taşrada yaşayan benim gibi sarı kırmızılıların bir çoğu maalesef burada bir maç izleme keyfinden mahrum kaldığı mabed. (bkz: değmesin mabedime namahrem eli)
7 sene önce bugün salya sümük veda ettiğimiz müteveffa mabedimiz.
eğer gerçekten söylenildiği gibi "son yolculuk" esnasında muavin hayatımızın filmini takacaksa kasetten, en güzel bakacağımız bölümlerde kendisinin olacağı bir gerçek...
havasını bir kere soluyabildiğim, ancak evimin yeri nedeniyle hayaletini her gün gördüğüm eski yuvamız.
1433
lise yıllarımda mecidiyeköy'de oturduğum için o dönem neredeyse bütün iç saha maçlarında yerimi aldığım mabedimiz. yaş daha 16, 19 mart 2006 galatasaray kayseri erciyesspor maçı için yeni açık üst'te yerimizi almışız. zafer önder ipek adlı, dönemin mete kalkavan ı maçı çığrından çıkarmış ve erciyes olağanüstü direniyor. son dakikalarda gelen golden sonra millet sevinçten birbirine girmiş, kendimi 4-5 sıra aşağıda bulmuştum.
allahıma bin şükür olsun ki hem veda maçına gidebilip, gözyaşlarımı kuruttum "sarııı" dediğimiz yerde hem de çimlerinde top koşturmak nasip oldu. her yıldönümünde vay be o kadar oldu mu diyorum. hala dün gibi ...
hayatımda bir kez olsun maç izleyemediğim ve bu yüzden çok üzgün olduğum canımız biriciğimiz, bazılarımızın anılarında hala yaşattığı yer. öncelikle seni yıkan dozere çok güzel laflarım var ama onları kendime saklıyorum. okulumun kendisine yaklaşık 5 dakika mesafede olduğu zamanlar tabi yıkıldıktan sonra bir yere gideceksem ve o yol önünden geçecekse otobüse binmem önünden yürüyerek geçerdim. arkasındaki sokaklarda akşamlara kadar yürür o duyguyu tadamasam da hiç yaşamak isterdim. şimdi bakınca geçmişe, 2002'de ve 2008'de sadece önünden geçmiştim ve hayal meyal hatırlıyorum. ama o da yetiyor. anılarında yaşatanlar ondan hiç vazgeçmesin, çünkü ali sami yen sonsuza kadar!
1436
mecidiyeköy’deki dutluk bir arazinin galatasaray’a kazandırılması için ilk girişim 1933 yılında dönemin başkanı ali haydar barşal tarafından yapılmıştı.
1933-35 yılları arasında devlet ile yapılan görüşmeler neticesinde, kentin dışarısında yer alan mecidiye köyü’nde bir arazi galatasaray’a yapılacak stad için tahsis edildi. 1936 yılında arazinin hafriyatına başlandı. dönemin türk spor kurumu başkanı olan adnan menderes’ten bu iş için maddi yardım alındı. ancak hafriyat aşamasında kaldı.
1940 yılında tevfik ali çınar’ın başkanlığı döneminde stad konusu yeniden gündeme geldi. aynı arazi 30 yıl müddetle ve yıllığı sembolik olarak 1 liralık bedelle galatasaray’a kiralandı. arazinin kullanım hakkı resmi olarak galatasaray’ın oldu. galatasaray burayı kiralarken modern bir stat ve bisiklet veledromu yapmayı da taahhüt etti.
ancak inşaata yeterli maddi imkan olmaması ve savaş yılları olması dolayısıyla başlanamadı. 1943 yılında ihtiyacı görecek türden mütevazı bir stadın inşasına osman dardağan’ın başkanlığında başlandı.
savaş yılları olması dolayısıyla stat ancak küçük bir açık tribünün yapılması ve toprak bir zeminle muslihittin peykoğlu’nun başkanlığı döneminde 1945 yılında açıldı.
ancak o günlerde kent merkezine uzaklığı, ulaşım zorluğu ve çok sert rüzgar alması gibi nedenlerle burada uzun süreli futbol oynama imkanı olmadı.
aynı tarihlerde şehir merkezinde bulunan inönü stadı’nın açılmasıyla birlikte galatasaray, mecidiyeköy’deki bu stadı terk edince burada stat yapım projesi de sonuçsuz kalmış oldu. 1955 yılında kullanım hakkı anlaşması, o tarihte kalan 22 yıllık sürenin üzerine 30 yıl saha eklenerek 2007’ye değin uzatıldı.
stat için verilen taahhütlerin kulüp tarafından yerine getirilememesi üzerine işi beden terbiyesi genel müdürlüğü üstlendi. 1959 yılında inşaat başladı. 1961 yılında refik selimoğlu’nun başkanlığı sırasında beden terbiyesi genel müdürlüğü ile yeni bir anlaşma yapılarak, inşası başlamış olan stadın üst kullanım hakkı kesin bir şekilde galatasaray’a verildi.
