zordur. ara ki bulasın. ben buraya en çok melo'yu yakıştırsam da, sanırım melo'yu orta ikilide kullanırdım. ancak "temposu düştü" denilen melo'nun yeri tam da orası sanki.
orta ikilide kanatlarınız gerçekten üst düzey kondisyon sahibiyse, iki tane 10 numara görünümlü 8 numara kullanabilirsiniz. ancak böyle kanatlar bulmak hem zordur, hem de bu kanadın bir de hücum performansı üst düzeyse 50-60-70 milyon euro'ları gözden çıkartmanız gerekebilir. o yüzden bir adet kısa paslarda tercih hatası yapmayan, topa sert, savunmayı temposu ve futbol oynama arzusuyla yapan, hücum meziyetleri ortalama olan ve şut atabilen orta saha kullanmak gerek. bu adamın üst düzey top sürmesi, ince paslar atması, çalım atması gerekmiyor. bunları rahatken yapabiliyor olması yeterli. zor pozisyonlarda yeteneği dahilinde en doğrusunu yapması, topun takımda kalmasını sağlayacaktır. diğer orta saha ise, 10 numara pozisyonuna göre mücadeleyi seven bir adam olmalı. yani çalım atabilen, şut atabilen, tehlikeli paslar atabilen, oyun kurabilen, ceza sahası karambollerinde tek vuruşla iş bitirebilen bir adam lazım. savunma meziyetleri olmak mecburiyetinde değil, ancak savunmayı topun arkasına geçerek yapmalı. mücadele etmeli yani.
kanatlara gelirsek, bir kanadımız ayağına top isteyen ve içeri kat eden bruma tarzı bir futbolcu olabilir. kanatlar genç olmalı ki kanatlara savunmaya yardım etmeleri gerektiğini aşılayabilesiniz. bunu genç yaşta aşılamak önemli bence. çünkü belirli bir yaştan ve kariyerden sonra oyuncuda "aman, ben mi kovalayacağım?" şeklinde tripler oluşabiliyor. bu kanat oyuncusu topu istemesinin yanında savunma ilerideyken topsuz koşuları da yapabilmeli. diğer kanat ise, klasik kanat olmalı. yani sağ kanattaysa sağ ayaklı, sol kanattaysa sol ayaklı. bu futbolcu 8 numaranın koşularına, forvetin pozisyonuna, arka direkteki kanat oyuncusuna, koşu yapmış diğer orta sahaya veya uzun şuta pozisyon almış yahut set oyununu kuracak ön liberoya isabetli ortalar açabilmeli. çizgiye süratle inip, topu içeri çevirebilmeli. ve bu adamın arkasındaki bek, hücum çeşitliliği adına bence ters ayaklı olmalı. bizdeki sol açıkta oynayan linnes gibi. çünkü zaten orada orta yapan bir adam var. öbür tarafta da bek orta yapabilecek rahatlıkla. burada ters ayaklı bek hem içeri kat edip şut atabilir, hem de topa bastıktan sonra kafayı kaldırıp orta deneyebilir. bu bence güzel bir hücum çeşitliliği yaratır.
forvet ise, gol atmasının yanı sıra takım savunmasına yardım etmeli. en azından stoperlere ve rakip kullanıyor ise ön liberoya baskı yapmalı. topu biraz tutup kısa paslar atabilmesi yeterli. ince ara paslar, üst düzey oyun görüşü beklentisi, maliyeti çok artırır. gol atabilen, kafa topuna da iyi çıkabilen, topu ayağında tutup yakındaki arkadaşına aktardıktan sonra gol bölgesine gidebilen bir forvet yeterli olur.
şöyle yakın tarihten bu taktiğe uygun bir 11 yapayım o halde:
muslera, linnes, ujfalusi, denayer, eboue, fernando, bruma, sneijder, melo, keita, drogba
öncelikle ben, dörtlü savunmanın üçlü savunmaya göre daha üstün olduğunu düşünüyorum. hem banko geride iki adamınız var, hem isterseniz bir beki geride tutabilirsiniz, hem iki bekinizi gönderip ön liberonuzu savunmanın arasına sokabilirsiniz. bunlar bence güzel varyasyonlar. sürekli gidip gelebilen ve basit kısa pasları yapıp orta açabilen bekler idealdir. stoperde ise dört farklı profil olmalı bana kalırsa. iki genç, iki tecrübeli oyuncu. tecrübeli oyuncuların ikisi de pozisyon bilgisi üst düzey stoperler olmalı. bir nevi semih'in arkasını toparlayan ujfalusi gibi. genç futbolculardan biri ise süratli, yerden topları iyi kapabilen, öteki ise her şeyden biraz içeren bir stoper olursa harikulade olur. oyunu dörtlünün önündeki ön libero ve beklerle kurmak mümkün olduğundan, maliyet de gözetilerek ayağı düzgün de olsun demeyebilirsiniz. kaldı ki, sırf ayağı düzgün diye alınan ancak stoperlikle alakası olmayan stoperlerle de karşılaşabiliyoruz .
