• 107
    1 mart 2018 beşiktaş fenerbahçe maçından sonra şenol güneşin basın toplantısında ne konuşacam futbol bitmiş sözü üzerine;

    futbol bitmiş mi? bittiği noktadan sonra bu konuşmalara gerek yok. futbol bitmiş de git. başka bi açıklama yapma. yapma. icra da etme. futbol bitmişse parayı da kazanma. yılda 2 milyon kazanıyosun. benim için bitti futbol. senin için devam ediyor. para var ortada. nası bitiyor senin için futbol. neden bahsediyoruz saha içinde oynanandan mı? altı maç ceza almış caner erkin hakeme el kol hareketi yapmış, dün ön sol oynuyor. bitmiş mi futbol? bitmemiş. sen istedin diye futbol bitmez. ben istedim diye biter. ben derken kendimden bahsetmiyorum. kitlelerden bahsediyorum. bu kalabalık isterse futbol biter. sen istersen bitmez. manasız konuşmalara gerek yok. net konuşamıyorsan; yarın ona ihtiyacın varsa, öbür gün buna ihtiyacın varsa, beni de şöyle anlarlar diyorsan demek ki futbol bitmemiş. yarın onun için futbol var olduğu için, hesabı olduğu için cebine koyuyor demiş spor yazarı.
    üslubu konusunda bende çoğunluğa katılıyorum. sert bi üslubu var.
  • 110
    hayata ve futbola bakış açısını kendime paralel gördüğüm gazeteci ve spor yorumcusu. galiba bunun başlıca sebebi aynı tedrisattan geçmiş olmamız. istanbul felsefe mezunu kendisi. takdir edersiniz ki ve kendisinin de bildiği üzere pek sevilmiyor. bunun başlıca sebepleri de belli sanırım; siniri ve anlaşılamama problemi. sinirli olduğunu kabul ediyor ve bu günün koşullarında başka bir çaresinin olmadığını söylüyor. gerekçesini açıkladığı zaman da hak vermemek kolay olmuyor açıkçası. anlaşılamaması da bir noktada felsefeci olmasından kaynaklanıyor sanırım. herhangi bir diğer alana benzemez felsefe, insana derinlik ve farklı açılar kazandırır. buna sahip olduktan sonra da üzerine konuştuğunuz her şeyde açığa çıkar bu ve bir noktadan sonra belki karşı tarafı irite etmeye başlar. farklı görünme çabası olarak yorumlanır ama kendisinin de her zaman dediği gibi mesele bu değildir. ülkede spor medyasında yer alıp bu işin neliği üzerine düşünebilen, nitelik sahibi ender insanlardan kendisi. medyada kaç tane nitelikli spor yorumcusu varsa arkasına baktığınızda saha içi geçmişi değil, iyi bir sosyal bilimler eğitimi göreceksinizdir zaten. zekidir, aykırıdır, derinliklidir cem dizdar. olmasa eksikliği hissedilecek olandır. her zaman farklı bakış açısıdır. istanbul üniversitesi sosyoloji kulübünün düzenlediği 'işin delisi' adlı söyleşiye katıldı bugün. fenerbahçe-beşiktaş maçının kararı açıklandığından canlı yayına bağlanması için telefonu çaldı sürekli, muhabbeti bölmemek için açmadı; hayran bırakacak bir nezaket örneği. gerçekten başka bir şey söylüyor, gerçekten mesele o değil, sorunu ortaya çıkaran gerçekten çözümü üretemez... seviyoruz kendisini.
  • 112
    tv’de spor kanallarını zaplarken trtspor’da cem dizdar’ı görünce hiç duraksamaksızın başka kanala geçiyorum. gerçekten adam sırf negatif enerji. azarlamadan konuşma yeteneği yok diyebilirim. partnerine de sabırlar dilemiyorum tabi. çünkü o da bundan zevk alıyor herhalde. almasa çoktan bırakırdı. neyse asıl yazmak istediğim işin bu tarafı değil. asıl yazmak istediğim şu. bugün istanbul’da gökten boşalırcasına yağmur yağarken cem dizdar’ın fatih terim ile ilgili konuşmasına denk geldim. hemen zaplamak için elim tuşa gitti ama dur hele bakalım ne diyor, belki olumlu bir şey konuşuyordur diye dinledim kendisini.

