1276
bir kulüp taraftarının aidiyet duygusunun en çok arttığı taraftarlık duygularının en çok coştuğu yerdir stadyumlar.
ali sami yen ise bu stadlar arasında en özeli en güzelidir. bir çok kişiyi belki de galatasaraylı olmasında çok etkili olmuştur. galatasaray'ın kazandığı nice zaferlerde tartışılmaz çok büyük etkileri vardır. buraya sayfalarca uzun uzun da anlatabilirim.
stadın açılışı 1964 yılında türkiye bulgaristan maçı ile yapıldı. 80li yıllara kadar bir kaç kez stadyumdan ayrı kalınıdı. daha sonrasında ise stada geri dönüşle galatasaray'ın yükseliş dönemi başladı.
ben işletme okumuş ve finansal açıdan türk telekom arena'nın ali sami yen stadyumuna oranla artılarını ve kazandırdıklarını biliyorum ancak orası çok başkaydı. ali sami yen stadyumu ile ilgili herkesin bildiği teknik konuları çok uzatmak istemiyorum. ben burada iki ali sami yen anımı paylaşmak istiyorum.
ilki 5 yaşımda gerçekleşiyor o zamanlar biz istanbul'da yaşıyoruz. babam da maçları takip ediyor senede 10 civarı maça giden derbileri kaçırmayan bir taraftar. alıyor beni samsunspor maçına götürüyor. arif'in son dakikada attığı gol ile kazanmışız. o gün ile ilgili bazı anları hala çok net fotoğraf karesi gibi hatırlıyorum. öndeki adama sürekli tekme atışım ya da babamın omuzunda izlediğim anlar hatta devre arasında kucağına yatıp benim uykum geldi dediğim anı, aynı şekilde yaşlı bir gazete satan adamdan gazete alışımızı bunları çok net hatırlıyorum ve hatırladıkça düşündükçe gözlerim doluyor bir fena oluyorum.
ikinci anım ise 18 yaşımda lise son sınıfta hamburg maçına gelmiştim. biz ben 7 yaşımda okula başlamadan hemen önce sakarya'ya taşınıyoruz. ben 2009'da istanbul üniversitesi işletme fakültesini kazanarak istanbula'a tekrar geliyorum.
o maç için de çok feci de bir kazık yemişimdir. o da şöyle biz 3 bilete yanlış hatırlamıyorsam adam başı 90 lira verdik. sonra gecenin onikisinde gelen haberle yıkıldık. biletlerden biri olmadı. o zaman sakarya üni grubuyla geleceğiz gs store önünden otobüs kalkacak. sonra biz yıkıldık. adama dedik ki ya üçümüz gideceğiz ya da biz yokuz. adam da dedi tamam benim bir arkadaşım var ayarlayacağım size bilet falan velhasıl bilet adam başı 120 liraya gelid 3. karaborsa biletin parasını ortak ödemiştik.
türlü türlü kazıklar yiyerek bordeaux maçından sonra harçlıklarımı biriktirerek sünnet altınlarımın bir kısmını bozdurarak ben o maça geldim üç arkadaşımla beraber. önce sokakta eğlendik mazot aldıktan sonra otopark içinden eski açık tribün girişine geldik o hafif bayır aşağı olan asfalttan yürüdük turnikeye geldik. uzun bir kuyruk gelin dedi orda adam millet beklerken biz kaynak yaptık turnikeden geçtik ve hop içerideyiz. bilet yırtıldı sonra polis kontrolü derken polis durdurdu. bileti istedi ben de vermedim ben bunu saklayacağım dedim. biraz çemkirdi ama nihayetinde bileti savunduk ve o merdivenlere bir koşuşum vardı ki. çok samimi söylüyorum ben hiç bir şeye öyle koşmadım. o merdivenleri çıkıp manzaraya baktığımda nefesim kesildi üç beş saniye nefes alamamıştım. arkamdan biri sırtıma vurmuştu da kendime gelmiştim. maç için ise maçı bilenler bilir 1-1 rövanşında stoperde kewell'ın oynadığı maçta 60 dakika her şey çok iyi gittikten sonra o yarım saat hüsran olmuştu. neyse bundan sonrası kötü anılar o yüzden bu kadarını anlatıyorum.
