resim
Aziz Yıldırım
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 1702
    "şike yaptığı için" hapis cezası almasını vicdanlara uygun bulmadığım kişi. yani, bu tür özgürlüğü kısıtlayan cezalar ya da tutukluluk halleri daha "cani" suçlar için uygulanmalı bence. şike emek hırsızlığıdır, o kadar insanın umutlarının çalınmasıdır, ekonomik değeri bakımından dolandırıcılıktır falan denilebilir ama ne bileyim, bir insan öldürme suçuna verilen ceza ile şikeye verilen ceza kıyaslandığında, adalet duygusu kayıyor gibi duruyor biraz.

    keşke metris'te değil de kadıköy'de olsaydı mesela bu gece. çıplak gözle görebilseydi nasıl koyduğumuzu, kızarmış, bozarmış yüzünü canlı canlı görebilseydik ekranlardan, daha güzel olmaz mıydı?
  • 1710
    renktaşlar kızacaklar ama, ben kendisinin tutuklu yargılanmasına fevkalade karşıyım. tamam, aciz hâlde görmek benim de hoşuma gidiyor bu adamı. fakat şeker ve tansiyon hastası, kaçma ihtimali bulunmayan bir adamın yargılamasının tutuksuz devam etmesi çok daha insani ve hukuki zannederim. bu kimi ergenekon, balyoz ve kck tutukluları için de geçerli.

    ha yargılandıktan sonra suçu sabit görülür (ki muhtemelen olacak olan bu), o zaman tutukla neyse cezası yatsın. fakat bu tutuklamalar artık cezaya dönüşmeye başladı ki bu hem tutuklamanın amacına, hem de insan haklarına aykırı bir durum.

    yalnız buna değinmişken şuna da değinmek lazım: kendisi kimi sol görüşlü fenerbahçelilerin nezdinde bir lenin, bir che mertebesine ulaştı neredeyse (hadi buradan tanım da çıkarayım: fenerbahçe'nin nato müteahhiti lenin'i). birader sormazlar mı, sen nasıl sosyalistsin ki hem bir nato müteahhitinin almaya çalıştığı silah ihalesinden ötürü yargılandığını öne sürüp bunu savunuyor ve adamı adeta 'direnişçi' ilan ediyorsun, hem çok matah bir şeymiş gibi "şike şike" tezahüratları yapıyorsun, hem de -tabi kimi sol franksiyonlar için geçerli bu- ergenekon ve balyoz davalarındaki hukuksuzları gözardı edip iş aziz yıldırım'a gelince "ama dava siyasi..." diyorsun! aziz yıldırımın bütün o hazımsız ve küçük dağları ben yarattımvari halet-i ruhiyesi, kendisinin yokluğunda fenerbahçe taraftarına iyiden iyiye sirayet etmiş belli ki.
  • 1717
    nihat ozdemir, ali koc ve murat ozaydinli'nin yeni yonetimde olmayacaklarini aciklamalarindan sonra, kendisinin kulubu tek basina idare edecegini dusundugum kisidir. kogus agaligini yaptigi tayfadan da bir kacini yonetici yapabilir aslinda. baskanlik hapisten yapiliyor da, yoneticilik neden yapilmasin. maclarini da hapishanenin orta bahcesinde oynatir federasyon. sampiyonlar ligi muzigi gibi fenerbahce'nin kelimenin tam anlamiyla "icerde" oynayacagi maclarda "dustum mapus damlarina, ogut veren cok olur" calarsa tadindan yenmez. formalarin cubuklu olmasi zaten demirparmakliklara bir gonderme de iceriyor. aziz yildirim'da tribunden "daragacinda olsam bile" temali tezahuratlarda bulunabilir hatta!
  • 1718
    aklı başında fb taraftarının artık kalemini kırdığı sabık başkan. (aşağıdaki yazı ekşi sözlükte bugüne kadar aziz yıldırımla ilgili okuduğum en kapsamlı entry, yazarına helal olsun. buyrun okuyun efem.)

    --- alıntı ---

    3 temmuz'dan bu yana devam eden süreci "fenerbahçe'yi ele geçirme operasyonu" olarak gören, fenerbahçe'nin 16 yıllık başkanı.

    fenerbahçe'yi ele geçirme operasyonu denince, lafın geldiği yere bakıyorsunuz ister istemez. demek ki, aziz yıldırım'a göre, fenerbahçe onun mülkü? çünkü şike davası sona erdiğinde, fenerbahçe açısından olabilecek en marjinal değişim, kulüp yönetiminin değişmesi olacak.

    yıldırım'ın unuttuğu şey şu; onun itibar etmediği "cumhuriyet savcıları" değil, fenerbahçe kongre üyesi başka isimler yönetimi devralacak. belki de aziz yıldırım'dan daha eski bir tarihte kulüp üyesi olmuş bir isim başa gelecek? 11.000 kongre üyesinden hangisi başa gelirse gelsin, aklı başında bir insan bu süreci bir "ele geçirme operasyonu" olarak değerlendirebilir mi allah aşkına?

    seçilen de, seçen de ancak fenerbahçe kongre üyeleriyken, kim, neyi ele geçiriyor? bunu birinin açıklaması gerek.

    ben iyi bir fenerbahçeliyim. daha önce bir başka entry'mde yazmıştım; bugüne dek aziz yıldırım'ı da severdim. görece sportif başarısızlığa rağmen, kulübe çok faydasının dokunduğuna inanırdım. zaten hayalperestin teki olmamdan mütevellit, günlük başarıların kaçırılması olayını pek önemseyemiyorum. stadyum inşa edildiğinde, kaçan birkaç şampiyonluğu unuttuğum gibi, ülker city'nin hizmete girdiği gün de, avrupa'da bir türlü dişe dokunur bir netice alamadığımızı unutuvermiştim.

    ancak tüm bu yaşananlardan sonra, aziz yıldırım bir gün fenerbahçe'ye avrupa kupası kazandıracak dahi olsa, kendisinin başkanlığa devam etmesi fikrine asla alışamam. bir taraftar olarak, şikecilikle itham edilmek benim hakkım mıydı? bıraksınlar şimdi masumiyeti, palavrayı. ilhan ekşioğlu, şekip mosturoğlu, ibrahim akın ve serdar kulbilge gibi isimler yüz kızartıcı cezalar almışken(bizim desteklediğimiz tff'nin, bize yakın isimleri tarafından açıklandı bu kararlar), bana "operasyon" martavalını okumasınlar daha fazla. kulübün adına çaldıkları bu karayı, nasıl silecekler ki, hala arsızca başkanlığa ve yönetime aday olabiliyor bu insanlar? gelecek sene şampiyon olursak her şey unutulacak mı? zannetikleri şey bu mu?

    aziz yıldırım, taraftar psikolojisinden çok iyi anlayan bir isim. yönetimsel olarak çok zor duruma düştüğünde, duygusal bir yol kullanarak istifa etti ve gelebilecek tüm eleştirilerden kurtuldu zamanında. hem de bunu iki defa yaptı. şimdi ise, kulübe daha fazla zarar vermeme adına, hemen 3 temmuz günü istifa etmesi gereken bir süreç yaşanırken, 10 ay istifa etmemesi yetmiyormuş gibi, bir de hapisten başkanlığa tekrar adaylığını koyabildi. çünkü biliyor ki, "fenerbahçe başkanlığı" titrinden olduğu gün, milyonlarca insanın desteğini kaybedecek. dün, başkanlıktan istifa ederken de, bugün başkanlığa tekrar aday olurken de aziz yıldırım hep politik davrandı.

    fenerbahçe kimsenin mülkü değil. bunu herkesin tekrar hatırlaması gerektiğini düşünüyorum. yarın aziz yıldırım çekip gittiğinde, bir başka para babası gelip, at koşturacak. maalesef, gerçek bu. aziz yıldırım bu acı gerçeği kabullenemiyor. istediği sürece fenerbahçe başkanlığı yapacağını, artık takatten düştüğündeyse, kendisinin işaret ettiği bir ismin halefi olacağını düşünüyordu o. "fenerbahçe'yi ele geçirmek" derken, aziz yıldırım'ın demek istediği şey bu.

    kendisindeki "cemaat" korkusu ise ilgi çekici bir mevzu. şahsının, "ergenekon davası"yla irtibatlandırılacağını söylüyor. peki bunu nereden biliyor? çünkü fenerbahçe orduevi'ndeki generallerle hep dirsek temasındaydı kendisi. moda'daki büyük kulüp'ün de müdavimlerinden olması, aziz yıldırım'ı tedirgin eden bir diğer husus. amcasından sonra nato inşaatlarına müteahhitlik yapma lütfuna erişen yıldırım, geçmişteki genelkurmay yapısıyla çok yakın ilişkiler kurmuştu. dün yoldaşlık yaptığı tüm o ensesi kalınlar bugün "ergenekon davası" kapsamında yargılandığı için, aziz yıldırım kendisini "olağan şüpheli"lerden görüyor. bir nevi, suçluluk psikolojisiyle hareket ediyor. zira ortada ne bir itham var, ne de bir savcılık soruşturması...

    bugün, benimle hemfikir olmayan çok sayıda kongre üyemizin oyuyla bir kez daha başkan seçilecek aziz yıldırım. bunun bir işe yaramasını umuyor ama, nasıl bir netice elde edeceği son derece meçhul. mehmet ali aydınlar yönetiminin istifa etmesinden sonra, tahkimi, pfdk'sı ve diğer tüm kurullarıyla değişen tff bile, aziz yıldırım yönetimini beraat ettiremedi. bunu gizlemeye çalışmak abes olur. üstelik, tff'den bağımsız bir dava var, sürmekte olan. pfdk'nın verdiği kararlardan sonra, aziz yıldırım ve diğer yöneticilerin, "şike davası"ndan beraat etmesine şahsen ihtimal veremiyorum. hukuki olarak da, bu pek mümkün görünmüyor zaten.

    peki, o gün geldiğinde aziz yıldırım ne yapacak? kuru bir özür dileyip, köşesine mi çekilecek? fenerbahçe'ye verdiği zararı nasıl telafi edecek? para mı verecek? şu son bir yılda kulübün yaşadığı kayıp nasıl telafi edilebilir ki? "şikeciler" diye hitap edilen, gün içinde arkadaşlarının eğlence konusu olan milyonlarca taraftarın yaşadıkları ne olacak? sahi, taraftar kim ki? onu umursayan var mı? hiç oldu mu?

    2001'de kazandığımız ve sabaha kadar çılgınlar gibi kutladığım 4-3'lük antep maçı hakkında geçen gün bir arkadaşımdan duyduğum, imalı "acaba?" sorusu bile yetiyor, yıldırım'ı defterden silmem için. kendisi unutuyor ama, zamanında ali şen de, vazgeçilmez olduğunu sanıyordu. başkanlığı bıraktığı gün, fenerbahçe'nin yıkılacağını sanıyordu. üstelik, çocuk aklımla ben de benzer şeyler düşünüp, üzülüyordum. ama, hemen ilk seçimde adı duyulmamış bir aday çıktı ve ali şen'i unutturacak bir başkana dönüştü. yarın bir başkası çıkar, o da aziz yıldırım'ı hafızalardan siler.

    memlekette holding başkanı, kasası para dolu, gücünü topluma sergilemek isteyen, popülerleşme sevdasında tonla adam var ne de olsa...

    editli-yorum: anlaşılan o ki, bazı paronaya bağımlılarına göre, eğer fenerbahçeliysen aziz yıldırım'ı da -bila kayduşşart- savunacaksın. ne diyebilirsin ki?

    ayrıca, aziz yıldırım, ali şen'le kıyaslanamazmış. şen'i -kişilik özellikleri bakımından- hiç sevmem. ama 2. başkanlığından önce, stadyumlarda çok defa ali şen başkanlığa gelsin diye taraftarın yalvarırcasına tezahurat yaptığını iyi hatırlıyorum. fenerbahçe tarihindeki en vizyoner başkandır bu çıkarcı insan. elbette, aziz yıldırım kadar çok emeği geçmemiştir fenerbahçe'ye. izin verin de, "16 yıl"ın bir farkı olsun. fakat, türk sporunun son 30 yılını adam gibi takip etmiş bir spor yazarına sorarsanız, ali şen'in sadece fenerbahçe için değil, galatasaray için de ne tür ufuk açıcı işlere imza attığını öğrenebilirsiniz.
    (hurriyet yoktur gazetesi vardir, 20.05.2012 08:12 ~ 10:44)

    --- alıntı ---
  • 1720
    şike ve fenerbahçe sözcüklerinin yan yana gelişini resmileştiren başkan. futbol ve diğer branşlarda bir çok pisliği gün yüzüne çıkan, şike ve çeteden içerde yatan bir adam, kulübün adını kirlettiği için camiası tarafından dışlanması gerekirken tarihte görülmemiş bir üstünlükle yeniden fenerbahçe başkanı seçiliyor. üstelik hapisteyken... ve bu durum fenerbahçe taraftarınca sosyal medyada çılgınca kutlanıyor. bu da gösteriyor ki; başarıya giden her yol mübah anlayışı sadece aziz yıldırım ve şürekasına ait değil, tüm fenerbahçe camiasının ortak mottosu. yazık.
App Store'dan indirin Google Play'den alın