• 4
    en sevdiğim sistemdir, koy forvete 3 kişiyi bak bakalım karşı takımın eli ayağına dolaşıyor mu? hele hele bu kişiler arda, nonda, elano, baros, kewell ve keita ise. belki geri kafalılık olarak düşünebilirsiniz ama ben herzaman forvetin çift olmasını ya da forvet arkası ile oynayarak 3 kişi olmasını isteyen biriyim, fenerbahçe, ankaragücü veya bursaspor maçında bu şekilde oynasak en az 2 maçı kazanırdık gibi geliyor bana yani servet ve zan'dan biri oynamasa ya da krize sokucu barış ve topal oynamasa ne olur cidden soruyorum ne olur yani. bu kişiler hiçbir zaman ümit davala veya suat kaya gibi olamadaılar bundan sonra da olamazlar e madem olamazlar bile bile takımı neden eksik oynatıyoruz, brezilya milli takımı çift forvet çıkıyor ya da oyuncu değişiklikleriyle çift forvete dönüyorlar hoop elano ortaya çıkıyor, keita desen aynı dili konuşacağı kişileri zaten çok seviyor arda gibi nonda gibi, arda'nın lincoln baros ikilisiyle ya da hakan şükürle beraber en kritik maçlarda ortaya çıktığı gerçeği var, nonda zaten tek başına kalmaktan sıkılıyor yanına forvete benzeyen biri geldimi 2-3 atıyor, neden hiç denemedik bu sistemi anlamıyorum en azından kendi sahamızda forveti çiftleyelim o da olmadı keita ve nonda forvet olsun, yenileceksek bile en azından 6-7 pozisyona girip yeniliriz -ki bunları atamamamız imkansız sonuç olarak;
    beni tanıyanlar az çok bilir ben 3 puan 5 puan için sistemi de kişileri de eleştirmem, ama bugün maç özetlerinde gol pozisyonumuzu göremeyince çok ama çok üzüldüm kardeşlerim.
  • 9
    bu dizilişin şu sıralar en iyi örneği chelsea'dir. conte bu sisteme geçtiğinden beri ligde 5 hafta oldu ve bu 5 haftada hiç gol yemeyip 16 gol attılar.
    diziliş;

    courtois
    azpilicueta d. luiz cahill
    moses matic kante alonso
    pedro costa hazard

    adam 3'lüde azpilicueta'yı oynatıyor çünkü oraya odun gibi 3 stoper koyarsa pas oyunu sekteye uğrar ve bloklar arası kopukluk olur. 3'lü savunma oynayan takımların çektiği en büyük sıkıntılardan birisidir bu. diğer önemli sorun ise kanat/bek oynatılan futbolcuların bu mevkinin hakkını verebilmesidir. böyle bekler/kanatlar zor bulunur. chelsea moses'in atletikliğiyle şimdiye kadar iyi idare etti.

    galatasaray'da da denenebilir. yeniliklere açık olmak lazım ama riekerink'in kafasında böyle bir şey olduğunu sanmıyorum. ayrıca 3-4-3'te sneijder'e zor yer bulunur. belki şöyle bir deneme yapılabilir bana göre;

    muslera
    chedjou serdar hakan
    cavanda de jong(selçuk) tolga carole
    podolski(sinan) eren bruma

    chedjou'nun ayağı iyi oldu için onu sağ stoper düşünürüz. serdar en dipte sertliği sağlar. podolski'nin hareketsiz oyunu ve maç içinde yeri geldiğinde 5-10 dakika ayağına top gelmiyor oluşu sağ forvette büyük sıkıntı yaratır. bu yüzden sinan daha mantıklı. aslında eren bu sistemin oyuncu değil ama elimizde başka santrfor olmadığı için mecburen yazıyoruz.
  • 11
    galatasaray olarak bunu oynamamız için pozisyon bilgisi iyi olan ve kafa topu bırakmayan 1 adet sağlam stoper ve 1 adet ön libero lazım. bu 2side bizde olmadığı için bence unutalım. hele orta sahada wes ve tolga ile denemek ölmekle eş değer bilal-selçuk orta sahası gibi olur o orta saha. bunun en makul yolu tolga-nigel yaparsın sağda bruma solda yasin olur ki yasini sevmesekde poldi ve sinandan daha çok geri geliyor. ayrıca rwb olarak linnes bizim işimize gelmez. orda boş alanda bindirip iyi orta açıcak bir adam lazım böyle bekimiz yok. defans tandemi içinse hakan ağır, serdar ağır, ched ağır şeklinde olursa o linnes ve carole önde kalınca arkası otoban olur sürat yarışı yapılır.
  • 18
    sorunumumuzun diziliş olmadığını hala anlayamayan yazarlar tarafından öne sürülen diziliştir.

