• 652
    sözlükte pnömotoraks ile ilgili başlık bulamadığımdan buraya yazayım dedim. cahilliğime verin başlık açmayı bilmiyorum. herneyse...

    başıma gelen rahatsızlıktır. türleri vardır ayrıca: spontan pnömotoraks, sekonder pnömotoraks, kronik pnömotoraks vs vs.

    doktorlar buna genç erkek hastalığı diyorlarmış. çünkü genelde uzun boylu, zayıf ve 20-40 yaş arası erkeklerde sıklıkla meydana geliyormuş. sigara içenlerde daha fazla olmakla beraber hayatında hiç sigara içmeyen birinin başına dahi gelebilirmiş. ama sigara içenler daha fazla risk grubundaymış.

    benim başıma gelen primer spontan pnömotorakstı. öyle bir şeydir ki hani derler ya insan başına gelmeden bilemez diye. hakikaten öyle. 17 yaşımda sigaraya başladım ve 25 yaşındayım. 8 senedir sigara içiyordum; ta ki bu olay başım gelene kadar. hayatta bırakamam dediğim sigarayı bir anda bıraktım ve 16 gündür değil sigara içmek sigara içen birinin yanına bile yaklaşamıyorum. korkuyorum çünkü. öyle bir korku ki bu bu olay ya bir daha başıma gelirse diye.

    15 ocak 2015 tarihinde yaklaşık 3 aydır beklediğim formasyon kaydım için sabah erkenden evden çıktım. evden çıkmamla beraber herhangi bir ağrım sızım yoktu. derken sokağa girdiğim anda sağ kanat kısmıma bir ağrı saplandı. sanki biri arkadan bıçaklamış gibi. çok şiddetli bir kramp...

    daha önce spor yaptığımdan dolayı kramplar girmesini çok garipsemedim ama bu kramp bir farklıydı. nefes almaya çalıştıkça nefesim kesiliyor, adım attıkça yere düşüp bayılacak gibi oluyordum. tabi kramp başladığında aslında benim sağ akciğerim sönmeye başlamış bile. akciğer zarım delinmiş ve kaburgalar ile akciğer zarı arasına hava dolmaya başlamış çoktan.

    velhasıl ben böyle otur kalk yapa yapa yaklaşık 300 metre kadar yürüdüm. ayağa kalkıp yürümeye başlıyorum ve 10 adım sonra oturuyorum. oturmak zorunda kalıyorum çünkü nefesim kesiliyor. sürüne sürüne bir eczanenin kapısına kadar gittim. içeri attım kendimi ve kalp krizinin belirtileri nedir, ben galiba kalp krizi geçiriyorum dedim. çünkü bu öyle bir illet ki başta kendini kalp krizi geçiriyorum zannediyorsun ama akciğerlerin o anda hava kaçırıyor ve sen bunun farkında değilsin.

    oturup biraz sakinleşmeye çalışıyorum ama birileri sanki beni boğuyormuş gibi hissediyorum dakikalar geçtikçe. nefes almak istiyorsun boğazını yırtıp parçalamak bir yerden delik açıp nefes almak istiyorsun ama ne çare. yaklaşık yarım saat ambulans bekledim, ege üniversitesi acil servisinin karşısında olmama rağmen. bulunduğum yer ile aramda 200 metre var yok. derken ambulans geldi ve beni hastaneye götürdüler.

    lokal anestezi ile sağ kaburgalarımdan ikisi arasına (hangileri olduğunu bilmiyorum) bir delik açıldı. ve 20 cm kadar bir boru sokuldu içeriye. köprücük kemiğinin altına kadar diye tahmin ediyorum. amaç içeriye dolan havayı o hortum aracılığı ile tahliye etmek ve bu sistemin adına da hava drenaj sistemi deniliyor.

    http://www.akcigerim.com/images/pt2.jpg

    doktorlar " bideburdanyak bey boruyu sokmaya başlıyoruz, içeriyi göremediğimizden boru omzunuza bir baskı yapacak ve canınız biraz yanacak. biz de bu şekilde duracağız ve işlem bitecek." dediler ve ben artık son nefesimi verdiğimi düşünürken. sağ kaburgamdan içeriye bir şey giriyor, bunu bariz hissediyorum ama ne oluyor dememe kalmadan çığlığı bastım. sesimi herhalde bütün acil servis duymuştur.

    velhasıl daha fazla uzatmadan şunu belirtmeliyim ki nefes almak çok güzel bir şey. boru akciğerime takıldıktan sonra öyle bir nefes aldım ki sanki yeniden doğmuş gibi. çıkan hava ve ses beni dehşete düşürdü. diyeceksiniz ki bu kadar acı çekeceğine neden genel anestezi uygulamadılar. onu da sordum. bu işlemi genel anestezi uygulayarak yapsaydık uyanmama riskin vardı dediler. işte ben orda anladım olayın vahametini.

    neden beni buldu böyle bir olay diye düşündüm tam 1 hafta boyunca, o hortumla yaşarken. 1 hafta boyunca balon şişirdim, öksürük egzersizleri yaptım. öyle bir şey ki uzun bir koridor düşünün ve koridordan dışarı çıkmak yasak. bir aşağı bir yukarı yürüdüm 1 hafta boyunca. camdan dışarıyı seyrettim sürekli. sanki hapishane gibi...

    taburcu olduktan sonra öyle bir derin nefes aldım ki sanki ilk kez nefes alıyormuş gibi. yeniden doğmuş gibi çektim ciğerlerime bütün havayı. ağzım kulaklarımdaydı çünkü yaşıyordum. sokakta çaresiz bir şekilde ölebilirdim de...

    sigara mı? bazen canım çok istiyor ama akciğerime boru takılırken çektiğim acıyı ben bilirim.

    hastanede yattığım ilk gece hiç uyuyamamıştım acıdan. nefes alıp verdikçe içerden bir şeyler batıyor ama müdahele edemiyorsunuz. borunun kaburgalar arasından girdiği nokta resmen inim inim inliyor.

    ben bu acıları çektikten sonra değil sigara içmek içenin bile yanına yaklaşmaya korkuyorum artık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın