53
teknik direktörün çalışma tarzına göre değişir.
kimi teknik adamların kendilerine has oyun planı ve taktikleri olur, bunları her gittiği takımda uygulamaya çalışırlar. böyle teknik adamların başarı sansı çok düşüktür. çünkü sahip olduğun futbolcuların özellikleri uyuşmayabilir oyun planıyla. bu şekilde başarılı olabilmek için en büyük şart transfer bütçesinin yüksek olmasıdır. böylece kendi oyun planına uygun kadro kurabilirsin.mancini, mourinho, guardiola gibi...
kimi teknik adamlar ise elindeki oyuncu grubuna göre planlama yapar hatta o hafta oynayacağı rakip takıma göre planlama yapar. rakibin yan toptan zaafı mı var, o maç orta açma üstüne yoğunlaşmak gibi, rakibin kontra ataklarda geriye koşmakta çok mu yavaş, o maç topu rakibin oynamsına izin verip anlık presler yaparsın golü bulursun gibi... bu ikinci bahsettiğim tarza sahip teknik adamların başarılı olma olasılığı çok daha yüksektir. terim, lucescu, simeone, gerets gibi...
bir de 3. olarak, rakip analizi de yapmayan, kendi belirli şablonu da olmayan hocalar! vardır. bunlar da oyuncu grubunun en rahat ettiği, en çok istediği plana göre oyun kurarlar. oyuncuların bireysel performanslarına bağlıdır maç kazanmak. tesadüfen oyuncu grubunun kendi arasındaki iletişim iyiyse başarı gelebilir belki ama bu şekilde başarı imkansıza yakındır. takım içinde gruplaşmalar olur, pas atmamalar bile başlar, gönlünü yapmak için kimisini kadroya alırken, kimisini de sesi çıkmıyor diye rahatça kadro dışı bırakabilirler. prandelli, hamza gibi...
sonuç olarak, 3. tip teknik direktörlerden çok çektik. kesinlikle en kötü tarz 3. südür. böyle teknik adamların takımlarına olumlu etki yapması söz konusu dahi olamaz. 1. si aslında olması gerekendir, ama bizim için çok lüks olur, başarı ihtimali de çok zordur ama ancak bu şekilde bir sistem oturtursun ve istikrar sağlarsın. istikrar sağlanırsa ekol oluşturur. 2.si ise bizim için en uygun olanıdır. maç maç rakibi analiz ederek ona göre taktiksel çalışmalar yapmak, hem ligi domine etmemizi sağlar hem de avrupa da üst sıralara taşır.
gün itibariyle yeni taze teknik direktörümüz igor tudor, umarım 2. tarza sahip bir teknik adamlık yapar. bizim tüm takımı muslera, sneijder podolski kalitesinde adamlarla dolduracak bütçemiz yok maalesef. o yüzden asıl olması gereken 1. tarz bize göre değil, o bayern, barcelona, dortmund, madrid gibi takımların işi.
bize, her rakibi ayrı ayrı analiz edecek, o maç kafa golüyle mi, göbekten verkaçla mı, duran top organizasyonuyla mı en kolay nereden nasıl gol bulabilirizi futbolculara anlatabilecek bir hoca lazım. ve ek olarak, gerektiğinde 0-0 a yatabilecek takım defansını da uygulatabilirse işte başarı gelir.
kimi teknik adamların kendilerine has oyun planı ve taktikleri olur, bunları her gittiği takımda uygulamaya çalışırlar. böyle teknik adamların başarı sansı çok düşüktür. çünkü sahip olduğun futbolcuların özellikleri uyuşmayabilir oyun planıyla. bu şekilde başarılı olabilmek için en büyük şart transfer bütçesinin yüksek olmasıdır. böylece kendi oyun planına uygun kadro kurabilirsin.mancini, mourinho, guardiola gibi...
kimi teknik adamlar ise elindeki oyuncu grubuna göre planlama yapar hatta o hafta oynayacağı rakip takıma göre planlama yapar. rakibin yan toptan zaafı mı var, o maç orta açma üstüne yoğunlaşmak gibi, rakibin kontra ataklarda geriye koşmakta çok mu yavaş, o maç topu rakibin oynamsına izin verip anlık presler yaparsın golü bulursun gibi... bu ikinci bahsettiğim tarza sahip teknik adamların başarılı olma olasılığı çok daha yüksektir. terim, lucescu, simeone, gerets gibi...
bir de 3. olarak, rakip analizi de yapmayan, kendi belirli şablonu da olmayan hocalar! vardır. bunlar da oyuncu grubunun en rahat ettiği, en çok istediği plana göre oyun kurarlar. oyuncuların bireysel performanslarına bağlıdır maç kazanmak. tesadüfen oyuncu grubunun kendi arasındaki iletişim iyiyse başarı gelebilir belki ama bu şekilde başarı imkansıza yakındır. takım içinde gruplaşmalar olur, pas atmamalar bile başlar, gönlünü yapmak için kimisini kadroya alırken, kimisini de sesi çıkmıyor diye rahatça kadro dışı bırakabilirler. prandelli, hamza gibi...
sonuç olarak, 3. tip teknik direktörlerden çok çektik. kesinlikle en kötü tarz 3. südür. böyle teknik adamların takımlarına olumlu etki yapması söz konusu dahi olamaz. 1. si aslında olması gerekendir, ama bizim için çok lüks olur, başarı ihtimali de çok zordur ama ancak bu şekilde bir sistem oturtursun ve istikrar sağlarsın. istikrar sağlanırsa ekol oluşturur. 2.si ise bizim için en uygun olanıdır. maç maç rakibi analiz ederek ona göre taktiksel çalışmalar yapmak, hem ligi domine etmemizi sağlar hem de avrupa da üst sıralara taşır.
gün itibariyle yeni taze teknik direktörümüz igor tudor, umarım 2. tarza sahip bir teknik adamlık yapar. bizim tüm takımı muslera, sneijder podolski kalitesinde adamlarla dolduracak bütçemiz yok maalesef. o yüzden asıl olması gereken 1. tarz bize göre değil, o bayern, barcelona, dortmund, madrid gibi takımların işi.
bize, her rakibi ayrı ayrı analiz edecek, o maç kafa golüyle mi, göbekten verkaçla mı, duran top organizasyonuyla mı en kolay nereden nasıl gol bulabilirizi futbolculara anlatabilecek bir hoca lazım. ve ek olarak, gerektiğinde 0-0 a yatabilecek takım defansını da uygulatabilirse işte başarı gelir.