20
eylemlerin başından beri eylemlere katıldım. bir kez bile galatasaray forması giymedim. zira önemli olan hangi takımlı, hangi partili, hangi okullu veya hangi fraksiyondan olduğun değil, neye karşı olduğundur. o kitleleri bir gruptan olduğu için sevmiyoruz, doğruyu savunduğu için seviyoruz. ben isterdim ki; alanda hiçbir parti, şahıs veya ideolojinin pankartı, resmi ve yazısı olmasın. biji serok apo diye bağıranlar ne kadar yanlış yaptıysa, mustafa kemal'in askerleriyiz diyenler o kadar hata yaptı. o alandaki özgür insanlar kimsenin reklamını yapmak için toplanmadılar, kimsenin askeri değiller. o alandaki tarafsız insanları kendi tarafına çekme amacı taşıyan girişimler, eylemin geleceği ile ilgilenmek yerine kendi ideolojisinin geleceği ile ilgilienen kariyerist örgütlenmelerin işidir. çarşı da kariyerizm yapmıştır. bununla beraber siyasi partiler kadar da mide bulandırıcı değildir. tribün insanı genellikle apolitiktir ve arma sevdalısıdır, kendi armasını öne koymak en önemli hedefidir. ama sırf çarşının öne çıkışı sebebiyle kendi değerlerini yok sayarsan bir kaç gün sonra pişman olabilirsin. senin renk aşkın istediğin zaman değiştirebileceğin birşey olsaydı her sene başka bir takım tutabilirdin. o sempati duyduğun insanlar demokrat özellikleri ile ön plandalar, çarşılı veya beşiktaşlım olmalarıyla değil. "ya allah, bismillah, allahuekber" diye bağıran, eboue'ye maymun sesi çıkaran, sahaya dalıp futbolcu dövmeye çalışan, ana avrat küfür eden insanlar ile o barikkatta çatışan insanlar aynı mı? e o pislik yapanlara da sorsan çarşılıyız der? bu iki ayrımı yapıp, çarşı'nın demokrat grubuna saygı duymak yeter bence. bırakalım galatasaraylılar yine galatasaraylı olarak kalsınlar.