• 1553
    konumu muazzam olan statti. istanbulun her yerinden rahatça ulasabiliyordunuz. şimdiki oyle bir ucube yerde ki metro dışında alternatif yok ve maça gidenler bilir rezalet bir durumla karşılaşır lanet olsun dersiniz. arena bundan 40 50 yil sonra yıkılır mı başka yere taşınır mi ya da ben görür müyüm o günleri bilmiyorum ama stadın yanından geçince bir ah cekmem. hatta su an bile yanından arabayla geçince donup bakmiyorum bile. ama asy oyle miydi be sadece bir beton parçasından ziyade o maç günü korna, davul, borazan sesleri gs store çadırın orda sari kirmizi formalı insanlar... insan hepsini ozluyor. hatta simdi stadın s'si bile yok ortada ama dönüp bakıyorum her geçtiğimde.
  • 1554
    faruk süren ilk defa artık bu stadyum bize yetmiyor bunun büyütmemiz lazım demişti. o zaman mehmet cansun da yönetimdeydi, hatta asbaşkan olabilir tam emin değilim. vay dedik süper. bunla işte bir proje çalışıyorlar falan. yaklaşık 40 bin kişilik bir stat yapacağız dediler. hatta o zaman sadece projesine deli gibi para harcandı diye haberler çıkmıştı. 5 milyon dolar diye aklımda kalmış ama uzun zaman önceydi.

    neyse faruk süreni yediler ve mehmet cansun başa geçti. o stat projesine hız verdi ama cepte para yok. 90-100 milyon dolar arasına stadyum yapılacaktı ama soru şu nasıl. kulüp bir anda o kadar parasız kalmış ki 2000'in sonlarına doğru aig ile bir anlaşma yapıp kulübün %20'sini 20 milyon dolara satmıştık. ama satış o kadar kötü bir anlaşmayla yapılmıştı ki kulübün bütün gelir kalemleri sportif a.ş.'ye devredilmiş, bütün giderleri de idari a.ş.'ye yazılmıştı. işte satılan sadece gelir kalemi olan sportif a.ş.'ydi. karlofça anlaşması bile daha insaflıdır. o anlaşmayı yapan da büyük vizyoner faruk sürendir. hatta adnan polata bugün herkes söver ya, adamın ilk işi bu iki a.ş.'yi birleştirerek kulübün geleceğini kurtarmak olmuştur.

    neyse dağıtmadan konuyu toparlayalım. mustafa sarıgül. şimdilerde bir parti kuruyor sanırım. şişli belediye başkanı o zaman. diyo ki böyle bir dağ başı var gidin oraya yapın stadı. hatta mecidiyeköyde böyle haftanın 6 günü ölü duracak bir yatırım iyi değil diyor. o zaman da başkan rahmetli canaydın. hemen gaza geliyor. gidiyorlar tapusu bir zamanlar bize ait olan mecidiyeköyden çıkıp bütün hakları devlete bırakıp aslantepe yollarına düşüyorlar. allah var projenin ilk hali fena değil. stadum, kapalı spor salonu vs vs. ama isterlerse gökdelen de verseler, istanbulun en ulaşımı kolay yerinden dağ başına gitmeyi kabul etmek ancak ve ancak canaydın gibi galatasarayı bitiren birine yakışırdı zaten.

    velhasıl proje kuşa dönüyor ve en sonunda dünyanın en aptal sözleşmesi ile elimizdeki değerden oluyoruz.bizim buradan gitmemize neden olan herkesi çok kötü yad ederim.
  • 1555
    yeni yıla girerken aklıma gelen eski stadımız. 11 ocak 2011'de beypazarı şekerspor galibiyeti ile bu stada veda etmiştik. 11 gün sonra tam 10. yıldönümü olacak. galatasaray bu 10 yılda 52 bin kişilik yeni stadının da etkisi ile 5 şampiyonluk 15 kupa kazandı. ama ne olursa olsun eski stadımızın atmosferi bir başkaydı. 10 bin kişilik bile olsa şimdikinden daha iyiydi bana göre. konum açısından zaten tartışmaya gerek bile yok. rahmetli canaydın'ın iş bilmezliği yüzünden yerimizden yurdumuzdan olduk :(
  • 1561
    eski ali sami yen stadyumu biz galatasaraylılar için bir çok şeyi ifade eder. özellikle yaşını almış büyüklerim ve yaşıt olan akranlarım daha iyi anımsayacaktır; tribünde heyecanı eksik olmayan, gürültüyü olabildiğince fazla çıkartan, takımı her zaman ileri götüren, motive eden, en az futbolcular ve teknik direktör kadarda tecrübeli bir topluluk vardı. şahsen babamla beraber 96 yılında başlayan 2002 yılına kadar kapalı tribünde her maç olmasada bulunduğum, ortamında aile ve dostluk havası olan bir tribündü. avrupa ve ligde yakaladığımız başarılı sezonları tribünde toplanan taraftarların yaydığı sinerjinin etkisini kimse inkar edemez. gerçekten büyüsü olan, tılsımlı bir staddı. küçük stadların her zaman bir avantajı olmuştur. rakibi boğar, futbolculara yakın olduğu için kolay bozardık rakip takımı. çıkarılan gürültü gerçekten rahatsız ederdi tüm rakipleri. yeni stadımızda bu havayı yine fatih hocamızın 3. döneminde şahit olmuştum daha sonrasında ise bu bütünlüğü bir türlü yakalayamadık. inşallah pandeminden sonra, yeni transfer ve kurulacak yeni takımla bu havayı tekrardan yakalarız.
  • 1564
    terkedişimizin 10. yılı olmuş işte bu yüzden para kazanamıyoruz.
    pazarlama, potansiyel olguyu kullanamama durumu var.
    -bu genç futbolcularımızda parlatmama noktasında var ( atalay babacan, erkan süer, bartuğ elmaz vs )
    -var olan oyuncularımızı pazarlayamama ya da değerinin çok altında satma var.
    -ada sorunu var.
    -riva ve florya kötü değerlendirme var.
    -taraftarımızın olumlu şekilde sosyal medyada değerlendirilememesi var.
    -sosyal medyamızı doğru kullanmama var. ( youtube içerik, instagram ve twitter gibi unsurları verimli kullanmama )
    -gelen kariyerli oyuncuların sadece forma numarası ve adını yazdırma dışında değerlendirmemesi var.
    - daha da kötü unsurlar sıralayabilirim. bu olumsuzluklar şu anki yönetime de ait değil genelde bizde formalar kötü, store ürünler düşük kalite ve çeşit az olarak çıkıp bu manada pazarlamamız inanılmaz kötüdür.
    üstte saydıklarıma daha sonra değinebiliriz.
    * yalnız sen nasıl olur da ali sami yen için bir şeyler düşünüp bunları satışa sunmazsın. şurada sözlükte oturup sohbetini, muhabbetini yapsak en az 10 farklı değerlendirme ürünü çıkar.
    -site kur 3 boyutlu eski samiyeni gezdir.
    -gün boyu eski oyuncuların gstv ve galatasaray youtube hesaplarında anılarını anlattır.
    -dünya kamuoyunun lanse ettiği o çılgın mabedi, asıl cehennem burası dediği yeri sosyal medyanda güzel ve enfes içeriklerle kalıcı hale getir.
    -stadın 3 boyutlu halini 3d baskı ile yap storelerde sat.
    vs... vs... yazık bu kulüp böyle yönetilmez, bu kadar potansiyel unsur varken hala gelir yok demek acizlik, gelir üretememek beceriksiz, bunları tasarlattırıp daha iyisini sunmamak galatasaray'a ihabettir.
  • 1565
    kendisi de üsküplü olan yahya kemal beyatlı'nın balkan savaşlarında makedonya'nın tamamen düşmesi üzerine, 500 yıldır osmanlı toprağı olan üsküp'ün kaybedilmesi acısıyla yazdığı kaybolan şehir isimli şiirinin son mısraını kendisine addetmek istediğim mabedimiz.

    --- alıntı ---

    çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene,
    biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.

    --- alıntı ---
  • 1567
    2001 yılında db architects firması tarafından yenilenme projesi çizilen stad.

    firma bu projeyi gerçekleştiremese de yıllar sonra aynı çizimle göztepe gürsel aksel stadyumunu yapmış. ortaya çıkan sonucu görünce keşke o araziden hiç çıkmasaymışız diyorum.

