resim
Didier Yves Drogba Tébily
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Santrfor
Yaş:46
Boy:1.89
Uyruk:Fildişi Sahili
  • 6570
    türkiye ligine fazlasıyla ağır kaçmış bir oyuncuydu. dün gece sahur vakti nostaljik şeyler deneyip 2013’deki maçlarımızın özetlerini izledim, adam ülkedeki istisnasız her stopere bebe muamelesi yapmış. 34 yaşındaki hali bile birçok genç stoperi üstüste koymasına engel olamamış. gol pozisyonlarında genel olarak şansızlıklar yaşamış yoksa devre arası gelip 20 gole çok rahat ulaşabilirmiş. bir de daha çok burak yılmaz’a asist yapmakla uğraşmış. burak’ın şu anki olgunluğuna etkisinin sanılandan fazla olduğunu düşünüyorum. yani en az 5-6 asist yapmış burak’a, bir o kadar da asiste dönüşememiş %100 pozisyonları var ama gelin görün ki aynı şeyi burak hiç yapmamış, sanıyorum drogba’nın ilk maçı olan akhisar maçı hariç asisti yok burak’ın.

    1-2 sene daha çok rahat oynarmış bizim ligde. ama dediğim gibi o kadar üstün bir fizikalitesi var ki, şimdi düşündüğümde tekrar premier lig’e gitme cesaretini göstermiş olması gayet normalmiş.
  • 3203
    yarım sezon izledik kendisini. herkes farklı bir yerden drogba'yı sevmiştir eminim. fakat benim en çok hoşuma giden yanı; ''ben buyum ve bu şekilde oynarım'' tavrı yok. yani mesela ''ben golcüyüm burak bana çalışacak, selçuk bana çalışacak'' tarzında bir yaklaşım gösterebilirdi. kimse de sesini çıkarmazdı. hatta belki 2 katı gol atardı ama galatasaray için daha faydalı olmazdı.

    adam galatasaray'a geldi birkaç hafta olayı anlamaya çalıştı ve sahada eksik olarak gördüğü ne varsa onu tamamlamaya, takımın neye ihtiyacı varsa onu yapmaya çalıştı.

    işe burak'ı yönlendirmekle başladı. ona toplar indirmeye, alan açmaya çalıştı. orta saha ile forvet hattı arasındaki kopukluğu hissettiğinde biraz daha geriye dönük oynayarak takımın bu zaafiyetini kapatmaya başladı. son haftalarda sneijder'den, selçuk'dan beklediğimiz gol paslarını bile atmaya başladı. üstelik bütün bunları sadece yapmış olmak için yapmadı, her hafta progresif bir şekilde devam etti.

    en son gördüğümde fener deplasmanında defanstan üst üste toplar çıkartıyordu. bir forvet için pis sayılabilecek işlere bile koşmaya başladı.

    ne diyebilirim ki. işte futbolcu dediğin budur, böyle olmalıdır.

    umarım kendisi yerli gençlerinin ''ben stoperim ilerde ne işim var'', ''forvet adam gol kovalar'' gibi basmakalıp futbol mantelitelerini yıkan adam olur. tabi medya bu yönünü daha fazla öne çıkartırsa.
  • 5902
    35 yaşında da olsa dünya çapında mükemmel bir komple forveti takıma kazandırdık, verim aldığımız maç sayısı 3 belki 4. neden? yaşlı adamı ceza sahası dışında oynattık, sebep burak gol atıyor (!) zaten ünal aysal geçen sezon başında fatih terim'i göndereceğine burak yılmaz'ı lazio'ya satsaydı şuan şampiyonlar ligi finalinde belki juventus değil biz vardık. kim bilebilir? drogba'nın en iyi oynadığı maçlarda burak yılmaz sahada değildi. sebep? çünkü orta sahamız 1 adam fazlaydı. oyun hakimiyetini rakibe vermedik. alın kanıtı.

    9 nisan 2013 galatasaray real madrid maçı burak cezalıydı kadroda yoktu. 2012-2013 futbol sezonu'nun tartışmasız en iyi maçını oynadık. efsane oldu.
    3 ağustos 2013 galatasaray porto maçı burak kadroda yok. emirates kupası. güzel galibiyet
    4 ağustos 2013 arsenal galatasaray maçı burak kadroda yok. muhteşem maç. müzemize bir kupa daha dahil oldu. emirates kupası
    11 ağustos 2013 galatasaray fenerbahçe maçı burak yedeklerde oyuna girmedi. harika maç. süper kupa müzemizde.
    2 ekim 2013 juventus galatasaray maçı burak yedeklerde oyuna girmedi. sezonun en kritik puanını aldık.

    bu zavallı drogba geldi cahil futbol seyircisinin maestro ilan ettiği çalım atamayan, top süremeyen, faul almak dışında top saklayamayan maestro selçuk inan ve halen daha galatasaray futbol takımı'nın kanser hücresi olan burak yılmaz gibi adamlarla oynadı her maç.
  • 6410
    galatasaray formasını sırtına ilk kez geçirdiği 15 şubat 2013 akhisar belediyespor galatasaray maçı'nda akhisar tribünündeydim. etrafım fanatik akhisarlı dayılarla, damarını kessen yeşil-siyah akan emmilerle doluydu. drogba oyuna girene kadar oldukça kısır geçen maçta galatasaraylılığımı saklamam zor olmamıştı. sneijder'in henüz uyum sağlayamadığı, burak'ın top tutamadığı, orta saha mücadelesi şeklinde geçen bir maçtı. sonra kenarda didier'i gördüm. bir an kendimi soğuk bir manisa akşamında değil de stamford bridge'de, akhisarlı dayıların yanında değil de maçtan önce bir pubda birlikte demlendiğimiz, kırmızı yüzlü, göbekli ingiliz emmilerle oturuyormuş gibi hissettim. hatta kulübemizde mourinho'yu görür gibi oldum, yanındaki terry'ye bir şeyler söylüyor, sanki "rooney'e dikkat et evlat" der gibi hareketler yapıyordu. neden sonra drogba sahaya girdi ve girdiği gibi bir uruk-hai edasıyla ortalığı dağıttı. iki stoperin arasına doğru tembel tembel süzülen topa yükselişi, kafayı uzak direğe çakışı, sonra haşmetli göğsünü gere gere, tam benim oturduğum köşe gönderine doğru kollarını iki yana açıp koşuşunu gördüm. bu sırada dededen akhisarsporlu emmiler bile "drogbaaaaa, anaa drogba attı laayn" diye kendinden geçmiş, benimle gol sevinci yaşamaktaydı. benim gibi gizli galatasarylıların bazıları drogba'nın muhtelif organlarına methiyeler düzüyor, hetero kişiliklerini bir anlığına unutuyorlardı. ben ne kadar çirkinleştim hatırlamıyorum ama tam o sırada drogba tribünden beni görse, "gel bakayım buraya" dese, emmilerin üzerinden atlar, bu yiğidin koynuna giriverirdim, bunu biliyorum.
  • 6030
    bugün formasını giydiği montral'i dipten alıp, tek başına 3.sıradan play off a sokmuştur. ilk turu da geçirtmiştir. yarı finale de çıkarmasına çok az kalmıştır. kısacası tek başına şampiyon yapmaya koşuyor.

    mls i bilmeyenler için söyleyeyim, 3 günde bir maç yapıldığı, baya tempolu ve kaliteli bir lig. bizim takımları donunda sollayacak bir çok takım var.

    ama gelmesin :(.

    çok meraklıydı o da amk.
  • 6545
    favori olarak gösterildiği fildişi futbol federasyonu başkanlığı seçimlerinde sıfır oy alarak hayal kırıklığına uğramış efsanemiz. fildişi sahilleri'nin sadece futboluna değil, sosyal ve ekonomik hayatına yaptığı katkıları düşündüğümde burnuma pis kokular geliyor. muhtemelen ciddi bir rüşvet olayı yaşandı arka planda. canını sıkmasın aslan, bazıları geç de olsa farkına varacaktır: çare drogba!