20 aralık 1964’te olaylı bir şekilde açıldı. aşırı kalabalık nedeniyle tribünlerde çıkan panik sonucu 1 kişi öldü, 80 kişi de yaralandı.
1965’te ilk kez ışıklandırıldı. ancak fazla gece maçı oynanmadı.
1970’li yılların başında inönü stadı’nın yeniden kullanılmaya başlanmasıyla bir süre için terk edildi.
70’li yıllarda daha çok antrenmanlar için galatasaray tarafından kullanıldı. bu yıllarda stat terk edilmiş bir şekilde bakımsız olarak kaldı.
1981 yılında zemini çimlendirilerek tekrar açıldı.
1993 yılında ışıklandırılma sistemi yenilenerek yeniden gece maçları oynanmaya başladı. aynı yıl türkiye’de ilk kez kombine bilet sistemi ali sami yen’de başlatıldı. aynı yıl koltuk sistemine geçildi. ayakta yaklaşık 35.000 olan seyirci kapasitesi 22.000’e indi.
1997'de galatasaray yönetimi, ali sami yen’in yıkılarak yerine yapılacak olan, ve türkiye’de ilk olacak çok amaçlı, modern bir stadın projesini, kanadalı bir mimarlık şirketine hazırlattı.
1998’de stadın lansmanı yapıldı ve büyük ilgi topladı, modern loca sistemi tanıtım sarısında tamamı sembolik olarak satıldı.
yeni stat inşaatı için finansman arayışları başladı. kulübün içerisinde bulunduğu zor mali durum nedeniyle, gereken finansman bulunamadı.
2001-2002 yılında, finansman ihtiyacını aza indirmek üzere açıklanan proje üzerinde tadilat yapılarak maliyetler aşağı çekildi ancak 2001 ekonomik krizi nedeniyle finansman bulma sorunu aşılamadı.
2003 -2004 sezonunda eski proje yeniden gündeme geldi ve yeni ve modern bir stat yapılması kararıyla terk edildi. ancak finansman ihtiyacı yine karşılanamadı.
mecidiyeköy’ün artık şehrin merkezinde kalması nedeniyle, devlet yetkilileri bu arazide bulunan stadın büyütülmesine karşı çıktı. alternatif olarak galatasaray’a yeni bir arazi önerildi. 2004-2007 yıları boyunca yeni arazinin ve üzerinde yapılacak olan yeni stadın finansmanı konusunda arayışlar sürdü.
2004-2005 sezonunda genel bir tadilatın ardından tekrar ali sami yen’e dönüldü.
1999 depremi’nin ardından, oluşan tehlike nedeniyle 2005-2006 sezonunda eski açık tribün yıkılarak yeniden yapıldı. 2005-2006 sezonunun üçüncü haftasındaki malatyaspor maçıyla eski açık tribünü’nün tamamlanan inşaatı sonrasında ilk kez seyirci alınarak hizmete sokuldu. 1999 depreminden sonra ali sami yen stadı yeniden dört bir yanından maç seyredilebilen stadyum olma özelliğini tekrardan kazanıyordu.
11 ocak 2011’de oynanan beypazarı şekerspor maçıyla birlikte ali sami yen stadı son kez bir resmi maça ev sahipliği yaptı ve türk telekom stadyumu'na devretti.
1437
2017-2018 sezonunda 70'e yakın locası satılmamaış olan stadımız. galatasaraylılığı ile böbürlenen ve durumu olanlar neyi bekliyor acaba?
