kendisi eleştirilemez, herkes tarafından eleştirilebilir ki eleştiri doğru sonuca ulaşmak için gerekli olan bir unsurdur.
lakin "istifa etmeli !!111!!" demek bir eleştiri değildir, bu talebinizi de kadro tercihlerine dayandırmak kadar absürd bir şey olamaz.
bana göre her teknik direktör ile sözleşme tamamlanmalıdır, bir teknik direktör gönderilmemeli veya istifaya davet edilmemelidir. çünkü çok sık teknik direktör değiştirmek hem takımın o anki teknik direktörünün otoritesini yer ile bir eder, hem takımın sürekli bir revizyon halinde olması takım olmanın önüne geçer, hem de teknik direktörü gönderip kurtulmayı planladığınız muhtemel başarısızlıkta gelecek mali külfet yeni gelen teknik direktör ile gelecek muhtemel başarısızlıktaki mali külfetten daha büyük değildir ayrıca yeni gelen her hocanın özellikle sezon içerisinde gelenlerin çok sık kullandıkları bir argüman sebebiyle kendilerini rekabetin tam olarak içine sokamama durumu da mevcuttur; "bu takımı ben kurmadım."
ha burası türkiye, buradaki çoğunluk taraftar da, medya da sabırsız ve ileriyi düşünerek hareket edemeyecek kadar bencil, ayrıca tarafsız bir medyadan söz etmek mümkün olmadığı gibi bu medyanın tarafsız olmadığını bilmesine rağmen bu medya'ya hem hakaret edip hem de ısrarla bu medyada çıkan haberler doğrultusunda takıma, teknik direktöre saldıran taraftar bir hayli fazla. bu sebeple benim "teknik direktörler sözleşmelerini tamamlasınlar" temennim realizmden son derece uzak kalıyor, ben de onu türkiye şartlarında bari bir sezon o da olmadı yarım sezon bi sabredin yahu olarak revize ediyorum.
özellikle prandelli gibi takımı benimseyebilecek, motivasyon anlamında dünyanın sayılı isimlerinden biri olup taktik anlamda da bu şekilde yapılacak bir sıralamada kendine iyi bir yer edinebilecek bir teknik direktörümüz varken, tek yapmamız gereken takımın biraz form tutmasını ve teknik direktörün de ligi ve takımı tanıyıp benimsemesini sağlayacak zamana kadar sabretmek iken ve bunlar gerçekleşirse lige ambargo koyan bir takım ile avrupa'da gerçekten iddialı bir konuma gelecekken prandelli'yi istifaya davet edenlerin mantığını da anlayamıyorum.
*fenerbahçe maçı ardından prandelli'yi eleştiren kesimin argümanı sahada top oynamayan bir takım olduğuydu. kimse kusura bakmasın ama sahada ilk yarıda rakibi oynatmamak için oyunundan feragat eden, ikinci yarıda da topu takır takır oynayan bir takım vardı. yine hepimizin taraflı olduğunu bildiğimiz ancak hala bazılarımızın büyük bir aşkla inandığı medya kuruluşlarının gazıyla kart gelene kadar oynamadı takım rakip 10 kişi kalınca oynamaya başladık, onu da zaten oynayamadık sadece top çevirdik şutumuz yok gibi bir argüman geliştiren taraftarlarımız var. o öyle değil işte, ikinci yarının başında tempo yapmaya başladı takım, fenerbahçe o tempoya karşılık veremedi ve tempoyu düşürmek istedi arka arkaya fauller yapmaya başladı. faullerindeki sertlik seviyesini herkes bir tık arttırınca da zaten sert oynayan alves hayvani bir hareketle oyundan atıldı. fenerbahçe yıllardır oyunu soğutup, gerginliklerden faydalanarak oynuyor zaten bu oyunda onlara rakip olacak kadar oyunu yavaşlatmayı öğrenemedi takımımız, biraz mancini biraz prandelli denedi ama hala tam olarak bu oyunda fenere rakip olamayız. burada da kimseye kızamazsınız çünkü oyunu yavaşlatan takıma karşı yapacağınız tek şey hızlı oynamaktır, o da faullerle kesilirse eliniz kolunuz bağlanır.
karttan sonra ise fenerbahçe tam olarak ceza sahasına hapsedildi, taa ki 71. dk'da volkan demirel sakatlanıp oyunu durdurana kadar 3-4 dakika oyun durdu sadece o posizyonda ve 80'e kadar fenerbahçe taç atışları, yaptıkları ve aldıkları fauller ile topun sadece 2-3 dakika oyunda kalmasına müsaade etti. top 2-3 dakika oyunda kalmışken kendi akımına neden oynamadı diye kızan da galatasaray taraftarıdır. 80'de yavaş oyunu oynayabilecek hamit ve oyunda tempo yapabilecek emre oyuna girmek için hazırlanmaya başladı ki bana göre de daha erken oyuna dahil olabilirlerdi, melo'nun çıkması kedi sakatlığı sebebiyle ama bunun yüzünden bile prandelli'yi eleştirenler var. takım şut çekmiyor isyanında ise, takım hücum yapamazken şut çekmemiş değil, topu kendi ceza sahamızda çevirip şut çekmedik değil, topu rakip ceza sahası çevresinde çevirdik neredeyse tüm ikinci yarı boyunca ve özellikle 10 kişi kaldıktan sonra tamamen defansa gömülen bir fenerbahçeye karşı doğru şutu bulup gol atmaktan baika bir şansımız da pek yoktu.
alves sonrası duran toptan gol atabiliriz diye bekledim ben de ama prandelli'nin takımını duran top organizasyonlarından eleştirmek de büyük haksızlık olur.
işte o müsait pozisyon da bir iki kere geldi zate ikinci yarıda sneijder bir iki kere yoklamıştır zaten, 3.'de golü attı, 4.'de de gol attı. şimdi burada yatsın kalksın sneijder'e dua etsin diyen arkadaşlar var, takımındaki bir oyuncudan verim alabiliyor siz neden prandelli'yi yatıp kalkıp tebrik etmiyorsunuz diye sorarım ben de o zaman.
üstelik maçın hakemi de cüneyt çakır. adam fenerin bulduğu ilk pozisyonu önce faul diye gösterip oyun durduktan sonra kuyt boş kaldı diyerek avantaj oynatmak suretiyle yaratmış, fenerbahçeli 4-5 oyuncu galatasaray ceza sahasında 6-7 oyuncu da galatasaray yarı sahasındayken melo önü boş bir şekilde ceza sahasından çıktığında alper'in arkadan yaptığı faulde avantaj kuralı uygulayamamış üstelik arkadan hızlı hücumu kesen fenerli oyuncuya kart gösterememiş, galatasaray'ın hızlı hücumunda sneijder'e gelen pası kesmek suretiyle galatasaray hücumunu sonlandırıp fenerbahçe kontrası yaratmış(u: ki bunu fenerbahçe'nin bir başka takımla yaptığı maçta bir kere daha yapmışlığı var, o pozisyon gol olmuştu) oyundan çıkan bir fenerbahçe'li oyuncu sırf zaman geçirmek için sahanın ortasına bir sıçmadığı kalacak şekilde pisliklerini bırakırken tepki göstermekten aciz kalmış ve 95. dk'da taça çıkan topu chedjou bıraktıktan sonra devam eden fenerbahçe'li oyuncu sebebiyle taç değil kabul edip 2 vs 1 pozisyon yaratmış ve golü yememizi sağlamış bir hakem.
şimdi bu hakemi eleştirmek tepki göstermek yerine maç sonu harika oynamadığımız ancak ezilerek falan da oynamadığımız orta halli bir oyun için oyun çok kötüydü diyen ve teknik direktörü istifaya davet eden bir taraftar profilimiz var. aynı taraftarlar 83. dk'da ceza sahası önünde top çeviren ve gol arayan takımın futbolcusunu
* yuhlayan taraftar. hemen ardından gelen golün o yuhladıkları paslaşmaların ardından gelmesi ise hayatın draması oluyor sanırım.
neyse uzun lafın kısası elimizde prandelli gibi bir değer var, takıma güzel ve galatasaray kültürlerinde yeri olan ileride baskı ve rakip yarı sahada topla oynama anlayışını savunma yapmasını da öğreterek getirebilecek bir isim. üsteli bunları yaparken şampiyonluk yarışının içinde kalıyor, yarıştan kopmuyor yani öyle bana zaman verin kazanan takım için zaman lazım da demiyor, sadece sabırsız taraftarımız içindeki kin ve nefreti prandelli yerine bir 2-3 ay başka yere kusar ve adama güven verebilmesi yeterli. umarım güzel günler göreceğiz, kendi taraftarımıza rağmen.