95
hayatımın en unutulmaz hikayelerindendir. başlıyorum.
155 günlük askerliğimin bitimine 2 gün kalmış, maç pazar günü, salı günü de ben tezkeremi alıyorum.
yer gaziantep'in 1,5 saat dışındaki ıslahiye'deki askeri birlik.
ama önce 1 hafta geriye gidelim.
sondan 1 önceki hafta inönü'de beşiktaş ile oynuyoruz. maçı er gazinosunda seyrederken ve 85.dakikada maç 1-1 iken binbaşının bütün bölüğü içtimaya çağırdığını, acil bir şekilde askerliğe girişte hangi eşyaların (don çorap parka palaska bot vs) dağıtıldığı ile ilgili kanunun okunacağı söyleniyor. mecburen gazinoyu terk ediyoruz, zaten 1-1 giden maçın öyle biteceği ve fenerbahçe'nin şampiyonluğa ulaşacağı düşüncesinin verdiği hüzün ve çok alakasız bir konu için maçın tam kritik anında ortamı terk etmenin yarattığı sinirin birleşimi ile suratımdan düşen bin parça. koridordaki yerimizi alıyoruz ve boş boş bekliyoruz biri gelip okunacakları okusun diye. bir süre sonra beklemekte olduğumuz koridorun kapılarından içeri askerler doluşmaya başlıyor, hepsi oley oley vs tezahüratlar yapıyorlar. diyorum ki maç 1-1 bitti ve fenerbahçe şampiyon oldu. zar zor birine soruyorum, "hasan kabze son saniyede attı kazandık" yanıtını alıyorum. tüylerim diken diken oluyor. bu kez daha da sinirleniyorum bizi gereksiz yere oraya toplayan binbaşıya. okunacaklar okunuyor, dağılıyoruz. eve telefon açıyorum, babam alo diyor, ama ağlıyor. baba gol atmışız kazanmışız diyorum, babam ağlaya ağlaya "oğlum mucize oldu şampiyon olucaz" diyor, ağlıyorum ben de zırıl zırıl. akşam, şampiyonluğa 7 ve terhise 9 gün kalmasının verdiği sabırsızlıkla hemen yatıp uyuyorum, huzurla.
1 hafta sonra 14 mayıs 2006 akşamı er gazinosunda herkes toplanmış durumda. şampiyonluk akşamı. biri şampiyon olacak ve diğer takımın taraftarıyla fevkalade dalga geçecek. fenerbahçe kazandığı sürece şampiyon olacağı için fenerbahçe maçının seyredilmesi kararı alıyor. yapacak bir şey yok, mecbur oturup maçı izlemeye başlıyorum diğer tüm yeşillerle. dakikalar geçiyor, dakikalar geçtikçe stres artıyor. bu arada sağ üst köşede gs-kys yazısı sırasıyla 1-0 , 2-0 ve 3-0 oluyor, biz görevimizi yerine getirdiğimiz için artık tamamen fb maçına kanalize olmuş durumdayım. sanırım 88.dakikada denizli atağında mustafa keçeli'nin golüyle denizli 1-0 öne geçiyor. er gazinosu yıkılıyor. o güne kadar paso bizimle dalga geçen fb taraftarı askerler kafalarını ellerinin arasına almış, hüznün doruklarındalar. biz ise çıldırmış vaziyetteyiz. şampiyonluk şarkıları söylemeye başlarken, tak, elektrik kesiliyor. zifiri karanlık. herkes er gazinosunu terk ediyor. fenerbahçe'ye beraberlik bile yaramazken 89.dakika itibariyle 1-0 mağlup olmasından dolayı artık şampiyonluktan emin bir şekilde coştukça coşuyoruz, etrafta hangi fb'li varsa dalaşıyoruz. 4 dakika sonra, tak, elektrik geliyor. elektrik gelince galatasaray'ın şampiyonluk kutlamalarını seyretmek için tekrar er gazinosuna giriyoruz. kendi kendine açılan tv'de digiturk de kapandığı için tv'nin kendi anteniyle aldığı flash tv açılıyor, sağ üstte dnz 1-1 fb yazıyor. bende tüyler dikenleşiyor bir anda. fenerbahçeliler "ooooo maç 1-1 olmuş gelin gelin şampiyon olacaz" diye bağırarak tekrar toplaşıyorlar, ben ise boş bulduğum bir masaya oturup hayatımın en stresli süreçlerinden birine başlıyorum. lig tv'ye geçtiğimizde maçta 94.dakika, ve maç 1-1. fenerliler şampiyonluktan, biz de bir şekilde şans golü atacaklarından emin. bu arada altta bir yazı, toplam uzatma 16 dk, kalan uzatma 12 dk. yıkımın doruklarındayım. 12 dakikada fener haydi haydi gol atar. sonrasında appiah'ın kafası direkten sekip auta çıkıyor, vücudumdaki tüm kan bir anda beynime pompalanıyor, ölecek gibiyim. ve bir şekilde o dakikalar bitiyor, şampiyon oluyoruz. hayatımın en mutlu akşamlarından biri. 2 kez şampiyonluk kutlama kavramını ilk ben yaşıyorum, hem de aynı akşam içerisinde. ve bu olaydan 6-7 yıl sonra süper final saçmalığı sayesinde aynı duyguyu bir kez daha bu kez tüm galatasaraylılarla yaşıyorum.