    elimizdeki bu kadro, bu futbolcularla sahaya 12 kişi çıksak bile rahat şekilde maç izleyemeyeceğimiz diziliş olur. biakın bizim en büyük sorunumuz takım savunmamız, kollektif futbol oynayamamız. eğer takım savunmanız iyiyse kötü stoper bile iyi gibi gözüekebilir. bunun en güzel örneği de philippe senderos. adam yıllardır arsenal'de stoper olarak oynadı, futbolu takım halinde oynadıklar için de senderos iyi stoper gibi gözüktü hep. hatta milan'a bile transfer oldu, fakat hiçbir takımda tutnamadı. çünkü kollektif oyun oynamadığınız zaman stoperlerin zayıf yönleri açığa çıkıyor. malesef biz de takım halinde oynamayı öğrenmek zorundayız ve bu futbolu oynayabilecek oyuncular seçmeliyiz. ha öyle oyuncular bulamıyorsak da altyapılarda futbolcularımıza bu eğitimi vermeliyiz.
  • 19
    modern futbolda 3'lü defans anlayışını sürdürebilen ve halen başarılı olabilen 2 örnek juventus ve italya milli takımı iken, kalan takımların cümlesinde mevcut düzende işleyiş bulması çok çok çok zor olan taktik diziliş.

    tabi uzun yıllar sonra italya futboluna 3'lü defans mantalitesini getirenin napoli olduğunu vurgulamakta fayda var.

    italya'da halen bir çok takım 3'lü defans denemeleri yapıyor ancak gerek maç içinde gerekse de ilerleyen haftalarda bundan vazgeçmek durumunda kalıyorlar. genoa buna en güzel örneklerden, beceremiyorlar ve ısrar edip tekrar tekrar vazgeçiyorlar.

    gel gelelim günümüz futbolunda 3'lü defansı neden sadece italyanların işletebildiğine...

    italyan futbolunun yetiştirdiği stoper mantığı dünyanın diğer ülkelerinde olandan biraz farklı.
    bunu anlamak için önce catenaccio kavramını bilmek gerekiyor.

    italyanlar takımlar halinde alan kapatma ve takım halinde savunma yapma mantığıyla sahaya çıktıklarından stoper rolünü üstlenen kişilerin rakip hücumlarda stoperden sağa ve sola kayma kabiliyetleri gelişmeye başlamış. buna ek olarak stoperin göbeğindeki ismi de "ne olur ne olmaz" düşüncesiyle "ankor" mantığıyla "sweeper" dediğimiz yani kalecinin hemen önüne yerleştirme psikolojisi gelişmiş. biz buna "libero" diyoruz ama tam olarak aynı işlevi görmüyor.

    italyan yaklaşımında 3'lü stoperi dizerken 1-2 şeklinde diziyorsunuz... misal 3-5-2 denmez onlarda, 1-2-5-2 denir...
    işte bu yapı sebebiyle, genlerinde 3'lü defans yapabilen italyanlar haricinde 3'lü defansın çok etkin kullanılması, genel ve modern yapıda çok mümkün gözükmüyor.
  • 20
    fc barcelona bunu pep guardiola'nın takımın başında olduğu son sene denemişti. kontrol futbolu ve 3-4-3 kağıt üzerinde çok ideal bir ikili gibi görünse de oyuncuların uyum sağlayamaması (özellikle cesc fabregas'ın) 3-4-3'ü deneysel bir diziliş olarak bıraktırmıştı katalanlar için. takım, messi'nin o dönemki bir yokluğunda cesc'i sahte 9-10 numara gibi oynatmaya çalışmış, kanatlarda pedro ve alexis ile sonuca gitmeyi denemişti. bu üçlünün arkasında da soldan sağa iniesta, busquets, xavi, dani alves bulunuyordu. savunmada da abidal, mascherano ve pique ile müdafaa çizgisini orta sahanın önüne kadar çıkartabiliyorlardı. bu dizilişte bazı oyuncuların yerlerini de değiştirerek maksimum sonucu elde etmeyi başarmıştı guardiola ama uzun soluklu olamadı. messi takıma döndükten sonra sahte 9'a geçti, cesc ise tam anlamıyla bir 10 numara gibi oynamaya başladı. işin ilginci keita busquets'in yerine oynarken alves'i yedeğe çeken pep busquets'i libero olarak oynatmaya başlamıştı. bayern münih kariyerinde de xabi alonso'yu aynı rolde defalarca denemişti.

