15
taraftarlarca çok saçma bir şekilde belirlenen seviye. bu mantığa göre 11 tane tsubasa'yla falan çıkmamız lazım sahaya...
galatasaray seviyesi tek bir düz çizgide bulunan seviye değildir. galatasaray'ın görevlere göre farklı seviyeleri olmalı. birçok oyuncu bu bilinçsizlik yüzünden linç ediliyor.
örneğin neden altyapıdan çıkan her oyuncu yıldız olmalı? neden faydalı bir rotasyon oyuncusu olamasın? neden hiç bu beklentiyle bakılamıyor hiçbir oyuncuya?
örneğin culio bizim için mükemmel bir rotasyon oyuncusuydu. çok güzel bir tamamlayıcıydı. gerektiğinde yedekte kalabilecek, yedekten girdiğinde katkı verecek, oyuna girdiğinde bir şeyleri değiştirebilecek bir oyuncu beklentisi neden olmuyor da her seferinde yıldız olsun bi koydu mu 5 kaleci kaleye girsin beklentisinde oluyor taraftar?
galatasaray seviyesi diye kestirip atmak çok saçma. ilk 11 seviyesi, yıldız seviyesi, rotasyon seviyesi, yedek seviyesi falan olmalı. bunlar kollara ayrılmalı yani. her oyuncunun mükemmel performans göstermesini bekliyor taraftar.
örneğin bana göre galatasaray için muslera, melo, sneijder, drogba falan yıldız seviyesidir. elmander ilk 11 seviyesidir. culio rotasyon seviyesidir. emre çolak da yedek seviyesidir.
örneğin emre çolak'tan neden iyi bir yedek olması beklenmiyor? evet potansiyeli ilk 11'di kabul ediyorum ama neden emre çolak'ı tempoyu ayarlamamız ve pas alışverişlerinde köprü olabilmesi için oyuna alacağımız, sezonda birkaç maçta maçın seyrini değiştirebilecek bir oyuncu olarak yetiştirmiyoruz veya bu beklenti içinde olamıyoruz?
neden altyapıdan çıkan her oyuncuya bir takımda 28 tane süperstar oluyormuşçasına oo geleceğin yıldızı, oo bu adam yıldız olsun gözüyle bakıyoruz? sırf şu yedek ve rotasyon kısmını altyapından falan halledebilsen hiç yıldız çıkarmasan bile ekonomik olarak öyle kar edersin ki birçok yıldızı yaşlanmadan zaten direkt alabilirsin.
son 15 yıldaki yedek kulübelerimizi bir düşünün. genelde bir ton bonservis ödeyip, aşırı maaş verip verim alamadığımız anadolu takımı oyuncuları oluşturuyor. ki bunlar aslında yedek kulübesinde bile verim veremeyen, hem yetersiz oyuncu olup hem de maliyet performans beklentisinde ezilip giden oyuncular. yani öyle yedekten katkı da alamıyoruz.
oyuncuları kategorize etmeyi öğrenebilmeliyiz. en azından ihtiyaçlarımızı kategorize edebilmeliyiz. böylelikle çok daha az para saçarız. ekonomik olarak çok daha rahat oluruz ve çok daha iyi transferler yapabiliriz. bu bir döngü aslında...
galatasaray seviyesi tek bir düz çizgide bulunan seviye değildir. galatasaray'ın görevlere göre farklı seviyeleri olmalı. birçok oyuncu bu bilinçsizlik yüzünden linç ediliyor.
örneğin neden altyapıdan çıkan her oyuncu yıldız olmalı? neden faydalı bir rotasyon oyuncusu olamasın? neden hiç bu beklentiyle bakılamıyor hiçbir oyuncuya?
örneğin culio bizim için mükemmel bir rotasyon oyuncusuydu. çok güzel bir tamamlayıcıydı. gerektiğinde yedekte kalabilecek, yedekten girdiğinde katkı verecek, oyuna girdiğinde bir şeyleri değiştirebilecek bir oyuncu beklentisi neden olmuyor da her seferinde yıldız olsun bi koydu mu 5 kaleci kaleye girsin beklentisinde oluyor taraftar?
galatasaray seviyesi diye kestirip atmak çok saçma. ilk 11 seviyesi, yıldız seviyesi, rotasyon seviyesi, yedek seviyesi falan olmalı. bunlar kollara ayrılmalı yani. her oyuncunun mükemmel performans göstermesini bekliyor taraftar.
örneğin bana göre galatasaray için muslera, melo, sneijder, drogba falan yıldız seviyesidir. elmander ilk 11 seviyesidir. culio rotasyon seviyesidir. emre çolak da yedek seviyesidir.
örneğin emre çolak'tan neden iyi bir yedek olması beklenmiyor? evet potansiyeli ilk 11'di kabul ediyorum ama neden emre çolak'ı tempoyu ayarlamamız ve pas alışverişlerinde köprü olabilmesi için oyuna alacağımız, sezonda birkaç maçta maçın seyrini değiştirebilecek bir oyuncu olarak yetiştirmiyoruz veya bu beklenti içinde olamıyoruz?
neden altyapıdan çıkan her oyuncuya bir takımda 28 tane süperstar oluyormuşçasına oo geleceğin yıldızı, oo bu adam yıldız olsun gözüyle bakıyoruz? sırf şu yedek ve rotasyon kısmını altyapından falan halledebilsen hiç yıldız çıkarmasan bile ekonomik olarak öyle kar edersin ki birçok yıldızı yaşlanmadan zaten direkt alabilirsin.
son 15 yıldaki yedek kulübelerimizi bir düşünün. genelde bir ton bonservis ödeyip, aşırı maaş verip verim alamadığımız anadolu takımı oyuncuları oluşturuyor. ki bunlar aslında yedek kulübesinde bile verim veremeyen, hem yetersiz oyuncu olup hem de maliyet performans beklentisinde ezilip giden oyuncular. yani öyle yedekten katkı da alamıyoruz.
oyuncuları kategorize etmeyi öğrenebilmeliyiz. en azından ihtiyaçlarımızı kategorize edebilmeliyiz. böylelikle çok daha az para saçarız. ekonomik olarak çok daha rahat oluruz ve çok daha iyi transferler yapabiliriz. bu bir döngü aslında...