3163
ah be küçük kız...
esmer kız, yüreği büyük kız. fön çekilip, aralarına gölge attırılmış saçlara güzel denilirken, senin saçlarına ne sıfat uygun görülmeli? siyahın yüzyıllardır lanetlenmiş makus talihi teninde kimlik bulmuş. sarışınlara güzel deniyor ise senin toprak tenine ne demeli? kollarındaki yara bereler, düşe kalka yaşanan hayatın yansıması; belli. o yansımanın bende yarattığı gölge niye büyük bu denli?
ah be küçük kız...
ne güzel dökülüyor ağzından o kelimeler; en büyük galata başka büyük yok... ne keyif, duyabilmek o kelimeleri. duymuş gibi 'tümörünüz iyi huylu çıktı' cümlesini, duymuş gibi 'seni seviyorum' kelimeler birliğini. ben yokuş aşağı giderken bir hıdrellez gecesi, sen yukarı çıkıyordun güzel kız. küçük kız. hissettikleriyle, hissettirdikleriyle büyük kız. öyle bir yukarıydı ki çıktığın yer; ulaşılması imkansız, arş, sınırsız. hıdrellez gecesi dilek tutulur. tuttuğun dilek şampiyonluk muydu be güzel kız. hıdrellez gecesi maya katılmadan yoğurt yapılır; umudun muydu, maya niyetine kattığın şampiyonluğa da; tuttu be çelimsiz kız? çelimsiz hayatında çalım mıydı bu şampiyonluk, belini mi kırdın savunmanın, feleğin, mutsuzluğun ve umutsuzluğun?
ah be küçük kız...
bileğindeki sarı kırmızı şerit, seni doğuran ananın hangi ördüğü kazağın, ceketin arda kalanlarından bürülmüş, boyna geçirileni can alırken, senin bileğine geçirdiğin o ilmek nasıl bir sevdaya can vermiş?
ah be küçük kız...
ne diye bu kadar seviniyorsun; ayakkabılarının burnu patlamış? ne diye bu kadar seviniyorsun; eşofman altının dizi çıkmış, yenisi gerek? küçük kız... ne diye bu kadar seviyorsun; çilekli, limonlu meybuz mu gördün sarı kırmızıda, ne diye bu kadar seviyorsun; dondurma, gazoz markası mı sandın cimbom kelimesini?
ah be küçük kız...
hiç görmediğin bir yerde ve zamanda, ağlattın hiç tanımadığın birilerini; ama sen hep gül, hep mutlu ol, hep şampiyon ol emi...
* * *
esmer kız, yüreği büyük kız. fön çekilip, aralarına gölge attırılmış saçlara güzel denilirken, senin saçlarına ne sıfat uygun görülmeli? siyahın yüzyıllardır lanetlenmiş makus talihi teninde kimlik bulmuş. sarışınlara güzel deniyor ise senin toprak tenine ne demeli? kollarındaki yara bereler, düşe kalka yaşanan hayatın yansıması; belli. o yansımanın bende yarattığı gölge niye büyük bu denli?
ah be küçük kız...
ne güzel dökülüyor ağzından o kelimeler; en büyük galata başka büyük yok... ne keyif, duyabilmek o kelimeleri. duymuş gibi 'tümörünüz iyi huylu çıktı' cümlesini, duymuş gibi 'seni seviyorum' kelimeler birliğini. ben yokuş aşağı giderken bir hıdrellez gecesi, sen yukarı çıkıyordun güzel kız. küçük kız. hissettikleriyle, hissettirdikleriyle büyük kız. öyle bir yukarıydı ki çıktığın yer; ulaşılması imkansız, arş, sınırsız. hıdrellez gecesi dilek tutulur. tuttuğun dilek şampiyonluk muydu be güzel kız. hıdrellez gecesi maya katılmadan yoğurt yapılır; umudun muydu, maya niyetine kattığın şampiyonluğa da; tuttu be çelimsiz kız? çelimsiz hayatında çalım mıydı bu şampiyonluk, belini mi kırdın savunmanın, feleğin, mutsuzluğun ve umutsuzluğun?
ah be küçük kız...
bileğindeki sarı kırmızı şerit, seni doğuran ananın hangi ördüğü kazağın, ceketin arda kalanlarından bürülmüş, boyna geçirileni can alırken, senin bileğine geçirdiğin o ilmek nasıl bir sevdaya can vermiş?
ah be küçük kız...
ne diye bu kadar seviniyorsun; ayakkabılarının burnu patlamış? ne diye bu kadar seviniyorsun; eşofman altının dizi çıkmış, yenisi gerek? küçük kız... ne diye bu kadar seviyorsun; çilekli, limonlu meybuz mu gördün sarı kırmızıda, ne diye bu kadar seviyorsun; dondurma, gazoz markası mı sandın cimbom kelimesini?
ah be küçük kız...
hiç görmediğin bir yerde ve zamanda, ağlattın hiç tanımadığın birilerini; ama sen hep gül, hep mutlu ol, hep şampiyon ol emi...
* * *