10047
spor yorumcularının neden en başarılı takım sıralamasında fenerbahçe'yle beşiktaş'ın arkasına koyduğunu anlamadığım takım. yönetimi, teknik heyeti ve futbolcuları kendilerine yüklenen yüksek beklentileri karşılayamadıkları için aylardır, evet aylardır, eleştirildiler. taraftar çuvaldız olayını her zamanki gibi aleyhe abarttı.
şunları göze alırsak o kadar da yerin dibine sokulacak bir durum yok ortada:
- ligin başında hocası değişen bir takım galatasaray (giden hoca da en nüfuzlu yerli hoca fatih terim, gelen ilk kez türkiye'de çalışacak olan bir avrupalı mancini)
- 3 kulvarda yarışan bir takım galatasaray (ligde ikincilik için mücadele veriyor, türkiye kupası finalinde, şampiyonlar ligi'nde gruplardan çıktı)
- fenerbahçe ve beşiktaş tüm sezon tek kulvarda mücadele veren rakipler
- rakiplerin tff, medya tarafından en yüksek desteği gördüğü zamanlar
taraftarın yönetim, teknik heyet ve futbolcu eleştirilerine hak verebilirim. ruhsuzluğa isyanı anlayabilirim. her taraftarın abartmadığı sürece bunlara üzülme, bunları eleştirme hakkı vardır. kulübe bu kadar yüklenilmesinin temelinde sezon başı takımdan beklentilerin yüksek olması olduğunu düşünüyorum. üstüne tam da lig başında sancılı bir fatih terim süreci yaşanınca resmen travma geçirdi taraftar. şımarık çocuklar gibi. bu günler de geçecek. yönetim gider, teknik direktör gider, oyuncular değişir. hep böyle oldu bu. her zaman gül dökülmüş yollarda yürümeyeceğiz. o yüzden o zamanlarda anın tadını çıkarmak lazım.
ama her ne sebeple olursa olsun takımın kaybetmesini hatta fark yemesini isteyenleri gördükçe midem bulanıyor. kağıt üstünde yapılan planlar pratikte tutmayabiliyor. yapacak bir şey yok.
ligin ikinci yarısının başında fenerbahçe puan kaybı yaşayınca futbolcularının feryat figan çırpınışlarını hatırlayın. yeter bitsin bu işkence puanları eşitleyin rahatlayalım diyorlardı. sonra bizimkiler tüm ikramları geri çevirdiler. bakmayın siz beşiktaş'la fenerbahçe'nin ilk iki sırada olduklarına. bu adamlar 2-3 kulvarda dans etseler ne olurdu ligin hali görürdük. türk futbolunun aşması gereken bir konu ama halen gücümüz yetmiyor. zor bu işleri kotarmak. sakatlıklar, konsantrasyon zorlukları, yorgunluklar... mesela 2 sene önce bizim avantajımızdı bu. sadece lige konsantreydik. neymiş beşiktaş dar kadroyla oynuyormuş, sahası yokmuş; fenerbahçe 3 temmuzdan beri neler yaşamış neler. yahu beşiktaş dediğin takım üzerinde baskının en az olduğu takım. kimsenin bir beklentisi yok. genç topçular iki güzel top çevirseler taraftarları fit zaten. fenerbahçe dediğin 3 temmuzdan beri son 15 senede aziz yıldırım'ın yarattığı medya ve tff desteğini en üst düzeye taşıdı. tff statlarda içinde "şike" iması olan tezahüratları yasakladı daha ne olsun!
bugün gelinen noktada aziz yıldırım halk kahramanı yapılıyor. demin tv'de konuşuyorlar "aziz yıldırım, 1 sene yattı içeride daha ne olsun, vicdanı olan hiçbir takımın taraftarı daha fazla yatmasına razı olmaz." kanunlar var. birilerinin hakkını yiyorsan karşılığında cezasını çekersin. mesela aziz'in suçu 1 sene cezayı gerektiriyorsa daha fazla yatmasın derim, ceza 1 yıl 1 hafta ise, gitsin 1 hafta daha yatsın derim. sokaktaki adamdan ne farkı var aziz'in. fatih altaylı da yazmıştı. aziz bir hafta geç içeri girsin takımın şampiyonluğunu görsün falan filan. işte bu adamların bu tiksindirici düşüce tarzları insanları nefrete iten. ne farkı var aziz yıldırım'ın?! neden bir hafta geç girebiliyor. sıradan bir vatandaş diyebiliyor mu benim kızımın haftaya düğünü var onu göreyim sonra hapise geleyim?! sikeyim sizin adalet anlayışınızı. güçlülerin hukuku.
bir yandan hala sonlandırılamayan bir şike süreci var. hem de aralarında ligin şu an ilk iki sırasında bulunan takımlar var. iyi veya kötü bir şekilde bitirilmesi lazım bu konunun.
amaaan sıkıcı işler işte...
