• 51
    aklıma adını şu anda unuttuğum bir takımla galatasaray'ın oynadığı uefa ön eleme maçını getiren maç. hani aydın yılmaz ile son dakikada önce geçtiğimiz ancak hemen sonrasında yediğimiz golle uefa'ya başlamadan veda ettiğimiz o maç. son 4 saniye kala 1 sayı öne geç, son 2 saniye kala ye basketi. vay amk. diyecek söz yok.
  • 54
    istatistiklere bakıyoruz; http://gss.gs/13u

    fenerbahçe'nin %62,5 üçlük ortalaması var ve 30 sayı üçlük çizgisinin gerisinden gelmiş. neden böyle olmuş? çünkü biz alan savunması yaptık. alan savunmasında madem rakip üçlükleri sokuyor, naparsın? alan savunmasından vazgeçersin çünkü rakip zaten senin savunduğun alana girmeden sana 30 sayı atmış. biz naaptık? alanı savunmaya devam ettik. süperiz.

    işıl bol bol fast break kesti, o iki üçlük üst üste yediğimiz pozisyonda çıkmışsın 3'e 2 mi öyle bir şey, ya pasını ver, ya içeri dal, ya bir şey yap. ama zaten 6 sayıyı yedikten sonra rakibi az yakalayınca durup bekliyorsun? he, derseniz "içeri girdiğinde çok mu şey yaptı" onu da yapmadı, ama yine de foul moul bir şey aldık o zamanlar.

    kısaca, yanlış savunma kurgusu, sahada 40 dakika kalan oyun kurucu etkisizliği ve kötü bir son top sonucu maçı kaybettik.
  • 58
    arkadaslar, daha once soyledim yine soyleyeyim. maci kaybetmenin siniri ile yazilan sacmasapan seyler okuyorum malesef.

    karsi taraf resmen rolantide oynadi 32 dakika. bunu nasil gormuyorsunuz? 2 attilar 3 saydilar amk. hakemler de gerekli gordukleri yerlerde 7 seri serbest atisa gonderdiler pondexter'i. lakin hakemler tarafsiz mac yonetse, fener de maci ciddiye alsa bizi yine supururlerdi.

    whalen'siz fenerbahce'ye karsi mac kazanabiliriz belki, lakin seri kazanmamiz cok zor. adamlarin 3'luk adan oyunculari var ya. 3'luk diyorum bak. var mi bizde atan? bi tek saziye sanki atti bir tane, baska varsa ben kacirmisim, zira fener'in attiklarindan sayamadim.

    mac icinde tabii ki var koc hatalari, oyuncu hatalari. fakat kaybetmemizin asil nedeni bu degil. takimi bu hale getiren basiretsiz yoneticilerdir. cemkirilmesi gereken onlar'dir. isil alben degildir. cunku isil alben bir birsel vardarli degildir. keske olsaydi, ziyani yok o'nu her turlu severim ben.

    kadinlar basketbolunda malesef yillardir bir turlu dikis tutturamadik. aciyla izliyorum. taurasi gibi bir yildiz varken koc yoktu, simdi yine iyi kotu bi koc var bu sefer oyuncu yok amk. kim nasil planliyor anlamak mumkun degil.

    goz var nizam var. adamlar cani istedigi gibi oynadi. kizlarimizin ustun hirsi ve mucadelesi olmasa son topa da kalmazdi zaten.
  • 59
    şu maç 4 saniye kala yediğin sayıyla kaybedilecek bir maç değil ancak fenerbahçe bu sene kadro olarak çok üstün.
    geçen sene öyle değildi. kadro olarak üstün olmamıza rağmen ceyhun yıldızoğlu ve biraz da hakemler sayesinde şampiyonluğu kaybetmiştik.
    bence ekrem memnun'un elinde geçen seneki kadro olsaydı şampiyon olurduk.

    savunmamız çok iyi ama hücumda skorer oyuncumuz yok. basketbolcunun parasını vermeyip bir de üste çıkmamış olsaydı yönetim belki biraz farklı olurdu. basketbolda tek bir oyuncu bile çok önemli.

    canımız sağ olsun. pek önemsediğim bir branş olmasa da (kadın basketbol ligi) artık sürekli finallerde kaybetmek can sıkıcı tabi.
  • 60
    kahrolduğum maçtır.ben bu takıma bu sezon çok fazla güven duydum.hala da duymaya devam ediyorum.en azından bir kimliğe sahip takımız.savunma bizim en önemli hücum silahımız.besin kaynağımız.iyi savunma sonrası yakaladığımız hızlı hücumlar veya sete setlerde ki pick'n roll oyunları skor opsiyonlarımız.

    bu maçta da zaman zaman iyi savunma yaptık ancak hücumda skor üretkenliği olmayınca farkı açamadık.maçın en önemli istatistiği 16'da 10 üçlük yememizdir.3.periyot sonunda herşey planlandığı gibi giderken facia gibi 4.periyod yaşadık.yediğimiz ekstra üçlükler savunma direncini aşağıya indirdi.esmeral tunçluer ve veremeyanka'dan yediğimiz üçlükler takımın savunma direncini aşağıya indirdi.birde oyun sıkıştığında topu eline verip skor bulabileceğimiz ve sene başından beri eksikliğini hissettiğimiz skorer oyuncumuzun olmayışı 5 sayılık farkın erimesine ve fenerbahçe'nin 4 sayı ile öne geçmesine neden oldu.

    buradan sonra fenerbahçe her sıkıştığında cappy ile skor üretirken , takımımızda kaos hücumlarının sürmesi,sete setlerde akışkanlığı ışıl alben'in sağlayamaması ve tepede ki ikili oyunlardan skor üretmekte zorlanmamızda etkiliydi.sancho lyttle 'ın oyunda insiyatif alması ile tekrar maça ortak olduk derken son saniyeler hepimizin malumu üzere büyük bir yıkım ile sonuçlandı.

    bu takım bu sezon şampiyon olamayabilir ancak saha içinde ki lideri whalen'ın kaybedilişi , alba torrens'ten istenilen katkının alınamayaşı , nevriye'nin bütün sezonu sakat geçirmesi , bahar çağlar'ın yarı final serisinden aldığı ceza vs. gibi sebeplere rağmen ortaya koyduğu mücadelede takdiri hakeder.

    belki fazla iyimser olacaktır ama ben güveniyorum kızlara.2 mayıs 2013 galatasaray fenerbahçe kadın basketbol maçında yüzümüzü güldürecektir.haydi kızlar gözünüzü seveyim kazanın şu maçı , başımızı önümüze eğdirmeyin.sizi sevenleri üzmeyin.

    ayrıca maçın istatistikleri için;

    http://www.tbl.org.tr/...&sezon=2012-2013

    edit:imla
  • 61
    bazı şeyleri somutlaştırmak zor, dün geceyi kim bir başkasına kelimelerle ifade edebilir; hayal kırıklığı desen eksik kalır, hüznü eklesen haksızlık ettiğini düşünürsün, zira gurur havada asılı kalır; acı öyle anlamsızdır ki mesela, ön kabulden geçmişken, taraf olmaya başladığımızda.

    bir kanıksama hali, ister istemez bu takım için oluşturulan tahammül sınırlarını alta çekiyor, çünkü birikmişliklerimiz zayıf onlara dair, hele bu takımı takip etmeye 10 yıldan az bir süre önce başlamışsak. halbuki her canlı organizma gibi onlar da evriliyor; yeni hocalar, yeni oyuncular, ama aynı hedefler.

    bana göre dün elinden gelenin en iyisini yaptı bu takım, kapasitesini sonuna kadar zorladı. eurolig finali oynayan rakibine karşı son topa kadar getirdi maçı. yönetim bazında ise başkanı oradaydı, en tepeden temsil vardı, üstüne camianın taraftar ayağında en sevilen isim de mevcuttu, üstelik ailesiyle beraber.

    peki ya taraftar;
    bu armanın 25 milyon takipçisi olduğu söyleniyor, sadece türkiye sınırları içerisinde. kimse kadın basketbolunu sevmek zorunda değil, bence gayet anlaşılabilir, fakat nüfusu 20 milyona dayanan bir metropolde 5 bin seyirciden daha fazlasını çekebilmeli gibi geliyor bana galatasaray, üstelik müzesine gidecek bir kupanın peşindeyken ve ezeli rakibine karşı.

    kimseyi suçlamıyorum, muhakkak ki herkesin önemli işleri var; fakat yönettiği takımı şampiyonluk mücadelesi verirken, adaletsiz cezası üzerinden, kamuoyunun kendisini baskı altına almaya çalıştığı bir dönemde dahi "hoca" bulunabiliyorsa orada, bence her bir galatasaraylı, takvimini tekrardan kontrol edebilirdi; olmadı, olsaydı belki hakem nevriye'nin temiz bloğuna o düdüğü çalamazdı.

    sağlık olsun, bunu diyebilmek de bir lüks aslında. dün geceyi tarif etmeyi başaramazken, bir de not var, nasıl bittiğine dair; tüm yoklukların arasında, huzurla gitmek yatağa, bugün de galatasaray için elimden geleni yaptım diye.

    ve en somutunu saklamışken sona, zamandan yani, şairin dediğinin aksine zamanın değil de, galatasaray'ın eli değmiş bize; maddeden manaya, manadan maddeye geçiş durumlarında..

    biz kalan iki maç için güveniyoruz size kızlar, bu yüzden tarafız zaten,
    siz de güvenin kendinize, o üstünüzdeki forma güç verir size;
    ve çünkü işte galatasaray;
    galatasaray ulan !
App Store'dan indirin Google Play'den alın