    https://www.standardmedia.co.ke/...ing-favourite-to-win
    https://www.reddit.com/...s_in_ivory_coast_fa/
  • 6562
    daha önce bir entrymde kendisinin maç içinde yaptığı ufak tefek uyanıklıklardan bahsetmiştim.
    (bkz: #3052845)
    videonun 8. dakikasında drogba schalkeli futbolcuyu çekip hamit'in şutunu kesmemesi için boş alan açıyor ve o efsane golü buluyoruz.
    https://youtu.be/JDdk3JJU_Sg?t=480

    az önce ise başka bir avrupa maçının özetini izlerken gördüğüm benzer bir durum var.
    https://youtu.be/zE4JdsCvSqA?t=273
    videoda 4.45'i açarsanız(ya da 4.35) aynı şekilde chelseali oyuncuyu da çektiğini görürsünüz. bu tarz uyanıklıkları çok fazla yapmış. tecrübe sahibi olmaktan daha önemlisi tecrübenizi kullanabilmenizdir. selçuk da tecrübeliydi ama son dönemlerinde neredeyse hiç katkı alamadık.
    ayrıca linkini verdiğim chelsea maçında da iyi oynadığnı söyleyebilirim. birçok pozisyon yaratmış, neredeyse her pozisyonda etkisi var. ne yazık ki aynı performansı rövanş maçında ne kendisi ne de takım gösterememişti.
  • 6346
    “inleyen nağmeler” haftasında akıllara gelen eski futbolcumuz, çare drogbamız!

    mustafa kemal’in yunanları denize dökmesi misali tinercileri olimpiyat stadına* döken güzel insan. fbjk kardeşliğinin yoğun yaşandığı zamanlarda fenerbahçe’nin “fener zenci sever” mottosunu uygulamıştı beşiktaş’a.

    kaldığı kısa sürede cok büyük izler bıraktı. galatasaray’dan ayrıldıktan sonra bile bizlerden, galatasaray’dan kopmadı, kopamadı. türk futbol tarihine geçen repliklerden birinin de mimarıdır.*

    (bkz: this is incredible)
  • 6233
    https://twitter.com/...s/826497810501660673

    kendisi biyografisinde galatasaraydan sadece 1-2 sayfa bahsetmistir.

    kendisini cok seviyorum, bize muthis katkilari oldu. aldigi paranin hakkini sonuna kadar hem reklam hem performans anlaminda verdi.

    ancak ve ancak, 200 kusur sayfalik oldugunu hatirladigim biyografisinde galatasaraya 2(u: bir yazar arkadasimiz 8 sayfa dedi, belki farkli baskidir veya yanlis hatirliyorumdur) sayfadan az ayirmis bir futbolcu sanmiyorum ki orasi benim evim derken samimi olsun. biraz kariyer planlamasi, gelecege yatirim olarak goruyorum bu yazdigini. ha, gelsin basimizin ustunde yeri var; boyle insanlari degerlendirmek sart.

    ancak ve ancak, galatasaray ile ilgili evim soyleminde cok samimi olmadigini dusunuyorum. kendisinin evi dogal ve normal olarak chelsea'dir. ikinci evim dese inanirdim. zira kitapta galatasaray icin kullandigi dil cok siradandi, hatta kotu niyetle baksaniz bunun altindan bir cok sey cikartabilirsiniz.

    bizim icin lakabi kara aslan olan, varligi kisa surmus galatasaray efsanelerindendir.
  • 1913
    belgeselini izledim ve gerçekten insan kendini zor tutuyor. ingilizce geçen bazı cümleler ve arkasından hakkında yapacağım tanımlar için..

    "when you say ivory coast, people hesitate but when you say didier drogba then people know where it is." (drogba'nın menajeri)

    fildişi sahilleri dediğiniz zaman insanlar tereddüt eder (bir düşünür) ama didier drogba dediğinizde işte o zaman fildişi sahillerinin nerede olduğunu bilirler."

    tanım 1: bir ülkenin siyasi tarihine girmiş bir futbolcudur.

    "when you are next to him, you feel strong, he shines, he protects you." (drogba'nın arkadaşı)

    yanında olduğun zaman kendini güçlü hissedersin, sürekli bir ışık saçar ve senin arkandadır."

    tanım 2: bir futbolcudan çok bir arkadaş, bir dost, bir insan.

    "the money we invested on him.. when we paid a lot of people said mourinho is crazy. now everybody says mourinho is intelligent and the money is not very much." jose mourinho

    onun için harcadığımız para... o parayı ödediğimizde bir sürü insan "mourinho çıldırmış" dedi. ama şimdi herkes mourinho bir dahi ve aslında harcanan para da hiç de çok değilmiş diyor.

    tanım 3: aldığı her kuruşun hakkını vermek için mücadele eden futbolcu.

