640
bir italyan atasözü der ki; roma non fu fatta in un giorno yani; roma bir günde insa edilmedi.
anlatılmak istenileni sabreden derviş muradına ermiş şekliyle de ifade edebilirdim ancak bu şekilde olunca daha bir fatih terim tarzı oldu. fatih terim demişken; ne kadar balık hafızalı bir toplum olduğumuzun apaçık kanıtı olmakta sözlükte ve spor kamuoyunda, galatasaray futbol takımına daha yep(is)yeni bir teknik heyet ve yep(is)yeni bir futbol anlayışı takıma monte edilmeye çalışırken alınan ilk başarısız sonuç sonrası yaşananlar. ne çabuk unutuldu o övündüğümüz 2000 ruhu ve o ruhun oluşma süreci. tüm eblek spor camiası sürekli atıp tutar ilk fatih terim döneminde hocanın arkasında durmanın o büyük başarıları getirdiğinden. oysa ki şimdi ilk kötü sonuçta zekadan yoksun sallamalar başladı bile.
titreyin ve kendinize gelin derim sadece. 1996 da ligin 4. haftası sami yen de fener'den 4 yiyen takımı hatırlayın ve sonrasını gözünüzün önünden bir film şeridi gibi geçirin de mutlu sonla biten her güzel filmde olduğu gibi döktüğümüz sevinç gözyaşlarının hatrına hiç olmazsa insaf sınırları dahilinde değerlendirin yaşanmış * ve yaşanabilitesi * olan mağlubiyetleri.
ne galatasaray bu şekilde oynarsa bir gün fena çarpılacak'çılara ne de çok fazla amerikan filmi izlemekten kafası bayağı bir iyi olan b plan'cı şahıslara aldırmadan yürüyedur galatasaray demenin vaktidir. bunun pollyannacılıkla alakası yoktur tamamen tarih bilgisiyle alakası vardır. ortaöğretimde öğretilir ya hani neden tarih okuyoruz, çünkü "geçmişte yaşananlardan ders alıp aynı hataları yapmamak için öğretmenimmm" diye höyküresim geldi hocaya ve oyunculara yapılan bu kadar sallamayı gördükten sonra.
eğer 1996 ağustosunda kocaeli maçıyla başlayan beraberlik ve bir sonraki hafta sami yen de fenerbahçe ye 4-0 kaybetmemizi sindirememiş ve o teknik heyete sabır göstermemiş olsaydık tarih çizgisinde nasıl bir kırılma olacağını geleceğe dönüş filmini izleyerek büyüyen kuşak çok daha iyi anlayacaktır.
terbiye ve akıl sınırları dahilinde (aklın bir sınırı olmadığı için özellikle belirttim bunu) sonuna kadar bu teknik kadronun arkasında durmakla yükümlüdür galatasaray taraftarı. ve de hangi spor yazarının ne saçmaladığına aldırmadan.
bir afrika atasözü der ki; (gbkz: aslanlar kendi hikayelerini yazmadıkça, avcıların hikayelerini dinlemek zorundayız).
işte, sahada yer alacak o aslanlar yine tarih yazıncaya kadar sen tribündeki biz biz sahadaki sen demekle yükümlüyüz çünkü gerçekleri tarih yazar tarihi de galatasaray. tıpkı atasözünde olduğu gibi; la storia si ripete "tarih tekerrürden ibarettir". peşindeyiz...
anlatılmak istenileni sabreden derviş muradına ermiş şekliyle de ifade edebilirdim ancak bu şekilde olunca daha bir fatih terim tarzı oldu. fatih terim demişken; ne kadar balık hafızalı bir toplum olduğumuzun apaçık kanıtı olmakta sözlükte ve spor kamuoyunda, galatasaray futbol takımına daha yep(is)yeni bir teknik heyet ve yep(is)yeni bir futbol anlayışı takıma monte edilmeye çalışırken alınan ilk başarısız sonuç sonrası yaşananlar. ne çabuk unutuldu o övündüğümüz 2000 ruhu ve o ruhun oluşma süreci. tüm eblek spor camiası sürekli atıp tutar ilk fatih terim döneminde hocanın arkasında durmanın o büyük başarıları getirdiğinden. oysa ki şimdi ilk kötü sonuçta zekadan yoksun sallamalar başladı bile.
titreyin ve kendinize gelin derim sadece. 1996 da ligin 4. haftası sami yen de fener'den 4 yiyen takımı hatırlayın ve sonrasını gözünüzün önünden bir film şeridi gibi geçirin de mutlu sonla biten her güzel filmde olduğu gibi döktüğümüz sevinç gözyaşlarının hatrına hiç olmazsa insaf sınırları dahilinde değerlendirin yaşanmış * ve yaşanabilitesi * olan mağlubiyetleri.
ne galatasaray bu şekilde oynarsa bir gün fena çarpılacak'çılara ne de çok fazla amerikan filmi izlemekten kafası bayağı bir iyi olan b plan'cı şahıslara aldırmadan yürüyedur galatasaray demenin vaktidir. bunun pollyannacılıkla alakası yoktur tamamen tarih bilgisiyle alakası vardır. ortaöğretimde öğretilir ya hani neden tarih okuyoruz, çünkü "geçmişte yaşananlardan ders alıp aynı hataları yapmamak için öğretmenimmm" diye höyküresim geldi hocaya ve oyunculara yapılan bu kadar sallamayı gördükten sonra.
eğer 1996 ağustosunda kocaeli maçıyla başlayan beraberlik ve bir sonraki hafta sami yen de fenerbahçe ye 4-0 kaybetmemizi sindirememiş ve o teknik heyete sabır göstermemiş olsaydık tarih çizgisinde nasıl bir kırılma olacağını geleceğe dönüş filmini izleyerek büyüyen kuşak çok daha iyi anlayacaktır.
terbiye ve akıl sınırları dahilinde (aklın bir sınırı olmadığı için özellikle belirttim bunu) sonuna kadar bu teknik kadronun arkasında durmakla yükümlüdür galatasaray taraftarı. ve de hangi spor yazarının ne saçmaladığına aldırmadan.
bir afrika atasözü der ki; (gbkz: aslanlar kendi hikayelerini yazmadıkça, avcıların hikayelerini dinlemek zorundayız).
işte, sahada yer alacak o aslanlar yine tarih yazıncaya kadar sen tribündeki biz biz sahadaki sen demekle yükümlüyüz çünkü gerçekleri tarih yazar tarihi de galatasaray. tıpkı atasözünde olduğu gibi; la storia si ripete "tarih tekerrürden ibarettir". peşindeyiz...