hocadan ne beklediğine göre değişir.
eğer yıllar önce belli bir sistem kurmuş ve ülkenin gördüğü en büyük başarıları kazandıktan sonra bir türlü dikiş tutturamamışsan, avrupa ölçeğinde çok da zengin bir kulüp olmayıp, üstüne üstlük ülkende yabancı sınırlaması da varsa ve başarılı olmak için futbolcu transfer etmenin yetmediğini anlamışsan, kalıcı başarı için bir
futbol ekolüne sahip olman gerektiğini düşünüyorsan
rijkaard,
van gaal gibi bir hocayı getirirsin.
ama yıllarca elinde büyük paralar olmasına, dünyanın her yerinden istediğin futbolcuları hocaya sormaya bile görmeden transfer etmene rağmen bir türlü başarılı olamıyorsan
mourinho gibi
capello gibi bir hocayı getirirsin.
ikinci tipteki hocalar senin ülkenin futboluna katkı falan da yapmaz, bunu zaten önemsemez. kupayı alır sonra kendince en büyük kulübe gider.
ertuğrul sağlam kesinlikle çok başarılı oldu.
bursaspor gibi bir takımı şampiyon yaptı, ama cevap bekliyorum türk futboluna "şampiyon olmak için 4 büyüklerden biri olmanız gerekmez" dışında ne verdi? yeni bir futbol stili önerdi mi?
ayrıca bu ülkede doğmuş, büyümüş, yıllarca futbol oynamış, az sayılmayacak bir zamandır hocalık yapan ertuğrul hoca'yla bir ekol yerleştirme peşinde koşan, tamamen farklı bir kültüre, futbol oynama ve sevme biçimine gelmiş rijkaard'ı kıyaslamak ne kadar doğru. benim fikrim belli, doğru değil tabii.
rijkaard için
barcelona'yı dedem de şampiyon yapar diyorlar ya, bir örnek vermem gerek.
fatih terim için de "elinde çok iyi bir jenerasyon vardı" derler, eleştirmek için.
ama güzel kardeşim o jenerasyonu fatih terim kendi yaratmıştı, ta ümit milli takımla akdeniz oyunları şampiyonu olmadan önceden yaptığı çalışmalarla.
o barcelona ve bugünkü barcelona kadrosunun kurulmasında en büyük pay rijkaard'ındır.
ulan o zamanın futbolcuları, şimdiki hocaları bunu söylüyor, durup dururken, hani türk gazeteciler falan sormamışken de, siz daha neden bahsediyorsunuz !
o yüzden sapla samanı karıştırmayalım, hasat zamanı geliyor.