    http://www.dbarchitects.com.tr/...10/06/03-800x560.jpg

    https://pbs.twimg.com/media/EPZVK9jXkAgYrPz.jpg

    http://www.dbarchitects.com.tr/...-alternatif-projesi/
  • 1569
    evimizdi. hani yaşadığınız ilçeden başka uzak bir yere gidersiniz, kaos içinde yaşarsınız, eğlence veya iş fark etmez orada uzun vakiy geçirirsiniz de akşam saatlerinde semte döndüğünüzde içinize bir huzur çöker ya, sami yen benim için oydu. yaşım gereği maalesef doya doya yaşayamadım sami yen' i. belki en iyi zamanlarımızda değil ama en azından o ara süreçte birçok kez geldim evimize. ve istisnasız her seferinde o bahsettiğim hissi yaşadım. sadece stadyumun içi değil dışı da öyleydi. şehrin göbeğinde olması, çevresinin maç günleri sarı kırmızıya bürünmesi, hemen hemen her kaldırımda her cafede her restoranda galatasaraylıların bulunması o sıcaklık hissini henüz dışarıdayken size yaşatmaya başlıyordu. hele bahar aylarının o eşsiz sıcaklığı ve akşamüstü güneşiyle birleşen sarı kırmızı bu hayatta bize cennetti yaşatıyordu.
    yeni stadımızı da seviyorum lakin bulunduğu konum itibariyle en azından bir 10-15 sene bize bu hisleri yaşatamayacak. ileride orası da belki şehrin göbeği haline gelip, yaşamın hareketlenmesiyle o havayı yakalayabiliriz. rakipler için de bu boğuculuk açısından önemli çünkü. herkes gibi ben de " acaba sami yen arazisine yapılsaydı stadımız nasıl olurdu?" diye iç geçiriyorum. orada geçerken o kulelerin yerinde stadımızı hayal ediyorum. hem güzel araziden olduk hem de üstüne toki arena geyiklerine maruz kaldık. oysa buradan zararlı çıkan tek kurum galatasaray oldu. bu düzende bizim payımıza düşen bu oldu maalesef.
  • 1570
    19 mayıs'ta yasak olmayınca biraz dışarı çıkalım dedik. üsküdar'dan çıktım, karşıya geçeceğiz. motorda seyahat edince intercom da yoksa 2 kişi pek iletişim olmuyor, herkes kendi dünyasında oluyor malum. cihangir tarafına gideceğiz arkadaşa, sahilden mi gidelim dedim, haliç'ten gitmek istedi. eh, peki dedik malum... stadın önünden geçerken bir baktım, küçük küçük ağlıyorum. stadı mı özlüyorum, o zamanları mı özlüyorum bilmiyorum ama bir şeyleri çok özlediğim kesin.

    tanım:

    eskiden olduğu yerden her geçtiğimde duygulandığım eski stadımız.
  • 1572
    bir hafta sonu babamın “hadi maça götüreyim seni” demesiyle ilk defa tanıştığım kutsal stadyum. bir gündüz maçıydı ve rakip istanbulspor’du. şimdi baktım da tarih 9 mayıs 1998.
    bilet kuyruğunda beklerken yanımıza bir adam yanaştı. karaborsacıymış, babam 2 bileti bu adamdan aldı ve biz sıra beklemeden stada girdik. kapalı alt tribündeydim ve maç başlayana kadar kapalı üst tribünü izlediğim. bir daha geldiğimizde biz de oraya gidelim demiştim ve babamın “ezilirsin” dediğini hatırlıyorum.

    ve maç başladı. hagi, hakan, tugay, popescu, arif… hepsi sahadaydı ve ben ilk defa tribündeydim. inanılılır gibi değildi. ilk defa bu kadar galatasaraylı hissediyordum, büyülenmiş gibiydim. derken tak! 0-1 golü yedik. ilk yarı da böyle bitti.

    heyecan yerini strese bıraktı. nasıl olurdu? ilk defa canlı izlediğim galatasaray nasıl yenilirdi. çok da iyi oynamıyorduk ama tribünler inanılmazdı. böyle bitmemeliydi. babam “ikinci yarı çeviririz” dediğinde tekrar kendime gelmiştim. evet çevirirdik. biz galatasaraydık ve sami yen’deydik.

    tam olarak böyle oldu. ikinci yarı bambaşka bir takıma dönüştü galatasaray. 1, 2, 3 ve 4.
    maç bittiğinde tabelada 4-1 yazıyordu.

    iste böyle bir şeydi galatasaray ve ali sami yen stadının birleşmesi. tam olarak buydu ve ben buna dahil olmuştum. iliklerime kadar hissetmiştim o gün. galatasaray buydu, vazgeçmeyenlerin ve inananların takımı. ali sami yen stadı da bu savaşın meydanıydı.
  • 1574
    ışıklarını ebediyette kadar kapatmamızın üzerinden tam 11 yıl geçen mabed. evet ali sami yen stadından koparılışımızın 11. yıldönümüydü.

    etik nedir bilmeyen yalan söylemek dışında bir vasfı bulunmayan galatasaray yönetiminin aklına gelmez veya bu entryden sonra gecikmeli gelir muhtemelen. bari burada galatasaraylılar olarak biz bize yad edelim.

    sami yen hakkını size helal etmiyor cümlesi hiç bu kadar anlamlı olmamıştır.

    edit: tarih düzeltilmesi
App Store'dan indirin Google Play'den alın