    "i carried him 10 months instead of 9." drogba'nın annesi

    ben onu 9 ay yerine 10 ay karnımda taşıdım.

    tanım 4: farklı ve aykırı olacağı daha doğumdan önce belli olmuş futbolcu. :)

    "we could buy him another toy, but if he had not a ball, it was like if he didn't receive any present." (drogba'nın annesi)

    biz ona farklı oyuncaklar da alırdık ama oyuncaklarda top yoksa hiç oyuncak almamış gibi olurdu.

    tanım 5: çocukluğundan topa ve futbola aşık futbolcu.

    "it's like if jesus was back on earth. really!" (drogba'nın annesi)

    sanki hz. isa dünyaya geri gelmiş gibi.

    tanım 6: tapılacak kadar çok sevilen futbolcu.

    "i remember ı got a jersey of argentina after the world cup. i discovered maradona in this world cup and it's somehow he who gave me this passion." (didier drogba)

    hatırlıyorum, dünya kupasından sonra bir arjantin formam olmuştu. bu dünya kupasında maradona'yı görmüştüm ve bir şekilde bana bu tutkuyu veren o olmuştu.

    tanım 7: o zamanlar dünyanın en büyük yıldızını (maradona) kendine idol alan futbolcu.

    "he was always the leader. when we were young, he liked to lead operations." (drogba'nın arkadaşı)

    o her zaman bir liderdi. biz daha küçükken her şeyin başında kendi olmak isterdi.

    tanım 8: liderlik vasfıyla doğmuş futbolcu.

    "i experienced some wierd moments. somehow i think it is racism but it was unconscious." (drogba)

    bazı anlaşılmaz durumlar da yaşadım. bir şekilde ırkçılık yapılıyordu ama bilinçsizceydi.

    tanım 9: küçükken ırkçı anlara maruz kalmış futbolcu. bu ülkede bu adama ırkçılık yapanın allah belasını versin! emre oğlum sana söylüyorum!

    "when i started i was right wing back because i was tall and fast." (drogba)

    ilk başladığımda sağ kanat (sağ bek) oyuncusuydum çünkü hızlı ve uzundum.

    tanım 10: hangi bölgede olursa olsun yakınmadan oynayacak futbolcudur. örnekleri de mevcut zaten.

    "when we arrived in the new apartment it was very dirty but it was like a paradise for us." (drogba)

    (ailesiyle beraber) yeni evimize geldiğimizde ev çok kirliydi ama yine de bizim için cennet gibiydi. (ailesini fransa'ya yanına getirdiği zaman)

    tanım 11: yokluk içinde büyümüş bir futbolcu. bu yüzden kazandığı her kuruşun sahada kaldığı her saniyenin hakkını vermeye çalışacak aslanımız.

    "i was looking for a tall, strong with a modern profile striker. i went to the president and told him "listen president, there is a player who is interesting. i have never seen him playing but we have to take him, an intern contract. psg wants him. the president: "are you crazy? we won't take a player who you haven't seen playing." dönemin le mans teknik direktörü

    uzun boylu, güçlü ve günümüz futboluna uygun bir golcü arıyordum. başkana gittim ve çok farklı bir oyuncu olduğunu, onu henüz izlemediğimi ama mutlaka almamız gerektiğini hatta onu psg'nin de istediğini söyledim. başkan ise "sen iyi misin? hayatında hiç izlemediğim bir futbolcuyu alamayız" diye cevap verdi.

    tanım 12: elalemin daha futbolunu bile görmeden yana yana istediği futbolcu. bizim içimizde hala burun kıvıranlar var.

    "when i was suffering, i didn't talk about it to anybody. i was doing everything to fool people and hide it from my parents." didier drogba

    acı çektiğim zaman kimseye bundan bahsetmezdim. etrafımdakileri kandırmak ve ailemden gizlemek için her şeyi yapardım.

    tanım 13: acı eşiği yüksek, belki de bundan dolayı bu kadar güçlü ve yırtıcı olabilmiş futbolcudur. saha da darbe bile yemeden kıvrananlar utansın.

