• 205
    bakın arkadaşım bu böyle olmaz.. her zaman samsunspor gibi ikinci yarı inanılmaz defans hataları yapan takım bulamazsın..

    hala kanatların yok.. hala yaratıcı oyuncun yok.. hala rakibin oyununa mahkum kalıyorsun zaman zaman ..

    fatih hocam sözüm sana ;

    hemen başkanın karşısına dikil, bana amrabat de, bana rosicky de, bana shaqiri de hülasa bana bişeyler lazım de..

    federasyon sıçtığı boku temizlemek için play-off diye bir nane çıkardı, tüm sezonun emeği 6 peşpeşe derbiyle derecelenecek..
    hocam her zaman fb'yi arena'daki gibi yakalayamayız, her zaman bjk maçında kalecimiz gününde olmayabilir.. cadı kazanının kaynayacağı, mahşer günü sırattan geçer gibi maçlar oynayacağız.. hocam kanat oyuncusu lazım, yaratıcı oyuncu lazım, sıkıştığın anda karşındaki rakip de sıkıysa kilidi kıracak oyuncu lazım..

    şimdilik işler iyi gidiyor.. az stresli, telafisi mümkün maçlar oynuyoruz.. transfer istemezsen, ısrarcı olmazsan, allah korusun play-offlarda alınacak olası kötü sonuçlarda, faturanın çoğunu sana keserim kendi adıma hocam açık ve net..
  • 208
    bu takım büyük takım gibi oynamıyor, bu takım zaten büyüktü, özüne dönmeye başladı.

    büyük takım, geriye düştüğünde maçın döneceğine inanmayan bir tane bile taraftarın olmadığı andaki takımdır...

    geçen sene olsa, bırak geriye düşmeyi maçın başında tereddüt ediyordu bu taraftar...

    her şey daha da iyi olacak, sabri'yle, semih'le, baros'la, terini döken her aslan parçası'yla bu takım bizim... bu takımı da kimseye yedirmeyiz, sonuna kadar da destekçisiyiz allah'ın izniyle.

    şampiyonluk şarkısı düşmesin dillerden galatasaray'ım, durma devam! ele güne karşı saldır...

    http://ask-ifutbol.blogspot.com/...erinin-hastasyz.html
  • 209
    galatasarayın 2-0 geriden gelip 4-2 kazandığı ve 8'de 8 yaptığı maç.

    -ilk yarı çok kötü oynadık. özellikle engin, melo ve sabri başı çekiyordu. ordu maçının başı da aynıydı ama orada gol yememiştik. melo-sabri ortaklığıyla, 2 tane yiyince terimin 2 gün takımla çalışan sabri'yi ilk 11'de oynatmasının büyük hata olduğu gördük.

    -yukarıda da dediğim gibi burada suç sabrinin değil onu ilk 11'de çıkaran terimindir ki terim de maç sonunda söylemiş "hata benim" diye.

    -açıkçası ne yalan söyliyim 2-0 gerideyken bile kazanmanın imkansız olduğunu düşünmedim. zordu ama imkansız değildi. zorlukta skordan değil ilk yarıdaki kötü oyundan kaynaklanıyordu.

    -ama 2.yarı terim çok doğru hamleler yaptı. melo'yu önce geri çekti. ilk gol gelince serveti alıp melo'yu, selçuğu ve riera'yı ileri gönderdi. ujfa reyiz'i de sağ beke çekti. değişikliklerin hepsi tuttu.

    -riera'nın asisti, selçuğun golü ve emrenin asistiyle barosun kafa golü gollerin en güzelleriydi. özellkle riera'nın ve emre'nin asistleri süperdi.

    -riera eskiye göre daha iyi. umarım daha da iyiye gider.

    -emre çolak yine iyi oynadı. paslar, asistler vs iyiydi. zaman hatalar yaptı ama olur o kadar. asistini yapması da ayrıca güzel oldu.

    -selçuk yine süper oynadı.golünü attı, oyunu iyi yönlendirdi, süper paslar attı. asist yaptı mı ona dikkat etmedim. böyle devam et
    aslanım. seni premier lig'de de izleyeceğiz inşallah.

    -melo kendine gel lan! bugün bok gibi oynadın. daha doğrusu parkta gezinir gibi oynadın.

    -gs'da bana gore gunun en iyileri emre çolak, selçuk, rieraydı. en kotuler ise melo, sabri ve engin'di.

    -bence bu maçla beraber galatasaray'da transfer ihtiyacı kabak gibi çıktı ortaya. defansa, kanatlara ve forvete adam lazım. çok net. şu shakiri gelse ne güzel olur!

    -ilk 2-0'ken "ararım sorarım seni heryerde galatasaray" ve "koyduk mu" diye bağıran samsun taraftarlarının (bağırmayanları tenzih ederim) 2.yarıda "yönetim istifa diye bağırması da ironin dibini gördürmüştür bizlere!

    galatasaray herhalde uzun zamandır gördüğüm en kötü oynunu oynadı ilk yarı. 4 tane attı ama 2.yarı da çok iyi değildi bence. ama sonuçta müthiş bir geri dönüşle aldı 3 puanı. malum kimseleri sevindirmedi. böyle devam aslanlar. 2.yarıdaki gibi kötü oynarken bile kenetlenirseniz yapamayacağınız iş yok.

    --spoiler--
    petkoviç : normal bir takıma degil galatasaray'a yenildik. türkiye'nin en iyisine yenildik
    --spoiler--

    (bkz: sampiyonluk sarkısı düşmesin dillerden)
  • 210
    maçkoskop
    kadro:
    muslera 4
    sabri -5
    ufo 6
    semih 6
    hakan balta 6
    selçuk 8
    melo 3
    engin 2
    emre 7
    elmander -2
    baros -1

    zurnanin zirt dediği an:
    takım 2-0 gerideyken, ben eski galatasaray’ım yenilmem diye direnişe geçip 2-2 yi bulduğunda, 2. golü mıhlayan selçuk, 2-2 den sonra can havliyle saldıran samsunspor’un atağında direk dibinden müdahele ederek golü önledi.-
    varil:
    sabri; maalesef beni kötü mat etti. aboo’nun yokluğunda ivme kazanmış bir galatasaray’da kim oynarsa oynasın girer bir daha çıkmaz düşüncesindeydim. uzun zamandır oynamaması kendisini kurtarmaz, ilk golde müdahele edemedi, 2. golde ise sağlam bir asist yaptı. takım defansının dengesini tek başına bozdu.
    -
    gladyatör:
    selçuk inan; attığı golden ziyade 1 dakika sonra gelişen samsun atağında topu çizgiden çıkardı. unutulmaz geri dönüşün unutulmaz topçusu oldu.
    -
    borozanci:
    özgür yankaya;
    adam tip olarak hakemlikten çok dizi oyuncusu gibi. bu fizikle bu tiple her dizide banko adamı oynar, kendisi bunun farkında olsa gerek çok düdük çalarak kadranda çok görünmeyi başardı. elinden geleni yaptı yenilmemiz için ama beceremedi.
    bir soru – bir cevap:
    sabri ne olacak?
    hiçbir şey, daha önce oynadığından farklı değildi. sabri’nin futbolu bu kadar, çok iyi futbolcu olduğu için değil, çok iyi bir galatasaraylı olduğu için oynuyordu zaten, yine oynar. sabri bundan kötü oynamaz, büyük takımsak sabri reyis’i taşıyacağız.
    -
    imparator:
    bu maçın öncesi, 2-0 geriye düşülüşü, geri dönüşüyle uzun yıllardan sonra ilk defa bir fatih terim maçı seyrettik. her hamlesini hayranlıkla seyrettim. eğer servet’i sokmadan maçı tamamlayabilseydi kapısında müritliğimi ilan edecektim. devre arasının en büyük hocasıdır. bunu da özlemişiz, devre arası fırça çeken hocayı.
    -
    ordakiler:
    her zamanki gibi büyük deplasman tarafatarıydılar. 2-0 gerideyken bile sesleri kısılmadı, son dakikalarda nevizade geceleri haklarıydı.
    -
    analiz:
    hafta boyunca bir travma yaşadık. aboo’nun dandik afrika kupası macerasına şu deplasmanı da atlattıktan sonra gönderme çabamız sonuç vermedi. vermeyince aldı bizi büyük bir vesvese. ufo sağbeke geçer, yerine 76 numara oynar yürüyen mekanizmaya limon sıkar beklentisi hakimdi hepimizde. ayrıca yanabcı kontenjanına takılan riera bu maçta oynayabilirdi. fakat imparator bütün galatasaraylıların kalbinden geçeni sanki okumuş gibi bir takım çıkardı. ve daha maç başlamadan taraftarı 1-0 öne geçirdi.

    o da ne maç başlar başlamaz sabri sanki bize ‘’siz futboldan ne anlarsınız’’ bana güvenmeyin der gibi oynadı. sanki kenardan onca maçı seyretmemiş gibiydi. ilerleyen, coşan bir galatasaray’ın coşan hücum bekini aratmayacağını sananları, başta beni çok kötü yanılttı. yedirdiği goller önemli değil, çıkarılır ama bunca seneden sonra insan futbolunda, pozisyon alışında, top kullanma tercihlerinde hiç mi ilerleme gösteremez. amigo futbolculuk kendisine daha ne kadar forma giydirir.

    eskiden, galatasaray kötü oynarken yalvarırdık gök tanrıya geriye düşelim diye. golü yedik, hala bir kıpırdama yoksa ikinciyi yiyelim derdik. galatasaray gerideyken forsesine doyum olmazdı. işte böyle bir gün daha yaşadık. takım olduğumuzun samout maçlarından birini oynadık. devre arasında muhtemel fatih terim fırçasını yiyen futbolcuların maçı istemeleri ve almaları nostalji yaşattı.

    melo bu akşam alkollü gibiydi. rot balans ayarı gelmiş arabaydı sanki. 2-0 gerideyken bir pozisyonda yerde kalan engin’e ısrarla ayağa kalkmaması üzerine bağırıp çağırması galatasaray futbolculuğuna ne kadar konsantre olduğunun göstergesiydi. muslera ilk topu çıkarabilirdi, topu çeldi ama yetmedi.

    semih kaya’nın bulaştığı topun gol olması galatasaraylıları ayrıca coşturdu, emre çolak’ın iyi oyunu devam etti. engin banko futbolcu olma şansını tepti. ne var ki takımın ileri ucundakiler ikinci maçında da berbat bir performans gösterdiler. baroş kırallık bir gol attı ama şu an takımın en zayıf halkası santraforları. acaba aşırı markaj yüzünden mi bilinmez ama özellikle elmander de müthiş bir düşüş var.

    maçın başında iki gol avans vermiştim bizden yana. çok atacağımızdan emindim de gol yiyeceğimizi hiç düşünmemiştim. sorun yok bizim yerimize düşünen var nasıl olsa, bulur çaresini. çok kötü bir takıma karşı oynadık, 2 gol attıklarına inanamadılar. 2-0 galipken bile beraberliğe razıydılar, futbolu çirkinleştirmek için ellerinden geleni yaptılar. böyle takımlara böyle yenilgiler müstahak. küme düşme adaylarımdan.

    oyuncu dizilişi tam da benim görmek istediğim dizilişti. hele 2. yarıya nerdeyse savunma fuıtbolcusuz başladık. nitekim iki stoperden biri orta taptı, diğeri gol attı. hadi ayıp olmasın diye yine de matematik olarak yazalım. langırt tahtası dizlişindeydik, geride 2, ortada 5 ileride 3 futbolcu her daim kabus gibi samsun kalecisine çöktüler. imparator durumu 3-2 ye getirdiğinde bile takımı savunmaya çekmeyerek büyük bir hocalık dersi verdi.

    son olarak şunu yazayım, yenilen ve atılan gollerden sonra kulübeyi görmekten müthiş keyif alıyorum. uzun yıllardan sonra kenar yönetiminin bu kadar oyunun içinde oluşunu görmemiştim. gol atıldığında futbolculardan daha fazla seviniyorlar. arada bir kupa maçı var, umarım terim şapkadan birini çıkarır da defans kurgusunu zorunlu da olsa bozmaz. her zaman böyle geri dönüş olmaz, şunun şurasında tarihi rekor peşindeyiz, yok yere üzülmeyelim.
  • 213
    samsunspor – galatasaray : 2-4 dönülmez akşamın ufkundayım (seyircilere gelsin, taraftar şampiyonluk şarkısı söylemeyi sever)

    (yazar başlıkta rakıyla bağlantılı bir şey söylememiştir)

    maç başladı bizim evde de rakı-balık ayini düdükle birlikte başladı. devre ve balık bitmeden maç 2-0 oldu, samsunspor önde. saçma sapan 2 gol yedik. sabri mevzusuna gelicem, rahat olun. ama yediğimiz golleri bırakın, doğru dürüst gol pozisyonu bulamadık ilk devre.

    zemin bir tuhaftı. dandik halı sahalarda olur ya, saha tutuyor gibiydi. pas yapmaya çalışan galatasaraylı futbolcuların ayağına dolanıyordu top. tabii ki, samsunspor öne geçtikten sonra kendi ceza sahası önünde kapanarak oyunu sıkıştırmaları da etkili oldu.

    fatih hoca, afrika kupasına giden eboue yerine direkt sabri’yi koydu ilk 11’e. bir sürü yer değişikliği yapabilirdi, yapmadı. sabri’ye de takıma da güvendi. olmadı. her zaman olmaz. ben hocanın yerinde olsam aynısını yapardım.
    fakat yenilen gollerde sabri’nin hataları ve hücumdaki etkisizliği sebebiyle hoca devrede sabri’yi çıkardı. maçın başındaki seçeneklerden birini devreye soktu. melo stopere, ujfalusi sağbeke, engin baytar orta sahanın göbeğine, riera sol açıka. bir de bunun servet stoper versiyonu var ki, ilerleyen dakikalarda bunu da uyguladı hoca.

    fatih hoca devre arasında soyunma odasında yaşananlar için “uyarı demek çok hafif kalır” dedi. falakaya yatırdı herhalde topçuları.

    gelelim sabri mevzusuna. bilenler bilir, galatasaraylı futbolcuya küfür edeni unfollow ederim. şimdi twitterda yapıyorum ama zaten bazılarına bir şans daha veririm ama genelde hayatımdan da unfollow ederim. sabri, tüm türkiye’nin tartıştığı futbolculardan biri. ortaları, konuşmaları, şutları hep tartışılıyor. tartışılmayan tek şey galatasaraylılığı. mevzumuz bu değil. taraftar çok meraklı, o topçu siktirsin gitsin, bu defolsun, bu gebersin demeye. neden? yakışmıyor, kötü oynuyor falan. yakışmıyor kısmı tamamen duygusal. real’li pepe gelse çok azı itiraz eden bu adamların. ama kötü oynuyor diye bir adamın gitmesini istemenin, futbolcuya küfür, hakaret etmenin hiçbir anlamı yok. ulan adam zorla mı oynuyor, manyak mısınız? hoca forma veriyor, adam giyiyor. hayatımda dandik amatör takımlardan birinde gördüm sadece, “hocam ben girmeyeyim diğer arkadaş girsin” diyeni.
    sabri çok ciddi bir sakatlık geçirdi, daha belki de tam iyileşmedi ama fatih hoca oynattı. maçın sonunda fatih hoca “benim hatam, sabri’yi koruyabilirdim” dedi zaten. bu ne demek anlaşılıyor mu, hazır değilken sabri’yi oynattım, çocuğu ateşe attım diyor hoca, sabri’nin kabahati yok diyor.
    ama kalkıp “sabri çıktı takım galip geldi” demek en hafifinden “yüzeysellik”. böyle saçmalık olabilir mi? ilk devre 2 gol yedik tamam, peki niye pozisyona giremedik. sağ bek sabri yüzünden mi yani, iyi misiniz? haaa, totemdir bir şey diyemem. sabri’nin dalgaya alınacak çok malzeme verdiği de doğru. ama hakaret, küfür? lütfen.
    bir de sabri sarıoğlu-galatasaray maçı diye bir yaklaşım var ki, allah akıl fikir versin.

    galatasaray, samsunspor gibi bir takıma teslim olacak değil herhalde, eskiden olduğu gibi. son 3 sezondan değil öncesinden bahsediyorum elbette. galatasaray kapıyı çilingirle açmayı dener, olmazsa o kapıyı yıkar yine girer kaleye. bu sene ki galatasaray artık rayına oturmuş, son sürat hedefine gidiyor. birilerini kurtarmak için play-off yapanlar hayal kırıklığına uğradı muhtemelen. belki digiturk dekoder satmaya yeniden başlamıştır, heyecan veren bir takım var türkiye’de.

    efendim elmander, baros bu takımın santraforu değilmiş. bunları söyleyenler galatasaray’ın iç huzurunu bozmaya çalışanlar, ince ince yapıyorlar bunu. deseler ki; elmander ve baros ikilisi şampiyonlar ligi için yeterli değil, eyvallah. iyi de yavrum, bu takım geçen sezon tarihinde görmediği kadar yenilgi gördü. devreyi 2-0 geride kapattığını geçtim, 2-0 önde geçtiği maçları bile kazanamıyordu. şampiyonlar ligine daha çok var. bu seneyi bir şampiyon kapatalım, sezon sonu bakılacak kim alınacak diye, gaz vermeyin galatasaray taraftarına. terbiyesizliğin lüzumu yok, sinsiliklerinizi görüyoruz. hesabı sorulacak. tıpkı, “kümede kal galatasaray”ın hesabı sorulduğu gibi.

    bir de galatasaray taraftarı artık futbolcusuna destek olmayı, fatih terim’e güvenmeyi seçse çok güzel olacak. size ne sabri oynamış, servet oynamış. bırakın para aldıkları takım için çalışsınlar. yanlışları varsa nasılsa paket edileceklerdir, siz takılmayın bunlara. epeydir çok acılar çektik, kendinizi de rahat bırakın, bizi de, biraz keyfini çıkaralım.

    sakin olun….

    *
  • 215
    kelimeler yetmiyor bu takımı anlatmaya

    misafiri oldum olası çok sevmişimdir. evin gürültülü, şamatalı olmasına bayılırım. fakat gel gelelim maç günü - bir kaç istisna dışında - misafir gelmesinden nefret ediyorum. gelen kişilerle değil derdim. salonda oturulup, affedersiniz ama maçın piç edilmesi sinir bozucu bir olay. sen sesini açarsın televizyonun, onlar daha çok bağırır, veya "sesi kıssana!" işaretleri gelir, yanında olmazsa olmaz 'kaş göz hareketleri' var bi' de tabi. yanında deden ile amcan olunca, senin de arkan sağlam olmuyor değil. "ama dedem istiyor, onu dinlerim ben!"

    maçın ilk yarısını şöyle özetleyebilirim kendim için;