ali sami yen ise bu stadlar arasında en özeli en güzelidir. bir çok kişiyi belki de galatasaraylı olmasında çok etkili olmuştur. galatasaray'ın kazandığı nice zaferlerde tartışılmaz çok büyük etkileri vardır. buraya sayfalarca uzun uzun da anlatabilirim.
stadın açılışı 1964 yılında türkiye bulgaristan maçı ile yapıldı. 80li yıllara kadar bir kaç kez stadyumdan ayrı kalınıdı. daha sonrasında ise stada geri dönüşle galatasaray'ın yükseliş dönemi başladı.
ben işletme okumuş ve finansal açıdan türk telekom arena'nın ali sami yen stadyumuna oranla artılarını ve kazandırdıklarını biliyorum ancak orası çok başkaydı. ali sami yen stadyumu ile ilgili herkesin bildiği teknik konuları çok uzatmak istemiyorum. ben burada iki ali sami yen anımı paylaşmak istiyorum.
ilki 5 yaşımda gerçekleşiyor o zamanlar biz istanbul'da yaşıyoruz. babam da maçları takip ediyor senede 10 civarı maça giden derbileri kaçırmayan bir taraftar. alıyor beni samsunspor maçına götürüyor. arif'in son dakikada attığı gol ile kazanmışız. o gün ile ilgili bazı anları hala çok net fotoğraf karesi gibi hatırlıyorum. öndeki adama sürekli tekme atışım ya da babamın omuzunda izlediğim anlar hatta devre arasında kucağına yatıp benim uykum geldi dediğim anı, aynı şekilde yaşlı bir gazete satan adamdan gazete alışımızı bunları çok net hatırlıyorum ve hatırladıkça düşündükçe gözlerim doluyor bir fena oluyorum.
ikinci anım ise 18 yaşımda lise son sınıfta hamburg maçına gelmiştim. biz ben 7 yaşımda okula başlamadan hemen önce sakarya'ya taşınıyoruz. ben 2009'da istanbul üniversitesi işletme fakültesini kazanarak istanbula'a tekrar geliyorum.
o maç için de çok feci de bir kazık yemişimdir. o da şöyle biz 3 bilete yanlış hatırlamıyorsam adam başı 90 lira verdik. sonra gecenin onikisinde gelen haberle yıkıldık. biletlerden biri olmadı. o zaman sakarya üni grubuyla geleceğiz gs store önünden otobüs kalkacak. sonra biz yıkıldık. adama dedik ki ya üçümüz gideceğiz ya da biz yokuz. adam da dedi tamam benim bir arkadaşım var ayarlayacağım size bilet falan velhasıl bilet adam başı 120 liraya gelid 3. karaborsa biletin parasını ortak ödemiştik.
türlü türlü kazıklar yiyerek bordeaux maçından sonra harçlıklarımı biriktirerek sünnet altınlarımın bir kısmını bozdurarak ben o maça geldim üç arkadaşımla beraber. önce sokakta eğlendik mazot aldıktan sonra otopark içinden eski açık tribün girişine geldik o hafif bayır aşağı olan asfalttan yürüdük turnikeye geldik. uzun bir kuyruk gelin dedi orda adam millet beklerken biz kaynak yaptık turnikeden geçtik ve hop içerideyiz. bilet yırtıldı sonra polis kontrolü derken polis durdurdu. bileti istedi ben de vermedim ben bunu saklayacağım dedim. biraz çemkirdi ama nihayetinde bileti savunduk ve o merdivenlere bir koşuşum vardı ki. çok samimi söylüyorum ben hiç bir şeye öyle koşmadım. o merdivenleri çıkıp manzaraya baktığımda nefesim kesildi üç beş saniye nefes alamamıştım. arkamdan biri sırtıma vurmuştu da kendime gelmiştim. maç için ise maçı bilenler bilir 1-1 rövanşında stoperde kewell'ın oynadığı maçta 60 dakika her şey çok iyi gittikten sonra o yarım saat hüsran olmuştu. neyse bundan sonrası kötü anılar o yüzden bu kadarını anlatıyorum.