8
seviye nedir, neye göre değerlendirilir, nasıl değerlendirilir... bir sürü soruyu peşinde getiren bir olgu.
hagi geldiğinde bitik dendi,
elmander'e kazma ki keza bülent korkmaz için de,
hasan şaş'a denmedik kalmadı,
hakan şükür'e şaban,
hamza hoca dinci dendi yollandı,
ooo ceju'ya denmedik kalmadı...
ben tam olarak bu seviyeyi size belirtemem. kusura bakmayın. ama insanların ön yargıları değil zannediyorum.
hani bütün yaz bik bik bik vizyon dendi ya. aslında bunu derken insanlar "misyon" kavramına atıfta bulunuyorlardı farkında değiller.
işte genelde o seviyeyi gören insanlar vizyon, görünmeyeni gören insanlar.
düz mantıkla hareket edilmesine de dayanamıyorum. lewandowski dortmund'a polonya gol kralı olarak gitti. 5 milyon euro'ya mı ne. gol kralı!!! ama polonya ligi. biz belçika ligini, hollanda ligini bile itin bir tarafına sıkıştırabilen bir milletiz. bizim seviyemizde olur mu hiç? olmaz.
bazen real madrid olacakken başakşehir olmuş gibi hissediyor musun? işte o real madrid'li olma isteğinden. bana göre bunun sebebi galatasaray'ın arada kalmışlığıne 2. seviye, ne 3. seviye, ne 1,5... ne parası var, hem de çok paralı. ligde ablukaya alan ama avrupa'da bunu denesen biraz disiplinli her takıma kaybeder. kıvram adamlar çok güzel de, disiplinli de olsa... ama yok o bizde oynamaz. ne yapacaksın. yetiştirelim... yok biz kazanmalıyız. kazanalım ama dur o da olmuyor... ne şöyle, ne böyle.
dediğim gibi bu seviye hakkında bir tanım yapamıyorum. biraz uhravi bir şey, gibi...
ama hem biraz bilgimi ve gözlemimi dökeyim galatasaray hakkında.
yanlış bilmiyorsam tanju fenere giderken başkan alp yalman başkan. (bu arada bu adama bunak diyerek, yeni yüz görme isteğiyle bu camia dursun yarsuvat'ı getirdi başa.) tanju o ara özel hayatı ile pekte camia'nın tasvip etmediği şekilde magazinlere çıkıyormuş. doğru yanlış, onu ben bilemem. belki de örümcek kafalı bir bakış açısı onuda bilemiyorum. vesselam tanju galatasaray'dan sözleşme göremeyince fener'den gelen teklifi değerlendiriyor. imza atana kadar da galatasaray'dan teklif bekliyor. ciddiyim. hatta hatta son anda yönetime ulaşılıyor, eğer karar değiştirirsek tanju kalacak deniyor ama yönetim tanju bize yakışmamaya başladı diyerekten bu fırsatı tepiyor. gencecik yaşında metin oktay'ın gol rekorunu kırıp tançsız kıraldan tacını elinden alan adamdan bahsediyorum yanlış anlaşılmasın...
... türkiye'de taraftarlar bir birine çok benzer. hepimiz aynı haltın farklı rengiyiz. futbolu bile sevmiyoruz aslında ama o bambaşka konu. -aynı renki tuttuğumuz adamı dahi sevmeyip metroda "fenerlisin sen" diyerek kavga ediyoruz. ama o daha da bambaşka konu.- ama çok küçükte olsa farklılıklar vardır. en azından 3 büyüklerin taraftarının beklediği oyuncu modelleri vardır. fenerliler daha forvet üzerinden bir oyun anlatırlar. beşiktaş'lılar biraz daha kanatları severler. galatasaray'lılar ise benim gözlemim bir dikine hat üzerinde orta saha, hücuma yönelim orta saha ve santrafor(lar) sever. ortadakini önce parıldatır, daha sonra -başka forvetler olsa da direkt bir- forveti yükseltir gözünde. benzeri bir farklılıkta. galatasaray'da ligdeki duruma çok önem verse de avruapa'da ki duruma fazlaca olumlu ve olumsuz tepki verir.
yani diyeceğim o ki. ben galatasaray'ın seviyesini bilmem ama galatasaray biraz tanju ile başlayıp avrupa ile bitirdiğim hikayedir. biraz ama gerisinde işte büyük bir kulüp. (nerede, kime göre, kime karşı...)
