2
amatör ruha sahip iken tadından yenmeyen basketbol idi. hiçbir zaman iyi bir basketbol seyircisi olamadım ama lisede iken o zamanların en iyileri ülker-efes maçlarına giderdik, ne gürültü çıkardı ne patırtı ( elbette bu iki kulübün taraftarı olmaması faktörü önemli).
derken yıllar geçti, kulüplerimiz yatırımlar yapmaya başladı basketbol için. yeterli bütçe ayrılmadığı için şirketlerin sponsporlukları yerlerini birleşmelere bıraktı. ama tüm bu yatırımların, basketbolun insanların ilgi odağı haline getirilmesinin eksi sonuçları da geldi fazla zaman geçmeden. insanlar basketbol maçlarına gidip kadın sporculara küfretmeyi marifet saymaya başladılar, taraftarlık sanmaya başladılar, oysa bayan basketbol dünyası oldukça küçüktü, kendi yağı ile kavrulan bir dünya işte, bir oyuncu bugün bizde, yarın diğer takımda idi.
basketbola yatırım yapıldıkça takdir ettik kulüpleri de, bu yapılan yatırımlar iyi kötü sonuçlarını göstermeye başlayınca, basketbolun seyirci kitlesi de değişiverdi. futbol seyircisine laf etmek değil niyetim, ben de basketbol seyircisi sayılmam, aslında tam manası ile bir futbol seyircisiyim. ancak insan futboldaki kabullenmişliğini basketbolda yaşayamıyor, en azından benim için öyle. ben o minnacık salonlarda olanları görünce içim ürperiyor, nereye gidiyor basketbolumuz diye üzülüyorum.
artan basketbolsever sayısı filan değil aslında, futbol maçı olmayınca ne yapsak diye düşünüp basket maçlarına gelen, bilet almaya bile tenezzül etmeyip biletli seyircilerin hakkını sömürerek nefretlerini kusmaya gelen taraftar grupları. "basketbol maçına para mı verilir" diye içeri dalıp, sayı olunca gol diye bağıran tipler. kendi kulübünün takımını desteklemekten öte karşı taraftaki armaya küfretmeye gelen tipler, yoksa kimse avrupa maçlarının bile boş salonda oynanmasının mantığını açıklayamaz. kulüpler bu tiplere el atmazsa daha çok canı yanacak basketbolun bu ülkede.
elbette atılımlar olumlu bir şekilde seyirciyi basketbola da yöneltebiliyor ama ne yazık ki diğer profilin yanında bu kişiler harcanıp gidiyor. bu konuda iş büyük kulüplere ve federasyona düşer, basketbola ilginin çekilmesi, gerçekten bu sporu yapmaktan ve izlemekten keyif alan nesillerin oluşması için birileri bir şeyler yapmalı. ben bir gün bir kızım olduğunda güvenle ona salonda derbi izletmeyi ve yaşı ilerleyince aklım onda kalmadan maça gidişini izlemeyi çok istiyorum. özellikle kızım dedim çünkü futboldaki olumsuzluklardan zaten yeterince çile çekmiş ve en azından basket maçlarına giden bayan taraftar sayısı da türk basketbolunun bu durumundan dolayı azalmakta.
derken yıllar geçti, kulüplerimiz yatırımlar yapmaya başladı basketbol için. yeterli bütçe ayrılmadığı için şirketlerin sponsporlukları yerlerini birleşmelere bıraktı. ama tüm bu yatırımların, basketbolun insanların ilgi odağı haline getirilmesinin eksi sonuçları da geldi fazla zaman geçmeden. insanlar basketbol maçlarına gidip kadın sporculara küfretmeyi marifet saymaya başladılar, taraftarlık sanmaya başladılar, oysa bayan basketbol dünyası oldukça küçüktü, kendi yağı ile kavrulan bir dünya işte, bir oyuncu bugün bizde, yarın diğer takımda idi.
basketbola yatırım yapıldıkça takdir ettik kulüpleri de, bu yapılan yatırımlar iyi kötü sonuçlarını göstermeye başlayınca, basketbolun seyirci kitlesi de değişiverdi. futbol seyircisine laf etmek değil niyetim, ben de basketbol seyircisi sayılmam, aslında tam manası ile bir futbol seyircisiyim. ancak insan futboldaki kabullenmişliğini basketbolda yaşayamıyor, en azından benim için öyle. ben o minnacık salonlarda olanları görünce içim ürperiyor, nereye gidiyor basketbolumuz diye üzülüyorum.
artan basketbolsever sayısı filan değil aslında, futbol maçı olmayınca ne yapsak diye düşünüp basket maçlarına gelen, bilet almaya bile tenezzül etmeyip biletli seyircilerin hakkını sömürerek nefretlerini kusmaya gelen taraftar grupları. "basketbol maçına para mı verilir" diye içeri dalıp, sayı olunca gol diye bağıran tipler. kendi kulübünün takımını desteklemekten öte karşı taraftaki armaya küfretmeye gelen tipler, yoksa kimse avrupa maçlarının bile boş salonda oynanmasının mantığını açıklayamaz. kulüpler bu tiplere el atmazsa daha çok canı yanacak basketbolun bu ülkede.
elbette atılımlar olumlu bir şekilde seyirciyi basketbola da yöneltebiliyor ama ne yazık ki diğer profilin yanında bu kişiler harcanıp gidiyor. bu konuda iş büyük kulüplere ve federasyona düşer, basketbola ilginin çekilmesi, gerçekten bu sporu yapmaktan ve izlemekten keyif alan nesillerin oluşması için birileri bir şeyler yapmalı. ben bir gün bir kızım olduğunda güvenle ona salonda derbi izletmeyi ve yaşı ilerleyince aklım onda kalmadan maça gidişini izlemeyi çok istiyorum. özellikle kızım dedim çünkü futboldaki olumsuzluklardan zaten yeterince çile çekmiş ve en azından basket maçlarına giden bayan taraftar sayısı da türk basketbolunun bu durumundan dolayı azalmakta.