    fatih terim’in, 25 temmuz 2018 galatasaray sakaryaspor hazırlık maçından sonra yaptığı açıklamayı değerlendiriyordu. fatih terim şöyle demişti; “dört büyük kulüp kendi arasında futbolcu sirkülasyonuna izin verse dışarıdan futbolcu almak zorunda kalmayız. ama korkuyorlar. gider rakipte başarılı olursa taraftar tepki koyar diye korkuyorlar. halbuki korkmamalıyız, olabilir aşı tutmamıştır, uyum sorunu yaşamıştır vesaire. nitekim avrupa ülkelerinde bunlar kolayca yapılabilmekte. inter-milan arasında sık sık olan bir şey bu....”

    cem dizdar bu konuşmayı değerlendirirken yine fatih terim’i suçluyor. diyor ki; “sen (fatih terim) futbol direktörüydün. bu konuda gerekli düzenlemeleri senden başka kim yapabilirdi. kulüpler birliği mi yapacak? yetkiliyken neden yapmadın? yaptığın düzenlemelerden kala kala elimizde 14 yabancı kuralı kaldı. yapmıyorsun sonra da şikayet ediyorsun”

    deveye demişler boynun neden eğri meselesi. şimdi bu yorumun neresini düzelteyim? zor ama yine de düzelteyim.

    1-takımlar arasında futbolcu alışverişi ülke federasyonlarının değil, hatta uefa’nın bile değil fifa’nın yetki alanındadır. bütün dünya’da futbolcu transferi kurallarını fifa belirler. fifa kurallarına aykırı hiçbir ülke federasyonu karar alamaz.

    2-fatih terim’in bahsettiğ, konu, kurallarla düzenlenebilecek bir konu değil. (düzenlenecekse de bunu ancak fifa yapabilir) yani fatih terim’in ne demek istediğini bile anlamamış bu arkadaş.

    fatih terim’in demek istediği şu: ülkemizde büyük kulüpler arasında futbolcu alışverişi taraftar korkusu nedeniyle yapılamıyor. gider o takımda başarılı olursa protesto edilirim diye korkuyor yöneticiler. halbuki böyle düşünülmemeli. uyum sorunu yaşanmıştır, aşı tutmamıştır diye düşünmek gerek. buraları aşmalı kulüpler. yani kulüp yöneticilerinin aşması gereken psikolojik bariyerlerden bahsediyor fatih terim. ancak bunu anlamayan cem dizdar buradan bile fatih terim’i değersizleştirmek için argüman üretiyor. neden? çünkü nefret ediyor fatih terim’den. ona nasıl saldırırım diye bahane arıyor, bulduğunu zannedip yalan yanlış yorumlarda bulunuyor.

    ne diyelim ki, ülkemizin genel durumu böyle. iq sorunu yani...
  • 113
    saçmalayan.

    abdullah avcı ve başakşehir niye eleştirilir anlamam. e siz başakşehir'i de tutmuyorsunuz? ne bu tenkit tarzında bir şeyler dedi. bu kadar sığ bir düşünce olamaz. tamam her şeye muhalif bir portre çiziyorsun ki bu tarzı yiyen çok* ama trt gibi bir kanalda şu yukarıdaki cümleleri etmemelisin, edemezsin.

    adam 18 avrupa maçında 3 galibiyet 7 beraberlik 8 mağlubiyet alıp ülke puanın içine ediyor, çıkıp hiçbir şey diyemiyorsun. burnley özelinde değil bu, geçen sene alabileceği 3-4 maçı verdi resmen.
  • 117
    --- alıntı ---

    nedir bu yabancı sevdası? neyini beğenmiyorsunuz abdülkadir ömür'ün, yusuf'un, hüseyin türkmen'in? para kazanmak için kendi çocuğunu oynatmayı savunan birisine karşı çıkılıyor ülkede. bunun nesi kötü? daha az maliyetle, daha kaliteli oyuncu oynatmanın bir tek yolu var; bilgi. yabancı sınırı gelirse futbol daha da geriye gider diyorlar. daha ne kadar geriye gidecek? şampiyonlar ligi'nde yoksun, avrupa'da yoksun.

