6661
basketbol şirketleşmeli düşüncesinde bir sorun yoktur da, divan kurulundan gerekli yetkiyi veyahut desteği alamadı diye basketbol takımlarının maaşını ödememesi sorundur. hem kadın hem erkek basketbol takımlarının geldiği noktalar ünal aysal yönetiminin bir sonucudur. ayrı şirket olsun veya olmasın onlar galatasaray'ın sporcularıdır ve tabiki ödemeleri yapılmalıdır. ffp cezası gibi olayları da açıklamasını beklerdim divan kurulu konuşmasında ancak tek cümle bile etmedi.
https://www.youtube.com/watch?v=Eu9B0polR4Y
klasik türk mantığı işte; enkaz edebiyatı yap sonra gelen başarılardan bahset vs.
dünkü divan kurulu konuşmasında bunları yapmıştır. geldiğimizde galatasaray dipteydi biz başardık yaptık ettik, duble yollar yaptık vb.
sonra da divan kurulu bana yetki vermedi, o yüzden bırakma kararı aldım diyor. belki de yaşadığı ilk olumsuzluk da bırakıp gidiyor. çünkü 2013-2014'de ilk defa ünal aysal döneminde galatasaray 2. oldu ffp cezası yedi. divcn kurulu da gayrimenkuller ve projeler için onayı vermeyince sayın aysal bırakma kararı aldığını açıkladı.
yahu özhan canaydın, adnan polat vb. tribünlerden ne küfürler yedi de yine de bırakmadılar. hatta faruk süren bile ne saçma olaylarla uğraştı yıllarca. demek ki ünal aysal daha hassas, ilk olumsuz durumda sezon ortası saçma sapan bir kadro planlamasıyla başlayan futbol takımını, maddi darboğaza giren basketbol takımlarını bırakarak çekti gitti.
konuşmasında açıkça bunları söylüyor zaten. görev yaptığı süre boyunca sürekli kullandığı kurumsallık gibi kavramlar da sadece laftan ibarettir. kurumsallık adına atılmış somut bir adım da yoktur. futbolun başına ceo getireyim, basketbol şubelerini şirketleştireyim demekle olmuyor o işler.
biraz önce söylediğim gibi türk kafası ve kurumsallığı olur olsa olsa ancak bunlar. yani bakkal osman'ın dükkanına apple'ın ceo'sunu ceo olarak getirdiğiniz de kurumsal bir kuruluş olmuyorsunuz. türkiye'de şirketlerin kurumsal görünümlü patron şirketleri olması da bu yüzdendir. gerçekten kurumsal şirket sayısı çok azdır.
bir başka bahsettiği bağımsız denetim şirketlerine yaptırdığı denetimler ve raporlarına gelirsek de; piyasada big four veya dört büyükler diye geçen kpmg, deloitte, ernst&young ve pwc'dir.
kpmg ve e&y'a raporlar hazırlatmıştır. iş hayatında olan ve az çok bu işlerden anlayan çoğu kişi bilir. parayı bastıran herkes bu denetim şirketlerine istediği raporu çıkarttırır. bu çok zor bir şey değildir.
spora dönersek, sonuçta bu düzenin çoğunu kendi bozmuştur. önce mayıs 2013'de yönetimi değiştirip saçmalamıştır sonra futbol takımının işleyen çarkını bozmuştur. muhtemelen gitmeseydi, prandelli'yi de gönderse yerine yine saçma bir tercih yapacaktı. nitekim öyle bir durumda hamza hamzaoğlu'nu alacağına ihtimal vermiyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=Eu9B0polR4Y
klasik türk mantığı işte; enkaz edebiyatı yap sonra gelen başarılardan bahset vs.
dünkü divan kurulu konuşmasında bunları yapmıştır. geldiğimizde galatasaray dipteydi biz başardık yaptık ettik, duble yollar yaptık vb.
sonra da divan kurulu bana yetki vermedi, o yüzden bırakma kararı aldım diyor. belki de yaşadığı ilk olumsuzluk da bırakıp gidiyor. çünkü 2013-2014'de ilk defa ünal aysal döneminde galatasaray 2. oldu ffp cezası yedi. divcn kurulu da gayrimenkuller ve projeler için onayı vermeyince sayın aysal bırakma kararı aldığını açıkladı.
yahu özhan canaydın, adnan polat vb. tribünlerden ne küfürler yedi de yine de bırakmadılar. hatta faruk süren bile ne saçma olaylarla uğraştı yıllarca. demek ki ünal aysal daha hassas, ilk olumsuz durumda sezon ortası saçma sapan bir kadro planlamasıyla başlayan futbol takımını, maddi darboğaza giren basketbol takımlarını bırakarak çekti gitti.
konuşmasında açıkça bunları söylüyor zaten. görev yaptığı süre boyunca sürekli kullandığı kurumsallık gibi kavramlar da sadece laftan ibarettir. kurumsallık adına atılmış somut bir adım da yoktur. futbolun başına ceo getireyim, basketbol şubelerini şirketleştireyim demekle olmuyor o işler.
biraz önce söylediğim gibi türk kafası ve kurumsallığı olur olsa olsa ancak bunlar. yani bakkal osman'ın dükkanına apple'ın ceo'sunu ceo olarak getirdiğiniz de kurumsal bir kuruluş olmuyorsunuz. türkiye'de şirketlerin kurumsal görünümlü patron şirketleri olması da bu yüzdendir. gerçekten kurumsal şirket sayısı çok azdır.
bir başka bahsettiği bağımsız denetim şirketlerine yaptırdığı denetimler ve raporlarına gelirsek de; piyasada big four veya dört büyükler diye geçen kpmg, deloitte, ernst&young ve pwc'dir.
kpmg ve e&y'a raporlar hazırlatmıştır. iş hayatında olan ve az çok bu işlerden anlayan çoğu kişi bilir. parayı bastıran herkes bu denetim şirketlerine istediği raporu çıkarttırır. bu çok zor bir şey değildir.
spora dönersek, sonuçta bu düzenin çoğunu kendi bozmuştur. önce mayıs 2013'de yönetimi değiştirip saçmalamıştır sonra futbol takımının işleyen çarkını bozmuştur. muhtemelen gitmeseydi, prandelli'yi de gönderse yerine yine saçma bir tercih yapacaktı. nitekim öyle bir durumda hamza hamzaoğlu'nu alacağına ihtimal vermiyorum.