1201
türk futbol izleyicisinin, yorumcularının, en başta galatasaray taraftarlarının aslında futbola ne kadar eksik bir bakış açısıyla baktıklarını anlamamızı sağlamıştır son haftalardaki görüntüsüyle. bunda sadece yükselen formu değil, şekillenmeye başlayan "takım içi rolü" etkili olmuştur.
ilk geldiği günden beri nedenini anlayamadığım bir şekilde cassio lincoln ile, alex'le hatta arda ile kıyaslanıyor. tabata'yı bile araya sıkıştıranları gördüm. ancak hep şu kapıya çıkıyordu elano yorumları; "yerine geldiği lincoln'ün 3 te biri bile değil". iyi de bu adamın yeni bir lincoln ya da bir alex, hatta hagi olduğunu kim söyledi ki. bunu çıkartanlar kendi kafalarında bir elano profili yarattılar ve onu görmek istedikleri şekilde gördüler. elano'nun kıyas edildiği oyuncular gibi tipik bir forvet arkası, serbest roldeki bir oyuncu olmadığını anlamaları aylar sürdü. belki de yıllar sürebilir onu da bilemiyorum. herkesin düştüğü yanılgı şu oldu elano ile alakalı olarak. özellikle lincoln'den boşalan pozisyon için gelinde (pozisyon diyorum ancak bu yabancı kontenjanı açısından) herkes ondan lincoln'ün yaptıklarını, gösterişli futbol, dribling, kısaca futbolun tamamen ofansif tarafını bekledi. uç bir örnek vermem gerekirse, milan'daki ronaldinho profiliydi beklenen. aslında lincoln'ün stili, oyun tarzı, saha içi rolü de ona yatkındı zaten. oyunun sistem ve taktiksel tarafından tamamen ayrıştırılmış, teknik direktörününün kendisine sunduğu sonsuz yetkiyle saha içinde büyük bir özgürlüğe, serbestliğe kavuşmuş bir oyun düzeni... ancak elano'nun durumu, oyun karakteri, gerek brezilya milli takımından, gerek donetsk'ten gerekse manchester city'den bildiğimiz üzere bu şekilde değildi. o, eşleştirildiği licnoln gibi, milan'lı ronaldinho stilinden uzak, daha dengeli tipik bir orta alan oyun kurucusuydu. kısaca lincoln, milan'dan ronaldinho ise, elano, yine milan'dan andrea pirlo'ydu. kale önünde yaratıcılığıyla sürekli arayan değil daha çok savunmanın hemen önüne gelip atakları başlatan, takımı yönlendiren gerçek bir saha içi lideri... bunu anlamak, elano'nun bir serbest rol oyuncusu olmadığını, milan'daki ronaldinho rolüyle bezenmediğini, zaten oyun karakterinin buna el vermediğini, onun bir pirlo, xavi tarzı bir orta alan oyuncusu olduğunun ayırdına varabilmemiz henüz yeni birşey. ki tüm bu kavram kargaşalarına dayanarak onun linolcn gibi bir yıldız olmadığını söyleyenlerde olmuştu. brezilya milli takımında oynamakta olan, sezon başından beri galatasaray'da forma giyen bir oyuncunun raolünü, stilini yeni yeni anlayabiliyor olmamız gerçekten çok enteresan. atom parçalanmıyor ortada, futbol basit bir oyun ve elano'da kabul edilmediği gibi işini harika bir basitlikle sunuyor şimdilerde.
henüz bir ay öncesine kadar elano hakkında yazdığım bir entry, en beğenilmeyenlere girmişti. o zaman da kötü bir oyuncu olduğunu da söylememiştim hani. sadece kendisinden beklenenleri veremediğini, konsantre olmakta zorlandığını, sorumluluk almadığından dem vurmuştum. ki o zamanlarda da gerçekten öyleydi, gerçek bu. sadece maç içinde iki üç 50-60 metre ters top atınca herkeste bir "ohaaa" havası oluşuyordu. ancak bunlara alışık olmamız gerekirdi. ancak şimdilerde tipik rolünde, konsantre ve fizik gücü yerinde bir elano'nun takımın gerçek maestrosu olmaya çok yaklaştığı, galatasaray'ın yıllar yılı aradığı yeni oyun kurucu olma yolunda önemli adımlar attığını söyeleyebiliriz. işte bir iki ay önce elano'yu eleştirirken bunları yapabileceğini, hatta bundan bile çok daha fazlasını yapacak kapasiteye sahip olduğunu bildiğim için söylüyordum. bu söylediklerimi beğenmeyenler de ondan hala bir lincoln, alex rolü bekliyorlardı ki onların da sözüne gelmedi elano futbolu. ondan beklentilerim de tam bu yöndeydi ve onları da vermeye başladı. galatasaray yıllar yılı aradığıoyun kurucuyu buldu tezinden de "yeni hagi'miz" sonucu çıkartmasın kimse. onun için tugay kerimoğlu'nun bir üst kademesi olduğunu, ve günümüz futbolunda 10 numaraların oyun kurucu değil, daha çok serbest rol oyuncuları olduğunu söyelemek sanırım yanlış olmaz. çünkü ne lincoln ne de alex de souza oyun kurucu. kim bilir belki de istem dışı rol çıkartmıştır bu transfer. bir lincoln serbestisi beklerken yılların kanayan yarası, gerçek ön libero oyun kurucusunu bulmak piyangodan çıkmış gibi. kimileri hala onu lincoln ile kıyaslayabilirler. atış serbest.