    "dede saha çok kötüaoğlanlarnasılgeçenlerdegidiyoruzyoldaşuvarmıbugelmişişteondandolayıböyle(samsunspor gol attı)olduğuiçinhepbunlardanyolaçıkarak(samsunspor2yaptı)bizimkiüniversitefinaldöneminasılyavrumoradasesikıssanaberat(ilk yarı bitti)."

    bu şamataya rağmen bir kaç şey var ilk yarıyla ilgili iki kelam etmek istediğim. sabri sarıoğlu. hani şu bordeaux maçıyla hepimizin "sınırsız kredin var artık aslan parçası!" dediğimiz, galatasaray futbol takımı kaptanı. öz galatasaraylı. upuzun bir sakatlık döneminden çıkıp 1-2 hata yaptığı için neler neler deniyor bir göreceksiniz. allaaah, sabri'sinden tutun, terim'e sallayan, takıma sallayanlar.. abo! sanırsın galatasaray kümeye oynuyor, geçen seneki takımı herkes unutmuş.. gerçi bu kişiler, geçen sezon hagi'ye küfür eden, rijkaard'a sallayan kişilerle aynı kişiler. sabri'ye sallamaya tam hazırlananlara en güzel cevabı fatih terim verdi maçtan sonra, "sabri konusunda sorumluluk bana ait" diyerek. büyük hoca büyük, hocaların hocası. yalnız galatasaraylıların sabri'yi bu denli makara konusu yapması, akıl mantık alacak iş değil.

    erken kutlamaya başlamayacaksın hiç bir şeyi. sadece spor için geçerli değil bu, her şey için öyle. önce bir göreceksin final noktasını, emin olacaksın, öyle sevineceksin. yoksa bugün samsunspor taraftarının olduğu gibi "delikanlı cim bom neredesin haney?" derken ilk yarının sonlarında, maçın sonlarında "yönetim istifa" diye inletirsin stadı.

    deli gibi totemlerle geçen ikinci yarıda semih'in tam zamanında attığı şanslı gol tüm dengeyi değiştirdi. inanmak başarmanın yarısıdır derler ya hani, aynen öyle. fatih terim'in devre arasında takıma aşıladığı inanç (uyarmaktan bir kaç kademe daha üstünü yaptığını söyledi imparator maçtan sonra) maçı kazandırdı. yoksa sabri değişikliği falan değildi olay.

    özlemişiz böyle bir galibiyeti be. valla. en son ne zaman kazandık böyle hatırlamıyorum. yalnız yalan yok, öyle bir yere getirdi ki takımı imparator, maçı izleyen izlemeyen bir çok kişinin aklında galatasaray'ın bu maçı çevireceği hayli önemli yer tutuyordu, yalan mı?

    yerden kalkmayan samsunspor yere yatmaz oldu resmen emre çolak'ın müthiş pası, baros'un harika kafasıyla. baros, kendisine sallayanlara bir kez daha selam yolladı! bu arada gözden kaçmasın melo'nun baros'un golünden sonra baros'a attığı şaplak. güldürdü melo yine. hakan balta bile golden sonra havalarda uçtu, düşünün artık gerisini. takımdaki arkadaşlık, dostluk, ruh gün geçtikçe daha bi' ileriye gidiyor, aman nazar değmesin, maşallah maşallah!

    felaket tellallarına tam gün doğacaktı, başlamışlardı atıp tutmaya fakat meğersem şaka yapmış ya fatih terim'in aslanları! galatasaray kaybetti sananlara gelsin bu şarkı. tıkla bakayım buraya.

    yalnız engin'de bir kaç maçtır var bir şeyler. egoist kimliğine büründü resmen. melo ile baros'u çıldırttı. düzelir umarım, bu hali devam ederse geleceği ne kadar olur galatasaray'da meçhul.

    keza riera'nın da maşallahı vardı. ama hala ümitsiz vaka olduğu görüşündeyim.

