5550
camia tarafından başkan olması istenmiş ve ricayla seçime girmiş bir başkandır her şeyden önce. planlamamı 3 senelik yaptım, elbette gideceğim dedi. başkan olduğu dönemde, geçmiş yılları bi tarafa bırakalım, galatasaraya verdiği şeyler ve arzuladığı "başarının sürekliliği" vizyonunu önemlidir. tüm şubelerimizde, iyi hocalar iyi teknik kadrolar yer almaktadır.
basketbol şubesiyle alakalı, eleştiriler yüksek sesliydi. basketbol federasyonunun galatasaray üzerindeki baskısı sonucunda, son finali oynamamış olmamız, sponsorları ve galatasarayın yatırım potansiyelini ciddi şekilde eritti. küçülme iddalarına rağmen, galatasaray kadroda büyük ölçüde revizyona gitti ve pocius,aradori,micov ve kerem gönlüm gibi 3 kaliteli yabancı ve 1 tecrübeli yerli takıma dahil oldu. kerem gönlüm'ün seneye büyük katkısı olacağını düşünüyorum. ayrıca "küçülmeye" rağmen arroyo,ender arslan ve furkan aldemir sözleşme yeniledi. ergin ataman zaman zaman eleştirileri olsa da, memnun görünüyor ve a milli takıma 4 galatasaraylı oyuncuyu aldı.
futbolda 3 sezondur kaliteli hocalarla ve kaliteli bi teknik kadroyla çalışmalar sürüyor. olcan ve sinan bolat transferi nokta transferlerdir, prandelli adı geçen adaylar arasında en mantıklı isimdi. thomas tuchel'in skibbeden bir farkı olmayacaktı bana göre. lucescu, galatasaraya gelmeyerek pişman oldum dedi ama gelecekti, sonuçta galatasaray lucescuyla temasa geçti ama sonuç alınamadı, kendisinin gelmek istemediği belli oldu pişman olmasıyla. saçma sapan bi yabancı kuralı yüzünden kadronun yapısı bozuldu, mancini'nin alışık olmadığı bir ortamda başarı beklememiz hayaldi, saygı duyduğum bir insan ancak aranan kan mancini değildi. salih dursun,ontivero,hajroviç mancini'nin projesiydi, yönetim de uyguladı ancak olmadı. mancini'nin yıldızlarla dolu transfer listesi, forumlarda alay konusu olmuşken bırakalım da iki tane vasat oyuncu istesin. gelecek vaadeden oyuncudan anlamadığını kendisi de anlamış oldu.
yabancı sınırı, bu federasyonun tamamen manipüle ettiği birşeydir. bruma'yı antebe kiralamak zorunda kaldığında eleştirilen yönetim oldu. galatasaray bruma için yabancı kontenjanı arttırılsın dedi, kimse kulak asmadı üstüne eleştirildi ve aysalda bu durumun sıkı takipçilerinden birisiydi. sonuçta ne mi oldu? diego transfer edildi, ertesi gün yabancı kuralı bir kişi arttırıldı. biz isteyince olmadı, ama kulisler aracılığıyla belli oluyor ki arttırılması istenmiş.
vergi meselesine gelirsek, fenerbahçenin türlü manipülasyonlarla kazandığı paralar ve şirketler üzerinden kurumlar vergisini ödememiş olması medyada ve taraftarlarımız arasında bu kadar tartışma konusu olmuyorken galatasarayın mali durumunun fenerbahçeden daha fazla konuşulması saçmadır bana göre. galatasaray vergi ödemiyor diyenlerin, ne kadar "örgütlü" biçimde galatasaraya saldırdığını görüyoruz.
bir diğer konu ise uefa'nın yayın gelirleri, daha önce sözlükten bir arkadaş galatasarayın yayın gelirlerinin az olmasıyla ilgili bir yazı paylaşmıştı. harika bir yazıydı o. aysal'da gs tv de defalarca dillendirdi bu konuyu. kısaca özet geçeyim, 2 senedir şampiyonlar liginde elde ettiğimiz yayın geliri, fenerbahçe beşiktaş trabzondan az. uefanın market-poolda tamamen galatasarayın aleyhine bir tavrı söz konusu.
bu kadar olumsuzluğun içinde kişisel kanaatim, yönetimi desteklememiz ve kampanya oluşturmamızın gerekliliğidir. uefaya mail organizasyonu bile yapmadık, öyle düşünelim. "sen yönetimsin, senin elinde sihirli değnek var, yapıcak başka şansı yok" demek kolaya kaçmak. federasyondan,devletten destek görmeyen bi yönetim. zaman zaman taraftarında sıkça azarladığı bi yönetim. sonuçta ne olursa olsun galatasarayın yalnız bırakıldığını düşünüyorum.
