2835
reisçiliği, karaborsayı ve eşkiyalığı bir kenara bıraksalar bünyelerindeki insanların en az yüzde yetmişi tasfiye olur. oturup burada sosyolojik analiz yapacak halim yok lakin; bu insanların galatasaray'a ve galatasaray tribününde yer almaya atfettikleri anlam, yetiştikleri yer, toplumun hangi katmanından geldikleri ve o katman içerisinde yaşarken ne gibi sıkıntılarla karşılaştıkları gibi bir çok konu var üzerinde durulması gereken. soruna odaklı konuşacaksak; evet, zarar verdikleri çok fazla şey var. ancak; gerçek bir analiz yapmak gerekirse eğer; çok uzun uzadıya ve sabırlı bir tarafsızlıkla konuşmak lazım.
size şu kadarını söyleyebilirim fakat, büyük bir kısmı -en azından yarısından fazlası- o bilip övdüğümüz ultras temalı takıma bağlılıklarından daha farklı sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarının temini adına galatasaray tribünlerinde yer almakta. aslında "çok kötüler", "hayır, çok iyiler!" tandanslı kısır tartışmanın özü bir toplumsal -hatta sınıfsal- çatışmanın tezahürü, tribüne aks etmiş biçimi olarak geliyor bana. yine de; yaptıkları güzel işlerin hakkını teslim etmek, kötü işleri de eğip bükmeden dile getirmek düşer bizlere konuyu sadece galatasaray ekseninde konuşacaksak.
ayrıca; sabırlı bir tarafsızlıktan konu açılmışken belirtmeden geçemeyeceğim. gece maçtan dönerken telefon üzerinden sözlüğü okuyordum, şu anda kim olduğunu hatırlayamadığım bir yazar -gerçekten laf çarpmak adına falan söylemiyorum, dikkatli bakmadım yazıyı kimin yazdığına.- bir dünya eleştiri getirmiş, sonunda da seksen beşinci dakikadan sonra ölüm varmış, korku varmışı girdiler diyerek giriyi tamamlamış. eğer ironi yapmışsa; ironi yapmayı becerememekten ziyade kusuru yok ama söylediklerinde ciddi ise; müthiş bir hakkaniyetsizlik söz konusu. ben ki; mevzu bahis oluşumun tribünde gitgide kanser olmaya başladığına inanan birisiyim, tırnak içinde "düşmanıma" böyle yersiz ve iftira dolu şekilde saldırılmasını tasvip edemem. etiği, ahlakı, sokağın diliyle delikanlılığı, mertliği bir kenara bırak; bu hareketinle sen benim düşmanımı güçlendirmeye meylediyorsun. umarım sadece ironi konusunda sıkıntı yaşayan bir arkadaşımızdır kendisi.
size şu kadarını söyleyebilirim fakat, büyük bir kısmı -en azından yarısından fazlası- o bilip övdüğümüz ultras temalı takıma bağlılıklarından daha farklı sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarının temini adına galatasaray tribünlerinde yer almakta. aslında "çok kötüler", "hayır, çok iyiler!" tandanslı kısır tartışmanın özü bir toplumsal -hatta sınıfsal- çatışmanın tezahürü, tribüne aks etmiş biçimi olarak geliyor bana. yine de; yaptıkları güzel işlerin hakkını teslim etmek, kötü işleri de eğip bükmeden dile getirmek düşer bizlere konuyu sadece galatasaray ekseninde konuşacaksak.
ayrıca; sabırlı bir tarafsızlıktan konu açılmışken belirtmeden geçemeyeceğim. gece maçtan dönerken telefon üzerinden sözlüğü okuyordum, şu anda kim olduğunu hatırlayamadığım bir yazar -gerçekten laf çarpmak adına falan söylemiyorum, dikkatli bakmadım yazıyı kimin yazdığına.- bir dünya eleştiri getirmiş, sonunda da seksen beşinci dakikadan sonra ölüm varmış, korku varmışı girdiler diyerek giriyi tamamlamış. eğer ironi yapmışsa; ironi yapmayı becerememekten ziyade kusuru yok ama söylediklerinde ciddi ise; müthiş bir hakkaniyetsizlik söz konusu. ben ki; mevzu bahis oluşumun tribünde gitgide kanser olmaya başladığına inanan birisiyim, tırnak içinde "düşmanıma" böyle yersiz ve iftira dolu şekilde saldırılmasını tasvip edemem. etiği, ahlakı, sokağın diliyle delikanlılığı, mertliği bir kenara bırak; bu hareketinle sen benim düşmanımı güçlendirmeye meylediyorsun. umarım sadece ironi konusunda sıkıntı yaşayan bir arkadaşımızdır kendisi.
