• 1
    müstakbel yeni yabancı kuralımız.

    buna göre;
    yabancı sayısı: 14
    maç kadrosuna yazılacak: 12
    11'de olabilecek: 8
    oynatılması zorunlu türk: 3

    https://www.sabah.com.tr/...-yeni-yabanci-kurali

    bence gayet makul.

    hatta ek olarak, ilk 18'de alt yapıdan 22 yaş ve altı 2 türk futbolcu zorunluluğu olması gerektiğini düşünüyorum.

    edit: kesinlikle yabancı karşıtı değilim ama 8 iyi yabancıdan kurulu bir takımın içerisindeki türk futbolcuların kendilerini takım içerisinde geliştirebileceklerini, bunun milli takım için çok yararlı olacağını düşünüyorum. şöyle düşünün, takımlarda ilk on birde oynayan bütün türk futbolcuların en azından belli bir kalitenin üstünde olduğuna emin olacağız. ayrıca türk futbolcular o üç kişiden biri olabilmek için çok çalışacaklar.
  • 2
    afedersiniz ama bok gibi kural. kulüpler batık hala 2 yabancı alıp tribünde oturt. tamam tff verecek mi bu tribünde oturanların maaşını? verecekse gelsin. canları sıkıldığında ortaya bi yabancı kuralı zımbırtısı atıyorlar. galatasaray iyi mi gidiyor bas yabancı sınırı. ülkede gündem mi değişecek bas yabancı sınırı. bayadır küfür yemedik bas yabancı sınırı. bu kafayla türk futbolunun gelişmesi imkansız.
  • 3
    saçmalıktan öte olan rakamlar toplamı. 2-3 senedir türk taraftarlar olarak ligin kalitesinin belli bir düzeyin üzerine çıktığına şahit oluyoruz. bu saatten sonra kimseyi alper potuk kavgası veya fahiş ismail köybaşı bonservisi peşinde koşturamazsınız. yabancı kontenjanı denilen saçmalık yüzünden semih kaya'yı sağ bekte izlemeyeceğiz. makul falan kabul edilmemelidir. mevcut kuralın işletilmeyen altyapıdan oyuncu bulundurma zorunluluğunu işletirsin olur biter.
  • 4
    kendisi hakkında ve destekleyenleri hakkında hiç de kibar olamayacağım boktan bir yabancı kuralı hayalidir.

    kimse sizin sidikli, yetersiz futbolcularınızı izlemek istemiyor. yüksek müsaadeniz olursa yabancılarla rekabet ede ede gelişen cengiz ünder, abdülkadir ömür, efecan karaca, abdülkadir parmak, yusuf yazıcı, ozan kabak gibi gençleri izlemek istiyoruz. müsaade ederseniz ekime, etmezseniz kasıma. boktan yerli oyuncuları sırf yerli diye izlemeyeceğiz.

    galatasaray'ı heh, kazanmış diyerek skor üzerinden takip etmek de mümkün. sizin boktan kuralınız yüzünden kimse tarık çamdal, serdar kesimal tipi adamlara vakit harcamak istemiyor. ben istemiyorum. kuralı kabul etmiyorum. kuralı beğenen, destekleyen, herhangi bir zorunluluk talep eden insanları da gönül rahatlığıyla futboldan anlamayan kişi ilan ediyorum. bu ilanı da beğenirseniz ekime.

    sana ne benim yabancı sayımdan?
    yerli iyiyse zaten geri zekalı olmadığım için yerliyi oynatırım. altyapıdan çıkan adama bonservis falan vermeyeceğim çünkü. ben adamı yetiştiririm. iyiyse bende oynar. değilse başka kulüpte oynar. orada kendini geliştirirse yine gelir benden oynar.

    aptallığın, vasat altı seviciliğin, komisyonculuğun lüzumu yok.

    yabancı sınırının her türlüsüne hayır.
    yoksa siz yasakçı zihniyet misiniz? siz kimsiniz ya?

    altyapıdan oyuncu oynatma sınırına da hayır bu arada.
    kadroda bulunma sınırını anlarım, oynatma sınırı ahmaklıktır. oldu, paşam buradan yetişti de diğer arkadaşlarının aksine 2.5 metreye top atabiliyor diye ilk 11 çıkacak. bir gidin ya.

    kibar kibar dert anlattıkça olmuyor. artık kaba olma, hayvan olma vakti. hayır bu sözlükteki bombastik yorumlar sonrası en son kaideyi taciz eden istisna da çıldırdı. adama belhanda savundurduğunuz yetmedi, şimdi de luyindama savunuyor. ulan bu adama kalsa zaten galatasaray'ın oyuncusu 8 milyon bonservisle gelip 4 milyon almaz, aynısını size balkanlardan bulurdu. * ama sözlük öyle bir halde ki adam aslında hiç de tarzı olmayan bir şekilde takımda bulunan adamı savunuyor. neyse yahu, luyindama'ya afrikalı servet diyen insanlar sınır da savunur. semih de över.

    neyse ki sözlükte akıllı, futbola ilgili, sporu seven, kendini geliştirmiş insanlar var da çoğunlukta olanlar sınır sevicilere "ne diyorsun ya" diyor.

    sınır aptallıktır. üstelik ırkçılıktır.
    hayır şu yaştan sonra charlie chaplin'in a king in new york filmindeki çocuk gibi elimizi "only with a passport" diye yüzünüze mi sallayalım?
    oturup aptallar manifestosu yazın, başlığına da yabancı sınırı deyiverin. içerik-başlık uyumu on numara olur, sırıtmaz. o esnada da semih kaya arkasına adam kaçırır, sınır sayesinde dönen eray işcan da bacak arasından golü yumurtlar.
  • 10
    şuan mevcut kadromuzdan ilk 11'i 8+4+2 kuralına göre çıkarırsak;

    muslera
    mariano
    luyindama
    marcao
    nagatomo
    feghouli
    onyekuru
    ndiaye
    türk*
    türk*
    türk(u: türk forvet?)

    bir çırpıda göz attığımızda diagne, belhanda, kostas, linnes gibi oyuncularımız etkilenecektir.

    sonuç olarak, yabancı için bir kural çıkartmanın türk futboluna en ufak bir yararının olmayacağını düşünmekteyim. geçmiş zamanlarda gördüğümüz üzere bu kısıtlamalar tarık çamdal gibi kurabiyelerin işine geliyor.

    bir salın şu futbolu, allah aşkına!
  • 11
    berbat uygulama. ilk 11'e 8 yabancı futbolcu koyan takım maç içi değişikleri de yabancı yerine yabancı ya da yabancı yerine yerli sok şeklinde yapmak zorunda kalacak. yani sahada yokları oynayan bir yerli futbolcunun yerine yabancı yedeğimizi sahaya sürememe durumlarıyla karşılaşacağız.

    bu kural fenerbahçe'yi, beşiktaşı'ı güçlendirmeyecek ama galatasaray'ı rakiplerine nazaran daha olumsuz etkileyecek. öyle ya da böyle kale ve stoper bölgesini yerlilerden kuran fenerbahçe, 8 yabancı hakkını diğer bölgelerde kullanacak. bizimse mevcut durumda kaleci ve savunma dörtlüsünün tamamı yabancı. ve yerlerine oynatmak zorunda kalacağımız kaliteli yerli futbolcularımız olmayacak. bu da bizim şampiyonlar ligi'ndeki başarı hedeflerimizi baltalayan bir durum teşkil edecek. diğerlerinin zaten böylesi hedefleri yok, onlar için herkes zayıf olsun, yerel ligde birbirine yakın güçte takımlarla mücadele edilsin kafi.

    zaten yerli oynatma hususunda bir sınırlama yokken ve isteyen takım kadrosunun tamamını yerlilerden oluşturabilirken şimdi tuhaf niyetlerle bu kuralın dayatılacağına inanıyorum. amaç bizimle diğerleri arasındaki makasın açılmasını önlemek. ünal aysal dönemindeki 6-0-4 örneğinde olduğu gibi.

