3388
günü kurtarmak adına kurulmuş bir yönetimdir. özhan canaydın'ın kara yıllarını yaşamış kadar yaşım var malesef ve o yönetimden daha kötü değildir.
bu şu an ki yönetimi savunacağım manasına gelmesin. bu yönetimde berbattır ancak burada lafım bu başlık altında bu yönetime giydirip ünal aysal ve bülent tulun'u pas geçenleredir. bu yönetim demeçlerini bir kenara bırakırsak neyi ne kadar kötü yapabilir? tabi ki hiç bişeyi ve bu borç yükü ve sıkışmışlık ünal aysal'ın galatasaray'a mirasıdır.
gelelim diğer konulara yönetim stratejisi, ben malum şahıs ve onun temsil ettiği siyasi iradeden nefret eden bir kişiyim ancak türkiye'de işler malesef böyle yürüyor. bugün yıldırım demirören'in kötü olduğunu kimse bilmiyor mu? herkes biliyor ama onu orada tutan başka şeyler var. velhasıl bu konunun galatasaray ile ilgisi vergi borçları ve yediği 100 milyon liralık cezadır. ünal aysal döneminde yenilen bu cezanın faturası sözlükte neden aysal'a kesilmedi bilemiyorum. yönetim önce bu kavga ortamını geri adım atarak da olsa bitirerek psikolojik ve medya manasında rahatlamak istedi ki başardı bunu. ancak galatasaray kulübü başkanı olduğunu unutan duygun yarsuvat'ın saçma sapan beyanatları bence çokça büyük tepkiler doğurdu. mesela soruyorum. bu saçma beyanatlar olmasa genel çoğunluğun görüşü kötü ama hazirana kadar idare ediyorlar işte olacaktı. başkan büyük hata yaptı. şu an onu o koltukta tutan tek şey mayıs'a kadar orada olacak olmasıdır. ben seçimi adnan öztürk'ün kazanmasını istiyorum ancak camiada farklı dinamikler var ve adnan öztürk hepsine rest çekmiş gibi bir hali var. en azından ben demeçlerinden onu anlıyorum.
mali yönden paraların ödenememesi konusuna gelirsek bakın arkadaşlar gideri gelirinden 150 milyon lira fazla olan bir yapı zaten nasıl ödeme yapacaktı ki? ünal aysal nakit akıştaki bu sıkışmayı görerek rivayı değerlendirme isteğini gündeme getirdi ve haklı olarak sert bir tepki gördü. e o da kimse kusura bakmasın ama zora gelemeyip kulübü yüz üstü bırakıp gitti. tekrar para konusuna gelirsek yönetimin stratejisi kredi çekmeden küçülmeye giderek borçları azaltmaya çalışmak veya aynı seviyede tutmak. yalnız bu stratejide eksik bir nokta var. 150 milyonluk açığı öyle 5-6 futbolcu göndererek kapatamazsın. galatasaray adına şöyle bir sevindirici gelişme var ki 60 milyon liralık hisse satışıyla bütçenin dengeleneceğini açıklandı. yani aradaki zarar 60 milyon lira seviyesine indi fikrine tam manasıyla ulaşmasak da buna yakın bir şeye ulaşabiliriz. olumlu bir gelişmedir bu. yönetim olarak son 5-6 senede var bu hata. (yeni stada geçtiğimizden beri) diğer amatör branşlardaki farkın galatasaray'ın yeni stadla birlikte artan futbol gelirlerinden kapatırız düşüncesi.
burada yönetimin kendi stratejisine bağlı kalmasının tek yolu pamuk eller cebe yönetimidir. burada zamanında uzun yıllar gsyiad başkanlığı yapmış ismail sarıkaya'nın bu operasyonda başı çekmesi gerekmektedir. balolarda törenlerde ön saflarda yer almasını biliyorsunuz. yıllardır istediğiniz şeyi, yani yönetime girme hayalinizi de gerçekleştirdiniz. şimdi sıra sizde gerekeni yapmanız gerekmektedir. abdürrahim albayrak da galatasaray için şunu yaparım bunu yaparım uçak alırım demeyi bırakıp artık elinizi cebinize atma zamanı gelmiştir.
ben genel olarak yönetimlere çakacağım bir konudur bu. arkadaşım sponsor ayağına gelmez. sen gideceksin. bugün galatasaray'ın fenerbahçe'den hiç bir eksiği yoktur. ancak diğer branşlarda sponsor açısından çok geriyiz. bunun içinde sponsorların kapısında yatacak gerekirse kendi kişisel ilişkilerini kullanacak insanlara ihtiyacımız var.
