belli bir dönem köyde büyüdüm, yetiştim. o dönemler forma alacak para nerde tabi. bırak formayı şeker bulsan çay, çay bulsan şeker bulamıyorsun. çocukluğum çok fakirliklerle geçti benim. üstüme giyeceğim elbisem, ayağıma giyeceğim ayakkabım bile olmuyordu çoğu zaman. rahmetli neşet ertaş'ın türküsünde dediği gibi insanı "bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm" bitirir. bizi bitiren ise yoksulluğumuzdu.
babam, amcalarım hepsi gurbette çalışıyordu. amcalarımdan birisi koyu galatasaraylıydı. beni bu aşka yönlendiren de oydu. bir gün gurbetten köye geldi. ayakkabılarımı, üstümü, başımı perişan halde görünce sinirlendi. koştur koştur şehre gitti. hiç unutmuyorum, hayatımın en güzel günüydü. bana üç parça elbise, ışıklı ayakkabı ve üzerinde
hagi yazan çizgili
telsim sponsorlu forma almıştı takım halinde. diğer amcam da fb forması almıştı onu sobada yakmıştım o da ayrı mesele.
*ilk alınan formam buydu. hala hatırladıkça gözlerim dolar. galatasaray forması bir çocuğun hüznü, mutluluğu, hayal kırıklığı kısacası hayatı olmuştu. allah beni galatasaraylı yapan amcamdan ve hayatımın tamamı olan galatasaray'dan razı olsun.