ilk geldiği günden beri nedenini anlayamadığım bir şekilde cassio lincoln ile, alex'le hatta arda ile kıyaslanıyor. tabata'yı bile araya sıkıştıranları gördüm. ancak hep şu kapıya çıkıyordu elano yorumları; "yerine geldiği lincoln'ün 3 te biri bile değil". iyi de bu adamın yeni bir lincoln ya da bir alex, hatta hagi olduğunu kim söyledi ki. bunu çıkartanlar kendi kafalarında bir elano profili yarattılar ve onu görmek istedikleri şekilde gördüler. elano'nun kıyas edildiği oyuncular gibi tipik bir forvet arkası, serbest roldeki bir oyuncu olmadığını anlamaları aylar sürdü. belki de yıllar sürebilir onu da bilemiyorum. herkesin düştüğü yanılgı şu oldu elano ile alakalı olarak. özellikle lincoln'den boşalan pozisyon için gelinde (pozisyon diyorum ancak bu yabancı kontenjanı açısından) herkes ondan lincoln'ün yaptıklarını, gösterişli futbol, dribling, kısaca futbolun tamamen ofansif tarafını bekledi. uç bir örnek vermem gerekirse, milan'daki ronaldinho profiliydi beklenen. aslında lincoln'ün stili, oyun tarzı, saha içi rolü de ona yatkındı zaten. oyunun sistem ve taktiksel tarafından tamamen ayrıştırılmış, teknik direktörününün kendisine sunduğu sonsuz yetkiyle saha içinde büyük bir özgürlüğe, serbestliğe kavuşmuş bir oyun düzeni... ancak elano'nun durumu, oyun karakteri, gerek brezilya milli takımından, gerek donetsk'ten gerekse manchester city'den bildiğimiz üzere bu şekilde değildi. o, eşleştirildiği licnoln gibi, milan'lı ronaldinho stilinden uzak, daha dengeli tipik bir orta alan oyun kurucusuydu. kısaca lincoln, milan'dan ronaldinho ise, elano, yine milan'dan andrea pirlo'ydu. kale önünde yaratıcılığıyla sürekli arayan değil daha çok savunmanın hemen önüne gelip atakları başlatan, takımı yönlendiren gerçek bir saha içi lideri... bunu anlamak, elano'nun bir serbest rol oyuncusu olmadığını, milan'daki ronaldinho rolüyle bezenmediğini, zaten oyun karakterinin buna el vermediğini, onun bir pirlo, xavi tarzı bir orta alan oyuncusu olduğunun ayırdına varabilmemiz henüz yeni birşey. ki tüm bu kavram kargaşalarına dayanarak onun linolcn gibi bir yıldız olmadığını söyleyenlerde olmuştu. brezilya milli takımında oynamakta olan, sezon başından beri galatasaray'da forma giyen bir oyuncunun raolünü, stilini yeni yeni anlayabiliyor olmamız gerçekten çok enteresan. atom parçalanmıyor ortada, futbol basit bir oyun ve elano'da kabul edilmediği gibi işini harika bir basitlikle sunuyor şimdilerde.
henüz bir ay öncesine kadar elano hakkında yazdığım bir entry, en beğenilmeyenlere girmişti. o zaman da kötü bir oyuncu olduğunu da söylememiştim hani. sadece kendisinden beklenenleri veremediğini, konsantre olmakta zorlandığını, sorumluluk almadığından dem vurmuştum. ki o zamanlarda da gerçekten öyleydi, gerçek bu. sadece maç içinde iki üç 50-60 metre ters top atınca herkeste bir "ohaaa" havası oluşuyordu. ancak bunlara alışık olmamız gerekirdi. ancak şimdilerde tipik rolünde, konsantre ve fizik gücü yerinde bir elano'nun takımın gerçek maestrosu olmaya çok yaklaştığı, galatasaray'ın yıllar yılı aradığı yeni oyun kurucu olma yolunda önemli adımlar attığını söyeleyebiliriz. işte bir iki ay önce elano'yu eleştirirken bunları yapabileceğini, hatta bundan bile çok daha fazlasını yapacak kapasiteye sahip olduğunu bildiğim için söylüyordum. bu söylediklerimi beğenmeyenler de ondan hala bir lincoln, alex rolü bekliyorlardı ki onların da sözüne gelmedi elano futbolu. ondan beklentilerim de tam bu yöndeydi ve onları da vermeye başladı. galatasaray yıllar yılı aradığıoyun kurucuyu buldu tezinden de "yeni hagi'miz" sonucu çıkartmasın kimse. onun için tugay kerimoğlu'nun bir üst kademesi olduğunu, ve günümüz futbolunda 10 numaraların oyun kurucu değil, daha çok serbest rol oyuncuları olduğunu söyelemek sanırım yanlış olmaz. çünkü ne lincoln ne de alex de souza oyun kurucu. kim bilir belki de istem dışı rol çıkartmıştır bu transfer. bir lincoln serbestisi beklerken yılların kanayan yarası, gerçek ön libero oyun kurucusunu bulmak piyangodan çıkmış gibi. kimileri hala onu lincoln ile kıyaslayabilirler. atış serbest.