7055
kendisinden sonra gelen başkanımız duygun yarsuvat, 2014 - 2015 sezonunda gelen şampiyonluk sonrası bu şampiyonluktan gelen maddi gelirle kulübümüzün önümüzdeki altı ayını kurtardık fakat sonraki altı ayı da kurtarabilmemiz için şampiyonlar ligi grubumuzdan çıkmamız gerekiyor demiştir. sonraki altı ay için ise formül yine şampiyonluk. işte böyle bir bombayı çok sevdiği! kulübüne bırakarak ardına bile bakmadan kaçan eski başkandır.
taraftar olmak güzel. sorunları bilmeden yıldız transferleri beklemek ise normal. ama artık bilgi çağındayız. milleti vizyonsuzluk ile suçlamadan önce kendine bir sor önce neden avrupa kupalarından men edilmemiz konuşuluyor diye. neden futboldan sonra ikinci önemli branşımız basketbolda bile en önemli oyuncularımızı kaybediyoruz diye güzel kardeşim.
canım kardeşim kim istemez ki mevkisinin en iyilerinin olduğu bir takım ile yarıştığı tüm kulvarlarda en iyi olmayı. senin mantığınla yarın ben başkan olup gs'a messi ve ronaldo'yu alıyım. bu isimler ile birlikte mevkilerinin de en iyilerini. ancak bu yıldızları almak için kulübün yıllardır konuşulan ve teminatımız gözüyle bakılan arazilerini ve tüm gayrimenkullerini de satayım. gider olmasın zaten gelir geldiği yok diye de futbol dışındaki tüm branşları kapatayım. sonra benim "vizyonum" yüzünden kulübün kapısına kilidi vursunlar. vizyonlu başkan olur, şapkamı alır giderim ne güzel. ayağını yorganına göre uzat diye kim demiş ise halt etmiş.
kısaca gemisine kaldırma kuvvetinden çok daha fazla yük almış sonra gemisinin batacağını fark ederek, gemisini terk etmiştir. benden sonra tufan mantığı ile hareket etmiştir. bu yüzden de kendisinden sonra kulübe fazla yük olarak gelen ancak aslında fazlalık olmayan oyuncular ile yollar ayrılmak zorunda kalınmıştır. çünkü mantık basit kardeşlerim, gemiye kaldırma kuvvetinden fazla yük alırsanız gemi batma riskiyle karşı karşıya kaldığından gemiden bir takım kişileri ya da yükleri herkes ölmesin diye feda etmek zorunda kalırsınız ya da gemi batıyor deyip bazı vazgeçilmezler de gemiyi terk etmek ister; kendi canlarının derdine düşerler. yani bu mantık ile kendisinden sonra "feda" sezonları yaşayan bjk'nın eski başkanı demirören'de efsane başkandır. öyle ya guti'ler, simao'lar, quaresma'lar vs. onun zamanında gelmedi mi?
taraftar olmak güzel. sorunları bilmeden yıldız transferleri beklemek ise normal. ama artık bilgi çağındayız. milleti vizyonsuzluk ile suçlamadan önce kendine bir sor önce neden avrupa kupalarından men edilmemiz konuşuluyor diye. neden futboldan sonra ikinci önemli branşımız basketbolda bile en önemli oyuncularımızı kaybediyoruz diye güzel kardeşim.
canım kardeşim kim istemez ki mevkisinin en iyilerinin olduğu bir takım ile yarıştığı tüm kulvarlarda en iyi olmayı. senin mantığınla yarın ben başkan olup gs'a messi ve ronaldo'yu alıyım. bu isimler ile birlikte mevkilerinin de en iyilerini. ancak bu yıldızları almak için kulübün yıllardır konuşulan ve teminatımız gözüyle bakılan arazilerini ve tüm gayrimenkullerini de satayım. gider olmasın zaten gelir geldiği yok diye de futbol dışındaki tüm branşları kapatayım. sonra benim "vizyonum" yüzünden kulübün kapısına kilidi vursunlar. vizyonlu başkan olur, şapkamı alır giderim ne güzel. ayağını yorganına göre uzat diye kim demiş ise halt etmiş.
kısaca gemisine kaldırma kuvvetinden çok daha fazla yük almış sonra gemisinin batacağını fark ederek, gemisini terk etmiştir. benden sonra tufan mantığı ile hareket etmiştir. bu yüzden de kendisinden sonra kulübe fazla yük olarak gelen ancak aslında fazlalık olmayan oyuncular ile yollar ayrılmak zorunda kalınmıştır. çünkü mantık basit kardeşlerim, gemiye kaldırma kuvvetinden fazla yük alırsanız gemi batma riskiyle karşı karşıya kaldığından gemiden bir takım kişileri ya da yükleri herkes ölmesin diye feda etmek zorunda kalırsınız ya da gemi batıyor deyip bazı vazgeçilmezler de gemiyi terk etmek ister; kendi canlarının derdine düşerler. yani bu mantık ile kendisinden sonra "feda" sezonları yaşayan bjk'nın eski başkanı demirören'de efsane başkandır. öyle ya guti'ler, simao'lar, quaresma'lar vs. onun zamanında gelmedi mi?