• 12178
    üzülerek, içim yanarak, ciğerim kavrularak söylüyorum ki, elinde wesley sneijder gibi tek pas ve uzun topun efendisi sayılacak bir oyuncu olmasına rağmen, doğru düzgün bir kontra atak taktiği olmayan takımdır. bir taktiği varsa da hiç başarıya ulaşmadığı için ne olduğunu bilemiyoruz.

    yanlış anlaşılmasın, niyetim hamza hocayı ya da başka birini gömmek falan değil, bu yıllardan beri böyle ve nedense futbolun en önemi yönlerinden olan kontrayla galatasaray futbol takımının hiç arası yok.

    skoru bulduğumuz maçlarda genelde geriye yaslanıyoruz, doğru düzgün bir defans kurgumuz olmadığı için farkı artırıp rakibin hücum iştahını kırmadıkça bu tip geriye yaslandığımız maçların ekserisinde gol yiyoruz. halbuki ligin kalbur üstü 3-4 takımını çıkartırsanız, geriye kalan anadolu takımlarının tamamı kontra ataktan gol yemeye inanılmaz müsait takımlar. hasbelkader avrupaya giden anadolu kulüplerinin, oynadıkları avrupa maçlarında genelde fark yemesinin nedeni de bu aslında. karşılarında ortalama derecede kontra atağa çıkabilen bir takım olunca darmadağın oluveriyorlar.

    misalen; 4 mayıs 2015 akhisar belediyespor galatasaray maçı'nda ikinci devre ortalama düzeyde kontra atak yapabiliyor olsaydık, abartmıyorum maç 5-6 olurdu. geriye yaslanmışız, savunmada açık vermemeye çabalıyoruz, zaten 2-0 önde olduğumuz için çok büyük bir panik havası olmadan savunma yapıyoruz, en az 6-7 defa rakip takımın 8 oyuncusu bizim sahadayken topu kaptık, genellikle selçuk - sneijder - yasin ve emre'de kaldı top, topu alan oyuncu en yakınındaki müsait arkadaşına topu aktarıyor, sonra duruyoruz. hızla kat etmesi gereken yasin bekliyor, burak tam olarak nereye kaçacağını bilmiyor, o an topun olduğu bölgeye yakın olan demarke futbolcu çapraz koşu yapıp alan açması ve az adamla yakalanan savunmanın iyice dengesini bozması gerekirken ya burak'ın üstüne koşuyor, ya da topun paralelinde pas bekliyor. ben futbol uleması falan değilim, ancak onca yıllık futbol izleyicisiyim, jose mourinho gibi kontra atak dehası bir teknik direktörün takımlarını yakından takip ediyorum, az çok klasik kontra atak taktiğine aşinayım, en azından kimin topu kime aktarması gerektiğini, kimin nereye koşu yapması gerektiğini, kimin kime pas atmak için topla nereye hareketlenmesi gerektiğini biliyorum. maçı izlediğim esnada da kontra pozisyonu olduğunda oyuncuların hareketlerini bu kör topal bilgilerimle bağdaştırmaya çalışıyorum, sorun da burada başlıyor, zerre kadar bağdaştıramıyorum. tamam set hücumu oynayan bir takımız, anadolu kulüpleri karşısında golü bulana kadar kapanacak bir takım değiliz ama, golü bulduğumuz anda da mevcut defans zaafiyetlerimiz sayesinde her rakip bize kabus yaşatabiliyor. çünkü farkı açamıyoruz, kontra atağa çıkamıyoruz ve rakibin hücum iştahını kıramıyoruz.

    takımda kontra atak konusunda en önemli isimler yasin - bruma - burak ve sneijder. yasin sürekli yanlış koşular yapıyor, topun uzağına ve boş alana koşması gerekirken o oyun planında yer aldığı kanada yönelip top bekliyor. bruma süre alabildiği maçlarda doğru koşular yapıyor ancak topu aldıktan sonra kime vereceği konusunda sürekli kararsız, burak koşu yoluna top atıldığında etkili olabiliyor ancak o koşu yoluna atılan top kesinlikle kaleciyle karşı karşıya kalacağı şekilde olmalı, bir diğer deyişle golden önceki son pas olmalı, yoksa top kontrolü zaten zayıf olan burak topu ayağında çok tutuyor veya kaybediyor ya da burak topu kontrol edip, dönüp, pas verene dek rakip takımın defansı çoktan yerleşmiş oluyor. sneijder ise bu konuda takımda ciddi manda acıdığım bir isim. mourinho'nun elinde kontra atak açısında rakiplerin kabusu olan sneijder, galatasaray'da rakibi dengesiz yakaladıkları anlarda kafası kesik tavuk gibi sağa sola koşuşan arkadaşlarını gördüğünde ne düşünüyor acaba. elbette kimi zaman kendisi de hata yapıyor, akhisar maçında bir pozisyonda çapraz koşu yapan burak'a topu aktaramadı mesela. ancak genel olarak nereye nasıl ve ne zaman hareketleneceğini zerre kadar bilmeyen bir hücum tayfasıyla kontra atağa çıkmayı deniyor ve elbette sürekli başarısız oluyor.

    şimdi düşünün, liginizde yer alan takımların 13-14 tanesi net defans özürlü, ligdeki stoper ve beklerin onda dokuzu kağnı gibi, siz bu takımlara bir şekilde gol atmayı başarıyorsunuz ama gol yememeyi başaramıyorsunuz, rahat maç izlemeniz için 2 farklı skorlar yeterli olmuyor, en az 4-5 farklı skorlar arıyorsunuz. böyle bir durumda özellikle ceza sahası önünde kazandığınız topun 3-4 oyuncuyla yaldır yaldır rakip kaleye taşındığını düşünün, ve bu taşıma işinin -bizim deneyip beceremediğimiz gibi- spontane değil, defalarca çalışılmış ve ezberlenmiş biçimde olduğunu düşünün, skoru bulduğunuz ve kapandığınız maçta rakibinizin atak yaparken kaptırdığı her üç toptan birinin gol olduğunu düşünün, ne kadar basit maç kazanırdık değil mi? karşımızdaki rakip nasıl ürkerdi değil mi? kim olursa olsun size karşı set hücumu oynarken kaptıracağı her topun kalesinde büyük tehlikelere yol açacağını bilse nasıl tedirgin olurdu değil mi? ancak elimizde sneijder varken, bruma - yasin - burak gibi hızlı oyuncular varken, neden kendimize has bir kontra atak taktiğimiz yok ben anlayamıyorum maalesef.

    yine söylüyorum, futbol uleması olduğumdan böyle konuşmuyorum, normal bir futbol izleyicisiyim, ve her normal futbol izleyicisinin görebileceği bir şeyden bahsediyorum. bunun suçlusu hamza hoca değil. bu sezon değil. ama olur da bu sezon biter, hoca takımın başında kalır, önümüzdeki sezon ortalama da olsa kontra atak yapabilen bir takım izlemezsek işte o zaman sorumlusu hamza hoca olur.

    umarım hoca bu sorunun farkındadır ve bu sorunun üzerine hızla ve yeterince eğilir. çok eksisi var hamza hocanın, kontra atak da bunlardan biri, aynı zamanda çok da artısı var, eksilerini artıya dönüştürmeye başladığında -ki başladığını düşünüyorum- birlikte çok güzel günler göreceğiz hamza hocayla.
App Store'dan indirin Google Play'den alın