    bir tuhaf durumda şu ki mevcut kuralın değişmesini isteyen anadolu kulüplerine siz yerli oynatamazsınız kardeşim diye dayatan bir kural yok. ama bu kulüpler istiyorlar ki rakipleri istedikleri sayıda yabancı futbolcu ile oynayamasın. peki neden? türk futbolunun gelişimi için mi istiyorlar bu sınırlamayı yoksa yeni ozan tufan'ları, tarık çamdal'ları istanbul takımlarına fahiş bedellerle satabilecekleri bir futbol ortamına tekrar kavuşmak için mi?

    yani özetle çeşitli çıkar gruplarının ajandalarıyla şekillenen bu sınırlama kuralı, türk futbolunu avrupa'da ve dünyada en iyi şekilde temsil etmeyi temel hedefi olarak gören galatasaray'ın yoluna taş koyacak. çok yazık.
  • 12
    neden kuluplerde belirli sayida turk isci calistirma zorunlulugu getiriliyor aklim almiyor. bunlar borsada islem goren koca koca sirketler. biri cikip diyor ki en az su kadar turk isci calistirman lazim. neden amk ? biri de cikip demiyor ki turk iscilerin kalitesini yukseltelim de bu sirketler bizimkileri de ise alsin. ama yook bunun yerine getir zorunlulugu bizimkiler de uc bes para kazansin. sanki biz cok merakliyiz adamin etnik kokenine. kim oynamayi hak ediyorsa o oynar. turk isci calistirmak zorunlulugu ile milli taiim performansi arasinda bag kuran kisilere de onerim lise 1 seviyesinde temel mantik dersi almalari. yada hergun bir avuc ceviz yiyin beyne faydali diyorlar.
  • 14
    ben çıldırıcam artık ya. ucuz milliyetçiliklerle yabancı sınırını haklı çıkarmaya çalışıyorlar. yok efendim istiklal marşı okuyan kimse yokmuş vesaire. böyle ucuz popülist propagandalardan artık gına geldi, bıktım. çok basit ama belki de dünyadaki en önemli ekonomik kanun arz-talep kanunudur. kısıtlı sayıda olan yetenekli türk oyunculara olan talebi arttırırsanız nolur fiyatı yükselir. tabii bonservisi ile beraber alacağı ücrette aynı şekilde yükselmektedir. bu durumda ne olmuş olur türk oyuncular aşırı ekstra değilse yurtdışına gi-de-mez. kimse vermez o paraları. bu kadar nettir bu durum ya. yasaklarla sınırlamalarla bir şeyleri geliştirebileceklerini 2019 senesinde hala nasıl düşünebiliyorlar inanamıyorum. türk oyuncuların rekabete ihtiyacı var. kendi küçük göllerinde sakin sakin yüzmemeleri beraberce okyanusa çıkmaları lazım artık. seviyelerini yükseltmeleri lazım. biz de ise ne oluyor küçücük çocuklara veriyoruz yüklü kontratları son model arabaları, magazin dünyasının içine atıyoruz. zaten kafa olarak iyi eğitimli olmayınca beklenen patlamayı yapamıyorlar şaşırdık mı? o yetenekli ama potansiyeline ulaşamayan oyuncular hakkında bildiklerimi anlatmıyorum bir de....

    artık öyle ya da böyle daha rekabetçi bir ligimiz var. avrupa'da izlenirliğimiz de arttı. bu seviyeyi nasıl yükseltebileceğimizi düşünmek yerine böyle hilkat garibesi kurallar ile uğraşıyoruz.

    açık açık deseler kardeşim bizim genç kardeşlerimiz alacakları mütevazı(!) paradan olmasınlar o yüzden istiyoruz.
    yoksa 8+4+2 ymiş bilmem neymiş sadece değişik değişik formüller bunlar. olayın özüne odaklanmak lazım. bu işe bilimsel olarak yaklaşmak gerekiyor. saçma sapan ucuz milliyetçiliklerle değil.
  • 16
    ölümü gösterip sıtmaya razı etmek şeklinde bir taktikle kabul ettirilmeye çalışılacak muhtemel yeni zincirimiz. ya arkadaş düşün artık yakamızdan ya. insanlar yıllar sonra her ne kadar hala kötü olsa da ilk kez bu kadar çekişmeli maçlar izliyor. artık kesin kazanırım diye bir maça çıkamıyor kimse kolay kolay. türk futbolcular yabancı serbestliği sayesinde ilk kez bu kadar hem nitelik hem de nicelik olarak kendini gösterebiliyor. 3-5 kuruş komisyon hesabınız için yeniden mahvetmeyin türk futbolunu.
  • 17
    yazıklar olsun 8+4+2 formülüne de kararına da düşüncesine de. bozmayın kuralı kardeşim. en az beş yıl daha devam edelim sonuçlarını tam görelim. yerli futbolcularımızın rekabet şartlarında ayakta kalmaları için yardımcı olalım.

