3479
galatasaray kariyeri çok güzel başlamış teknik direktördür. fakat dursun aydın özbek yönetimi güzel başlayan her şey gibi riekerink'in de galatasaray kariyerini piç etmiştir.
birincisi emre çolak'ın gönderilmesi. zira o adam riekerink gibi futbolu bilen birisinin oyun planında selçuk'tan çok daha işe yarar bir adamdı. zaten öyle olduğunu geçen sezon sonunun kurtulmasında büyük pay sahibi olarak da gösterdi. bana göre adamın elinden orta sahadaki lider futbolcusunu aldılar.
sonra kaçan dembele transferi. basında ne söylenirse söylensin, kimse bana riekerink'in dembele'yi boşverin eren derdiyok'u alalım dediğine inandıramaz. işi zaten gençleri geliştirmek olan bir adam futbolcuyu sahada koşuşundan tanır. fakat komisyon nedir, nasıl alınır dersini avrupa'da alamadığı için iş işten geçene kadar ne olduğunu anlamamıştır bile.
tolga ciğerci hakkında olumlu düşüncelerim var. fakat tabi ki sezon başındaki alternatifleri arasında en kötüsüydü... velhasıl adama zaten içi boş orta sahamızı iyice kalitesizleştirerek yeni sezona başla dediler. üzerine de tolga'nın şaibeli sakatlığı eklenince galatasaray takımı tüm direnç gücünü yitirdi.
sonra sıra sezon başında alınan 2-3 galibiyetle yükselen istifa sesleri bastırılınca, riekerink'i yok etmeye geldi. bu arada söylemek isterim ki, iki üç galibiyetle istifa seslerinin bastırılması türk insanının ilkesizliğinden başka bir şey değildir. bunu malesef bu sözlükte de yaşadık. zira yönetim istifa laflarının temel dayanağı başarısızlık değil, o başarısızlığın temelinde yatan beceriksizliğin ve ahlaksızlığın kulübü felakete sürüklemesiydi. nitekim iyi giden takımı kötü etkilemeyelim diye ilkeler yürekteki yağlar gibi eriyiverirken, yönetim benzerlerini günümüz politikasında çok yaşadığımız üzere, arazilerin satışı genel kurulda onaylanmazsa takımın iyi gidişi bozulur diyiverdi... sabitlenmiş istifa başlığı sözlüğün genelinin talebi üzerine en tepeden inerken galatasaray'ın da düşüşü başladı...
riekerink eline ilk kez tama yakın kadro geçtiğinde orta sahada selçuksuz oynamayı denedi. şans ya tam da o maçta tolga iyileşmeyecek şekilde sakatlandı. basın hocanın üzerine fantastik şekilde yüklendi...
tabi bir de 2 kere kadro dışı bırakılmasına rağmen yönetimin zorlmasıyla yasin'in affı var. yasin meselesi daha bitmedi, gerçi kalanını sezon sonu zamnlı sözleşme aldığında izliyecez ama tüm bu hareketlerle riekerink'in takım üzerindeki otoritesini ve teknik direktörlük kimyasını bozdular...
sonra da suçlu riekerinkmiş gibi adamı gönderdiler.
bunları sadece şimdi yazmıyorum. daha emanetçiyken de bu adamda iş var demiştim. sezon ortasında da dedim, gönderildiğinde de gönderilmesi hata dedim. adam hata yapmaya başladığında da sorunun ne olduğunu yazdım.
galatasaray taraftarı çok ağlıyor. ağlamasın. çünkü türkiye'den bir farkı yok. başına geleni hakediyor.
ünal aysal siyasi baskıyla koltuktan indirilirken arkasında durabildi mi? - hayır.
dursun özbek'i ilkeli şekilde protesto edebildi mi? - hayır.
basının manipulasyon çabalarına karşı koyabildi mi? hayır, hem de her seferinde...
riekerink'in arkasında durabildi mi? hayır. riekerink bey bi anda riekerink zamanında değişiklik yapamıyor oldu. 3-5 satılık kalemin yazısıyla üstelik. ben size söyliyim lucescu'nun da arkasında durmamıştık.
anlık kazançlar için galatasaray'ın geleceğini zerre umursamıyoruz.
bu gün evet lise suçlu, kongre suçlu, yönetim suçlu.