155 günlük askerliğimin bitimine 2 gün kalmış, maç pazar günü, salı günü de ben tezkeremi alıyorum.
yer gaziantep'in 1,5 saat dışındaki ıslahiye'deki askeri birlik.
ama önce 1 hafta geriye gidelim.
sondan 1 önceki hafta inönü'de beşiktaş ile oynuyoruz. maçı er gazinosunda seyrederken ve 85.dakikada maç 1-1 iken binbaşının bütün bölüğü içtimaya çağırdığını, acil bir şekilde askerliğe girişte hangi eşyaların (don çorap parka palaska bot vs) dağıtıldığı ile ilgili kanunun okunacağı söyleniyor. mecburen gazinoyu terk ediyoruz, zaten 1-1 giden maçın öyle biteceği ve fenerbahçe'nin şampiyonluğa ulaşacağı düşüncesinin verdiği hüzün ve çok alakasız bir konu için maçın tam kritik anında ortamı terk etmenin yarattığı sinirin birleşimi ile suratımdan düşen bin parça. koridordaki yerimizi alıyoruz ve boş boş bekliyoruz biri gelip okunacakları okusun diye. bir süre sonra beklemekte olduğumuz koridorun kapılarından içeri askerler doluşmaya başlıyor, hepsi oley oley vs tezahüratlar yapıyorlar. diyorum ki maç 1-1 bitti ve fenerbahçe şampiyon oldu. zar zor birine soruyorum, "hasan kabze son saniyede attı kazandık" yanıtını alıyorum. tüylerim diken diken oluyor. bu kez daha da sinirleniyorum bizi gereksiz yere oraya toplayan binbaşıya. okunacaklar okunuyor, dağılıyoruz. eve telefon açıyorum, babam alo diyor, ama ağlıyor. baba gol atmışız kazanmışız diyorum, babam ağlaya ağlaya "oğlum mucize oldu şampiyon olucaz" diyor, ağlıyorum ben de zırıl zırıl. akşam, şampiyonluğa 7 ve terhise 9 gün kalmasının verdiği sabırsızlıkla hemen yatıp uyuyorum, huzurla.
1 hafta sonra 14 mayıs 2006 akşamı er gazinosunda herkes toplanmış durumda. şampiyonluk akşamı. biri şampiyon olacak ve diğer takımın taraftarıyla fevkalade dalga geçecek. fenerbahçe kazandığı sürece şampiyon olacağı için fenerbahçe maçının seyredilmesi kararı alıyor. yapacak bir şey yok, mecbur oturup maçı izlemeye başlıyorum diğer tüm yeşillerle. dakikalar geçiyor, dakikalar geçtikçe stres artıyor. bu arada sağ üst köşede gs-kys yazısı sırasıyla 1-0 , 2-0 ve 3-0 oluyor, biz görevimizi yerine getirdiğimiz için artık tamamen fb maçına kanalize olmuş durumdayım. sanırım 88.dakikada denizli atağında mustafa keçeli'nin golüyle denizli 1-0 öne geçiyor. er gazinosu yıkılıyor. o güne kadar paso bizimle dalga geçen fb taraftarı askerler kafalarını ellerinin arasına almış, hüznün doruklarındalar. biz ise çıldırmış vaziyetteyiz. şampiyonluk şarkıları söylemeye başlarken, tak, elektrik kesiliyor. zifiri karanlık. herkes er gazinosunu terk ediyor. fenerbahçe'ye beraberlik bile yaramazken 89.dakika itibariyle 1-0 mağlup olmasından dolayı artık şampiyonluktan emin bir şekilde coştukça coşuyoruz, etrafta hangi fb'li varsa dalaşıyoruz. 4 dakika sonra, tak, elektrik geliyor. elektrik gelince galatasaray'ın şampiyonluk kutlamalarını seyretmek için tekrar er gazinosuna giriyoruz. kendi kendine açılan tv'de digiturk de kapandığı için tv'nin kendi anteniyle aldığı flash tv açılıyor, sağ üstte dnz 1-1 fb yazıyor. bende tüyler dikenleşiyor bir anda. fenerbahçeliler "ooooo maç 1-1 olmuş gelin gelin şampiyon olacaz" diye bağırarak tekrar toplaşıyorlar, ben ise boş bulduğum bir masaya oturup hayatımın en stresli süreçlerinden birine başlıyorum. lig tv'ye geçtiğimizde maçta 94.dakika, ve maç 1-1. fenerliler şampiyonluktan, biz de bir şekilde şans golü atacaklarından emin. bu arada altta bir yazı, toplam uzatma 16 dk, kalan uzatma 12 dk. yıkımın doruklarındayım. 12 dakikada fener haydi haydi gol atar. sonrasında appiah'ın kafası direkten sekip auta çıkıyor, vücudumdaki tüm kan bir anda beynime pompalanıyor, ölecek gibiyim. ve bir şekilde o dakikalar bitiyor, şampiyon oluyoruz. hayatımın en mutlu akşamlarından biri. 2 kez şampiyonluk kutlama kavramını ilk ben yaşıyorum, hem de aynı akşam içerisinde. ve bu olaydan 6-7 yıl sonra süper final saçmalığı sayesinde aynı duyguyu bir kez daha bu kez tüm galatasaraylılarla yaşıyorum.