    yani elbiseyi kendimize uydurmayalım, kendimizi elbiseye uygun hale getirelim. kilo verelim, inceleleim hızlanalım ve en iyi olalım. elbiseyle uğraştığımız müddetçe kendimizi hiç ama hiç geliştiremeyeceğiz bu kesin.

    yabancı kuralı, yerli kuralı yok artık. bayern’i, city’si, barca’sı, r.madrid’i sıfır yerliyle oynuyorsa biz de oynayabilmeliyiz. rekabet dünya ile sadece anadolu ile değil.
  • 18
    14 yabancı hakkı kimin zamanında kabul edildi? fatih terim. hoca şuan bizim başımızda aynı zamanda üzerine tazminat olayını bağış etmesi bazılarını çok sinirlendirdi. zaten anadolu kulüplerinin bir söz yetkileri yok. hükumet ne derse onu yapıyorlar. sonuç olarak yabancı sınırlaması, bu iktidarın empoze ettiği bir olaydır. sırf göz boyamak için amacı ve netliği olmayan bir karara bağlamak istiyorlar. millet kara delik bulur bizim cahiller de yabancı sınırlaması ile uğraşırlar.
  • 20
    sacma sapan bir kural. icinde +'lar, kulubede su kadar tribunde su kadarlar olan bir kuralin mantikli olmasi zaten esyanin tabiatina aykiridir. her takimin 11'e 3 yerli oyuncu koymak zorunda olmasi, keza saha icinde 8'i gecmemek icin bu 3'unun tercihen yedeklerinin de turk olmasi geregi kadro planlamasinda zorluklar yaratacak ve haliyle turk oyuncularin fiyatini uluslararasi piyasada bulacaklari gercek degerin uzerine cikaracaktir. yabanci kontenjaninin 14'e cikmis olmasinin zaten temel amaci turk oyunculari bu kolay rekabetten kurtarip gercek rekabet ortamina sokarak yeteneksizleri elerken basarililarin seviyesini artirmak ve bilhassa da yurtdisina transferi olabildigince kolaylastirmakti. su anda da goruldugu uzere ligde oynayabilen yerliler iyi bir seviye yakaladiklari gibi yurtdisina transfer olan oyuncu sayisinda da bariz bir artis var. milli takimin da son maclarda sergiledigi performans bu rekabetci yapinin bir sonucu. iste bu sartlarda yabanci kontenjaninda yeniden bir kisita gitmek, sadece ve sadece yerli oyuncularin yukselen fiyat ve ucretlerinden nemalanan parazit menajer surusunun cikarina hizmet etmekten baska bir sey degildir. ilgili haberin hukumet etrafina coreklenmis ahlaksiz cikar cetelerinin sozcusu bir tuvalet kagidinda basilmis olmasi da bu rezilligi dogrular gibidir.
  • 22
    böyle bir kuralın hala ve hala yerli futbolcu gelişimi için getirileceğine inananlar varsa, zannımca çok yanlış düşünüyorlar.

    eğer bu bir tarantino filmi olsaydı, hamburger, süt, amsterdam, kahve veya ayak masajı hakkında konuşulurken aslında çok başka bir şey konuşulduğunu çakozlamaya çalışırdık.

    neyse.

    bence, kesinlikle türk futbolunun ve türk futbolcuların gelişimi hakkında bir çaba göstermiyor bu kural. aslında hala sığ sularda yüzdüğümüzün apaçık göstergesi. altmetin ne anlatıyor olursa olsun, üstmetinden bir bakışta bunu anlıyorum. milyar liraların döndüğü futbol federasyonu, hala ve hala ortaya bir proje koyamıyor, varolanı geliştiremiyor ise sıkıntı var. her anlamda. bilerek veya bilmeden yapılan bir sıkıntı.