takım savunması yapılacağından, dörtlü savunma önünde çapa kullanmak yersiz olur bana kalırsa. ben orada oyun kurabilen, uzun ve kısa pasları iyi yapan, hava toplarında ortalama üzeri beceriye sahip, kondisyonu üst düzey bir futbolcunun iyi iş yapacağını düşünüyorum. bu adam çalım atmak, top sürerek mesafe kat etmek, uzun şut atmak zorunda değil. bunlar ekstralardır, olursa olur. olmazsa da sistem içerisinde eksik olarak göze çarpmaz. kaldı ki bu adamın yedeğini de top sürebilen, uzun şutu olan genç bir futbolcu yapabilirsiniz. ekstradan bu ön libero, duran toplarda da size avantaj sağlar, hem hücumda hem savunmada. bu futbolcu kısa olursa, beklerden birini uzun seçmek zorunda kalabilirsiniz ki, zordur. ara ki bulasın. ben buraya en çok melo'yu yakıştırsam da, sanırım melo'yu orta ikilide kullanırdım. ancak "temposu düştü" denilen melo'nun yeri tam da orası sanki.
orta ikilide kanatlarınız gerçekten üst düzey kondisyon sahibiyse, iki tane 10 numara görünümlü 8 numara kullanabilirsiniz. ancak böyle kanatlar bulmak hem zordur, hem de bu kanadın bir de hücum performansı üst düzeyse 50-60-70 milyon euro'ları gözden çıkartmanız gerekebilir. o yüzden bir adet kısa paslarda tercih hatası yapmayan, topa sert, savunmayı temposu ve futbol oynama arzusuyla yapan, hücum meziyetleri ortalama olan ve şut atabilen orta saha kullanmak gerek. bu adamın üst düzey top sürmesi, ince paslar atması, çalım atması gerekmiyor. bunları rahatken yapabiliyor olması yeterli. zor pozisyonlarda yeteneği dahilinde en doğrusunu yapması, topun takımda kalmasını sağlayacaktır. diğer orta saha ise, 10 numara pozisyonuna göre mücadeleyi seven bir adam olmalı. yani çalım atabilen, şut atabilen, tehlikeli paslar atabilen, oyun kurabilen, ceza sahası karambollerinde tek vuruşla iş bitirebilen bir adam lazım. savunma meziyetleri olmak mecburiyetinde değil, ancak savunmayı topun arkasına geçerek yapmalı. mücadele etmeli yani.
kanatlara gelirsek, bir kanadımız ayağına top isteyen ve içeri kat eden bruma tarzı bir futbolcu olabilir. kanatlar genç olmalı ki kanatlara savunmaya yardım etmeleri gerektiğini aşılayabilesiniz. bunu genç yaşta aşılamak önemli bence. çünkü belirli bir yaştan ve kariyerden sonra oyuncuda "aman, ben mi kovalayacağım?" şeklinde tripler oluşabiliyor. bu kanat oyuncusu topu istemesinin yanında savunma ilerideyken topsuz koşuları da yapabilmeli. diğer kanat ise, klasik kanat olmalı. yani sağ kanattaysa sağ ayaklı, sol kanattaysa sol ayaklı. bu futbolcu 8 numaranın koşularına, forvetin pozisyonuna, arka direkteki kanat oyuncusuna, koşu yapmış diğer orta sahaya veya uzun şuta pozisyon almış yahut set oyununu kuracak ön liberoya isabetli ortalar açabilmeli. çizgiye süratle inip, topu içeri çevirebilmeli. ve bu adamın arkasındaki bek, hücum çeşitliliği adına bence ters ayaklı olmalı. bizdeki sol açıkta oynayan linnes gibi. çünkü zaten orada orta yapan bir adam var. öbür tarafta da bek orta yapabilecek rahatlıkla. burada ters ayaklı bek hem içeri kat edip şut atabilir, hem de topa bastıktan sonra kafayı kaldırıp orta deneyebilir. bu bence güzel bir hücum çeşitliliği yaratır.
forvet ise, gol atmasının yanı sıra takım savunmasına yardım etmeli. en azından stoperlere ve rakip kullanıyor ise ön liberoya baskı yapmalı. topu biraz tutup kısa paslar atabilmesi yeterli. ince ara paslar, üst düzey oyun görüşü beklentisi, maliyeti çok artırır. gol atabilen, kafa topuna da iyi çıkabilen, topu ayağında tutup yakındaki arkadaşına aktardıktan sonra gol bölgesine gidebilen bir forvet yeterli olur.
şöyle yakın tarihten bu taktiğe uygun bir 11 yapayım o halde:
muslera, linnes, ujfalusi, denayer, eboue, fernando, bruma, sneijder, melo, keita, drogba