herkesin – haklı olarak- istifasını beklediği gibi benim de istifasını beklediğim otuz altıncı galatasaray başkanı. geçtiğimiz mayıs ayından günümüze kadar süre gelen başkanlığında skandal hataları olmuştur, yok demiyorum ancak transfer konusunda haksız yere eleştirildiğini düşünüyorum. dönemi boyunca yaptığımız transferlere bir göz atalım.
(bkz:
lukas podolski): takımın skor yükünü taşıyacak bir oyuncuydu. hamza hoca’nın oynatmak istediği oyun şablonuna da uyuyordu. nitekim sezon başında ciddi katkı verdi. hamza hocanın gidişi ve mustafa hoca’nın gelişi ile takımca bocaladığımız dönemde kendisinin de haliyle performansı düştü. fakat bu yine de kaliteli bir oyuncu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. ayrıca bonservisi de oldukça düşüktü. bence, podolski başarılı transferdir.
(bkz:
lionel carole): takımın son yıllardaki en iyi transferi. tabii ki fayda-maaliyet açısından. takımın ‘asker’ ihtiyacını giderecek oyunculardan birisiydi. hamza hoca’nın kötü antrenman metodlarının kurbanı olmasaydı, bu sene çok daha iyi bir grafik çizebilirdi. önümüzdeki sene iyi bir kondisyoner ile ben carole’ün performansını ikiye üçe katlayacağına inanıyorum. onu da başarılı transfer kategorisine yerleştiriyorum.
(bkz:
jose rodriguez): real madrid altyapısından yetişmiş, genç bir ispanyol oyuncu için oldukça düşük bonservisle transfer edildi. hamza hoca’nın pasa dayalı oyun sisteminde de kendisi verimli olabilirdi, kaldı ki oluyordu. sezon başındaki real madrid maçını hatırlayın yüzde doksandört pas yüzdesiyle oynamıştı. daha sonra tıpkı poldi de olduğu gibi o da takımın bocaladığı dönemde silinip gitti. ancak 21 yaşında potansiyel vadeden bir oyuncu için başarısız transfer diyemeyiz. şuan için bal gibi de başarılı transferdir.
(bkz:
jem paul karacan): başarısız transfer. net olarak. ancak bu transferin de hamza hoca’nın özel direktifiyle yapıldığına inanıyorum.
(bkz:
cenk gönen): yedek kaleci olarak alınabilecek en iyi isimlerden biriydi. başarılı transfer.
(bkz:
bilal kısa): geldiğinde otuzbilmemkaç yaşında adam, galatasarayın parasını sömürmeye geldi falan deniyordu. pirlo denilerek dalga geçiliyordu, tabii bunda fenerbahçenin arka arkaya patlattığı yıldız transferlerden sonra bizim bilal’i transfer etmemizin de etkisi büyük. ama bilal, sezon boyunca aldığı paranın hakkını vererek oynadı. hamza hoca’nın özel olarak istemesiyle geldi belki ama hamza hoca gittikten sonra da salmayarak topunu oynamaya baktı. bonservissiz transfer edildiğini de unutmamak gerek. başarılı transferdir.
(bkz:
jason denayer): kim ne diyebilir ki? yıllar sonra –mevcut eksikliklerini de giderdikten sonra- kendisini avrupanın dev klüplerinde izleyeceğiz. fakat buna rağmen sezon boyunca sakatlıklardan bir türlü kendini kurtaramayışı, kendisini başarısız transferler arasına sokabilir. göz zevki olarak çoğu kez orgazm etmişliği de var beni, o yüzden başarısız transfer demeye vicdanım el vermedi. keşke birlikteliğimiz yıllarca sürse. başarıl transfer.
(bkz:
kevın grosskreutz): kadro ihtiyacı olarak tam aradığımız oyuncuydu. ilk paragrafta bahsettiğim, yönetimin skandal hatalarından biri de maalesef kendisiyle yaşandı. eminim ki, sezon başından bu yana sağlıklı bir şekilde elimizde olsaydı kevın, her şey farklı olurdu. ama olmadı, başarısız transfer.
(bkz:
martin linnes): avrupa’nın en potansiyelli sağ beklerinden birisi kattık kadromuza. eğer kendisi gitmek istemez ve iyi bir teknik direktörle anlaşırsak linnes’e buralarda çok methiyeler düzelir. başarılı transferdir linnes de.
(bkz:
ryan donk): vurdumduymaz, gamsız oyuncu. geçtiğimiz yazdan bu yana yapılan en anlamsız, en saçma, en berbat transfer. oyunculuğun kötülüğünü geçtim, altı ay sonra sözleşmesi bitecek oyuncuya iki buçuk milyon euro bonservis vermek nedir. net, başarısız transferdir.
böyle yani arkadaşlar, dursun aydın özbek yönetiminin yaptığı dokuz transferden, yedisine başarılı ikisine başarısız diyoruz. ben bu entryi niye yazdım, sözlükte transfer sezonuna kendisiyle girersek hiç girmeyelim diyenler bir hayli fazla olduğu için yazdım. kendisiyle girmesek daha iyi olur transfer sezonuna tamam ama girersek de felaket olmaz, sanırım. iyi bir hocayla anlaşmak şartıyla tabii.