medya konusuna gelirsek, osman altunterim, kadir çetinçalı gibi isimler, sürekli olarak her dönem galatasarayı karalama kampanyası düzenliyorlar. spekülasyon çabaları ne yazık ki sonuç veriyor. sürekli olarak galatasaraya olumsuz bakan medya bloğunun yaptığı haberleri okuyarak burada yorumlarda bulunuyoruz ve bunun ne kadar sağlıklı bir durum olduğu tartışılır. galatasarayla ilgili yapılan haberlerin, diğer takımlarla ilgili yapılan haberlerdeki "başlık farklılığı" her şeyi gözler önüne serer. örneğin, güntekin onay galatasarayın avrupa maçında "tabi galatasaray iyi takım, kaliteli kadrosu var, dünyaca ünlü oyuncuları var" derken galatasarayı 3. çoğul şahıs olarak görüyor ancak fenerbahçe ve beşiktaş ile ilgili yorumlarında daha yumuşak tabirler kullanıyor, buna dikkat ederseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız. örneğin, beşiktaş-arsenal maçında "bizim de etkili oyuncularımız var" diyor. "biz" kelimesini kullanıyor. fenerbahçe'de keza durum öyle. ufak ufak durumlar olsa da galatasaraya duyulan kompleksin kamuoyunda berrak olduğunu düşünüyorum.
tek eleştirdiğim nokta ise, ali dürüst ve abdurrahim albayrak'ı yönetimden çıkarması olmuştur. albayrak, gecesi gündüzü galatasaray olan bi insan. ali dürüst, medyayı özellikle çok iyi idare eden bir yönetici. özkan olcay'a ne gerek var? bülent tulun, abdurrahim beyin yaptığının onda birini yapamaz. dürüst ve albayrak ise bu durumdan yeterince rahatsız olmamaları enteresan bi durumdu, ancak ne olursa olsun yönetimde bulunması gereken 2 isim yok. kendisinden sonraki yönetimlerde mutlaka bu iki isim yer almalı diye düşünüyorum.
kısacası, mevcut ortamda aziz yıldırım olmadığınız sürece prim yapamazsınız. aysal camiadan destek aldı, ama mevcut ortam onun hareketini kısıtlıyor. eğer galatasaray için uygun bir ortam olsaydı, aysal ve yönetimi daha hareket edebilir olacaktı.
basketbol şubesiyle alakalı, eleştiriler yüksek sesliydi. basketbol federasyonunun galatasaray üzerindeki baskısı sonucunda, son finali oynamamış olmamız, sponsorları ve galatasarayın yatırım potansiyelini ciddi şekilde eritti. küçülme iddalarına rağmen, galatasaray kadroda büyük ölçüde revizyona gitti ve pocius,aradori,micov ve kerem gönlüm gibi 3 kaliteli yabancı ve 1 tecrübeli yerli takıma dahil oldu. kerem gönlüm'ün seneye büyük katkısı olacağını düşünüyorum. ayrıca "küçülmeye" rağmen arroyo,ender arslan ve furkan aldemir sözleşme yeniledi. ergin ataman zaman zaman eleştirileri olsa da, memnun görünüyor ve a milli takıma 4 galatasaraylı oyuncuyu aldı.
futbolda 3 sezondur kaliteli hocalarla ve kaliteli bi teknik kadroyla çalışmalar sürüyor. olcan ve sinan bolat transferi nokta transferlerdir, prandelli adı geçen adaylar arasında en mantıklı isimdi. thomas tuchel'in skibbeden bir farkı olmayacaktı bana göre. lucescu, galatasaraya gelmeyerek pişman oldum dedi ama gelecekti, sonuçta galatasaray lucescuyla temasa geçti ama sonuç alınamadı, kendisinin gelmek istemediği belli oldu pişman olmasıyla. saçma sapan bi yabancı kuralı yüzünden kadronun yapısı bozuldu, mancini'nin alışık olmadığı bir ortamda başarı beklememiz hayaldi, saygı duyduğum bir insan ancak aranan kan mancini değildi. salih dursun,ontivero,hajroviç mancini'nin projesiydi, yönetim de uyguladı ancak olmadı. mancini'nin yıldızlarla dolu transfer listesi, forumlarda alay konusu olmuşken bırakalım da iki tane vasat oyuncu istesin. gelecek vaadeden oyuncudan anlamadığını kendisi de anlamış oldu.
