• 266
    sayın terim,

    bir zamanlar bir anka kuşu varmış; küçük mü küçük, çirkin mi çirkin. zamanla yaşadıkça, tecrübelendikçe büyüyüp güzelleşmiş. orman ahalisi o büyüyüp güzelleştikçe onu sevmiş, sevdikçe de anka kuşu daha büyümüş, güzelleşmiş. diğer bütün kuşlar onu takip eder, etmeyenler onu kıskanır, yılanların ona bakınca kanatlarının ışıltısından gözleri kamaşır, çakalların onun güzel kokusuyla mideleri bulanır olmuş. anka kuşu zamanla öyle güzelleşmiş ki, su içmek için yeryüzüne indiğinde, suda kendi yansımasını seyre dalar olmuş. öyle çok seyretmiş ki, sonunda ormandan da, onu güzelleştirenlerden de çok daha güzel ve yüce olduğuna inanır olmuş. ne yerde ne gökte, yokmuş ondan daha güzeli... ne onu takip edenleri görür olmuş gözleri, ne onu sevenleri; sadece sudaki kendi yansıması kalmış onun için. ve gün gelip de, onu sevenler onu bıraktığında, takip etmez olduğunda, onlara gülüp kendi yansımasına bakmaya devam etmiş hep. ta ki yeterince zaman geçip, yalnızlığı onu bitirip yok edene, yakıp kül edene kadar. ve böylece tekrar küçük, tatlı-çirkin bir kuş olmuş.

    sayın terim, bence bir an önce yanıp kül olmaya bakın ki tekrar doğabilin. zamanla sizi bir zamanlar sevmiş olanlar, belki gene severler. yoksa yapa yalnız kalacaksınız.

    saygılar..

    (bkz: lafontenden masallar)
App Store'dan indirin Google Play'den alın