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/.../1106477873580380160

    baştan aşağı hakikat manipülasyonu kokan söylemlerde bulunmuş az önce trt spor'da.

    bunun ve bunun gibi fikir kokoculuğu yapan tiplerin ortak noktası şu; hegel ve kant diyalektiklerine biraz aristo, biraz da platon sosu kattın mı tamamdır! sen artık entelektüel bir futbol düşünürüsün. cümlelerini bir de çok güncel olmayan birkaç kelimeyle süsledin mi oldun sen, futbol düşünürü oldun.

    son derece basit bir oyun olan futbolu saçma sapan kavramlarla... neyse amk.

    fatih hoca aptala anlatır gibi, salağa anlatır gibi, öküze anlatır gibi anlatmıştı oysa lakin bu ve bunun gibiler anlamamakta ısrar ediyorlar. biri şuna bir kez daha söylesin:

    --- caps lock açık ---

    arkadaş! tane tane yazıyorum;

    kimse, kimseye, bir, maça, 11, yerliyle, çıkamazsın, demiyor.
    kimse, sana, kadronda, 28, adet, yerli, bulunduramazsın, demiyor.
    kimsenin, altyapıdan, çıkacak, genç, potansiyellere, hayır, dediği, yok.
    yabancı, sınırı, daha, önce, denendi, ve, başarısız, oldu.

    --- caps lock kapalı ---

    dün pi günü ve tıp bayramı olduğu kadar albert einstein'ın da doğum günüydü. ne demişti büyük deha:

    "aptallık, hep aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar ummaktır."

    kimlerle uğraşıyoruz ya rab! cahille nasıl baş edebileceğini bir şekilde çözersin de donanımlı görünümlü anlamazlara laf anlatmaya çalışmak ciddi enerji ve sabır işi.

    ha bu arada; ot abi ot, kafa'yla ot dergisi de eksik olmamalı tabii, unuttum onu yukarıda. küçük küçük cem dizdar'lar bahşediyorlar bizlere sağ olsunlar.

    e: imla
  • 118
    --- alıntı ---

    14 yerli kuralının faydasını bana bir kişi anlatamadı. genç futbolcular avrupa'ya transfer oldu diyorlar. 2002'dekiler nasıl gittiler? tuncay'lar, alpay'lar nasıl gitti? 77 yabancı serbest olsa ne olur? hasan ali'yi oynatmak zorunda kalıyorsun hala.

    yabancı sınırını değil, para sınırını tartışmamız gerekiyor. ahmet çalık, galatasaray'a geldiği takımdan ne kadar kazanıyordu, şimdi ne kadar kazanıyor? buna bakmak lazım. sayılara takılacaksanız paradaki sayılara takılın.

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/.../1110823874692825088

    ibretlik yemin ederim. sen bizi kafasız gibilerin gazabından koru ya yüce yaradan!

    bu çakma filozofa feci taktım şu sıralar. o, kavramları manipüle edip saçmalamaya, sıçmaya devam ettiği sürece gözler önüne sereceğim sarf ettiği tuhaf şeyleri.

    bre egoist, bre megaloman arkadaş; 14 "yabancı" serbestliğinin (aslında 12 de hadi neyse), diğer bir deyişle 28 yerli serbestliğinin güzelliklerini haftalardır dillendiren insanların söylediklerinden sen hala bir şeyler kapamadıysan bi' doktora görün. gidişatın iyi değil. hadi bunu da siktir ediyorum; bre sakallı, ahmet çalık'ın kazandığı 1'in olası bir sınırlamada 2 olacağına hala basmadı mı kafan.

    ne diyem? laf anlatmaya devam mı edem? :(
App Store'dan indirin Google Play'den alın