    akla ilk gelen domine galibiyet 5-0'lık villareal galibiyetiydi 3-4-3'lü diamond dizilişin. orta saha kurgusu en geride keita, hemen önünde iniesta ve thiago, önlerinde de cesc şeklindeydi. sonrasında ise bu dizilişi çokça denedi barcelona kapalı savunmalara karşı, bir ritim de tutturdular ancak büyük maçlarda yani otobüs parkedilmeyen maçlarda takım çok açık vermeye başlamıştı. cesc yeterli verimi sağlayamadı, pedro'nun gol vuruşları azaldı, alexis çok çabalamasına rağmen bir türlü süperstar sıçramasını yapamadı, pique kötü bir sezon geçirdi, alves de aynı şekilde derken bu dizilişi bıraktılar.

    günümüzde ise luis enrique ara ara deniyor bunu maç içinde bile olsa. maçın akışına göre saha içinde diziliş değişikliklerine gitmek bir teknik direktör için en önemli artılardan biri olsa da elinde bu oyunu geçici de olsa çok iyi oynayabilecek kadro olması da gerekiyor. galatasaray özelinde ise 3'lü savunma hattına sahip takım olmayı ilk defa lucescu başarmıştı 2000-2001 sezonunda. ahmet yıldırım'ın çok uzun süreler almasa bile kariyer sezonunu oynamış sonrasında da lucescu ile birlikte beşiktaş'a gitmişti. galatasaray'ın o takımı saha içinde ne yaptığını bilen, neler yapabileceğini doğru analiz edip ona göre oynayan kompakt bir takımdı. o takımdan sonra tüm sezona yayılmış ne yapabileceğini bilen bir galatasaray izlemedik pek. lige iyi başladığımız rijkaard'lı sezonda da, iyi bitirdiğimiz kalli'li sezonda da sürekli değişikliklere giderek oynadık, bitirdik ya da bitiremedik. sonra fatih terim de üçüncü gelişinde ilk 6-7 haftada ne yapacağınız bilmez bir takım sürdü sahaya. fenerbahçe maçıyla birlikte johan elmander'i nasıl kullanmamız gerektiğini öğrendik ve takımı 4-4-2 gibi dizip 4-5-2 gibi oynatabildik. her oyuncu da elmander'in saha içindeki pozisyonuna şartlanıp ona göre kendi mevkisini belirledi ve sonuca ulaştık.

    terim sonrası mancini de bir süre 3-5-2 denedi (hücumda 3-4-3'e evriliyordu takım). aslında çok da güzel sinyaller veriyordu devre arasında takım. ancak o ocak ayı mıydı şubat mıydı tam hatırlamıyorum aydın yılmaz ve bruma'yı arka arkaya iki gereksiz kupa maçında kaybettikten sonra takımda bu dizilişi kurtarabilecek başka kanat oyuncusu kalmadığı için 4-3-3'e döndük. o sezon 3-5-2 ile belki de şampiyon bile olabilirdik zira takım ne yaptığını biliyor gibi görünüyordu çok kısa bir süreliğine de olsa. sonra işte o lanet olası sakatlıklar geldi ve takım ileriye top taşıyamamaya başladı, sonuca gidemez oldu. wesley galatasaray kariyer rekorunu kırsa da yetmedi. yanındaki kimse oralı bile değildi neredeyse drogba'sından selçuk'una herkes rezalet performans göstermişti. o sezonun ikinci yarısında.

