4690
taraftarlık psikolojisine bakınca iki ana tip farketmek mümkün. galatasaray taraftarı olarak biz de bundan ayrı değiliz.
1) sportif taraftar. sporu seven, futbolun bir oyun olduğunun farkında, kendisi de spor yaptığı için bu oyunun içindeki insan faktörünün farkında, buna isyan eden değil, daha çok bu yüzden oyundan keyif alan taraftar. bu oyunun dışında başarılı olduğu veya olmaya çalıştığı bir iş/eğitim/cinsel/sosyal hayatı olduğu , bu yüzden hayatını futbola endekslemediği için koyu taraftar oluyor ama bizim bildiğimiz anlamı ile fanatik nadir oluyor. genelleme yapmak gerekirse, almanya ve alman taraftarlar en önemli örneğidir.
2) egozentrik taraftar. spor yapmayan, bu yüzden sahadaki dinamikleri ancak medyada kendisine anlatıldığı kadar kavrayabilen taraftardır. bir sevgiden de bahsetmek güç, zira burada amaç hayatta sahip olunamayan ait olma duygusunu, birşeyler başarma sevincini ve haklı çıkma tatminini yaşamaktır. özellikle "adam haklıymış" dedirtmek için anti hakancı, anti terimci, anti hamzacı, anti burakcı vb vb olunur. bu taraftarlık tipinde yaşanan başarılar gerçek anlamda ruhsal tatmin yaşatamadığından (eninde sonunda taraftar evine dönüp kaçmaya çalıştığı hayatı ile karşılaşacaktır) kısa ömürlü olur. 1980'lerde bir şampiyonluk sevinci 4-5 ay sürerken, şimdi bu sadece günler ile sayılıdır. ego tatmini (asla gerçekleşmese de) klasik anlamda taraftarlığın ve takımın başarısının önündedir.
1) sportif taraftar. sporu seven, futbolun bir oyun olduğunun farkında, kendisi de spor yaptığı için bu oyunun içindeki insan faktörünün farkında, buna isyan eden değil, daha çok bu yüzden oyundan keyif alan taraftar. bu oyunun dışında başarılı olduğu veya olmaya çalıştığı bir iş/eğitim/cinsel/sosyal hayatı olduğu , bu yüzden hayatını futbola endekslemediği için koyu taraftar oluyor ama bizim bildiğimiz anlamı ile fanatik nadir oluyor. genelleme yapmak gerekirse, almanya ve alman taraftarlar en önemli örneğidir.
2) egozentrik taraftar. spor yapmayan, bu yüzden sahadaki dinamikleri ancak medyada kendisine anlatıldığı kadar kavrayabilen taraftardır. bir sevgiden de bahsetmek güç, zira burada amaç hayatta sahip olunamayan ait olma duygusunu, birşeyler başarma sevincini ve haklı çıkma tatminini yaşamaktır. özellikle "adam haklıymış" dedirtmek için anti hakancı, anti terimci, anti hamzacı, anti burakcı vb vb olunur. bu taraftarlık tipinde yaşanan başarılar gerçek anlamda ruhsal tatmin yaşatamadığından (eninde sonunda taraftar evine dönüp kaçmaya çalıştığı hayatı ile karşılaşacaktır) kısa ömürlü olur. 1980'lerde bir şampiyonluk sevinci 4-5 ay sürerken, şimdi bu sadece günler ile sayılıdır. ego tatmini (asla gerçekleşmese de) klasik anlamda taraftarlığın ve takımın başarısının önündedir.