bu şu an ki yönetimi savunacağım manasına gelmesin. bu yönetimde berbattır ancak burada lafım bu başlık altında bu yönetime giydirip ünal aysal ve bülent tulun'u pas geçenleredir. bu yönetim demeçlerini bir kenara bırakırsak neyi ne kadar kötü yapabilir? tabi ki hiç bişeyi ve bu borç yükü ve sıkışmışlık ünal aysal'ın galatasaray'a mirasıdır.
gelelim diğer konulara yönetim stratejisi, ben malum şahıs ve onun temsil ettiği siyasi iradeden nefret eden bir kişiyim ancak türkiye'de işler malesef böyle yürüyor. bugün yıldırım demirören'in kötü olduğunu kimse bilmiyor mu? herkes biliyor ama onu orada tutan başka şeyler var. velhasıl bu konunun galatasaray ile ilgisi vergi borçları ve yediği 100 milyon liralık cezadır. ünal aysal döneminde yenilen bu cezanın faturası sözlükte neden aysal'a kesilmedi bilemiyorum. yönetim önce bu kavga ortamını geri adım atarak da olsa bitirerek psikolojik ve medya manasında rahatlamak istedi ki başardı bunu. ancak galatasaray kulübü başkanı olduğunu unutan duygun yarsuvat'ın saçma sapan beyanatları bence çokça büyük tepkiler doğurdu. mesela soruyorum. bu saçma beyanatlar olmasa genel çoğunluğun görüşü kötü ama hazirana kadar idare ediyorlar işte olacaktı. başkan büyük hata yaptı. şu an onu o koltukta tutan tek şey mayıs'a kadar orada olacak olmasıdır. ben seçimi adnan öztürk'ün kazanmasını istiyorum ancak camiada farklı dinamikler var ve adnan öztürk hepsine rest çekmiş gibi bir hali var. en azından ben demeçlerinden onu anlıyorum.
mali yönden paraların ödenememesi konusuna gelirsek bakın arkadaşlar gideri gelirinden 150 milyon lira fazla olan bir yapı zaten nasıl ödeme yapacaktı ki? ünal aysal nakit akıştaki bu sıkışmayı görerek rivayı değerlendirme isteğini gündeme getirdi ve haklı olarak sert bir tepki gördü. e o da kimse kusura bakmasın ama zora gelemeyip kulübü yüz üstü bırakıp gitti. tekrar para konusuna gelirsek yönetimin stratejisi kredi çekmeden küçülmeye giderek borçları azaltmaya çalışmak veya aynı seviyede tutmak. yalnız bu stratejide eksik bir nokta var. 150 milyonluk açığı öyle 5-6 futbolcu göndererek kapatamazsın. galatasaray adına şöyle bir sevindirici gelişme var ki 60 milyon liralık hisse satışıyla bütçenin dengeleneceğini açıklandı. yani aradaki zarar 60 milyon lira seviyesine indi fikrine tam manasıyla ulaşmasak da buna yakın bir şeye ulaşabiliriz. olumlu bir gelişmedir bu. yönetim olarak son 5-6 senede var bu hata. (yeni stada geçtiğimizden beri) diğer amatör branşlardaki farkın galatasaray'ın yeni stadla birlikte artan futbol gelirlerinden kapatırız düşüncesi.
burada yönetimin kendi stratejisine bağlı kalmasının tek yolu pamuk eller cebe yönetimidir. burada zamanında uzun yıllar gsyiad başkanlığı yapmış ismail sarıkaya'nın bu operasyonda başı çekmesi gerekmektedir. balolarda törenlerde ön saflarda yer almasını biliyorsunuz. yıllardır istediğiniz şeyi, yani yönetime girme hayalinizi de gerçekleştirdiniz. şimdi sıra sizde gerekeni yapmanız gerekmektedir. abdürrahim albayrak da galatasaray için şunu yaparım bunu yaparım uçak alırım demeyi bırakıp artık elinizi cebinize atma zamanı gelmiştir.
ben genel olarak yönetimlere çakacağım bir konudur bu. arkadaşım sponsor ayağına gelmez. sen gideceksin. bugün galatasaray'ın fenerbahçe'den hiç bir eksiği yoktur. ancak diğer branşlarda sponsor açısından çok geriyiz. bunun içinde sponsorların kapısında yatacak gerekirse kendi kişisel ilişkilerini kullanacak insanlara ihtiyacımız var.