• 299
    galatasaray tribünlerinin çoğunluğunun izleyemediği maçtır. "hayırdır la tezahüratlarla kendinizden mi geçtiniz, coşku seli oluştu da maçı izlemeyi mi unuttunuz" diye soracak olursanız keşke öyle olsaydı. biliyorsunuz bizim tribünler kale arkasındaydı. takım da ilk yarı uzak kaleye hücum ediyordu. ilk yarının 25 dakikası gençler kalesinde, son 20 dakikası da orta sahada geçince 2. yarıyı heyecanla bekledik doğal olarak. ama o da ne? 2. yarı bize yakın kaleye hücum edecek olan galatasaray rakip yarı sahaya sadece 2 defa geçti. biri de son dakikada tolga'nın kaçırdığı goldü. maçtan sonra arkadaşla konuşuyoruz performans değerlendiriyoruz, habire o nasıl oynadrı bu nasıl oynadı diyip duruyor. sinirlenmişim zaten en son dedim biz maçı izleyemedik amk.
    yorumlara baktım herkes memnun. bahaneler de milli maç arasından dönmüşüz, kötü oyuna rağmen alınan 3 puan çok değerliymiş, şampiyonluk alametiymiş vs. 21. haftadayız da benim mi haberim yok acaba? geçen gün bir başlık açılmıştı rekerink'in kredisi hakkında. hocanın bendeki kredisi puan veya sıralamaya dayanmıyor. tek kıstasım sahada uyuz uyuz gezinmeyen bir takım oluşturması. bu zamana kadar kesinlikle başarısızdı. ne yaparlarsa yapsın şu topçular ya. ister hepsi sabri gibi şuursuz sağa sola koşsun alanını boşaltsın, ister 8 kişi rakip yarı sahada oynayıp her maç 3 yesinler. ama yeter ki bizi uyutmasınlar. her maçın belli bir dakikasından sonra futbolcuların ne yaptığına dikkat edemeyecek kadar dalıp gidiyorum. çıkın amına koyim şu hamza ve prandelli travmasından artık ya. bu salakça futbol son 2 sezon olduğu gibi bu sezon da devam ederse muslera hariç bütün futbolcular serbest bırakılsın gıkımı çıkarmam. aklıma geldikçe sinirleniyorum vallahi. gözlemlerimi içeren bir entry girecektim şu an kafamda galiz küfürler uçuşuyor. daha sonra yazarım artık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın