resim
Arda Turan
Görev:Teknik Direktör
Takım:Eyüpspor
Yaş:37
Uyruk:Türkiye
  • 2251
    ne derseniz deyin ama artık bu çocuk "yüzü gülmüyor" diye eleştirilmesi arkadaş yahu; çocukta gülecek hal mi bıraktınız ulan hayvanlar?! numarasını verip de hedef göstermeyeceğim ama, "yaaa işte arda efendi, ondan sonra böyle ağlarsın sami yen'in çimlerinde 'liverpool' diye!" şeklinde entry'ler yazıldı bu sözlükte; atletico madrid yenilgisinden sonra liverpool diye ağladığını iddia edebilecek kadar vicdansızlaşabilen bir şebek sürüsü tarafından eleştiriliyor arda. nasıl gülsün ulan yüzü?!

    anca sıkışılınca eski kaptanlarla karşılaştırırsınız; hasan şaş'ın, hakan şükür'ün, bülent korkmaz'ın başlıklarına girip entry'lerinizi koydurtmayın bana buraya.

    kendinize gelin ulan; artık sözlükte adı arda'dan çok geçmeye başlayan kız, arda'nın lisede 2 ay çıktığı kız değil. hayatını birleştirmeye karar verdiği kız o; "keşke biraz da fener'den x'le çıksa da onun performansını düşürse!" diye entry yazan da mı biziz? arda'nın yüzü de bir türlü gülmüyor di mi? e ananın amı! şunun yarısını arda'nın yüzüne söylesen cinayet sebebi olur ulan davar eşşeği! ondan sonra da sözlüğe girer, "arda'nın öldürdüğü sözlük yazarı haksız olabilir ama bunu hak etmedi..." diye karalarsın; nah etmedi!

    ondan sonra da "ben taraftarım kardeşim, anlamam; başarı isterim! iyi oynamayanı protesto ederim, hakkım var; demir krasi!" yazarsın sözlüğe. bu kulübün sırtından bi türlü atamadığı yüküsün ulan sen;, ne taraftarı, kargomuzsun bizim! senin gibi andavallı hödüklerin hezeyanları yüzünden 2 senede bir teknik direktör değişiyor işte bu memlekette. bana kimse bal mumlu davetiyeyle taraftarlık teklif etmedi, "gel bizim takımı tut; bol şampiyonluk, bol derbi galibiyeti görürsün!" demedi, benim öyle bi sorunum yok koçum...

    aklı biraz başında olanı neyse de, arda'yı kasten takımı sabote etmekle suçlayanı var işte bu sözlükte. dikkat edin; her fırsatta antu'nun geri zekalılığından dem vuran sözlükten bahsediyoruz. he canım, he gülüm; tıkır tıkır işleyen takımın da tek sorunu arda'ydı. arda'sız takımı da izlemedik mi beraber o sakatlık döneminde? öyle ya; o sırada sen "arda'nın x'e pas atmaması" başlıklarını doldurmakla meşguldün...

    takımın derdinin ne olduğunu tartışmaya gelince toz olur gidersin ama dürrük! "yea sen kimsin rijkaard'a akıl fikir veriyorsun; 4-4-2'ler, 4-3-3'ler, fm mi oynuyoruz yeaa..." diye zırvalarsın; takım kaybedince de, "sahada olmadığı maçlarda bile" arda'yı sorumlu tutarsın.

    ulan holywood sineması; koca bir nesli yedin de haberin yok. al da övün yarattığın geri zekalılar ordusuyla...

    1-) işler asla iyi gidemez; finale doğru çözülecek büyük bir sorun olmalıdır.

    -e işte gerçek hayat o senin basmakalıp kurguna benzemeyince, yadırgıyor çocuklar. sorunları kendi kafalarında yaratmaya başlıyorlar; arda'nın x'e, y'ye pas atmaması, bilmem ne...

    2-) sorun, mutlaka filmin kötü adamının kabahati olmalıdır.

    -bu kadar basit işte. işler kötüye gidiyorsa; en iyi durumlarda bile kötü gidebilecek bazı şeylerin olduğu ihtimalini asla kabul edemiyor gariplerim. ya senin filmlerdeki gibi mutlu son mükemmel olacak, ya da "her şey" düzelene kadar film bitmeyecek. kötü giden şeylerin de komplike sebepleri olabileceğini söyleyenlere kesinlikle kulak tıkanacak; ne kafasını karıştırıyosunuz lan çocukların yok orta saha dirençsizliği, yok santraforsuzluk... arda yapmıştır arda; hep onun başının altından çıkıyo.

    3-) karakterlerin motivasyonları belirgin olmalıdır.

    -haah; bu da önemli. iyi, mutlak iyi olsun; kötü de mutak kötü. ne ulan o smerdyakov'lar, jean valjean'lar; iyi mi kötü mü belli değil, ne kafasını karıştırıyonuz milletin?! karakter kötüyse, içinde gram iyilik bulunmasın arkadaş! al işte; bu filmleri çeke çeke memleketimin gençlerine yaptığına bak: caner iyi, öyleyse futbolunun da iyi olduğu anında kabul edilmelidir. haftalarca takımı 1 kişi eksik oynatması, asıl işi olan ofansif görevleri dahi yerine getirememesi; bir manisa maçında ileriye attığı tek uzun pasla affedilmelidir. arda kötü, öyleyse "tek hareketle affolunma" tarifesi ona işlememeli, yaptığı asist görmezden gelinmelidir.

    yaktın memleketimin gençliğini hollywood...

    ----------

    bir şempanzeye laf anlatma çabası; umutsuz... hayatımın 10-15 dakikasını böyle anlamsız bir uğraş için harcadığım için muhtemelen kendimi asla affedemeyeceğim; ama umut fakirin ekmeği işte. arda'ya yerinde eleştiriler getiren taraftarlar zaten üzerlerine alınmamaları gerektiğini ve lafın nereye gittiğini zaten görmüşlerdir; onlara selamlar.
  • 2252
    ne vurduğu yumruk, ne de ettiği kavga ile ilgilendiğim oyuncudur. beni ilgilendiren son 4 maçta form durumu, piskolojik hali ve fizik gücü gibi nedenlerle oynatılmaması gerektiğidir. kim oynarsa oynasın kendisi oynamasın, hem takım hem arda kaybediyor.

    ayrıca kavga olayının büyütülmemesi gerekmektedir. 15 yaşından itibaren aynı yaş gruplarında milli olmuş ve birlikte uzun zaman geçirmiş insanlar arasında bu tip şeyler olabilir. zaten barışma anındaki surat ifadeleri aralarında kin olmadığını ve olamayacağını herkese gösterdi.

    arda fiziki durumu bakımından 90 dakika çıkaramayacak durumdadır, sonradan oyuna girip oyunu etkileyebilir ama sezon sonuna kadar ilk 11 de olmamalıdır. kendisi bursaspor maçında 10 gol 25 asistle bile oynasa bu fikrim değişmeyecektir.
  • 2258
    caner erkin'le çok eski arkadaştırlar. halısahalarda sizin de başınıza gelmiştir 10 yıllık arkadaşınızla bile tartıştığınız , kavgaya tutuştuğunuz olmuştur. maç sonunda yine özür diler barışırsınız. bugün kendisine olan şey tam olarak budur. abartılmaması , kaptanlığına göz dikilmemesi gerekir.

    http://fotogaleri.hurriyet.com.tr/...p=31&rid=155
  • 2259
    her yetenekli futbolcunun kaptan olamayacağının göstergesi şahsiyet. futboluna lafımız yok. ancak kendisine verilen zoraki kaptanlıktan sonra bulaşmadığı magazinsel olay, sanatttan siyasete kadar hemen her konuda fikir üretmesi kalmadı, ronaldo gibi şişti, sinema kapattı falan bunları da galatasaray taraftarı olarak gene hoş karşıladık. ancak bu son kavgadan sonra kendisinin matkap bilica'dan ne farkı kalıyor. şampiyonluk yolunda takım içindeki düzeni yumruklarıyla mı sağlayacak. herhalde son günlerdeki modaya uydu. fazla uzatmadan yıldızımız, canımız ciğerimiz, onursal kaptanımız bile olsun ama galatasaray'ın gerçek kaptanı olmasın ne olur!
  • 2260
    herkes psikolog olmuş, herkes uzman. yok bu kadar para alıyorsan, yok örneksen sen, yok referanssan, yok zartsan, yok zurtsan böyle yapacaksın, şöyle yaşayacaksın, istediğimiz gibi davranacaksın, bilmem ne bilmem ne... kimden kimi sorguluyorsunuz, kime ne sevdirmeye ya da kimi neyden nefret ettirmeye çalışıyorsunuz? amacınız ne? derdiniz ne arda ile? tamam tez vurulsun kellesi, herkes bunu istesin. oldu mu? neyi çözdük? silelim bir kalemde... öyle ya o kadar para kazanıyorsa yapmayacaktı. ulen ne kadar çok adamın gözü varmış cocugun kazandığı parada. size ne ya? nedir yani, sorun nedir? yok harçlıklarını kesip maça gidiyormuş millet... eee? ne oldu yani? hangimiz farklı? ki ayrıca onu izlemek için yapıyorlarmış bu fedakarlığı... bak sen, zahmet etmişler efendim, arda için geliyorlarsa bi zahmet gelmesinler zaten, evlerine ekmek götürsünler... hani renklereydi aşk? hani arma? bırakın allah aşkına. uğraşmayın şu çocukla..
    kaptansa yapamaz, kaptan konuşamaz, kaptan sinirlenemez, kaptan kızamaz, kaptan tavır yapamaz. öyle ya kaptan oldu o, artık insan değil.
    hepimiz mükemmeliz zaten, herkes kusursuz, hele kaptansan zaten osuramazsın bile. olur mu hiç, galatasaray kaptanı s.çamaz bile, olay olur.
    yapmayın, insani değerlerimiz üzerinden kıymetlilerimizi harcamayalım. yazıktır.

    amaç nedir? onu çok merak ediyorum... tamam, silelim arda'yı, eee? bunu mu istiyorsunuz? n'olcak şimdi?

    lütfen çekin arda'dan elinizi... rahat bırakın onu da, onu sevenleri de... inanın herkes daha mutlu olacak.

    bi de herkes dayı olmuş zaten, herkes polat alemdar... tey allahım yaa...
  • 2265
    --- alıntı ---

    arda turan. efsanevi 87 jenerasyonunun yıldızı. daha altyapıdayken keşfettik onu. beğenerek izledik. manisa’ya gitti takip ettik. gelmesini bekledik. gelişi de tam oldu. bu formayı istediğini gösterdi ve kısa sürede formayı kaptı. o kötü kadrodaki tek temsilcimizdi. galatasaray’lı gibi oynayan tek isimdi. milli takıma da gitti. çok da başarılı oldu. yurtdışından teklifler gelmeye başladı. bu dönemde galatasaray taraftarlarının sevgilisi oldu. bazı fotoğrafları sızdırılsa da taraftar ona sahip çıktı. giderek kendini geliştirdi. onun üzerine çeşitli oyunlar oynandı ama bu camia hep arkasındaydı.

    bu sezon başı kendisine kaptanlık verilip sırtına 10 numara geçirildi. çok da sevindik buna. artık kaptanımız bizden birisiydi. metin oktay, cüneyt tanman, bülent korkmaz, gündüz kılıç olacağını düşünüyorduk. modern dönemden de örnek verirsek ; totti, lucarelli, gerard olmasını bekliyorduk. sezon başladı. kaptan bomba gibi de girdi sezona. daha yaşı gençti. yapması gereken şeyler vardı ve biz de buna karşı çıkmıyorduk. geri kafalı basına inat ona destek oluyorduk. çünkü o hagi’nin golüne sevinen bir ikondu. yalancı, para sevdalısı futbolculardan değildi. gözünü bile kırpmadan milyonlarca doları reddediyordu. çocuklarımıza anlatacaktık biz onu. elano’ya pas atmıyor, gio’yu sevmiyor dedikoduları da bizi ilgilendirmiyordu. çünkü çamurlu forması olan bir isimdi o. bacağında krampon izi oluşmasına rağmen mücadele ediyordu. kendisine verilen görevi yapıyor, ligde asist kralı oluyordu. ailesinden tutun abi-kardeş yaşantısına kadar 10 numaraydı.

    işin bir de diğer kısmı vardı. medyatik bayanla seviyeli bir ilişkisi vardı. bunu da aslanlar gibi söylüyordu. ama bizim için önemli olan sahadaki işiydi. galatasaray kaptanına yakışır davransın yeterdi. takımın şampiyonluktan uzaklaşması sonucunda ultraslan bir protesto hazırladı. haklılardı, galatasaray nice böyle topçular görmüştü. ama kazanma inancı, takım ruhu olmayınca olmuyordu. taraftar da bunu istiyordu. evet iyi futbolcular önemliydi. gelmeleri gerekirdi. iyi futbolunu oynadığı sürece istediği gibi de yaşardı rüya şehirde. ama yenilgiye isyan etmeyen, umursamaz kişiler bu şehirde istediği gibi yaşayamazdı.onun olmadığı takım özelliğini kaybetmiş ve yeniligiye isyan etmiyordu. mevcut durumda bunu haketmeyen tek kişi arda’ydı.

    yine de gol atıldıktan sonra baros’u tribüne göndermemesi hoş değildi. tam sular duruldu derken manisa’da onu 1 yıl bekleyen ve yanına çağıran taraftarına koşmadı kaptan. galatasaray kaptanına yakışmayan bir hareket yaptı. galatasaray’da küsmek olmazdı. konuşarak anlaşılır, barışılırdı. ama kaptan bunu husumete çevirdiğini gösterdi. bugün ise yapılan antrenmanda takım arkadaşı caner’le tartıştığı ortaya çıktı. basına açık antrenmanda bunun olması ilginçi. halbuki aynı arda uefa kupası maçı sonrası arkadaşı caner’i koruyordu. bu çocuk şanssızdı. daha sonra barıştıklarını açıklasalar da, kanayan dudak kabuk tutsa da söylenen sözler hep kafanın bir yerinde duracaktı.

    galatasaray gibi çok büyük bir camianın kaptanlığını kaldıracak bir isim olan arda artık bu vasıfından uzaklaşıyordu. bir an önce özel yaşamını uzakta yaşaması gerekirdi. çeşitli dedikoduların çıkmasına izin vermemeliydi. taraftarla barışmalı, futboluna daha fazla konsantre olmalıydı. mutlaka profesyonel bir destek almalıydı. yoksa bu yaşananları kimse kaldıramazdı. ayrıca biraz da kilo verip güçlenirse bu ligin tozunu atar ve bizim için bir efsane olduktan sonra avrupa’da bizi gururla temsil ederdi. tabiki dili de öğrenmeliydi. ama öncelikle kendisine model olarak emre abisini değil, cüneyt kaptanını almalıydı.

    --- alıntı ---
  • 2266
    metin oktay derken emre belözoğlu olmasından korkuyoruz şuan da. öyle değişen bir futbolcu işte.

    kendisiyle sadece tartışan takım arkadaşına yumruk atan ve kendisine tepki gösteren taraftara küsen bir "kaptan"*

    ben dahil olmak üzere hep kıyasladıkya kendisini metin oktay ile kendisi haklı tepki gösteren taraftara sırtını çevirip gol sevincini kulübeyle yaşamış bir futbolcudur. ama n'apardı metin oktay; kendisine küfür eden taraftarın yanına giderek onlardan özür dileyip af dilerdi.

    bu örnek bile arda turan'ın kendisini nelerden ve ne kadar büyük gördüğünün kanıtıdır.

    onun yerinde olmak için nelerinden vazgeçecek milyonlarca kişi varken o koruyacağı takım arkadaşını dövmemesi için zor tutulmuştur.

    nerden nereye diyorum kendisine...
  • 2272
    biliyoruz zor bir dönemden geçiyorsun. biliyoruz sırtında yaşınla ters orantıda yük var. ama sen galatasaraylı arda turan'sın. bunu da atlatırsın. yüreğinde o arma aşkı oldukça seni yıkamazlar, yıktırmayız. sen bu camianın çocuğusun her ne kadar kafan karışıkta olsa bu aralar fazlasıyla, seni bizden iyi, bizi senden iyi anlayacak olamaz. onların istediklerini yaptırmayacağız, bir kenara geçip bakın ne hale geldiler diye kıs kıs gülmelerine izin vermeyeceğiz. sen bu değilsin, biz bu değiliz. galatasaray bu camianın adı. vakit tek yumruk,tek yürek olma zamanıdır. bunu yıkmak için tüm imkanlarını kullananlara, dört bir koldan çalışanlara inat...
  • 2275
    eksi sozlukte alavgan ın hakkında yazdığı yazıyı paylaşıyorum. paylaşmamın nedeni aynı zaman da bu fikre katılmamdır.

    --- alıntı ---

    herkes aceto'nun yazısının son kısmını çok beğenmiş ancak ben beğenmedim.
    aksine doğru noktayı göstermek yerine, yanlışları doğru yapmış bir yazıdır o.

    arda turan'ın gitmesi çözecek mi sorununu? emre belözoğlu galatasaray'da kaldı da mı böyle oldu? hayır. aksine gitti ve hazır olmadığı bir ortamın içinde daha da bozuldu. psikolojik yapısı tamamen rezil oldu. ayrıca emre'nin türkiye'den gitme nedeni neydi? türkiye'de karıştığı trafik kazasıydı. "katil emre" sözlerinden kurtulmak için gitmedi mi? bu baskıyı kaldıramıyorum dememiş miydi?

    olayları saptırarak benzerlikler çıkarmak arda turan'ın yolunu yanlış çizer. arda'nın sorunu ne taraftardan dolayı, ne kulüpten dolayı. arda şu haliyle yurt dışına giderse emre'den farklı olmaz. çünkü bu sorunu tek çözebilecek kişi yine arda.

    arda'nın değiştirmesi gereken akıl hocası ve düşünce yapısı. baskı ortamlarından çıkamıyor arda. işine konsantre olamıyor. fenerbahçe'nin stadına gidip baroni'nin sataşmalarından dolayı konsantresi bozulabiliyor, kendi sahasında taraftarın tepkisinden konsantresi bozulabiliyor. bunlar yurt dışına çıkınca karşılaşmayacağı şeyler mi?

    arda, bir marco materazzi'ye karşı oynayabilir mi inter-milan maçında? o siniri, stresi kaldırabilir mi? shevchenko'nun yediği tekmeleri yiyerek işine devam edebilir mi?
    aynı şekilde barcelona-real madrid maçında xavi'nin, messi'nin bernabeu atmosferinde yaptıklarını yapabilir mi?
    ingiltere'ye giderse ne olacak? orası paul scholes'un, rooney'nin, lew bowyer'ın, bilimum saha içi pisliği yapabilecek oyuncuların memleketi.

    hadi onu da geçelim. arda giderse 1-2m avroya mı gidecek yoksa 10m civarına ya da üstüne mi gidecek? tuncay'ın üstünde bile bedavaya gitmiş olmasına rağmen baya baskı vardı ki arda yeni takımında toronto'nun hidayet türkoğlu beklentisi gibi bir davranış görecek muhtemelen. galatasaray'daki baskıyı kaldıramazsa oradaki baskıyı kaldırabilecek mi? hiç sanmıyorum.

    arda, herkesi bırakıp rijkaard'ı dinlemeli. ne zaman işine %100 konsantre olmayı öğrenir, işte arda da o zaman hazır olur. ancak şu anki hali kesinlikle hazır değil.

    ergün penbe yurt dışına giderek kendini geliştirmedi. her oyuncu profesyonel olmak için 3-4 sene yurt dışında işkence çekmeli mantığını kabul etmiyorum. bir oyuncu önündeki bir sürü mükemmel(kewell, neill, rijkaard vs.) örneğe rağmen profesyonelliği öğrenemezse yurt dışında öğrenmesi çok daha zordur. bunun en güzel örneği de emre belözoğlu'dur.

    --- alıntı ---

    edit: imla
App Store'dan indirin Google Play'den alın