ama taraftar da suçlu. taraftar ilkeli ve kararlı olsa herşey değişir.
birincisi emre çolak'ın gönderilmesi. zira o adam riekerink gibi futbolu bilen birisinin oyun planında selçuk'tan çok daha işe yarar bir adamdı. zaten öyle olduğunu geçen sezon sonunun kurtulmasında büyük pay sahibi olarak da gösterdi. bana göre adamın elinden orta sahadaki lider futbolcusunu aldılar.
sonra kaçan dembele transferi. basında ne söylenirse söylensin, kimse bana riekerink'in dembele'yi boşverin eren derdiyok'u alalım dediğine inandıramaz. işi zaten gençleri geliştirmek olan bir adam futbolcuyu sahada koşuşundan tanır. fakat komisyon nedir, nasıl alınır dersini avrupa'da alamadığı için iş işten geçene kadar ne olduğunu anlamamıştır bile.
tolga ciğerci hakkında olumlu düşüncelerim var. fakat tabi ki sezon başındaki alternatifleri arasında en kötüsüydü... velhasıl adama zaten içi boş orta sahamızı iyice kalitesizleştirerek yeni sezona başla dediler. üzerine de tolga'nın şaibeli sakatlığı eklenince galatasaray takımı tüm direnç gücünü yitirdi.
sonra sıra sezon başında alınan 2-3 galibiyetle yükselen istifa sesleri bastırılınca, riekerink'i yok etmeye geldi. bu arada söylemek isterim ki, iki üç galibiyetle istifa seslerinin bastırılması türk insanının ilkesizliğinden başka bir şey değildir. bunu malesef bu sözlükte de yaşadık. zira yönetim istifa laflarının temel dayanağı başarısızlık değil, o başarısızlığın temelinde yatan beceriksizliğin ve ahlaksızlığın kulübü felakete sürüklemesiydi. nitekim iyi giden takımı kötü etkilemeyelim diye ilkeler yürekteki yağlar gibi eriyiverirken, yönetim benzerlerini günümüz politikasında çok yaşadığımız üzere, arazilerin satışı genel kurulda onaylanmazsa takımın iyi gidişi bozulur diyiverdi... sabitlenmiş istifa başlığı sözlüğün genelinin talebi üzerine en tepeden inerken galatasaray'ın da düşüşü başladı...
riekerink eline ilk kez tama yakın kadro geçtiğinde orta sahada selçuksuz oynamayı denedi. şans ya tam da o maçta tolga iyileşmeyecek şekilde sakatlandı. basın hocanın üzerine fantastik şekilde yüklendi...
tabi bir de 2 kere kadro dışı bırakılmasına rağmen yönetimin zorlmasıyla yasin'in affı var. yasin meselesi daha bitmedi, gerçi kalanını sezon sonu zamnlı sözleşme aldığında izliyecez ama tüm bu hareketlerle riekerink'in takım üzerindeki otoritesini ve teknik direktörlük kimyasını bozdular...
sonra da suçlu riekerinkmiş gibi adamı gönderdiler.
bunları sadece şimdi yazmıyorum. daha emanetçiyken de bu adamda iş var demiştim. sezon ortasında da dedim, gönderildiğinde de gönderilmesi hata dedim. adam hata yapmaya başladığında da sorunun ne olduğunu yazdım.
galatasaray taraftarı çok ağlıyor. ağlamasın. çünkü türkiye'den bir farkı yok. başına geleni hakediyor.
ünal aysal siyasi baskıyla koltuktan indirilirken arkasında durabildi mi? - hayır.
dursun özbek'i ilkeli şekilde protesto edebildi mi? - hayır.
basının manipulasyon çabalarına karşı koyabildi mi? hayır, hem de her seferinde...
riekerink'in arkasında durabildi mi? hayır. riekerink bey bi anda riekerink zamanında değişiklik yapamıyor oldu. 3-5 satılık kalemin yazısıyla üstelik. ben size söyliyim lucescu'nun da arkasında durmamıştık.
anlık kazançlar için galatasaray'ın geleceğini zerre umursamıyoruz.
bu gün evet lise suçlu, kongre suçlu, yönetim suçlu.
ama taraftar da suçlu. taraftar ilkeli ve kararlı olsa herşey değişir.