1438
anılarım, hayallerim, gözyaşım, sevincim, hüznüm, şiddetim, fırtınam, felaketim, hasretim. hergün daha fazla özlenen. kapılarında peynirli pide satılır gazete kağıdından külah şapka yapan çocuklar, frankfurt maçına, katowice maçınabilet alabilmek için bağrında taş kaldırımlarda sabahlardı. rölantiye giren maçlarda patlatılırdı kutsal kapalının ortası 'g' harfinin altından makara besteler ve garanti kaybedilecek maçlarda aynı noktadan fışkırırdı gözyaşları.. yıkılmayan bir kaleydi samiyen. evimdi, evindi, eviydi, evimizdi atkıları sarı kırmızı olan ve sevdasını hiçbir endüstriyel futbol normuna tahvil etmeyen 'oranın çocukları' için. mabet diyoruz ya laf ola beri gele değil galatasaraylılık kültürünün amentüsüydü ali sami yen. koca koca seneler devrilmeye başladı sensiz. sokakların, kapıların, taş duvarların, koridorların, çat diye kırılan eski koltukların, girişi-çıkışı rahat olmayan turnikelerin gözümde tütüyor. yıllar geçsede üstünden bu kalp seni unutur mu ? :/
1439
galatasaray futbol takımına yıllarca ev sahipliği yapan cehennem lakabını sonuna kadar hak eden güzide stadımızdı, cehennem lakabını hak ediş nedeni ise şu anki son teknoloji stadyumlarda bile bulunmayan büyülü bir atmosferi olması, rakip kim olursa olsun maçlara 1-0 önde başlamamız ve oraya gelen rakiplere unutulmaz deneyimler yaşatmasıydı, ayrıca kişisel olarak da maç izlemekten en çok keyif aldığım stadyumdu.
1440
efkarlı bir günümde, yan taraftaki katlı otoparktan yıkılışını seyredip hüznüme hüzün kattığım eski evim.
faruk suren zamanında yandaki likör fabrikasını alıp yerine harika bir stad yapma projemiz vardı. 99 yılının internet koşullarında 30sn’lik tanıtım videosunu 3.5 saatte indirip, belki 100 sefer izlemisimdir. keske yapabilseydik, ne kadar onemli ve degerli olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
hakkında zeminin bakıma gireceği haberi sitemiz tarafından yayınlandı. ancak anlayamadığım olay bakım adı altında zeminin tamamen değişimin yapılması. ben haberden zeminin tamamen değişeceğini anladım. neden her sene yeni zemin yapıyoruz ?
çilesini, yolunu, metrosunu bile sevdiğim ikinci evim.
klasik bir maç günü evimden çıkıp metroya binerim ve ne zaman ki aslantepe durağına gelirim içim kıpır kıpır olmaya başlar. marşlar, şarkılar eşliğinde metrodan tünelden stada ulaşmak ve stada ilk giriş anı seratoninimi tavan yaptıran detaylardır. yazın gelmesiyle beraber insanda derin bir özlem uyandırır, maçlar başlasa da gitsek dersin. daha şimdiden iple çekmeye başladım ve 2018-2019 sezonunu heyecanla bekliyorum. evime iyi bakın .
1445
1964 yılında açılışı yapılmış, yaklaşık 47 sene aktif olarak hizmet vermiş, ancak galatasaray tarafından her zaman kullanılmamış, yerine sıklıkla inönü stadı'nın tercih edildiği, dünyanın bir zamanlar en güzel stadıdır.
içinde maç izleyen bilir bir tek, o numaralı tribündeki beton kirişler, kolonlar, sağlam bir yumruk yese dağılacak, un ufak olacak gibiydi. tepesindeki çatısı rüzgar zamanı sallanır gibi olur, üst tribün ile alt tribün arasında kalan tente bölüme bir insanın ayak basması bile yasakken, 5-10 kişiye bile dayanabilmiş bir vaziyette harap ve bitap düşmüş gözükür.
bütün bu dandik şeylere rağmen, hatta belki de bu eski ve kalitesizlik bizlere güzel gözüküyordu. hasılı, ali sami yen stadı, dünyanın en güzel stadıydı.
bazıları için hala öyle.
1446
seni yıkan dozerin de, yıkım emrini verenin de, peşkeş çekenin de, yerine gökdelenler yapanın da...
şampiyon olunacağı gün gelin gibi süslenirdi. televizyondan çekim yapan kameranın açısı, kapalı tribündeki sahaya hakimiyet, eski açıktan yükselen 'sarı' tezahüratı, her şeyi tılsımlıydı bu stadın. türk telekom stadı'ndaki kapasite, modernlik, ambians falan harika; ancak bir şeyler eksik o statta. bunlar bu teknoloji işleriyle olacak şeyler değil.
1449
icinde mac izlemeyen her galatasaray'liya biraz uzuluyorum. bambaskaydi.
1450
burada maç izleyemediğim için o kadar üzülüyorum ki... youtube'dan videolarını izlemek dışında yapabileceğim hiçbir şey yok... bütün stadyumun nevizade gecelerini söylediği videonun her saniyesini ezberledim denilebilir.