    mevcut galatasaray için 3-4-3 çok da doğru bir seçenek değil gibi görünüyor. zira 3-4-3'ün işlemesi için merkezin kuvvetli olması gerekiyor. bizim ise şu an duran toplar haricinde en güçlü olduğumuz yer sol taraf. o da bruma sebebiyle. galatasaray yavaş top oynuyor, herkes ayağındaki topu arkadaşına aktarmadan 2-3 kere tepikliyor. bu da momentum kaybına yol açarken üstüne de oyuncularımız yine bruma ve wesley haricinde yerlerinde bekleyerek topu ayaklarına istiyorlar. tolga da ara ara bu ikiliye katılarak alan katediyor ancak o kadar. sağ kanatta yasin de sinan da ayaklarına top gelmeden topsuz koşu yapmayan, rakip savunma düzenini bozmayan oyuncular. bu ikisinden birisini 3-4-3'ün sağ forveti olarak değerlendirmek çok mantıklı değil. çünkü iş sadece toplu oyunda bitmiyor. istedikleri kadar çalım atsınlar, kaleye yönelsinler. o pozisyonların oluşması için rakip savunmanın dengesini ve stabilliğini bozacak topsuz sprintleri atmadıkları sürece karşılarında sürekli kademeli savunmalar bulacaklar. takımda kademeli savunmaları bireysel yeteneğiyle geçebilecek tek oyuncumuz da bruma. bu yüzden de zaten sadece ya onun bu denemeleriyle ya da o sürekli sola çekiyor diye abuk bir şekilde eleştirilen sneijder'le girdiği ikiye birlerle toplu oyunda pozisyon üretebiliyoruz. başka kimle yakın oynaması gerekiyor sneijder'in ben anlamıyorum. bu sezon yaptığı 3 asisti sağ kanattaki ortalardandı sneijder'in. bir de duran top var. yasin'in attığı gollere bakıyoruz, iki gol atmış ikisi de karambol. kendi hazırladığı pozisyon yok, kendisine hazırlanan pozisyonları da piç etmiş hep. eren de ceza sahasına top indirilmediği sürece iki stoperle boğuşmaktan yalnız başına bir şey yapamaz. geriye kim kalıyor? bruma.

    üçlü savunma oynayacak olsa galatasaray çok büyük sıkıntılar çıkar. zira carole bir sol bek, topla arası telles kadar iyi değil pas oyununda ve hali hazırda sol bekken pozisyon kaybı yapıyor. bir de onu sol orta saha olarak konumlandırmak büyük sıkıntı yaratacaktır. bir de tabi sağ kanadımız var. sabri de olmuyor cavanda da olmuyor linnes de olmuyor. hoş linnes'e hala yeteri kadar şans verilmediğini düşünüyorum ama bu şansı alacak bir şeyler de yapmamış olabilir ve bu yüzden tercih edilmiyor olabilir. cavanda sadece hızlı bir oyuncu ama o kadar. sabri'de ise hiçbirisi yok. sağ bek olarak ileri çıkması gereken zamanlarda çıkmaz, çıkmaması gereken zamanlarda çıkar. üçlü savunmaya gelince de chedjou açık alanda hiçbir zaman iyi bir savunmacı olmadı. komple savunma yapan bir takımda 2-2'lik juventus maçı gibi muhteşem performanslar da verebilir ama galatasaray gibi hücumcu olması istenen bir takımda savunmada ne süpürücü olabiliyor ne de kesici. hakan balta ise açık alanlarda vücudunu kullanarak kendisinden hızlı adamları da durdurabiliyor bazen. ama işte bazen. semih zaten kafa topuna nasıl çıkıyosun diye soran altyapıdaki çocuğa "zıplıyorum, çıkıyorum amk xdd" diyecek mentalitede bir adam ve bu futboluna da haliyle yansıyor. yetenek sıfır, özveri sıfır, ciddiyet sıfır. geriye serdar aziz kaldı. o zaten kapalı salonda çalışmaya devam etmek için transfer edildi. bir türlü göremedik 4 milyon euro'luk oyuncuyu.