    maçın kırılma anı ise, bana göre skor 2-2 iken selçuk'un orta sahanın gerisinden samsunspor forvetini kovalamaya başlayıp rakibin bomboş kaleye gol atmasını engellediği pozisyon. çok büyük topçu selçuk çok.

    yalnız bu aralar sanki anadolu takımlarınını bir kısmı da galatasaray'a karşı bi' başka agresif oynuyor gibi geliyor, 58.maddenin karşısında adam akıllı duran tek takım galatasaray olduğu için olmasın sakın?

    geleneksel "2'de avans 4'te biter" başlıkları da yarın her yerde olur artık. yaratıcı bir basınımız var işte n'aparsınız?

    8. galibiyet geldi arka arkaya..

    söylenecek çok şey var aslında ama kelimeler yetmiyor, cidden yetmiyor yani..

    şampiyonluk şarkısı, düşmesin dillerden!

    http://jaimelesport.blogspot.com/...-takm-anlatmaya.html
  • 220
    hani maçtan önce kağıt üstünde kolay maçlar vardır ama o maç kolay olmaz ve siz zar zor kazanırsınız, bu maç da onlardan birisidir. ilk yarı zora attığımız maçı ikinci yarı fatih terim etkisiyle çok kolay bir şekilde geri çevirdik. bu galibiyet zor anlarda neler yapabileceğimizi göstermesi açısından önemliydi. sene sonunda şampiyon olduğumuzda bu şampiyonluğun ana mimarı olarak 2 maçı hatırlayacağım. birisi bu maç, diğeri ise 26 ekim 2011 galatasaray gaziantepspor maçıdır.
  • 223
    güzel sonların takımıyız biz; kabus gibi başlasak da güzel bitirmek önemliydi.

    gecenin en tartışılan, konuşulan isminden başlamamız gerek; sabri sarıoğlu. maçı evde takip ederken biryandan twitter'daydım. 2-0 geriye düşmemizle birlikte skor taraftarları da peydah olmuştu tamamen. takıma siktir çekenler mi dersiniz, sabri odaklı küfür yağdıranlar mı, fatih terim'e sabri tercihinden saydıranlar mı... bu kadar kolay olmamalı bence gönül verdiğimiz renklere karşı bakış açımız, duruşumuz. siktir çekmek nedir arkadaş, ben de en az onlara kadar sinirliydim, fakat 2-0 geriye düştüğümüzde bile maçı kazanacağımıza dair olan inancım tamdı. kaldı ki bu inancın karşılığı da puanlarla ölçülemeyecek kadar büyük. taraftarlıklarını, insanlıklarını kaybeden bu bünyelerin yanında da olası 3 puan kaybımızın lafı olmazdı.

    sabri'den devam edelim yine. maç öncesi de yazmıştım, durumu belli değildi ve takımla antrenmanlara başlamış olsa da tam olarak hazır olmayabilirdi. fakat fatih terim bana göre de sabri'yi deneyerek doğru yaptı çünkü semih - ujfalusi ikilisini bozmak istemedi. farklı tercihler de vardı, ujfalusi'yi sağa çekmek, servet ya da gökhan'ı stopere koymak gibi. fakat en mantıklısı haftalardır kazanan takımın defansıyla olabildiğinde az oynamaktı, imparator'a bu yüzden teşekkür ve takdir etmek gerek. sabri hazır değildi, uzun bir sakatlıktan çıktı, maç, antrenman eksiği gibi kavramlar vardır futbolda. fakat yenilen goller sonrası (burada parantez açmam elzemdi, yenilen gol takım olarak yenilmiştir, melo, sabri, muslera veya herhangi bir oyuncuya tek başına yüklenemez) bu kavramları gözardı edip sabri'ye sallamak da cehaletin, körlüğün göstergesidir tamamen.