    "when you are young and you get your first paycheck, you have a credit card, you do stupid things. i happenned to invite my friends to my apartment and to have a power cuttage during the dinner. i was thinking it was a problem coming form the power company but it was actually because ı had not paid the bill for three months." didier drogba

    gençken ilk çekinizi aldığınızda, bir kredi kartınız olduğunda aptalca şeyler yaparsınız. ben arkadaşlarımı evime davet etmiştim ve akşam yemeği sırasında elektirk kesildi. elektirk şirketinden kaynaklı kısa süreli bir problem olabileceğini düşünmüştüm ama aslında elektrik kesintisi 3 aydır ödemediğim faturalardan dolayıymış.

    tanım 14: öyle mütevazi ve alçak gönüllüdür. aklıma bir an sercan yıldırım geldi. her nedense. :)

    "he wasn't doing his best to sleep enough, he was going out at nights and he liked doing good things. dönemin le mans başkanı

    yeteri kadar uykusunu almak için çaba sarf etmiyordu. geceleri dışarı çıkıyordu ve eğlenceli şeyler yapmaktan hoşlanıyordu.

    tanım 15: büyük bir yıldız olma yolunda ilerlerken küçüklüğünde ona çektiren hayata inat az biraz(!) eğlenmeyi de ihmal etmeyen futbolcu. :)

    "despite of the notoriety, you haven' forgotten where you come from." bernadette - le mans'tan komşusu sanırım

    ününe rağmen nereden geldiğini unutmamışsın.

    tanım 16: nereden geldiğini ve ne olduğunu bilmenin asaletine sahip futbolcu. quzey adamsın!

    "ı was with the team for just 3 days and the coach said he wants more of me. i was determined and i scored." (guingamp'a transferinden 3 gün sonra oynadıkları metz maçı için)

    3 gündür takımla beraberdim ve teknik direktör benden daha fazlasını göstermemi istedi. kararlıydım ve çıktım golümü attım.

    tanım 17: 10 şubat 2013 galatasaray antalyaspor maçı için mesaj veren futbolcu. :)

    "the coach had decided to go with some experienced players and told drogba that he doesn't count in him for that match." (dönemin guingamp defans oyuncularından kouassi) "i was offended. but it gave me the envy to work harder in order to be ready." (didier drogba)

    koç önemli maçımız için tecrübeli oyuncuları tercih etti ve drogba'ya bu maç için ona güvenemeyeceğini söyledi. (drogba'nın duruma yorumu) zoruma gitti ama daha çok çalışmam ve hazır olmam için bende gerekli isteği uyandırdırdı.

    not: o maç lyon'a karşıydı ve takımı 3-1 gerideyken onu sahaya süren koçunu bitime 2 dakika kala skoru 3-3'e getiren golü atarak utandırmış.

    tanım 18: küsmeyen, olumsuz durumlardan ders çıkaran ve yerinde saymayıp daha iyisini yapabilmek için çabalayan bir futbolcu. bu bile bir takımın parçası olmak için yeterlidir sanırım.

    (marsilya'ya transferinden önce) "i went to velodrome to watch marseille against lyon. i loved it. i loved the fans and the stadium."

    marsilya-lyon maçını izlemek için velodrome stadına gittim ve seyircilere, stadyuma hayran kaldım.

    tanım 19: asıl hayran kalacağı stadyum, taraftar ve atmosferi çok yakında görecek futbolcudur. karşılamanın kralını hak etmiyor mu sizce?

    "he doesn't only score but his goals are rare that make people talk about." (guingamp'tan takım arkadaşı)

    o sadece gol atmakla kalmıyor attığı goller hakında konuşturacak cinsten goller atıyor.

    tanım 20: daha henüz istanbul'a ayak basmadan kuşları da konuşturan / ürküten futbolcu. ya ne olacağıdı?

    "a defeat.. it marks you and stays in you.." (valencia-marsilya maçı - kaybedilen uefa finali için) didier drogba

    mağlubiyet.. seni damgalar ve içine oturur.

    tanım 21: mağlubiyeti asla kabullenmeyecek futbolcu. (bkz: şampiyonlar ligi şampiyonluğu)

    "i am a winner!" didier drogba

    ben kazananım, kazanmayı bilenim!

    son tanım: o galatasaray.
App Store'dan indirin Google Play'den alın