    sonuç olarak 3-4-3 muslera'yı üzer. muslera'yı üzeni de ben üzerim.
  • 21
    bizim oyuncu grubumuz ile sahaya yansıması ancak 5-2-3 olabilir. bunun da daha önceden getirdiği sonuçları hepimiz biliyoruz. ayrıca şu anda taktik değiştirip yeni maceraya atılacak kadar kötü durumda olduğumuzu düşünmüyorum. beşiktaş ile aramızda 4 puan var ki kendileri deplasmanda oynadığı maçlarında 1-0, 2-1 gibi son dakikalarda zar zor galip gelebilen bir takım. lig daha uzun bir maraton ve başakşehir ligin sonuna kadar bu form ile devam edemeyecek. o yüzden dizilişleri bir kenara bırakıp daha hızlı hücum, dikine daha hızlı paslar ve topu eren ile ceza sahasında daha net buluşturucak hücüm varyasyonları üzerinde çalışmalıyız.
  • 23
    bu taktikle ilgili en büyük yanılgılardan biri ortasaha bölgesinde yaşanmaktadır. orta ikilinin ikiside 4-4-2 geniş alan taktiğini oynayabilen box to box oyuncular olmalıdır. öyle ki alternatifleriyle beraber tüm sezon için minimum 4 box to box oyuncuya ihtiyaç var yani. takımda en son 2 tane box to box olduğunda sezon 11-12 idi ve felipe melo ve selçuk inan vardı ki o zaman bile selçuk oyunu tam olarak box to box oynayamıyordu. şu an oynamaya kalksak sneijder iptal, de jong kaldıramaz, tolga'nın da oyun kurucu yetenekleri yetersiz kalır. günümüz futbolunda oynamak için büyük takım olmak gerekiyor ne yazık ki :(
  • 25
    galatasaray futbol takımının artık denemesi gereken sistemdir. bu sistem için gerekli malzemenin olmadığı görüşüne katılmıyorum. kaldı ki oynadığımız ligi dikkate alırsak gayet deneyebiliriz. bu sistemin en önemli avantajı hem hücumda hem savunmada en az 7 oyuncuyla hazır bulunmak. evet orta 2'linin biraz fazlaca efor harcaması ve üretken olması gerekiyor. ama bu sorunu bekleri direkt oyuna sokarak ve ilerde 3 adet mobil forvet oyuncusu (santrfor değil, forvet) kullanarak bertaraf edebiliriz. şimdi mevcut takım için bir şablon koyup minik bir analiz kasalım.

    http://gss.gs/QVR.jpg

    şu 11'de;
    chedjou, serdar ve hakan 3'lüsü ile geriyi emniyete alıp beklerin çok daha özgüvenle ileri çıkmalarını sağlayabiliriz. serdar aralarında en genç ve hızlısı o yüzden ortada onun olması bence daha doğru. chedjou ve hakan topu oyuna sokmakta fena değiller. sağ ve sol stoperlerin bekler daha doğrusu kanatlar ileri çıktığında onların kademelerine girmeleri ve ters kanattan gelen toplarda serdar'ı tamamlamaları gerekiyor. elimizde bu işleri onlarda iyi yapacak başka da sağlam stoper yok zaten.

    linnes ve carole arkalarında böyle bir emniyet varken bence hücumda çok daha etkili olabilirler. carole için şerh koyuyorum ki o bölgeye bir küçük değineceğim.

    yazdığım orta sahayla, orta ikili için en önemli gereklerden biri olan ileri yönelik pas ihtiyacı karşılanabilir. zaten tolga dikine oynamasıyla, de jong'da diyagonal paslarıyla övülüyor. 90 dk boyunca git-gel yapamasalar da bu durumu da savunma-hücum hattı arasını mümkün mertebe kısa tutarak tolere edebiliriz. geriye, ileri 3'lünün sürekli gezerek rakip savunmayı dağıtması ve top rakipteyken orta sahaya yardımcı olması kalıyor. şimdi ufak notlar;

    1- chedjou devre arası gidecek diyorlar. onun yerini örneğin şu an kulüpsüz olan martin caceres ile doldurabiliriz. koray sakatlığını aştığında o da önemli bir alternatif olur.
    2- bence bizim sağ bekten ziyade hücum yönü kuvvetli, asist ortalaması yüksek bir sol kanat-beke ihtiyacımız var. ben linnes'e çok güveniyorum fakat carole hücum olarak bir türlü tatmin edici olamadı. ama carole bence bu şablon da çok başarılı bir sol stoper olur. hakan da onu yedekler.
    3- yine devre arası için tolga ile fiziksel olarak benzer özellikler taşıyan, ondan biraz daha teknik ve savunma özverisi olan birini bulmalıyız.
    4- maalesef sinan ona olan güvenimizi yerle bir etti. ki bence tam bu düzenin merkez forveti. ama madem o yatışta o vakit onun olmuşu podolski orada kullanılır. yasin idareten sağ kanat-forvette yer alsa da o bölgeye de bir takviye şart.

    velhasıl mevcut kadro kör-topal da olsa bu oyunu oynayabilir. devre arası sağlamından 4 takviye ile 3-4-3 hayal olmaktan çıkar. kaldı ki ne oynarsak oynayalım en az 4 transfere ihtiyacımız var zaten. bari bu sisteme yatırım yapmış olalım. sezon bittiğinde de takım ve oyun çek edilir, eksikler tamamlanır, alternatifler düşünülür.
App Store'dan indirin Google Play'den alın