    kuralın ilk gördüğümde, türk eğitim sistemi yine mi değişti diye sordum kendime. herhalde iki yıllık meslek yüksekokulları da artık zorunlu okunacaktı. malum, işsizlik had safhada. işsizlik verilerinin yansımaması için, askerlik ve eğitim güzel şeyler, doğrusu.

    konumuz o değil. insanların, memleketin yetiştirdiği insanların yurt dışına gitmek istemelerine kafayı takmışız. malum son günlerde küçük bir kız çocuğunun köln'de tıp okuyup doktor olarak almanya'da çalışmak istemesi üzerinden bile milliyetçilik kasabiliyor bazı insanlar. yetiştiği, vergileriyle okuduğu ülkesine katma değer katması gerektiğini söyleyenler oldu.

    soru: memlekette, iyi yetişmiş bir bireyi burada tutabilecek ne var?
    soru: tersine beyin göçünü sağlayabilecek ne oluyor memlekette?
    soru: iyi yetişmiş yabancıları, beyin göçüyle memlekete kazandırabileceğimiz ne oldu, oluyor?

    şimdi bu soruların ne alakası var diyeceksiniz, belki. aslında alakası var. ya da ben çok zorluyorum.

    tff, türkiye futbol federasyonu futbolcu yetiştirmek için ne yaptı bu zamana kadar? yaptıysa, yaptığı projeleri takip etti mi? denetledi mi?

    türkiye süper lig'i ilgi çekici bir lig mi? bir markası var mı? yabancıların bu ligi seyretmesi için herhangi bir albenisi var mı? çok mu adil bir lig mesela? taktik konuşan bir lig mi? mücadelenin ön plana çıktığı bir lig mi? ne?

    türkiye futbol federasyonu'nun en büyük markaları a milli takım ve süper lig. siz, süper lig'i bir hayal edilen bir yer yapabildiniz mi? neredeyse, dünya üzerinde her futbolcu premier lig'de oynamak ister. takımdan bağımsızdır bu. kıyaslama yapmıyorum. sadece türk gençleri için süper lig'i oynamak istediği lig olmasını sağlayabildiniz mi? süper lig'de oynamanın, a milli takım'ın kapısını aralayabileceğini gösterebildiniz mi? yoksa sadece peşkeş kapısı mıdır süper lig?

    süper lig için ne yaptınız?

    hani galibiyet primi 2,600 mil tl olan ama beraberliğe 1,300 mil tl verilen süper lig. böyle saçmalık olur mu? beraberlik primi, galibiyetin yarısı olur mu? saçma değil mi? galibiyetin cazibesi bu kadar mıdır?

    yabancı oyuncu sınırı hakkında defaatle yazdım. sürekli aynı şeyleri yazmak artık beyhude geliyor. ama yine de dayanamıyoruz.

    ben sınırım niçin getirilmek istendiği hakkında birkaç hipoteze sahibim. niçin gelmemesi hakkında da bilgim ve fikrim var.

    türk futbolunun gelişememesindeki kaynak sorun hakkında da bir düşüncem var.

    tff! bu federasyonun baştan aşağı yenilenmesi, öyle olsa bile liglerden el çektirilmesi gerekir. tff, her kuruluyla cerahatlı bir yapıdır ve cerahatlı yara paldır tutmaz.
  • 25
    galatasaray ligde ve kupada avantajlı konuma gelince hortlatılan çağ dışı kural. öncelikle haber sabah gazetesinde medipol fenerbahçe muhabiri volkan demir imzasıyla çıkmış. haberin tek amacı şampiyonluk havasına girmiş galatasaray taraftarını ve takımını huzursuz etmek. 1 ay sonra seçime girecek olan federasyon hangi yetkiyle böyle bir karar alıyor? bu kararı alan adam belki de 1 ay sonra federasyonda olmayacak. 4 kulüp hariç -akhisar ve bursa seneye ligde bile olmayabilir- kulüpler mevcut kuraldan memnunken böyle bir şey yapmak tek kelimeyle hainliktir. yinede haberi yapan kurum ve kişiye bakınca çokta ciddiye almamak gerek.
App Store'dan indirin Google Play'den alın