hagi geldiğinde bitik dendi,
elmander'e kazma ki keza bülent korkmaz için de,
hasan şaş'a denmedik kalmadı,
hakan şükür'e şaban,
hamza hoca dinci dendi yollandı,
ooo ceju'ya denmedik kalmadı...
ben tam olarak bu seviyeyi size belirtemem. kusura bakmayın. ama insanların ön yargıları değil zannediyorum.
hani bütün yaz bik bik bik vizyon dendi ya. aslında bunu derken insanlar "misyon" kavramına atıfta bulunuyorlardı farkında değiller.
işte genelde o seviyeyi gören insanlar vizyon, görünmeyeni gören insanlar.
düz mantıkla hareket edilmesine de dayanamıyorum. lewandowski dortmund'a polonya gol kralı olarak gitti. 5 milyon euro'ya mı ne. gol kralı!!! ama polonya ligi. biz belçika ligini, hollanda ligini bile itin bir tarafına sıkıştırabilen bir milletiz. bizim seviyemizde olur mu hiç? olmaz.
bazen real madrid olacakken başakşehir olmuş gibi hissediyor musun? işte o real madrid'li olma isteğinden. bana göre bunun sebebi galatasaray'ın arada kalmışlığıne 2. seviye, ne 3. seviye, ne 1,5... ne parası var, hem de çok paralı. ligde ablukaya alan ama avrupa'da bunu denesen biraz disiplinli her takıma kaybeder. kıvram adamlar çok güzel de, disiplinli de olsa... ama yok o bizde oynamaz. ne yapacaksın. yetiştirelim... yok biz kazanmalıyız. kazanalım ama dur o da olmuyor... ne şöyle, ne böyle.
dediğim gibi bu seviye hakkında bir tanım yapamıyorum. biraz uhravi bir şey, gibi...
ama hem biraz bilgimi ve gözlemimi dökeyim galatasaray hakkında.
yanlış bilmiyorsam tanju fenere giderken başkan alp yalman başkan. (bu arada bu adama bunak diyerek, yeni yüz görme isteğiyle bu camia dursun yarsuvat'ı getirdi başa.) tanju o ara özel hayatı ile pekte camia'nın tasvip etmediği şekilde magazinlere çıkıyormuş. doğru yanlış, onu ben bilemem. belki de örümcek kafalı bir bakış açısı onuda bilemiyorum. vesselam tanju galatasaray'dan sözleşme göremeyince fener'den gelen teklifi değerlendiriyor. imza atana kadar da galatasaray'dan teklif bekliyor. ciddiyim. hatta hatta son anda yönetime ulaşılıyor, eğer karar değiştirirsek tanju kalacak deniyor ama yönetim tanju bize yakışmamaya başladı diyerekten bu fırsatı tepiyor. gencecik yaşında metin oktay'ın gol rekorunu kırıp tançsız kıraldan tacını elinden alan adamdan bahsediyorum yanlış anlaşılmasın...
... türkiye'de taraftarlar bir birine çok benzer. hepimiz aynı haltın farklı rengiyiz. futbolu bile sevmiyoruz aslında ama o bambaşka konu. -aynı renki tuttuğumuz adamı dahi sevmeyip metroda "fenerlisin sen" diyerek kavga ediyoruz. ama o daha da bambaşka konu.- ama çok küçükte olsa farklılıklar vardır. en azından 3 büyüklerin taraftarının beklediği oyuncu modelleri vardır. fenerliler daha forvet üzerinden bir oyun anlatırlar. beşiktaş'lılar biraz daha kanatları severler. galatasaray'lılar ise benim gözlemim bir dikine hat üzerinde orta saha, hücuma yönelim orta saha ve santrafor(lar) sever. ortadakini önce parıldatır, daha sonra -başka forvetler olsa da direkt bir- forveti yükseltir gözünde. benzeri bir farklılıkta. galatasaray'da ligdeki duruma çok önem verse de avruapa'da ki duruma fazlaca olumlu ve olumsuz tepki verir.
yani diyeceğim o ki. ben galatasaray'ın seviyesini bilmem ama galatasaray biraz tanju ile başlayıp avrupa ile bitirdiğim hikayedir. biraz ama gerisinde işte büyük bir kulüp. (nerede, kime göre, kime karşı...)