yabancı sınırı, bu federasyonun tamamen manipüle ettiği birşeydir. bruma'yı antebe kiralamak zorunda kaldığında eleştirilen yönetim oldu. galatasaray bruma için yabancı kontenjanı arttırılsın dedi, kimse kulak asmadı üstüne eleştirildi ve aysalda bu durumun sıkı takipçilerinden birisiydi. sonuçta ne mi oldu? diego transfer edildi, ertesi gün yabancı kuralı bir kişi arttırıldı. biz isteyince olmadı, ama kulisler aracılığıyla belli oluyor ki arttırılması istenmiş.
vergi meselesine gelirsek, fenerbahçenin türlü manipülasyonlarla kazandığı paralar ve şirketler üzerinden kurumlar vergisini ödememiş olması medyada ve taraftarlarımız arasında bu kadar tartışma konusu olmuyorken galatasarayın mali durumunun fenerbahçeden daha fazla konuşulması saçmadır bana göre. galatasaray vergi ödemiyor diyenlerin, ne kadar "örgütlü" biçimde galatasaraya saldırdığını görüyoruz.
bir diğer konu ise uefa'nın yayın gelirleri, daha önce sözlükten bir arkadaş galatasarayın yayın gelirlerinin az olmasıyla ilgili bir yazı paylaşmıştı. harika bir yazıydı o. aysal'da gs tv de defalarca dillendirdi bu konuyu. kısaca özet geçeyim, 2 senedir şampiyonlar liginde elde ettiğimiz yayın geliri, fenerbahçe beşiktaş trabzondan az. uefanın market-poolda tamamen galatasarayın aleyhine bir tavrı söz konusu.
bu kadar olumsuzluğun içinde kişisel kanaatim, yönetimi desteklememiz ve kampanya oluşturmamızın gerekliliğidir. uefaya mail organizasyonu bile yapmadık, öyle düşünelim. "sen yönetimsin, senin elinde sihirli değnek var, yapıcak başka şansı yok" demek kolaya kaçmak. federasyondan,devletten destek görmeyen bi yönetim. zaman zaman taraftarında sıkça azarladığı bi yönetim. sonuçta ne olursa olsun galatasarayın yalnız bırakıldığını düşünüyorum.
medya konusuna gelirsek, osman altunterim, kadir çetinçalı gibi isimler, sürekli olarak her dönem galatasarayı karalama kampanyası düzenliyorlar. spekülasyon çabaları ne yazık ki sonuç veriyor. sürekli olarak galatasaraya olumsuz bakan medya bloğunun yaptığı haberleri okuyarak burada yorumlarda bulunuyoruz ve bunun ne kadar sağlıklı bir durum olduğu tartışılır. galatasarayla ilgili yapılan haberlerin, diğer takımlarla ilgili yapılan haberlerdeki "başlık farklılığı" her şeyi gözler önüne serer. örneğin, güntekin onay galatasarayın avrupa maçında "tabi galatasaray iyi takım, kaliteli kadrosu var, dünyaca ünlü oyuncuları var" derken galatasarayı 3. çoğul şahıs olarak görüyor ancak fenerbahçe ve beşiktaş ile ilgili yorumlarında daha yumuşak tabirler kullanıyor, buna dikkat ederseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız. örneğin, beşiktaş-arsenal maçında "bizim de etkili oyuncularımız var" diyor. "biz" kelimesini kullanıyor. fenerbahçe'de keza durum öyle. ufak ufak durumlar olsa da galatasaraya duyulan kompleksin kamuoyunda berrak olduğunu düşünüyorum.
tek eleştirdiğim nokta ise, ali dürüst ve abdurrahim albayrak'ı yönetimden çıkarması olmuştur. albayrak, gecesi gündüzü galatasaray olan bi insan. ali dürüst, medyayı özellikle çok iyi idare eden bir yönetici. özkan olcay'a ne gerek var? bülent tulun, abdurrahim beyin yaptığının onda birini yapamaz. dürüst ve albayrak ise bu durumdan yeterince rahatsız olmamaları enteresan bi durumdu, ancak ne olursa olsun yönetimde bulunması gereken 2 isim yok. kendisinden sonraki yönetimlerde mutlaka bu iki isim yer almalı diye düşünüyorum.
kısacası, mevcut ortamda aziz yıldırım olmadığınız sürece prim yapamazsınız. aysal camiadan destek aldı, ama mevcut ortam onun hareketini kısıtlıyor. eğer galatasaray için uygun bir ortam olsaydı, aysal ve yönetimi daha hareket edebilir olacaktı.