• 8614
    ümit karan'lı necati ateş'li hakan şükür'lü yıllarını özlediğim takım.

    92 doğumluyum. biz futbolu konuşmaya-yaşamaya başladığımızda galatasaray; birkaç sene önce uefa kupasını türkiye'ye getirerek türk insanına unutulmaz anlar yaşatmış bir takımdı. uefa kupasını kazanan kadroyu da izlemiştik fakat bizim dönemimiz tam da bundan sonra başlamıştı.

    kulüp avrupa'da zirveye çıktığımız günlerden sonra maddi açıdan zor dönemlerden geçmeye başlamıştı. birkaç yıl önce avrupa'yı dize getiren koskoca galatasaray ne doğru düzgün futbolcular getirebiliyordu ne de adına yakışır futbol oynayabiliyordu.

    takımın içinde eski dönemden kalma efsane olarak adlandırılabilecek futbolcular vardı. hakan şükür, arif erdem, bülent korkmaz, ergün penbe, hasan şaş...

    ...ve bu kemik futbolculara zamanla eklemlenen ümit karan, necati ateş, ayhan akman...

    mazlum edebiyatı yapmak istemiyorum fakat takımın kendine has asil bir burukluğu vardı. geçmişi başarılarla dolu fakat oldukça zor günler geçiren..

    işte bu günler içinde galatasaray her geçen gün avrupa'dan yavaş yavaş kopsa da türkiye ligi'nde iddiasını sürdüren bir takım görünümündeydi.

    rakip fenerbahçe parayı basıp van hoijdonk'ları alex'lerı anelka'ları roberto carlos'ları bir bir getirirken biz inamato, prates, heinz gibi adını duymadığımız futbolcuları tanımak için hergün spor gazetelerini arşınlardık.

    fakat bazen öyle şeyler olurdu ki eminim ki alex'in attığı hiçbir gol fenerbahçe taraftarına bu tadı yaşatamamıştır.

    ezeli rakip anelka'ya milyon dolarlar verirken biz 3. sınıf bir fransız takımından ribery diye bir oyuncu getirirdik mesela. tüm futbol camiası bu duruma bıyık altından gülerken ribery ilk maçında ortalığı sallayarak sansasyonel bir durum yaşatırdı.

    bir taraf alex diğer taraf sergen ile öttürürken biz partizan'dan sasa ilic diye bir adam bulurduk. öyle bir sahiplenirdik ki galatasaray için hırsından göz yaşı dökerdi bu adam.

    o meşhur 16 dakikada yaşadıklarımızı hiçbir takım taraftarı anlayamaz mesela.

    son 6 maça yerli oyuncularla teknik direktörsüz çıkıp şampiyon olmak ne demek kimse bilmez.

    benim çocukluğumun takımı galatasaray başına gelen her şeye rağmen ailesi için dik durmaya çalışan baba gibidir. bizi şımartmasa da yüzümüzü hep güldürmüştür.

    edit: ümit karan'ın gol sevinci, deplasman tribününün sevinci her şeyi özetlemeye yetiyor aslında.

    http://www.youtube.com/watch?v=YXxKH9hCs58
App Store'dan indirin Google Play'den alın