    2 farklı geriye düştüğümüzde de galibiyet için iki seçeneğimiz vardı: ya ilk yarıda gol bulup soyunma odasına 2-1 girecektik, ya da ikinci yarının hemen başında erken bir gol bulacaktık. kısacası kıvılcımı olabildiğince erken çakmalıydık, çünkü geçen her dakika samsunspor'un direnci ve savunması daha da artacaktı. nitekim ikinci yarının hemen başında da semih'imiz kaya'mız golümüzü buldu, ayağına, kafana sağlık semih'im, adaşım. bu arada devre arasında ise maçı çevirebileceğimiz düşüncesinden ötürü aklıma sebepsiz 24 ekim 1998 galatasaray samsunspor maçı gelmişti. hala hafızamdadır, spikerin ''galatasaray 11 dakikada maçı çevirdi'' sözü.

    dün geceki galibiyet, takıma her an inancını koruyanlarındır. selçuk'un füzesi ile dengeyi sağladığımızda bile gole sevincimi kısa tutup hemen dakikaya baktım ve 20 dakikaya sığdırmamız gereken galibiyet golümüzü düşündüm. emre çolak'ın yaptığı ortada top havada süzülerek kral'ın kafasına doğru giderken ben kendimi çoktan hazırlamıştım ''goool'' diye çığlık atmaya. o kusursuz ortayı da golle bitirmek yakışırdı baros'a.

    gelelim bu akşamtan çıkarmamız gereken derse;
    skor taraftarlığı yapmamalıyız, yapanları da anlayacakları dilden uyarmalıyız.

    (bkz: inat olsun yavşaklara ant içtik şampiyonluğa)
  • 224
    bu maçla ilgili konuşacak yazacak o kadar şey var ki. şampiyonluk yolunda psikolojik anlamda belki de en önemli virajı atlattık. hem de 33 dakikada 4 golle ikinci yarı rakibe top göstermeyerek. takımda formsuz oyuncuların açıklarını kapatacak kahramanlar çıkıyor. her maç farklı şekilde. elmander kötüyken baros sahne alabiliyor, melo kötüyken selçuk, baytar kötüyken riera. çok geriye dönmeden geçen seneyi hatırlıyorum da; hani şu piyango bana vurmasın, ben risk almayayım, hata yapan ben olmayayım zihniyetinden buralara geldiğimize inanmakta güçlük çekiyorum. benim için galibiyetten, 4 golden falan çok daha önemli bir şey bu. burada elbette fatih terim'e parantez açmak gerekiyor. kaybetmeye alışan takımı yenilmesi güç bir takım haline dönüştürmeyi başardı. hem de bu kadar kısa bir sürede. öyle ki ben 2-0 dan sonra bile maçın döneceğinden emindim. en kötü beraberlik dedim devre arasında.

    maçla ilgili bence en önemli anektod şu; 2-0 mağlupken sağ kanattan köşe bayrağına yakın yerden ujfalusi ortalıyor, semih kaya topa vurmak için kendini atıyor. ve skor 2-1 e geliyor. zaten 50. dakikadaki bu golden sonra kazanacağımızı samsunlular bile anladı. korkusu yetti.
  • 225
    devre arasına 2-0 yenik girdikten sonra vatandaşın birinin atmış olduğu mucizevi tweet:
    adam resmen maçın skorunu söylüyor. canlı bahis oynayan milyonları kazanır !

    https://twitter.com/...s/155710633717936128

    not: bu adam, 7 aralıkta fener'i domalta domalta, vura parcalaya yeneceğini de söylemişti. hatta galatasaray kaybederse ya da berabere bile kalsa liseli kız eteği giyip profil fotografı yapacağını deklare etmiş, bir sürü karışıklığa neden olmuş, taraflı tarafsız çok farklı, neşeli ve endişeli tepkiler almıştı. halbuki böyle şeyleri yapmak hiç huyu değildi. tanırdım. iyiydi. bu sene kafayı kırdı.

    galatasaray'ın şampiyonluğu garantilediği maçtır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın