4051
stada passolig ile değil pasaport ile alınması gerekendir. seviye yerlerde amk. bir de asgari ücret lafları var ki, artık bıktırdı anasını satayım. futbolcuyu asgari ücretten eleştir, fatih terim'i asgari ücretten eleştir, hükümeti asgari ücretten eleştir, kendini de asgari ücret üzerinden yücelt. nasıl bir şeyse, ülkedeki tartışmaların hepsinde galip çıkmak için kullanılıyor. tamam selçuk kötü, bunlar profesyonel, milyonlar kazanıyor ama sahada kendi taraftarın tarafından of puff seslerinin sürekli duyulması rahatsız eder, konsantrasyonunu bozar. futbolcu bunu bahane edemez kötü oyununa lakin kötü oyununda da bir düzelme yerine daha da kötüleşme görülmesi kadar doğal bir şey yok.
deniliyor ki selçuk 2 senedir yatıyor. lan bu kadar düz eleştirmenden belli cahil olduğun. adam kaç maça çıkmış aç bak bir. bir emek var. etkili veya etkisiz ama oynamış. taraftarın ilk olayı mı peki? lan arda'yı böyle böyle kaçırdınız. her maç benzer şeyler yaşanıyordu. hasan şaş'a laptop falan fırlatıldı denilmişti en son sezonunda. sabri'yi beğenirsin veya beğenmezsin ama adamın en ufak hatasında başlıyordu tribün küfür etmeye ıslıklamaya. taraftar takınca takıyor ve çok çabuk gaza geliyor. sneijder dağa atıyor şutu, alkışlanıyor. çok mu iyi maç çıkardı? hayır, rezildi. bu sezon bir şey verdi mi? hayır. takıma geç gelip henüz selçuk seviyesinde bile katkısı olmadı takıma. drogba'yı da ıslıkladı zamanında bu tribün. para veriyor diye kendini bir bok sanan insanlarla dolu. bir de fakirleri var, yok şuradan buradan arttırıyormuş. arttırdığın parayla ailene destek çık güzel kardeşim, madem durumunuz iyi değil. önce karın tokluğu, maç karın doyurmuyor. maslow teorisindeki ihtiyaçlar hiyerarşisini aç bir bak.
maça gitmeyin demiyorum, dediklerim maça gidip çok büyük bir şey yapıyormuş gibi kendini kulübün sahibi zanneden, bununla da yetinmeyip böbürlenen insanlar için geçerlidir. yoksa destek için gidenlere saygı duyuyorum. destek için gittiğini unutup köstek olanlarla benim derdim. taraftar mısın, seyirci mi? işte bu. seyirci, hoşuna gitmeyen bir şey olduğunda çıkar gider, tıpkı sinema seyircisi gibi. burun kıvırır beğenmediğinde. taraftar farklıdır, her şartta destekler. yeri geldiğinde de protestosunu gerçekleştirir, tepkisini koyar ama her maç aynı şeyi tekrar edip bokunu çıkarmamalı.
muslera bile o tepkiyi gösteriyorsa, takım içinde futbolcuların ne kadar rahatsız olduğunu göstermez mi bu? ben ekran başında takıma sinirlenecekken onları unutup taraftara daha çok sinirleniyorum. hatta 16 eylül 2014 galatasaray anderlecht maçının devre arasında dolaptan gazoz çıkardım içerim diye, maça nasıl kilitlendiysem maç bittikten yarım saat sonra fark ettim önümde duran gazozu.
deniliyor ki selçuk 2 senedir yatıyor. lan bu kadar düz eleştirmenden belli cahil olduğun. adam kaç maça çıkmış aç bak bir. bir emek var. etkili veya etkisiz ama oynamış. taraftarın ilk olayı mı peki? lan arda'yı böyle böyle kaçırdınız. her maç benzer şeyler yaşanıyordu. hasan şaş'a laptop falan fırlatıldı denilmişti en son sezonunda. sabri'yi beğenirsin veya beğenmezsin ama adamın en ufak hatasında başlıyordu tribün küfür etmeye ıslıklamaya. taraftar takınca takıyor ve çok çabuk gaza geliyor. sneijder dağa atıyor şutu, alkışlanıyor. çok mu iyi maç çıkardı? hayır, rezildi. bu sezon bir şey verdi mi? hayır. takıma geç gelip henüz selçuk seviyesinde bile katkısı olmadı takıma. drogba'yı da ıslıkladı zamanında bu tribün. para veriyor diye kendini bir bok sanan insanlarla dolu. bir de fakirleri var, yok şuradan buradan arttırıyormuş. arttırdığın parayla ailene destek çık güzel kardeşim, madem durumunuz iyi değil. önce karın tokluğu, maç karın doyurmuyor. maslow teorisindeki ihtiyaçlar hiyerarşisini aç bir bak.
maça gitmeyin demiyorum, dediklerim maça gidip çok büyük bir şey yapıyormuş gibi kendini kulübün sahibi zanneden, bununla da yetinmeyip böbürlenen insanlar için geçerlidir. yoksa destek için gidenlere saygı duyuyorum. destek için gittiğini unutup köstek olanlarla benim derdim. taraftar mısın, seyirci mi? işte bu. seyirci, hoşuna gitmeyen bir şey olduğunda çıkar gider, tıpkı sinema seyircisi gibi. burun kıvırır beğenmediğinde. taraftar farklıdır, her şartta destekler. yeri geldiğinde de protestosunu gerçekleştirir, tepkisini koyar ama her maç aynı şeyi tekrar edip bokunu çıkarmamalı.
muslera bile o tepkiyi gösteriyorsa, takım içinde futbolcuların ne kadar rahatsız olduğunu göstermez mi bu? ben ekran başında takıma sinirlenecekken onları unutup taraftara daha çok sinirleniyorum. hatta 16 eylül 2014 galatasaray anderlecht maçının devre arasında dolaptan gazoz çıkardım içerim diye, maça nasıl kilitlendiysem maç bittikten yarım saat sonra fark ettim önümde duran gazozu.