şunları göze alırsak o kadar da yerin dibine sokulacak bir durum yok ortada:
- ligin başında hocası değişen bir takım galatasaray (giden hoca da en nüfuzlu yerli hoca fatih terim, gelen ilk kez türkiye'de çalışacak olan bir avrupalı mancini)
- 3 kulvarda yarışan bir takım galatasaray (ligde ikincilik için mücadele veriyor, türkiye kupası finalinde, şampiyonlar ligi'nde gruplardan çıktı)
- fenerbahçe ve beşiktaş tüm sezon tek kulvarda mücadele veren rakipler
- rakiplerin tff, medya tarafından en yüksek desteği gördüğü zamanlar
taraftarın yönetim, teknik heyet ve futbolcu eleştirilerine hak verebilirim. ruhsuzluğa isyanı anlayabilirim. her taraftarın abartmadığı sürece bunlara üzülme, bunları eleştirme hakkı vardır. kulübe bu kadar yüklenilmesinin temelinde sezon başı takımdan beklentilerin yüksek olması olduğunu düşünüyorum. üstüne tam da lig başında sancılı bir fatih terim süreci yaşanınca resmen travma geçirdi taraftar. şımarık çocuklar gibi. bu günler de geçecek. yönetim gider, teknik direktör gider, oyuncular değişir. hep böyle oldu bu. her zaman gül dökülmüş yollarda yürümeyeceğiz. o yüzden o zamanlarda anın tadını çıkarmak lazım.
ama her ne sebeple olursa olsun takımın kaybetmesini hatta fark yemesini isteyenleri gördükçe midem bulanıyor. kağıt üstünde yapılan planlar pratikte tutmayabiliyor. yapacak bir şey yok.
ligin ikinci yarısının başında fenerbahçe puan kaybı yaşayınca futbolcularının feryat figan çırpınışlarını hatırlayın. yeter bitsin bu işkence puanları eşitleyin rahatlayalım diyorlardı. sonra bizimkiler tüm ikramları geri çevirdiler. bakmayın siz beşiktaş'la fenerbahçe'nin ilk iki sırada olduklarına. bu adamlar 2-3 kulvarda dans etseler ne olurdu ligin hali görürdük. türk futbolunun aşması gereken bir konu ama halen gücümüz yetmiyor. zor bu işleri kotarmak. sakatlıklar, konsantrasyon zorlukları, yorgunluklar... mesela 2 sene önce bizim avantajımızdı bu. sadece lige konsantreydik. neymiş beşiktaş dar kadroyla oynuyormuş, sahası yokmuş; fenerbahçe 3 temmuzdan beri neler yaşamış neler. yahu beşiktaş dediğin takım üzerinde baskının en az olduğu takım. kimsenin bir beklentisi yok. genç topçular iki güzel top çevirseler taraftarları fit zaten. fenerbahçe dediğin 3 temmuzdan beri son 15 senede aziz yıldırım'ın yarattığı medya ve tff desteğini en üst düzeye taşıdı. tff statlarda içinde "şike" iması olan tezahüratları yasakladı daha ne olsun!
bugün gelinen noktada aziz yıldırım halk kahramanı yapılıyor. demin tv'de konuşuyorlar "aziz yıldırım, 1 sene yattı içeride daha ne olsun, vicdanı olan hiçbir takımın taraftarı daha fazla yatmasına razı olmaz." kanunlar var. birilerinin hakkını yiyorsan karşılığında cezasını çekersin. mesela aziz'in suçu 1 sene cezayı gerektiriyorsa daha fazla yatmasın derim, ceza 1 yıl 1 hafta ise, gitsin 1 hafta daha yatsın derim. sokaktaki adamdan ne farkı var aziz'in. fatih altaylı da yazmıştı. aziz bir hafta geç içeri girsin takımın şampiyonluğunu görsün falan filan. işte bu adamların bu tiksindirici düşüce tarzları insanları nefrete iten. ne farkı var aziz yıldırım'ın?! neden bir hafta geç girebiliyor. sıradan bir vatandaş diyebiliyor mu benim kızımın haftaya düğünü var onu göreyim sonra hapise geleyim?! sikeyim sizin adalet anlayışınızı. güçlülerin hukuku.
bir yandan hala sonlandırılamayan bir şike süreci var. hem de aralarında ligin şu an ilk iki sırasında bulunan takımlar var. iyi veya kötü bir şekilde bitirilmesi lazım bu konunun.
amaaan sıkıcı işler işte...